1- Son yıllarda küresel ölçekte artan çatışmalar, ekonomik krizler, iklim değişikliğinin yol açtığı çevresel yıkımlar ve siyasi istikrarsızlık, uluslararası göçün yoğun bir biçimde yaşanmasına neden olmaktadır. Bu süreçten en fazla etkilenen grupların başında ise çocuklar gelmektedir. Göçmen çocuklar; fiziksel, psikolojik ve hukuki açıdan kırılganlıkları nedeniyle risklere diğer gruplardan çok daha açık olup yolculuk sürecinde insan ticareti, sömürü, istismar, çocuk işçiliği, göç nedeniyle alıkonulma, psikolojik travmalar ve ölüm gibi ağır tehditlerle karşı karşıyadır. Yine refakatsiz çocuklar uluslararası toplum tarafından en kırılgan göçmen gruplarındandır. Bu çocukların kimlik tespiti, yasal temsil sağlanması, uygun barınma ve koruyucu aile sistemlerine erişimi, uluslararası yükümlülüklerin önemli bir parçasıdır

2- Düzensiz göç nedeniyle çocukların yasal koruma altında bulunmaması sebebiyle yasal bir kimliğinin olmaması temel kamu hizmetlerine erişimin önünde en büyük engellerden. Göçmen çocuklar göç sonucu vardıkları ülkelerde; dil bilmemeleri, okul bulamamaları, varış ülkesinin eğitim sistemine adapte olamamaları gibi sebeplerle eğitim hakkına erişememektedirler. Yine devletlerin son yıllardaki yaygın politikalarının sonucu olarak sağlık hakkının bir insan hakkı olarak ele alınmaktan ziyade göçle mücadelede araç olarak kullanılması2 sonucunda göçmen çocuklar sağlık hizmetlerine de erişmemekte. Göçmen çocuklar gittikleri ülkelerde ayrımcılığa maruz kalmakta ve savaş, göç yolcuğu, varış ülkesindeki entegrasyon gibi sebeplerle psikolojik olarak çeşitli travmalar yaşamaktadırlar.

3- Göçmen çocukların temel haklarının korunması ve güvence altına alınması için birçok uluslararası belge bulunmaktadır. Bunların başında gelen 1989 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, çocuk haklarının uluslararası düzeyde en ayrıntılı şekilde düzenlemekte ve ayrımcılık yapmama, çocuğun üstün yararı, yaşama-gelişme hakkı ve katılım hakkı ilkelerini tüm çocuklar için güvence altına almaktadır. Sözleşme, düzenli veya düzensiz yasal statüsü ne olursa olsun tüm çocukların aynı haklara sahip olduğunu açıkça belirtir.

4- Bu bağlamda Sözleşmenin 22. maddesi, “ Taraf Devletler, ister tek başına olsun isterse ana babası veya herhangi bir başka kimse ile birlikte bulunsun, mülteci statüsü kazanmaya çalışan ya da uluslararası veya iç hukuk kural ve usulleri uyarınca mülteci sayılan bir çocuğun, bu Sözleşmede ve insan haklarına veya insani konulara ilişkin ve söz konusu Devletlerin taraf oldukları diğer Uluslararası sözleşmelerde tanınan ve bu duruma uygulanabilir nitelikte bulunan hakları kullanması amacıyla koruma ve insani yardımdan yararlanması için gerekli bütün önlemleri alırlar. 2. Bu nedenle, Taraf Devletler, uygun gördükleri ölçüde, Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve onunla işbirliği yapan hükümetlerarası ve hükümet dışı yetkili başka kuruluşlarla bu durumda olan bir çocuğu korumak, ona yardım etmek, herhangi bir mülteci çocuğun ailesi ile yeniden bir araya gelebilmesi için ana-babası veya ailesinin başka üyeleri hakkında bilgi toplamak amacıyla işbirliğinde bulunurlar. Herhangi bir nedenle kendi aile çevresinden sürekli ya da geçici olarak ayrı düşmüş bir çocuğa bu Sözleşmeye göre tanınan koruma, aynı esaslar içinde, ana-babası ya da ailesinin başkaca üyelerinden hiçbirisi bulunamayan çocuğa da tanınacaktır.” şeklinde düzenlenmiştir.

5- Uluslararası belgelerde göçmen çocuklar için özel koruma önlemleri öngörülmüştür. Çocuklarda kimlik tespiti, çocuğun korunması sürecinin ilk adımlarından biridir. Bir kimliğe ve vatandaşlığa sahip olmak her çocuğun hakkı ve çocuk korumanın da asli unsurudur. Bu suretle çocuğun yararının devletçe takip edilmesi ve temel haklarını koruyacak hizmetlerden yararlanması mümkün olabilecektir. Bu nedenle Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (md.7 ve md.8), her çocuğun doğumdan hemen sonra nüfus kütüğüne kaydedilmesi ve isim, vatandaşlık, anne-babasını bilme (soybağı) ve onlar tarafından bakılma hakkının tanınmasını ister. 4

6- BM Çocuk Hakları Komitesi; kimlik sahibi olmamanın, çocuğu eğitim ve sağlık haklarından yaralanamaz hale getirdiğine dikkat çekerek, bunun ayrımcılık yasağı ve çocuğun yararı ilkeleri ile çeliştiği görüşündedir. Komite, Belçika ile ilgili sonuç gözlemlerinde bu durumu şöyle dile getirir: “Komite mülteci statüsü için yaptıkları başvuru reddedilen, ancak 18 yaşına gelinceye kadar ülkede kalabilecek olan çocukların kimliklerinden yoksun bırakılmaları, sağlık ve eğitim dahil çeşitli haklardan tam olarak yararlandırılmamaları konusunda endişelidir. Komite’nin görüşüne göre, böyle bir durumun Sözleşme’nin 2. ve 3. maddeleri ile bağdaşırlığı kuşkuludur.” (Belçika ‹RSG, Add.38, parag. 9) Komite Danimarka’nın sağlık ve eğitim haklarını gerekli hukuki korumadan yoksun olması sebebiyle fiilen sağlamasını da yeterli bulmamıştır.4

7- Bu kapsamda göçmen çocukların korunmasında atılacak en önemli adım yasal statülerinin netleştirilmesi ve yasal statüsü net olmayan çocukların hızlıca kayıt altına alınmasının sağlanmasıdır. Refakatsiz gelen çocukların güvenli bir şekilde barınmaları ve destek almaları sağlanmalıdır. Ayrıca refakatsiz çocukların korunması konusunda kapasite artırılmalı ve uzman personel eksikliği giderilmelidir.

8- Çocuklara yönelik psikososyal destek hizmetleri sunulmalı ve bu hizmetlerin çocukların kendi dillerinde olmasına özen gösterilmelidir. Yine eğitim ve sağlık hizmetleri dil desteğiyle desteklenmeli, çocukların hem kendi dillerinde hem de bulundukları ülkenin dilinde eğitim alması sağlanmalıdır. Göçmen çocukların entegrasyonunu sağlayabilmek amacıyla varış ülkesindeki farkındalık artırılmalı ve göçmen çocuklara yönelik ayrımcılıkla mücadele edilmelidir. Ayrıca göçmen çocuklara yönelik düzenli olarak veri toplanmalı ve bu veriler devletlerin göçmenlere yönelik politikalarında kullanılmalıdır.

9- Sığınmacıların ırk, din, milliyet, belli bir sosyal gruba veya politik görüşe mensubiyetlerine dayalı muhtemel zulüm tehlikesi ile karşılaşacakları ülkelere gönderilmesini engelleyen geri gönderilmeme ilkesi çocuklar için kayıtsız şartsız uygulanmalıdır.

10- Sonuç olarak; çocuk hakları evrenseldir ve her çocuk, hangi statüde olursa olsun korunmalıdır. Göçmen çocuklar, içinde bulundukları kırılgan durum nedeniyle daha fazla korunma ihtiyacı taşır. Göçmen çocukların göç krizi sebebiyle mücadele edilmesi gereken kişiler olduğu algısı ile politik söylemlere konu edilmesi yerine bu çocukların göç sebebiyle mağdur olduğu unutulmamalıdır.

KAYNAKÇA:

1- Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (1989).

2- 1951 Mültecilerin Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü.

3- Sağlık Hakkı Perspektifinde Avrupa’da Yaşayan Düzensiz Göçmenlerin Sağlık Hizmetlerine Erişimi

4- Göçle Türkiye’ye Gelen Çocukların Korunmasına Dair Mevzuat Rehberi

5- UNHCR, Guidelines on International Protection: Child Asylum Claims, 2009.

6- UNICEF, Child Rights in the Context of Migration and Displacement, çeşitli raporlar.

7- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları (Mubilanzila Mayeka ve Kaniki Mitunga / Belçika; Popov / Fransa)

8- OHCHR, Principles and Guidelines on Human Rights at International Borders, 2014.