Ceza yargılamasında soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin yerine getirilmesi açısından bazı süreler öngörülmüştür. Bu sürelere uyulması veya uyulmaması halinde işlemin niteliğine göre bazı hukuki sonuçlar doğmaktadır. Bu nedenle, ceza yargılamasında yapılan işlemin niteliğine göre belirlenen sürelerin hesap edilmesi önemli bir konudur.

A. SÜRELERİN HESAPLANMASI

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, “sürelerin hesaplanması” başlıklı 39. Maddesinde sürelerin hesaplanması ile ilgili bir takım kurallar tespit edilmiştir.

1) Gün ile belirlenen süreler

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 39. Maddesinin birinci fıkrasında, gün ile belirlenen sürelerin, tebligatın yapıldığının ertesi günü işlemeye başlayacağı hüküm altına alınmıştır.

2) Hafta olarak belirlenen süreler

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 39. Maddesinin ikinci fıkrasında; süre, hafta olarak belirlenmiş ise, tebligatın yapıldığı günün, son haftada isim itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona ereceği i fade edilmektedir.

3) Ay olarak belirlenen süreler

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 39. Maddesinin üçüncü fıkrasında; süre, ay olarak belirlenmiş ise tebligatın yapıldığı günün, son ayda sayı itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona ereceği belirtilmektedir. Şayet ayın son bulduğu ayda sayı itibarıyla karşılığı olan gün yoksa süre, ayın son günü mesai saati bitiminde sona erecektir.

4) Son günün bir tatile rastlaması

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 39. Maddesinin dördüncü fıkrasına göre; şayet son gün bir tatile rastlarsa süre, tatilin ertesi günü bitecektir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 39. maddesi, sürelerin başlayacağı günü göstermektedir. Buna göre, Tebligat Kanununa göre yapılacak tebligattan sonra süre, tebligatın yapıldığının ertesi günü başlayacaktır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 39. maddesi, hafta veya ay olarak belirlenmiş sürelerin ne zaman sona ereceğini açık bir şekilde göstermektedir.

Yasal düzenlemeye göre, hafta olarak belirlenen süreler, takip eden hafta veya haftaların, sürenin işlemeye başladığı günün isim itibarıyla karşılığı olan günde sona ermesi söz konusudur.

Ay itibarıyla belirlenen süreler, izleyen ay veya aylarda sayı itibarıyla karşılığı olan günde sona erecektir. Şayet sürenin son bulduğu ayda o sayıda gün yoksa örneğin sürenin işlemeye başladığı ay 31 gün ise, izleyen ay veya ayların 31 gün çekmemesi halinde, ayın son gününde (örneğin ay 30 gün ise 30. Gün) sona erecektir.

Bu sürelerin hesaplanmasında tatiller de dikkate alınmalıdır. Şayet son gün bir tatile rastlarsa süre, tatilin ertesi günü yani tatilin bittiği günün ertesi günü sona erecektir.

5) İdari izinler

Yasal düzenlemeler ile tespit edilmiş olan tatil günleri dışında, bazen "idarî izin" de söz konusu olabilmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 39. Maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kural, idari izinleri de kapsamaktadır.

B. CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNDA SÜREYE BAĞLANAN HALLER

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, bazı karar ve işlemler için bir takım süreler öngörmüştür. Süreye bağlanan ceza muhakemesi kurum ve işlemlerine kısaca değinmek konunun daha iyi anlaşılması açısından faydalı olacaktır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda süreye bağlanan işlemler şunlardır:

1) HÂKİMİN REDDİ (7 gün) (CMK m. 25)

Bu işlem ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 25. Maddesinin 2. Fıkrasına göre; Sonradan ortaya çıkan veya öğrenilen sebeplerle duruşma veya inceleme bitinceye kadar da hâkimin reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması şarttır.[1]

2) ESKİ HÂLE GETİRME (7 gün) (CMK m. 41)

Eski hâle getirme dilekçesi, engelin kalkmasından itibaren yedi gün içinde, süreye uyulduğunda usule ilişkin işlemleri yapacak olan mahkemeye verilmesi gerekmektedir.

3) BİLİRKİŞİNİN İNCELEME SÜRESİ ( süre kararda belirtilir- en fazla 3 ay) (CMK m. 66)

Bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin kararda, cevaplandırılması uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren sorularla inceleme konusu ve görevin yerine getirileceği sürenin belirtilmesi gerekmektedir. Bu süre, işin niteliğine göre üç ayı geçemez. Özel nedenlerin zorunluluk arz ettiği hallerde bu süre, bilirkişinin istemi üzerine, kendisini atayan makamın gerekçeli kararıyla en çok üç ay daha uzatılabilecektir.

Bu süreye uyulmaması halinde doğacak hukuki sonuç şudur: Belirlenen süre içinde raporunu vermeyen bilirkişinin hemen değiştirilmesine karar verilebilir. Bu halde bilirkişi, o ana kadar yaptığı işlemleri açıklayan bir rapor sunar ve görevi nedeniyle kendisine teslim edilmiş olan eşya ve belgeleri hemen geri vermek zorundadır. Ayrıca, hukukî ve cezaî sorumluluğuna ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, bilirkişiye ücret ve masraf adı altında hiçbir ödeme yapılmamasına karar verilebilir ve gerekçesi gösterilerek gerekli yaptırımların uygulanması bilirkişilik bölge kurulundan talep edilir. (CMK m. 66/2)[2

4) GÖZLEM ALTINA ALINMA (3 hafta- ek süre toplam 3 ay) (CMK m. 74)

Gözlem süresi üç haftayı geçemez. Bu sürenin yetmeyeceği anlaşılırsa resmî sağlık kurumunun istemi üzerine, her seferinde üç haftayı geçmemek üzere ek süreler verilebilir; ancak sürelerin toplamı üç ayı geçemez. (CMK m. 74/3)

5) GÖZALTI SÜRESİ (24 Saat- en fazla üç gün uzatma) (CMK m.91)

Yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için aynı makam tarafından gözaltına alınmasına karar verilebilir. Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmidört saati geçemez. (CMK m. 91/1)

En yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme süresi (12 saat)

Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz. (CMK m. 91/1)

Toplu olarak işlenen suçlar

Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir. (CMK m. 91/3)

Toplumsal olaylar ve Katalog Suçlarda

Suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında CMK’nin 91/4 fıkrasının alt bentlerinde ifade edilen katalog suçlarda ve toplumsal olaylarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir.

Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması hâlinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhâl ve her hâlde en geç yukarıda belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına, yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir.

Kişi serbest bırakılmazsa CMK’nin 91. maddesine göre işlem yapılır. Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. (CMK 91/4)[3]

6) TUTUKLULUKTA GEÇECEK SÜRE (1yıl-6 ay uzatma ve Ağır cezada 2 yıl ve uzatmalı 3 yıl-Bazı suçlarda 5 yıl) (CMK m.102)

Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde (1 yıl – 6 ay uzatma)

Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. (CMK 102/1)[4]

Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde (2 yıl-uzatma 3 yıl)

Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez. (CMK 102/2)

Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk, Millî Savunmaya Karşı Suçlar, Millete ve Devlete Karşı Suçlar, Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar ve Terör Suçlarında (uzatma 5 yıl)

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda uzatma süresi toplam beş yılı geçemez.[5]

Soruşturma evresinde tutukluluk süresi

Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde: (6 ayı geçemez)

Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı geçemez. (CMK m. 102/4)

Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde: (1 yılı geçemez)

Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. (CMK m. 102/4)

Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk, Millî Savunmaya Karşı Suçlar, Millete ve Devlete Karşı Suçlar, Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar ve Terör Suçları ve Toplu suçlar:

Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.[6] (CMK m. 102/4)

Uzatma kararlarının alınması usulü

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102. Maddesinin üçüncü fıkrasına göre, 102. maddede öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilmelidir. (CMK m. 102/3)

Çocuklarda tutukluluk süresi

Yasal düzenleme tutukluluk sürelerini çocuklar açısından farklı değerlendirmiş ve bu süreleri çocuklar lehine kısaltmıştır.

Nitekim 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102. Maddesinde öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.[7] (CMK m. 102/5)

7188 sayılı kanun ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102. Maddesinde yapılan düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren üç ay sonra uygulanacaktır.[8]

Tedbirlere uymama halinde tutuklama süresi (ağır ceza 9 aydan - diğer işlerde 2 aydan fazla olamaz)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 112. Maddesinin birinci fıkrasına göre, Adlî kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii tarafından hemen tutuklama kararı verilebilecektir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 112. Maddesinin birinci fıkrası hükmünün, azami tutukluluk süresinin dolması nedeniyle verilen adli kontrol tedbirinin ihlali hâlinde de uygulanabilmesi mümkündür. Fakat bu halde, tutuklama süresi ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde dokuz aydan, diğer işlerde iki aydan fazla olamayacaktır.[9] (CMK m. 112/2)

Yukarıda belirtilen yasal düzenleme, adli kontrol gereği hükmedilmiş yükümlülüklere uymayan şüpheli veya sanık hakkında uygulanacak yaptırımları hüküm altına almıştır.

Adli kontrol tedbirlerine riayet etmeyen kişilerle ilgili olarak yetkili adli makamın tutuklama kararı vermesi mümkündür.

Başka bir söylemle, yükümlülüğü ihlal eden bu kişiler hakkında derhal tutukluluk kararı verilebilecek ve hükmedilebilecek hürriyeti bağlayıcı cezanın süresi dikkate alınmayacaktır.

Fakat bu halde yasal düzenlemede belirtilen, tutuklama süresinin ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde dokuz aydan, diğer işlerde iki aydan fazla olamayacağına ilişkin kurala riayet etmek gerekecektir.

Yasa koyucu, bu yasal düzenleme ile şüpheli veya sanığın, kendisine sağlanan olanağı kötüye kullanmış olmasını dikkate dikkate almış ve böyle bir yaptırımı uygun görmüştür.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 112. Maddesi gereğince verilen tutuklama kararları açısından, tutuklanmaya itiraza ilişkin hükümlerin uygulanması mümkündür.

7. CUMHURİYET SAVCISININ TUTUKLAMA KARARININ GERİ ALINMASINI İSTEMESİ veya ŞÜPHELİ veya SANIĞIN SALIVERİLME İSTEMLERİNE DAİR; İSTEMİN KABULÜNE, REDDİNE veya ADLİ KONTROL UYGULANMASI HAKKINDA KARAR VERİLECEK SÜRE (3 gün) (CMK m. 105)

Cumhuriyet savcısının tutuklama kararının geri alınmasını istemesi ile ilgili CMK’nin 103 ve Şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri ile ilgili CMK’nin 104 üncü maddeleri uyarınca yapılan talep üzerine, merciince Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiin görüşü alındıktan sonra, üç gün içinde istemin kabulüne, reddine veya adlî kontrol uygulanmasına karar verilmelidir. (CMK m. 105/1)

Örgütlü suçlarda ( 7 gün)

Cumhuriyet savcısının tutuklama kararının geri alınmasını istemesi ile ilgili CMK’nin 103 üncü maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca yapılan istemler hariç olmak üzere örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından bu süre yedi gün olarak uygulanması gerekir.[10]

Duruşma dışında bu karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiinin görüşü alınmaz. Bu kararlara itiraz edilebilir.[11]

8. TUTUKLULUĞUN İNCELENMESİ ( 30 gün ara ile) (CMK m.108)

Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 5271 sayılı CMK’nin 100 üncü maddesi hükümleri göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle karar verilmelidir. (CMK m. 108/1)[12]

Tutukluluk durumunun incelenmesi yönündeki talep, süresi içinde şüpheli tarafından da gerçekleştirilebilir. (CMK m. 108/2)

Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında veya 5271 sayılı CMK’nin 108. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen 30 günlük süre içinde de re'sen karar verebilir. (CMK m. 108/3)

9. İLETİŞİMİN TESPİTİ ( 2 ay-1 ay uzatma/örgütlü suçlarda 1 ay uzatma-toplamda 3 ayı geçemez) (CMK m.135)

İletişimin dinlenebilmesi, kayda alınabilmesi ve sinyal bilgilerinin değerlendirilebilmesi

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun135. Maddesinin birinci fıkrasına göre, bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının olmadığı hallerde, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir.

Onay süresi

Burada Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunmalı ve hâkim de, kararını en geç yirmi dört saat içinde vermelidir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır.[13]

Tedbir kararının uygulanma süresi

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun135. Maddesinin dördüncü fıkrasına göre, CMK’nin 135/1 maddesi hükmüne göre verilen kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodu, tedbirin türü, kapsamı ve süresi belirtilir. Tedbir kararı en çok iki ay için verilebilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir.[14]

Örgütlü suçlar

Örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde, hâkim yukarıdaki sürelere ek olarak her defasında bir aydan fazla olmamak ve toplam üç ayı geçmemek üzere uzatılmasına karar verebilecektir.[15]

Mobil telefonun yerinin tespiti ( en çok 2 ay-1 ay uzatma)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun135. Maddesinin beşinci fıkrasına göre, şüpheli veya sanığın yakalanabilmesi için, mobil telefonun yeri, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararına istinaden tespit edilebilecektir.

Bu duruma dair kararda, mobil telefon numarası ve tespit işleminin süresi belirtilir. Tespit işlemi en çok iki ay için yapılabilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir.[16]

10. TEKNİK ARAÇLARLA İZLEME (ençok 3 hafta- en çok 4 hafta uzatma(CMK m.140)

Yetkili makam

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 140. Maddesinin ikinci fıkrasına göre, teknik araçlarla izlemeye hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilebilmektedir.

Savcı tarafından verilen kararın hâkim onayına sunulması (24 saat)

Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararlar yirmi dört saat içinde hâkim onayına sunulmak zorundadır.

Onayda hâkimin karar verme süresi

Hâkim kararını en geç yirmi dört saat içinde vermelidir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde kayıtlar derhâl imha edilecektir.[17]

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun140. Maddesinin üçüncü fıkrasına göre, teknik araçlarla izleme kararının en çok üç haftalık süre için verilebilecektir. Bu süre gerektiğinde bir hafta daha uzatılabilir.

Örgütlü suçlarda (her defasında bir hafta-toplam 4 haftaya kadar)

Örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi hâlinde, hâkim 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun140. Maddesinde belirtilen sürelere ek olarak her defasında bir haftadan fazla olmamak ve toplam dört haftayı geçmemek üzere uzatılmasına karar verebilecektir.[18]

Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi halinde (süreyi bir kat artırma)

Teknik araçlarla izleme tedbiri ile birlikte gizli soruşturmacı görevlendirilmesi halinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun140. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen süreler bir kat artırılarak uygulanır.[19]

11. MÜDAFİLİK GÖREVİNDEN YASAKLANMA (1 yıl-altı ay, en fazla iki uzatma) (CMK m. 151)

Yasaklama kararı verilebilecek haller

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun151. Maddesinin üçüncü fıkrasına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun149 uncu maddeye göre seçilen veya 150 nci maddeye göre görevlendirilen ve Türk Ceza Kanununun 220 ve 314 üncü maddesinde sayılan suçlar ile terör suçlarından şüpheli, sanık veya hükümlü olanların müdafilik veya vekillik görevini üstlenen avukat, hakkında bu fıkrada sayılan suçlar nedeniyle soruşturma veya kovuşturma bulunması halinde müdafilik veya vekillik görevini üstlenmekten yasaklanabilecektir.[20]

Yasaklama talebi ile ilgili gecikmeksizin karar verilmesi zorunluluğu

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun151. Maddesinin dördüncü fıkrasına göre, Cumhuriyet savcısının yasaklamaya ilişkin talebi hakkında, hâkim veya mahkeme tarafından gecikmeksizin karar verilir.

Yasaklama kararlarına karşı itiraz yasa yolunun açık olması

Yasaklama kararlarına karşı itiraz edilebilir. İtiraz sonucunda yasaklama kararının kaldırılması halinde avukat görevini devam ettirir.

Yasaklama süresi ( 1 yıl)

Müdafilik görevinden yasaklama kararı, avukat hakkındaki soruşturma veya kovuşturma konusu suçla sınırlı olmak üzere, bir yıl süre ile verilebilmesi mümkündür. Gerek görülmeyen hallerde veya şartların bulunmaması halinde bu süre uzatılamaz

Yasaklama süresinin altı aydan fazla olmamak üzere en fazla iki defa uzatılabilmesi

Soruşturma veya kovuşturmanın niteliği itibariyle bu sürelerin altı aydan fazla olmamak üzere en fazla iki defa uzatılabilmesi mümkündür.

Yasaklama kararı kendiliğinden kalkması

Soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi veya kovuşturma sonunda mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi halinde, kesinleşmesi beklenmeksizin yasaklama kararı kendiliğinden kalkar.[21]

Baro başkanlığına bildirilme zorunluluğu

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 151. maddesinin beşinci fıkrasına göre, görevden yasaklama kararı, şüpheli, sanık veya hükümlü ile yeni bir müdafi görevlendirilmesi için derhal ilgili baro başkanlığına bildirilmelidir.[22]

Ziyaret yasağı

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 151. maddesinin altıncı fıkrasına göre, müdafi veya vekil görevden yasaklanmış bulunduğu sürece başka davalarla ilgili olsa bile müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişiyi ceza infaz kurumunda veya tutukevinde ziyaret edemeyecektir.

12. AİHM KARARI ÜZERİNE TAKİPSİZLİK KARARI VERİLMİŞ OLAYLA İLGİLİ TEKRAR SORUŞTURMA AÇILMA SÜRESİ ( Kesinleşmeden itibaren 3 ay) (CMK m. 172/3)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 172. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi halinde, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılmak zorundadır.[23]

13. KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARINA İTİRAZ ( 15 gün) (CMK m. 173/1)

Cumhuriyet savcısının kararına itiraz

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun173. Maddesinin birinci fıkrasına göre, suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilme hakkına sahiptir.[24]

14. İDDİANAMENİN İADESİ ( 15 gün) (CMK m. 174/1)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174. maddesinin birinci fıkrasına göre, mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilebilir.[25]

İade kararına karşı Cumhuriyet savcısının itiraz yasa yoluna başvurması mümkündür. (CMK m. 174/4)

15. SANIĞIN SAVUNMA DELİLLERİNİN TOPLANMASI İSTEMİ (duruşma gününden en az beş gün önce) (CMK m.177/1)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 177. maddesinin birinci fıkrasına göre; sanık, tanık veya bilirkişinin davetini veya savunma delillerinin toplanmasını istediğinde, bunların ilişkin olduğu olayları göstermek suretiyle bu husustaki dilekçesini duruşma gününden en az beş gün önce mahkeme başkanına veya hâkime vermek durumundadır.

Sanığın bu yöndeki dilekçe üzerine karar verilmesi halinde, kararın sanığa derhâl bildirilmesi gerekir. (CMK m.177/2)

Sanığın talebi kabul edilmiş ise, bu durumun Cumhuriyet savcısına da bildirilmesi zorunludur. (CMK m.177/3)

16. GEREKÇENİN DOSYAYA KONULMASI (Hükmünden sonra en geç 15 gün içinde) (CMK m.232/3)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 232. maddesinin üçüncü fıkrasına göre; hükmün gerekçesi ve varsa karşı oy gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulmalıdır.[26]

17. ÇAĞRILAN SANIĞIN ÇAĞRIYA UYMA SÜRESİ (işlemlerin yerine getirildiğinin bir tutanak ile saptanmasından itibaren 15 gün) (CMK m.247/2-b)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun247. Maddesinin birinci fıkrasında; hakkındaki soruşturmanın veya kovuşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yurt içinde saklanan veya yabancı ülkede bulunan ve bu nedenle Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından kendisine ulaşılamayan kişi “kaçak” olarak tanımlanmıştır.[27]

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 247. Maddesinin ikinci fıkrasına göre; hakkında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 248 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen suçlardan[28] dolayı soruşturma veya kovuşturma başlatılmış olan şüpheli veya sanığın, yetkili Cumhuriyet savcısı veya mahkemece usulüne göre yapılan tebligata uymamasından dolayı verilen zorla getirilme kararı da yerine getirilemez ise, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme iki şekilde davranmalıdır:[29]

a) Çağrının ilanı: Çağrının bir gazete ile şüpheli veya sanığın bilinen konutunun kapısına asılmak suretiyle ilânına karar verilir ve yapılacak ilânlarda, onbeş gün içinde gelmediği takdirde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun248 inci maddede gösterilen tedbirlere[30] hükmedilebileceği ayrıca açıklanır. Bu düzenlemede çağrıya uyulmamasının sonuçları açık bir şekilde gösterilmiştir.

b) Sanığın kaçak olduğuna karar verilmesi: Bu işlemlerin yerine getirildiğinin bir tutanak ile saptanmasından itibaren onbeş gün içinde başvurmayan şüpheli veya sanığın kaçak olduğuna karar verilir.[31]

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun247. Maddesinin üçüncü fıkrasına göre; kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabilir. Fakat sanığın daha önce sorgusu yapılmamış ise, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulamaz.

Duruşma yapılan hâllerde kaçak sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan sanığa bir avukat görevlendirilmesini talep etmelidir. (CMK m. 248/4)

18. UZLAŞMA TEKLİFİNE CEVAP (kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün) (CMK m.253/4)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. Maddesinin dördüncü fıkrasına göre; soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilmek zorundadır.

Uzlaşma Bürosu tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunmalıdır.

Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılması gerekmektedir.

Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilmesi mümkündür.

Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılacaktır.[32]

19. UZLAŞTIRMA İŞLEMLERİNİN SONUÇLANDIRILMASI (Belgelerin örnekleri verildikten itibaren otuz gün-Uzlaştırma bürosu bu süreyi en çok yirmi gün daha uzatabilir) (CMK m.253/12)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin onikinci fıkrasına göre; Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırmalıdır. Fakat zorunlu görülen hallerde uzlaştırma bürosunun bu süreyi en çok yirmi gün daha uzatabilmesi mümkündür.[33]

20. HÂKİMİN VEYA MAHKEMENİN KARARLARINA İTİRAZ (Öğrenme gününden itibaren yedi gün) (başkaca hüküm yoksa) (CMK m.268/1)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268. maddesinin birinci fıkrasına göre; Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 35 inci maddesine göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılmalıdır.

Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylamalıdır. Burada 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 263 üncü madde hükümleri[34] saklı tutulmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268. maddesinin ikinci fıkrasına göre; kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.

21. İTİRAZIN CUMHURİYET SAVCISINA VE KARŞI TARAFA TEBLİĞİ İLE İNCELEME VE ARAŞTIRMA YAPILMASI VE GÖRÜŞLERİN BİLDİRİLMESİ (üç gün) (CMK m. 270)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 270. maddesinin birinci fıkrasına göre; itirazı inceleyecek merci, yazı ile cevap verebilmesi için itirazı, Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilir.

İtiraz Merci, kendisi bizzat inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılmasını da emredebilir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 270. maddesinin birinci fıkrasına göre; Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 101[35] ve 105[36] inci maddeler uyarınca yapılan itiraz üzerine Cumhuriyet savcısından görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya müdafiine bildirilmelidir. Burada şüpheli, sanık veya müdafii’nin üç gün içinde görüşünü bildirebilmesi mümkündür.[37]

22. İSTİNAF İSTEMİNİN REDDİ HALİNDE İTİRAZ (ret kararının tebliğinden itibaren 7 gün) (CMK m. 276)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 276. maddesinin birinci fıkrasına göre; İstinaf istemi, kanunî sürenin geçmesinden sonra veya aleyhine istinaf yoluna başvurulamayacak bir hükme karşı yapılmışsa veya istinaf yoluna başvuranın buna hakkı yoksa, hükmü veren mahkeme bir kararla istinaf talebine ilişkin dilekçeyi reddedecektir.

İstinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet savcısı veya ilgililer, ret kararının kendilerine tebliğinden itibaren yedi gün içinde bölge adliye mahkemesinden bu hususta bir karar vermesini talep edebilmeleri mümkündür. (CMK m. 276/2)

Bu durumda dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmelidir. Fakat bu nedenle hükmün infazının ertelenmesi mümkün değildir. (CMK m. 276/2)

23. İSTİNAF TALEBİNE CEVAP (tebliğ tarihinden itibaren 7 gün) (CMK m. 277)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 276 ncı maddesine göre, hükmü veren mahkemece reddedilmeyen istinaf dilekçesi veya beyana ilişkin tutanağın bir örneği karşı tarafa tebliğ edilmesi gerekir.

Bu durumda karşı tarafın, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevabını verebilmesi mümkündür. (CMK m. 277/1)

Karşı taraf sanık ise, bir tutanağa geçirilmek üzere zabıt kâtibine yapılacak bir beyanla da cevabını verebilecektir. Cevap verildikten veya bunun için belirli süre bittikten sonra dava dosyasının, bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir. (CMK m. 277/2)[38]

24. TEMYİZ SÜRESİ (hükmün açıklanmasından/tebliğden itibaren 15 gün içinde) (CMK m. 291)