Değerli hukukcu Yekta Güngör Özden, yeni çıkan kitapları tanıttığı Sözcü Gazetesinde yayınlanan son yazısında “Av.A.Erdem Akyüz’ün ‘Ermeni Sorunu ve Türkler’ adlı kitabı; anı, araştırma, tarihçilerin görüş ve değerlendirmelerini içeren Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Almanca olarak dört dilde yazılmış olup, uzun seneler boyunca yararlanılacak bir yapıttır” şeklinde ifade kullanmıştır.
   
Gerçekten ulusal sorunlarımızı anlatmakta yetersiz kalıyoruz. Alışılan tabiri ile –iç ve dış mihraklar- aslı olmayan uydurma şeyleri adeta “damardan enjekte” ediyorlar. Tarihimizi, milli benliğimizi saptırıp değişik yönlere çekiyorlar, bizler ise haklı olduğumuz konularda sesimizi duyurmakta aciz kalıyoruz. Bize yutturulan uyduruk ve sanal tarihi, gerçekmiş gibi kabul ediyoruz.

İçinde bulunduğumuz bir çok sorunun kökeni işte burada yatmaktadır.

Ermeni sorunundan tutun da, azınlıklar, yerel lehçe ve şivelerde eğitim, açılım, federasyon istemlerinin temelinde, hep bu halkı yanıltma, kandırma ve bölme arzusu yatmaktadır.

Bu amaçla, tarihi gerçeklerde değişiklik, karatma ve tahrifat dahi yapılmaktadır. Türk tarihinin dayandığı asırlar öncesine uzanan uygarlık emareleri silinmek, yok edilmek istenmektedir. Bunların üzerine giden kişilere ise ırkçı, şovenist gibi belli damgalar yapıştırılarak susturulmak yoluna gidilmektedir. Bunun en belirgin örneklerinden biri, Orta Asyada eski Türk kavimlerinin yaşadığı bölgelerde, mağaralarda bulunan ve tarih öncesine giden ilk yazılı yapıtların üstünün örtülmek istenmesidir. Yani yazının ve uygarlığın temelinin Türkler ile başladığı gerçeğinin silinmek istenmesidir.

Bunun “günümüzdeki yansımaları” ise, tamamen Türk boyundan gelen bazı topluluklara başka kimlik, isim, yazı verilerek bölücü ortamın hazırlanmasıdır.

Ermeni sorunu da bundan farklı değilidir. Değişik ülkelerin Meclislerinde, Türklerin Ermenilere karşı soykırım suçunu işledikleri yolunda görüşmeler yapılmakta ve bazılarında böyle bir soykırım yapıldığı yolunda kararlar alınmaktadır. Bu kararlar öncesinde ve sonrasında, soykırım suçlaması, Türkiye’den siyasi veya ekonomik bazı tavizler alınması için bir pazarlık ve baskı aracı olarak da kullanılmaktadır.

Aynı filmin değişik versiyonları, başka ülkelerde, başka yerlerde de vizyona konmuştur. Yalnız ermeniler değil, diğer bazı milletler de Türklere karşı soykırım suçunu işlemişler ve bunun üzerini “ustalıklı bir biçimde” örtmüşlerdir. Çok yakın bir tarihde, Balkanlarda, Saray Bosna’da, Kosova’da, Karabağ’da Türklere ve Müslümanlara uygulanan eylemler, bunun en yakın ve en belirgin örnekleridir.

Şimdi aynı filmin benzeri, “sanal bir millet ve farklı bir dil yaratılarak” güneydoğuda sahneye konulmak ve bölünmenin temelleri atılmak istenmektedir.

Türk bilim adamlarının bu konudaki değerli araştırma ve bulguları, üzülerek belirtmek gerekir ki, kasıtlı bir karanlığa mahkum edilmekte, bütün bu bilimsel görüşler karşısında, hiçbir temele dayanmayan bizim sözde “aydıncıklarımızın” neye ve kime hizmet ettikleri ise bilinmektedir.

Ülkeye ve tarihe katkıda bulunmak isteği ile hazırlamış olduğum; anı, araştırma, tarihçilerin görüşleri ve değerlendirmeleri içeren ‘Ermeni Sorunu ve Türkler’  isimli kitapçık, konu ile ilgili tarihi resim ve eserde anlatılan olayları canlandıran çizimleri kapsamaktadır. Tarafsız bir bakış akışı ile haksız suçlamaları içermeyen ifade şekline özen gösterilmiştir. Yurt dışına da seslenmek amacı ile Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Almanca olmak üzere dört dilde yazılmıştır.

Amacına hizmet etmesi ve başka araştırmalara kaynak olması en büyük temennimdir.