6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nu ile 5941 sayılı Çek Kanunu ve bu kanun uyarınca çıkarılan tebliğlerle düzenlenen bir kıymetli evrak olan çek ticari hayatta vazgeçilmez bir ödeme aracıdır. Bu kapsamda çek oluşturulduğunda kanunda belirlenen süreler içerisinde ibraz edilmesi ve süresinde çekin ibraz edilememesinin sonuçları ticaret hukukunda alacaklının haklarının korunması adına en önemli meselelerdendir.

1. ÇEKİN İBRAZI

Çek ile ödeme sisteminde genel olarak keşideci (düzenleyen), muhattap (banka) ve hamil (alacaklı) olmak üzere 3 yapı bulunur. Bu ödeme sisteminde banka ve düzenleyen arasında çek anlaşması düzenlenir, bu anlaşmaya göre düzenleyen kişi ödenmesi gereken borcunu çek aracılığı ile bankaya devreder ve borcun ödenmesi sorumlu banka tarafından yapılır.

Bütün kıymetli evrak da olduğu gibi çek de bir ibraz senedidir. Kıymetli evrakın temel niteliklerinden biri olan hakkın senede bağlılığı ilkesi sebebiyle, hak ile senet bütünleşmiştir. Bir kıymetli evrak ve kambiyo senedi sıfatına haiz olan çekte de, hakkın talep edebilmesi için çekin ibraz edilmesi gerekmektedir. Hak ile senet bütünleşmiş olduğundan, hak senetten ayrı olarak talep edilemez.[1] Bu durum Türk Ticaret Kanunu’nun 645. maddesinde açıkça belirtilmiştir.[2] Kanun koyucu TTK m. 646 ile “Kıymetli evrakın borçlusu, ancak senedin teslimi karşılığında ödeme ile yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme ile muhatabın bedeli ödemeden önce çek hamilinden çekin teslimini isteme yükümlülüğünü getirmiştir.

Kıymetli evrak ve kambiyo senedi sıfatına haiz olan çek, kural olarak borçlunun ikametgahında ödeneceğinden, diğer bir anlatımla aranılacak senetlerden olduğundan, hamilin çekin bankaya ibraz etmesi gerekmektedir.[3] Nitekim 6102 Sayılı TTK m. 795/1’de çekin görüldüğünde ödeneceğini ve buna aykırı bir kaydın yazılmamış hükmünde olduğunu açıkça belirtmiştir. [4] Bu noktada hamilin, çeki bankaya ibraz süresi içinde fiili olarak sunmayıp, noter aracılığıyla dahi olsa bildirim göndererek ödeme isteminde bulunmasının ibraz yerine geçmeyeceğini belirtmek isteriz.[5]

Çekin bankaya ibrazı ile şube yetkilileri çekin geçerli bir çek olup olmadığını, ibraz süresinin geçirilip geçirilmediğini, karşılığının bulunup bulunmadığının, cayılıp cayılmadığının, emre yazılı ise ve cirolar varsa ciro zincirinin şeklen düzgün bir biçimde olup olmadığının ve en önemlisi keşidecinin imzasının gerçekten keşideciye yani hesap sahibine ait olup olmadığını inceler. Hesap sahibinin imzasının incelenmesi aşamasında, hesap açılırken attırılmış olan örnek imzadan yararlanılır.[6] İnceleme sonucunda herhangi bir eksiklik bulunmaz ise ve hesap da yeterli karşılık varsa banka çek bedelini öder.

2. ÇEKTE İBRAZ SÜRELERİ

Çeki elinde bulunduran alacaklının, çek meblağını temin etmek amacıyla borcun devredildiği bankaya müracaat etmesi gereken zaman aralığına çek ibraz süresi denir. Çek için öngörülen ibraz süreleri bir zamanaşımı değil, saf hak düşücü süreler niteliğindedir.[7] 6102 Sayılı TTK’nun 796. Maddesinde çekin ibraz süreleri düzenlenmiştir. Maddeye göre bir çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde bankaya ibraz edilmelidir. Ödeneceği ülkeden başka bir ülkede düzenlenen çek, düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay ve ayrı kıtalarda ise üç ay içinde bankaya ibraz edilmelidir. Akdeniz’e sahili bulunan bir ülkeler, Avrupa ülkesi olarak kabul edilir. Dolayısıyla bir Avrupa ülkesinde düzenlenip de Akdenize sahili bulunan bir ülkede ödenecek olan ve aynı şekilde Akdenize sahili olan bir ülkede düzenlenip bir Avrupa ülkesinde ödenmesi gereken çekler aynı kıtada düzenlenmiş ve ödenmesi şart kılınmış sayılır. Özetle;

Çek düzenlendiği yerde ödenecekse

İbraz süresi 10 Gündür.

Çek düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse

İbraz süresi 1 Aydır.

Ödeneceği ülke dışında bir ülkede düzenlenen çekin düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise

İbraz süresi 1 Aydır.

Ödeneceği ülke dışında bir ülkede düzenlenen çekin düzenlenme yeri ile ödeme yeri

İbraz süresi 3 Aydır.

6102 Sayılı Kanun’da düzenlenen çekin ibraz süreleri harici bir sözleşme ile değiştirilemez olup, düzenleme emredici hüküm niteliğindedir.[8] Dolayısıyla düzenleyen, çek üzerine ibraz süresini değiştiren bir kayıt koyduğu takdirde dahi bu kaydın çek hukuku açısından herhangi bir hükmü olmayacak ve kayıt yazılmamış sayılacaktır. İbraz sürelerinin kısaltmak veya uzatmak amacıyla yapılan sözleşmeler ancak genel hükümler çerçevesinde ilgililer arasında bir etki yaratır. Örneğin çek ibraz süresinin uzatılmasına dair bir anlaşma yapılması ve çekin anlaşmadaki süreye aykırı şekilde ibraz edilmesi halinde, anlaşmaya aykırı davranan hamil, tazminat ödemekle mükellef kılınabilecekse de çek hukuku açısından herhangi bir müracaat hakkı doğmayacaktır.

Çek ibraz süreleri çekte düzenlenme tarihi olarak gösterilen tarihten itibaren işlemeye başlar. 6102 Sayılı TTK m. 796/3 gereği ibraz süreleri hesaplanırken düzenlenme tarihinin kendisi dikkate alınmayacaktır. Ayrıca yine 6102 Sayılı Kanun m. 816 uyarınca ibrazın yalnızca iş günü ve saatlerinde yapılabileceği, ibrazın son gününün tatil gününe denk gelmesi halinde izleyen ilk iş gününü kapsayacak şekilde uzayacağını belirtmek gerekir.[9] Tatil günleri, çekin ibraz süresinin son günü olması halinde önem kazanacak olup, arada kalan tatil günleri ise ibraz süresi hesabına katılacaktır.

3. ÇEKİN SÜRESİNDE İBRAZ EDİLMEMESİNİN SONUÇLARI

Çek oluşturulduğunda alacaklının haklarının korunması için kanunda belirlenen süreler içerisinde ibraz edilmesi büyük önem taşımaktadır. Nitekim ibrazın bütün hukuki sonuçlarının doğurabilmesi için ibraz süresinin geçmemiş olmasına bağlıdır. 5941 Sayılı Çek Kanunun 3. maddesi gereğince çek hamili olan alacaklı 6102 Sayılı Kanun’da düzenlenen süreler içerisinde karşılığı olan çeki muhatap bankaya ibraz ettiğinde, banka tarafından ödeme yapılması gerekmektedir. Kanuni süresi içerisinde ibraz edilen çekin karşılığı bulunmasa dahi muhatap bankaya kanunen yüklenen sorumluluklar da talep edilebilecektir. İbraz süreleri hak düşürücü süreler olduğundan çek 6102 Sayılı Kanun’da düzenlenen süreler içerisinde ibraz edilmez ise hamil (alacaklı) bazı olumsuz sonuçlarla karşılaşacaktır. Bu olumsuz sonuçlar süresinde ibraz edilmeyen çekin kambiyo senedi özelliğini yitirmesinden kaynaklanmaktadır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/3689 E., 2020/10835 K. Sayılı Kararı uyarınca süresinde muhatap bankaya ibraz edilmeyen çek, ispat hukuku açısından adi yazılı senet niteliğindedir.

Çek süresinde muhatap bankaya ibraz edilmez ise 6102 Sayılı TTK’nun 796. ve 808. maddeleri gereğince alacaklı müracaat hakkını kaybedecek, borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus takip yapamayacağı gibi, süresinde ibraz edilmeyen çek maddi hukuk açısından adi havale vasfını taşıyacak olup borç ikrarını içeren nitelikte belge sayılamayacak, ancak ispat hukuku açısından yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilecektir. Yani çek, 2004 Sayılı İİK’nun 68/1. maddesinde belirtilen belge mahiyetinde de olmadığı için borç ikrarını içermediği gibi tek başına itirazın kaldırılmasına veya itirazın iptaline dayanak teşkil etme gücünü de kaybetmiş olacaktır. Dolayısıyla süresi içerisinde çeki ibraz etmeyen hamil artık alacağını asıl borç ilişkisine dayanarak talep edebilecektir.

Hamil, çeki kanuni süresinde bankaya ibraz ettikten sonra çekin karşılığı yok ise keşideci, çekin cirantalarına başvuru hakkı vardır. Ancak çekin kanuni süresinde ibraz edilmemesi halinde hamil, keşideci de dahil olmak üzere tüm sorumlulara karşı kambiyo hukuku kapsamında başvuru yollarını kaybeder.

Kambiyo hukukuna özgü takip haklarının kullanılması için 6102 Sayılı Kanun m. 808 uyarınca çekin süresi içinde muhataba ibrazına ve ödememe halinin tespiti gerekmektedir.[10] Süresi içerisinde ibraz edilmeyen çek üzerinden kambiyo hukukuna özgü takip başlatılamaz. Hamil süresinde ibraz etmemesine rağmen kambiyo senetlerine özgü takip yoluna başvurur ise borçlu alacaklının böyle bir takip hakkı olmadığı hakkında, beş gün içinde İcra Mahkemesine şikâyette bulunabilir. İcra mahkemelerine yapılan şikâyet veya itiraz dolayısıyla çekin, kambiyo senedi vasfına haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku kapsamında takip hakkına sahip bulunmadığı hususları re’sen nazara alınarak yapılan takip iptal edilir.[11] Çek hamilinin, ibraz süresini geçirmiş olması nedeniyle müracaat hakkını kaybetmesi halinde, başvurabileceği hukuki yol ise, sebepsiz zenginleşme davası veya temel borç ilişkisine dayalı alacak davası açmak olacaktır.

6102 Sayılı Kanun m. 799 gereğince; ibraz süresinin geçmesiyle keşideci çekten cayma hakkına kavuşmaktadır. Ancak keşideci çekten caymaz ise bu durumda ibraz süresi geçmiş olsa bile muhatap banka ödemede bulunabilir. Kanun koyucu bu noktada keşidecinin ibraz süresi geçen çekten caymaması halinde ödemede yapıp yapmayacağı hususunda muhatap bankaya serbesti tanımıştır.[12]

Hamilin kanuni ibraz süresi içerisinde çeki ibraz etmesinin önemli olan diğer bir yönü de, 5941 Sayılı Çek Kanununun 5.maddesinde düzenlenmiştir. Kanuni ibraz süresi içinde muhatap bankaya biraz edildiğinde kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çeklerin karşılıksız çek sayılacağı kabul edilmiş olup bu durumun hukuki yaptırımının da yanında karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, adli para cezasına hükmolunacaktır. Gerçekten karşılıksız olsa da ibraz süresi geçtikten sonra ibraz edilen çek, karşılıksız çek hükmünde sayılmamaktadır. Süresi içinde ibraz olunmayan çek hakkında hukuki veya cezai müeyyide uygulanamayacaktır.

İbraz süresi geçtikten sonra çek ciro edilmek istenirse, çek kambiyo vasfına haiz olmadığından arkasına atılacak imzalar da ciro hükmünde olmayacaktır. Nitekim ciro, kambiyo senetlerine ilişkin bir devir yöntemi olduğundan ibraz süresi geçen çek de kambiyo vasfını kaybettiğinden ciro edilmesi mümkün değildir. 6102 Sayılı Kanun m. 793 gereğince kanuni süresi içerisinde ibraz edilmeyen çekin arkasına atılan imzalar ancak Borçlar Hukuk kapsamında alacağın devri hükmünde kabul edilebilir.[13]

Bloke çekler bakımından ise banka çekin süresi içinde ibraz edilmesi halinde, karşılığının bulunmadığı gerekçesiyle ödeme yapmamazlık edemeyecek iken, ibraz süresi geçen çekin bloke edilmiş olma vasfı ortadan kalkacağından ve bloke halde tutulan para, ilgili hesaba alacak olarak kaydedilecek veya keşideciye iade olacağından hamile ödeme yapmayacaktır.

Zorunlu unsurlarını taşıyan bir çeki elinde bulunduran hamil, 6102 Sayılı TTK’da belirtilen sürelere uygun bir şekilde çeki muhatap bankaya ibraz etmezse, her ne kadar çek geçerliliğini yitirmeyecek olsa da kambiyo senedi vasfını yitireceğinden ibraz süresinin kaçırmasının bir takım önemli sonuçları doğacaktır. Bunların en önemlisi, Kanunun 808. Maddesi uyarınca; süresi içinde çeki muhatap bankaya ibraz etmeyen hamilin tüm sorumlulara karşı müracaat hakkını kaybetmesidir. Ancak bu durumda hamil, her ne kadar kambiyo hukuku çerçevesinde alacak isteminde bulunamayacaksa da çekin düzenlenmesine neden olan asıl borç ilişkisinin tarafı olmak kaydıyla, bu temel ilişkiye dayalı olarak icra takibi yapabileceği gibi, çekin Kanunun 814. maddesinde düzenlenen zamanaşımı süresinin dolmasından itibaren, bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde, Kanunun 732. maddesi uyarınca, sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak keşideciye karşı dava açabilecektir.[14] Ayrıca Kanunun 799. maddesi gereğince; keşidecinin süresinde ibraz edilmeyen çekten dönme hakkı da doğacaktır. Öte yandan yukarıda belirttiğimiz üzere süresi içerisinde ibraz edilmeyen çek hakkında 5941 Sayılı Çek Kanununda öngörülen hukuki ve cezai yaptırımların uygulanması da mümkün değildir. 6102 Sayılı Kanun’un 793. Maddesi uyarınca ibraz süresi geçtikten sonra çekin arkasına atılan imza, ciro hükmünde olmayacak ancak ve ancak alacağın devri olarak hukuki sonuç doğuracağından çeki elinde bulunduran hamile karşı, kişisel defiler de ileri sürülebilecektir.

------------------

[1] Can, Halil / Güner, Semih: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 1999, s.241

[2] 6102 Sayılı TTK Madde 645: “Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez.” şeklindedir.

[3] Narbay, Şafak: Çekten Cayma ve Ödeme Yasağı, 1. Bası, İstanbul 1996, s.3(age)

[4] 6102 Sayılı TTK Madde 795: “Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir.

Düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çek, ibraz günü ödenir.” şeklindedir.

[5] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 10/05/1973 Tarih Ve 1241-2166 Sayılı Kararı

[6] Battal, Ahmet: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2005, s.152

[7] Öztan Fırat: Kıymetli Evrak Hukuku,2. Bası,Ankara 1998 (age), s.1167.

[8] Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19/12/1975 tarih ve 100/1667 Sayılı Kararı

[9] 6102 Sayılı TTK Madde 816; “Bir çekin ibrazı ve protestosu, ancak bir iş gününde yapılabilir. Çeke ilişkin işlemler ve özellikle ibraz ve protesto veya buna eş değer belirleme işlemlerinin yapılması için kanunla belirli sürenin son günü, pazara veya diğer bir tatil gününe rastladığı takdirde, bu süre onu izleyen ilk iş gününü kapsayacak kadar uzar. Aradaki tatil günleri süre hesabına dâhildir.” şeklindedir.

[10] 6102 Sayılı TTK Madde 808; “Zamanında ibraz edilmiş olan çekin ödenmemiş olduğu ve ödememe hâli; a) Resmî bir belge, “protesto” ile, b) Muhatap tarafından, ibraz günü de gösterilmek suretiyle, çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla, c) Bir takas odasının, çek zamanında teslim edildiği hâlde ödenmediğini tespit eden tarihli bir beyanıyla, sabit bulunduğu takdirde hamil; cirantalar, düzenleyen ve diğer çek borçlularına karşı başvurma haklarını kullanabilir.” şeklindedir.

[11] 2004 Sayılı İİK Madde 170/a-2; “İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re’sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.” şeklindedir.

[12] 6102 Sayılı TTK Madde 799; “ Çekten cayma ancak ibraz süresi geçtikten sonra hüküm ifade eder. Çekten cayılmamışsa, muhatap, ibraz süresinin geçmesinden sonra da çeki ödeyebilir” şeklindedir.

[13] 6102 Sayılı TTK Madde 793; “Protestonun düzenlenmesinden veya aynı nitelikte bir belirlemeden veya ibraz süresinin geçmesinden sonra yapılan ciro, ancak alacağın temlikinin sonuçlarını doğurur. Tarihsiz bir cironun, protesto veya aynı nitelikte bir belirlemeden veya ibraz süresinin geçmesinden önce yapıldığı, aksi sabit oluncaya kadar karinedir” şeklindedir.

[14] 6102 Sayılı TTK Madde 732; “Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.

Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir.

Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez. (4) Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir” şeklindedir.