Arama işlemi bir koruma tedbiri olarak ceza muhakemesinde önemli bir yere sahiptir. Ceza yargılamasında arama işlemlerinin hukuka uygun bir şekilde yerine getirilip getirilmediği hususu ayrıca delillerin değerlendirilmesi aşamasında dikkate alınmaktadır.

Arama işlemleri sadece ceza muhakemesi sürecinde gerçekleştirilmez. Ceza muhakemesi dışındaki bazı alanlarda ve idari önlem olarak yapılan arama işlemleri de bulunmaktadır.

Burada bahsi geçen tedbir (önlem) kavramı "bir şeyin sonunu düşünerek gerekeni hazırlamak veya hazırlanan şey" olarak tanımlanmaktadır. Hukukta ve ceza yargılaması sürecinde tehlikeli durumlar dikkate alınarak bu tehlikelere karşı bir takım geçici önlemler alınması yoluna gidilebilir. Bu tedbirler ‘tehlike tedbiri’ olarak bilinmektedir.[1]

Tehlike tedbirlerinin varlığına ceza yargılaması dışındaki alanlarda da rastlamak mümkündür.[2]

Özellikle medeni yargılama hukukunda "geçici hukuki korumalar" başlığı altında hüküm altına alınan ihtiyati tedbir ve delil tespiti, idari yargılama hukukundaki yürütmenin durdurulması ve anayasa hukukundaki yürürlüğün durdurulması birer tehlike tedbiri olarak kabul edilebilir.[3]

Ceza infaz kurumunda güvenliği sağlamak, suç işlenmesini veya düzenin bozulmasını engellemek amacıyla amacıyla arama işlemi yapılabilmektedir.

Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliğin[4] “Arama, güvenlik tatbikatı ve sayım” başlıklı 34. Maddesinde arama işlemleri ile ilgili ilkelere ve tedbirlere yer verilmiştir.

İnfaz kurumlarında, oda ve eklentilerinde, hükümlünün üst ve eşyasında habersiz olarak her zaman arama yapılabilmektedir.

Arama işlemi, infaz kurumunun tamamında her ay bir kez mutlaka gerçekleştirilmektedir. Oda ve eklentilerinde yapılacak aramalarda bir hükümlünün hazır bulundurulması gerekmektedir. (m. 34/1)

Çıplak arama kuralları

Çıplak arama ile ilgili kurallar yönetmeliğin 34. Maddesinde hüküm altına alınmıştır.

Buna göre; hükümlünün üzerinde, kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı ve kurum en üst amirinin gerekli görmesi hâlinde, çıplak olarak veya beden çukurlarında arama yapılabilecektir. (m. 34/2)

Çıplak arama ile ilgili riayet edilmesi gereken kurallar şunlardır:

a) Kimsenin görmemesi ilkesi: Çıplak arama, hükümlünün utanma duygusunu ihlâl etmeyecek şekilde ve kimsenin görmemesini sağlayacak tedbirler alınarak gerçekleştirilir. (m. 34/2-a)

b) Çıplak aramanın şekli: Arama sırasında önce bedenin üst kısmındaki giysiler çıkarttırılmalıdır. Bu aşamada bedenin alt kısmındaki giysiler üst kısmındaki giysiler giyildikten sonra çıkarttırılır. Bu giysilerin de mutlaka aranması gerekir. (m. 34/2-b)

c) Bedene dokunmama ilkesi: Çıplak arama sırasında bedene dokunulmaması için gerekli özen gösterilir.

Aranan kişinin beden çukurlarında bir şeyin bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin bulunması hâlinde öncelikle, hükümlüden madde veya eşyanın kendisi tarafından çıkartılması istenir.

Bu talebin kabul edilmemesi halinde bunun zor kullanılarak gerçekleştirileceği bildirilir. Beden çukurlarındaki arama, cezaevi tabibi tarafından yerine getirilmelidir. (m. 34/2-c)

ç) En kısa sürede bitirilme ilkesi: Çıplak olarak arama, mümkün olan en kısa süre içinde bitirilmelidir. (m. 34/2-ç)

d) Aynı cinsten görevlinin arama işlemini yapması ilkesi: Beden ve üst aramaları aynı cinsiyetten güvenlik ve gözetim görevlileri tarafından yapılır. (m. 34/3)

İnfaz kurumunda yapılacak aramalar, gerektiğinde dış güvenlik görevlileri veya kolluk kuvvetleriyle veya diğer kamu görevlilerince ortaklaşa yapılabilmektedir. (m. 34/4)

AİHM, bazı kararlarında çıplak arama konusunu da değinmektedir.

AİHM, ceza infaz kurumu güvenliğini sağlamak, suç işlenmesini veya düzenin bozulmasını önlemek için çıplak arama yapılmasının gerekli olabileceğini bazı kararlarında dile getirmektedir.[5]

AİHM, olayın şartları bakımından çıplak aramanın üzüntü ve aşağılama duygusunu artırabileceğini, bu yüzden kamu görevlilerinin hükümlü/tutukluların onurunu zedelemeyecek şekilde uygun davranışlarda bulunması gerekliliğine işaret etmektedir.[6]

Çıplak arama yapılması, çocuklar dâhil hükümlü ve tutuklular açısından tek başına kötü muamele yasağını ihlal eden bir durum olarak görülmemektedir.

Çıplak arama ile ilgili kurallar şu amaçlarla getirilmiştir:[7]

1. Öncelikle ceza infaz kurumlarının güvenliğinin sağlanması mümkün olacaktır.

2. Çıplak arama ile hükümlü ve tutukluların kurum içinde kendilerine, diğer hükümlü/tutuklara ve infaz koruma memurlarına zarar verecek veya suç oluşturacak uyuşturucu maddelerin, kesici ve delici aletlerin sokulmasının önüne geçilebilecektir.

Belirtmek gerekir ki; çıplak arama usulü ve sıklığı kötü muamele yasağının ihlali ile sonuçlanabilir.

Çıplak arama ile ilgili kötü muamele yasağı yönünden dikkate alınması gereken hususlar şunlardır:[8]

1. Özellikle ceza infaz kurumunda güvenlik, düzen ve suç işlenmesinin önlenmesi amacını aşacak uygulamalardan kaçınılmalıdır.

2. Çıplak aramanın hükümlü/tutuklular yönünden insan onurunu zedeleyecek nitelikte bir uygulamaya dönüşmemesi gerekir.

3. Çocukların özgürlüklerinden mahrum edilme nedeni ne olursa olsun yetişkinlerden daha hassas olduğu dikkate alınmalıdır. Bu nedenle çocukların fiziksel ve ruhsal olarak korunmasını sağlamak için özellikle dikkatli olmalı ve gerekli özeni göstermelidir.

4. Çocuklar da yetişkinler gibi aynı cinsiyetten personel tarafından aranmalıdır.

5. Çok sık arama yapılarak aramanın rencide etme uygulamasına dönüşmemesi gerekir.

6. Çıplak arama, başkalarının karşısında gerçekleştirilmemelidir.

Anayasa Mahkemesi, çıplak aramanın usulü, sıklığı, uygulanması açısından kişilerin onurlarını zedeleyecek bir usulde yapılıp yapılmadığının önemli olduğunu ve bu durumun dile getirilmediği hallerde hukuka aykırılıktan bahsedilemeyeceğini bazı kararlarında ifade etmektedir.[9]

Yargıtay, bazı kararlarında da kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı şartının nasıl oluştuğunu, çıplak aramanın gerekli olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiğini ve varlığı halinde haksız fiil niteliği taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir.[10]

--------------

[1] Öğretide, bu tedbirlere genel olarak tehlike tedbiri adı verilmektedir. Feridun Yenisey, Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku Ders Kitabı, Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları, İstanbul, Ekim 2014, 2. Bası, s. 424; Nurullah Kunter, Tehlike Tedbiri Genel Teorisi ve Para Cezaları İçin İcrai ve İhtiyati Haciz, İHFM 1969, C.34, s.27 vd.

[2] Örneğin; medeni, idari, askeri, mali muhakeme hukuku, ceza hukuku, borçlar hukuku, anayasa hukuku gibi muhakeme dışı hukuk alarlarında tehlike tedbirleri söz konusu olabilir.

[3] YCGK, E: 2013/610, K: 2014/512, T: 25.11.2014.

[4] Cumhurbaşkanı Kararının Tarihi : 28/3/2020 Sayısı : 2324, Yayımlandığı Resmî Gazetenin Tarihi : 29/3/2020, Sayısı : 31083

[5] Van Der Ven/Hollanda, § 60.

[6] Valašinas/Litvanya, B. No: 44558/98, 24/7/2001, § 117; Iwańczuk/Polonya, B. No: 25196/94, 15/11/2001, § 59; Van Der Ven/Hollanda, §§ 61, 62; Pawel Pawlak/Polonya, B. No: 13421/03, 30/10/2012, § 141; Frerot/Fransa, B. No: 70204/01, 12/6/2007, §§ 38-47.

[7] (Turan Günana (5), B. No: 2013/5545, 15/12/2015, §§ 64, 65).

[8] AYM, E: 2014/15586, K: 2015/15586, T: 23.01.2019, R.G.: 30701, R.G.Tarih: 01.03.2019.

[9] AYM, E: 2014/15586, K: 2015/15586, T: 23.01.2019, R.G.: 30701, R.G.Tarih: 01.03.2019.

[10] Y.5.CD, E: 2012/16248, K: 2014/3268, T: 24.03.2014: “…Ankara Kadın Kapalı Cezaevinde hükümlü olarak bulunan sanığın İstanbul Adli Tıp Kurumuna yüksek güvenlikli araçla ve gözetim altında götürülerek, rapor alınması yönünden işlemleri tamamlandıktan sonra kuruma geri getirildiği sırada çıplak arama yapılmak istendiğinin anlaşılması karşısında Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 46/2. maddesinde yer alan düzenleme gözetilerek üzerinde kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı şartının nasıl oluştuğu, ayrıca sanığın dövülerek kötü muameleye maruz kaldığı şeklindeki savunması ve çıplak aramanın gerekli olup olmadığı, sanık yönünden haksız bir fiil niteliği taşıyıp taşımadığı üzerinde durularak hakkında TCK'nın 29 ve 129. maddelerinin uygulanması gerekip gerekmediğinin karar yerinde tartışılmaması…”