İBRAHİM ASALIOĞLU


İstanbul Barosu, eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun yol göstermesiyle 'eşit katsayı'ya da dava açmış, Danıştay kararı iptal etmişti. Bunun üzerine Yükseköğretim Kurulu (YÖK) 17 Aralık 2009'da adayların kendi alanında bir programı tercih etmesi halinde Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı'nın 0,15, alanı dışında tercih yapması durumunda 0,13 katsayı ile çarpılmasını kararlaştırmıştı. Ancak bu düzenleme de Danıştay'dan geçemedi. Okulların ikinci döneme başladığı gün açıklanan kararın gerekçesi olarak YÖK'ün düzenlemesinin "hukuken geçerli bir sebebe dayanmadığı ve yargı kararlarını geçersiz kıldığı" gösterildi. Öğrencilerin psikolojisini altüst eden karar henüz Kurul'a tebliğ edilmezken, konunun 18 Şubat'taki YÖK Genel Kurulu'nda ele alınması bekleniyor. Öğrencilere morallerini bozmama çağrısı yapan YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, alternatif planlarının olduğunu söyledi.

10 puanlık katsayı farkının içlerine sinmediğini her defasında dile getiren YÖK yönetimi, mahkemeye gönderdiği savunmada, farklı katsayının iddia edildiği gibi 'sembolik' olmadığını vurguladı. Yeni sınav sisteminin uygulanmasının imkansız hale geldiğini bildiren YÖK, katsayı farkı belirlenirken Danıştay kararında belirtilen yönlendirme ve Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesinin esas alındığını dile getirdi. YÖK, yargı kararları nedeniyle oluşan hukuki boşluğu gidermek için belirlediği farklı katsayı oranına ilişkin şunları kaydetti: "Yönlendirme amacıyla getirilen sınırlamanın bireyin yükseköğrenim hakkını ortadan kaldırmaması, istediği takdirde makul seviyede bir gayretle bu sınırlamayı aşabilmesine imkan verilmesi gerektiği, aksine bir yaklaşımın bireyi katlanamayacağı bir sorumluluk altına sokarak Anayasa'nın beşinci maddesine aykırılık teşkil edeceği, yasal kuralların ilgililerin farklı bir alanı tercih etmelerinin engellenmesi sonucunu doğuracak düzenlemeleri içermediği gibi meslek lisesi mezunlarına kendi alanlarından farklı bir alanda yükseköğrenim görmek istemeleri halinde de farklı katsayı uygulanacağına ilişkin bir düzenleme yer almadığı, farklı katsayı uygulamasının meslek liselerini olumsuz etkileyeceği, sınav sürecinin başladığı, kılavuzların hazırlandığı bu aşamada oluşacak değişikliklerin öğrencilerin başvurularında belirsizlik yaratacaktır."

Danıştay 8. Dairesi ise farklı katsayı uygulamasında hukukun temel ilkelerine, Anayasa ve ilgili yasalara aykırılık bulunmadığını savundu. Farklı katsayı uygulaması konusunda 'yargı kararlarıyla istikrar kazanmış bir sistemin yerleşmiş olduğu'nu ifade ederek, bu kararlardan sonra mevzuatta bu kararın aksine yapılmış yasal bir düzenleme bulunmadığını belirtti. Farklı katsayı uygulamasını fiilen ya da şeklen kaldıracak idari düzenlemelerin yargı kararlarına aykırı olacağını ileri süren Danıştay, YÖK'ün yargı kararlarına uymak zorunda olduğu gibi bu kararların sonuçlarını değiştirmesine imkân bulunmadığını kaydetti. YÖK'ün 'farklı katsayı uygulaması konusunda bağlı yetki içinde bulunmasına karşın, bu katsayıların belirlenmesi noktasında takdir yetkisine sahip olduğunu' kabul etti. Ancak bu yetkinin kullanımının mutlak ve sınırsız olmadığını bildirdi. YÖK'ün yeni sistem nedeniyle katsayı uygulamasına gerek kalmadığı eleştirisine de tepki gösteren Danıştay, "Mevcut yargı kararları nedeniyle YÖK farklı katsayı uygulamasının geçerliliği hususunda bir değerlendirme yapma olanağına sahip değildir" görüşünü savundu.

Farklı katsayı eşitlikmiş

Eşit katsayıyı 'eşitsizlik', farklı katsayıyı ise 'eşitlik' olarak gören Danıştay, YÖK'ün "Katsayı farkının olmaması ya da olacaksa da aşılabilir bir niteliğinin bulunması" gerektiğine dair görüşünü de beğenmedi. Danıştay, "Buna yönelik olan bir amacın, mevzuatta öngörülen ve Dairemizce ve İdari Dava Daireleri Kurulu'nca verilen kararlarda da vurgulanan temel ilke ve yaklaşıma uygun olmadığı açıktır." dedi. Danıştay ayrıca uygulanacak katsayı, sınavlar sonucunda yerleştirmeye esas puanın hesaplanmasında dikkate alınacağından sınavlara başvurma ve sınavları engelleyici bir husus olmadığını savundu. Bu arada Danıştay, üniversite sınavlarında ilk bine giren öğrencilerin tercih yaparken ortaöğretim başarı puanlarının yüksek katsayı olan 0,15 ile çarpılması kararını ise 'başarıyı teşvik' olarak değerlendirdi ve durdurmadı.

Özcan: Öğrenciler adına endişeliyiz

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Danıştay 8. Dairesi'nin, yürütmeyi durdurma kararının kendilerini üzdüğünü söyledi. YÖK Başkanı, "Benim endişem, öğrencilerin durumuyla ilgilidir.'' dedi. Yusuf Ziya Özcan, Uludağ'da gazetecilere yaptığı açıklamada, durdurma kararının daha önce bir kez daha olduğunu hatırlattı. Tek endişelendiği tarafın öğrencilerin bu gelişmelerden olumsuz yönde etkilenmeleri olduğunu ifade eden Özcan, şunları söyledi: "İlk yaptığımız düzenleme tamamen başarıya dayanan mükemmel bir düzenlemeydi. Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı verdi. İkinci yaptığımız düzenlemede kat sayı uygulamasını esas aldık, hem de Anayasa'nın 13. maddesine uygun olarak ölçülük ilkesini kullanarak hareket ettik. Bu da yeterli olmadı. Bundan sonra neler yapabiliriz? Arkadaşlarla istişare yaptıktan sonra akşam ya da sonraki gün bir yol haritamız hakkında daha açıklayıcı ve doyurucu fikir vermiş olacağız.''

Takvim aksarsa sınavı erteleyebiliriz

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, Yükseköğretim Geçiş Sınavı'na (YGS) girecek adayların başvurularını aksatmadan, süresi içinde yapmalarını istedi. 12 Şubat'ta sona erecek başvuru süresinin gerekirse uzatılabileceğini belirten Yarımağan, "Takvime göre bizim sınava giriş belgelerini göndermemiz lazım yakında. Onları etkileyecek olursa sınavı da ertelememiz lazım. Şu anda sınavın ertelenmesi konusunda kesin bir şey söyleyemiyorum. Ertelenmesi mutlaka gerekmeyebilir ama gerekebilir de." dedi.

Yarımağan, Danıştay'ın YÖK'ün 'farklı katsayı' uygulanmasına ilişkin kararının yürütmesini durdurmasının ardından yaptığı açıklamada, bundan sonra yaşanacak sürecin uzamasının sıkıntı oluşturabileceğini vurguladı. 18 Ocak'ta başlayan YGS'ye başvuruların sürdüğünü belirten Yarımağan, "Başvuru koşulları değişirse başvurma kararını değiştirecek adaylar olabilir. Onların durumunu değerlendireceğiz hatta gerekirse onlar için ek süre vereceğiz. Ama sınava nasıl olsa girecek örneğin son sınıf öğrencisi veya geçen yıldan kalan, katsayı ne olursa olsun bu sene sınava girecek adaylar başvurularına lütfen devam etsin." diye konuştu. "Sınav yapılacak mı?" sorusuna Yarımağan, "Tabii yapılacak ama inşallah bu durum birkaç defa daha devam etmez. Bir yerde bitmesi lazım." yanıtını verdi. Karar nedeniyle hukuki yönden bir sıkıntı yaşanıp yaşanmayacağı yönündeki soru üzerine ise şunları kaydetti: "Başvurmamış, başvurmak isteyenlere bir ek süre vermek lazım; 'Başvurmaktan vazgeçmek istiyorum.' diyenler için de gerekiyorsa onlara başvurularını geri alma hakkını, paralarını iade etmemiz lazım." Yarımağan, YGS'ye şu ana kadar yaklaşık 800 bin adayın başvurduğunu bildirdi.

Belirsizliğe yol almak istemiyoruz

Kader Baş (Bilgisayar Teknolojileri Bölümü) Sınava çok az bir süre kala 100 binlerce öğrencinin psikolojisi düşünülmeden alınan bu karar bizleri kırmaktan başka bir şey değil. Aklıselim düşünen herkes bu kararın haksız bir karar olduğunu görecektir. Belirsiz bir geleceğe yol almak istemiyoruz. Artık önümüzü görmek, yarınlardan emin olmak istiyoruz.

Bu iki kurum bizden ne istiyor?

Merve Özsoy (Hikmet Nazif Kurşunoğlu Kız Meslek Lisesi son sınıf öğrencisi) Kötü bir rüya gördüğümü umuyorum sadece. Gençleri üzmek için imkânları zorlayan böyle bir manzara ancak kâbuslarda olur. İsimlerini sürekli televizyonlarda duyduğumuz iki kurum bizden ne istiyor ki? Sınava sayılı günler kalmışken bu yapılan, art niyetten başka bir şey değildir.

Danıştay'ın kararına tepkiler çığ gibi

Öğrencilerin artık adapte olması çok zor

Sait Gürsoy (Eğitimci-yazar): Geçen sene, yaklaşık 100 binin üzerinde aday yeni sınav sistemi geleceği için sınava girmeyip bu yılı beklemişti. Bir defa geçen yıldan 100 bin aday kaosa düşüyor. Ayrıca meslek liselilerin tamamına yakını, katsayılar eşitlendiği için bu yıl dershanelere gittiler. Bu yüzden hayal kırıklığına uğramış durumdalar. Üçüncüsü ise genel liselerin içerisinde alan dışı tercih yapacaklar hazırlık yapıyorlardı, bunlar da hayal kırıklığına uğradılar. Yaklaşık 1 milyon 400 bin aday, bu saatten sonra nasıl hazırlık yapacağını bilemiyor. Çünkü bundan sonra karşılarına çıkacak yeni sistem hemen gelse dahi adapte olmaları çok zor. Hukuka saygılı bir kişiyim ama bir eğitimci olarak şunu da söylemek istiyorum: Bu çocukların geleceğiyle oynamamamız lazım. Göreceksiniz önümüzdeki günlerde bu iş hem eğitim açısından hem siyasi açıdan bizleri karışık bir ortama çekecek.

DEĞİŞİKLİK yüzünden türkiye ara eleman yetiştiremiyor

Mustafa Yardımcı (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi): Danıştay, sağlam temelleri olmayan bir karara imza attı. 'Bu adaletsizliğe çözüm bulmalıyım' demek yerine 'ben yaptım oldu' mantığını güdüyor. Bu durum Türkiye adına sağlam dayanak olmuyor ve sistem sürekli değiştiriliyor. Sistem değişikliğinden etkilenen teknik liselerde okuyan çocuklarımız ciddi anlamda zarar görüyor. Bu kararlar dolayısıyla Türkiye ara eleman yetiştiremiyor. Bu karar çocuklarımızın başını yaktı. İktidar ve muhalefet bir araya gelerek bu adaletsizliğe muhakkak bir çözüm yolu bulmalı.

Danıştay, baro yerine öğrencileri kırıyor

Nurettin Özgenç (KOBİDER Başkanı): Danıştay'ın bu kararı daha önce olduğu yine bizi şoke etti. 'Bu kadar da olmaz' dedirtti! İstanbul Barosu ile Danıştay arasında hukuka aykırı bir konsensüs olduğu açık bir şekilde görülüyor. Baro gizli bir şekilde Danıştay'a bu kararı iptal etmesi için müracaat ediyor. Zaten aralarında daha önceki iptal kararından doğan münasebetten dolayı Danıştay, her zaman olduğu gibi baroyu kırmak yerine yüz binlerce öğrenciyi kırıyor. İdeolojik saplantılar nedeniyle iki kurum birleşip siyasi bir tutum takınarak, YÖK'ün düzenlemesine karşı rövanş alma yoluna gittiler. Öğrencilerde yıkım etkisi yapan bu karar ekonomik ve sosyal hayatın her alanını olumsuz etkileyecek. Daha önce ismi darbecilikle anılan bir baro, genç beyinlerden ne istiyor? Bu katı tutumu aklım almıyor. Ancak şu unutulmamalıdır ki; bu kararı verenler gün gelecek bu tutumlarından dolayı vicdan azabı çekecekler, yaptıklarının yanlış olduğunu bilecekler.

Cuntacılarla Danıştay birlikte çalışıyor

Rıdvan Kaya (Özgür-Der Başkanı): Türkiye'de Danıştay'ın vermiş olduğu kararlar hukuk adına her geçen gün adaletten uzaklaşıyor. Danıştay'da ne yazık ki hukukla, adaletle ilgili kararlar görülmüyor. Verilen kararda, tahakkümün ve dayatmanın olduğunu görüyorum. Hukuk adına son derece utanç verici bir durum. Bu kararı ayrıca cuntacı zihniyetin uzantısı olarak görüyorum. Cuntacılar ile Danıştay aynı kaleye gol atıyor gibiler, birlikte çalışıyorlar. Böylelikle de cuntacı zihniyet halkın iradesinden gitgide uzaklaşıyor. Bu adaletsiz kararı protesto etmek için bugün İstanbul Barosu önünde buluşacağız. Bizi son derece üzen ve yüreğimizi derinden yaralayan bu karar üzerine protestolarımız umarım etkisini gösterir.

'28 Şubat dayatmalarına dokunmayın' kararı

Ahmet Gündoğdu (Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı): Karar, Danıştay'ın yürütmenin yerine el koymasıdır. 1974'ten 1997'ye kadar var olan her öğrenci çözebildiği soru oranında üniversiteye girebiliyorken, 28 Şubat sürecinin etkisiyle YÖK'e dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir tarafından talimat verilip katsayı dayatması getiriliyor. YÖK Başkanı da buna 'emredersin' diyor. 1997'den 2010'a kadar öğrenciler kendi alanlarına bile gidemiyor. Bu, Türkiye'nin büyük bir ayıbıdır. Diplomasına bakılarak çocuklar cezalandırılıyor. Danıştay'ın verdiği kararla haksızlığı gidermesi beklenirken, eğitimde fırsat eşitliğini ihlal etmeyi onaylamıştır. Türk milleti adına değil, Türk milletine rağmen karar vermiştir. Bu karar '28 Şubat sürecinin dayatmalarına dokunmayın, devam etsin' kararıdır.

Çocukların hayalleri yıkılıyor

Prof. Dr. Halis Ayhan (YÖK üyesi): Bu tür kararları vermek YÖK'ün işidir. Anayasa'ya göre, YÖK Kanunu'na göre bu konuda mahkemelerin karar vermesi gerekmiyor. Ancak bir haksızlık yapıldığında mahkemeye gidilebilir. Danıştay daha önceki yıllarda benzer kararlarda topu hep YÖK'e atarken bugün kendi karar veriyor. Eğitim ve bilim açısından konuya bakıyorum, çocukların hayalleri yıkılıyor bu kararla. Şu anda sınav başvuruları başladı, 12 Şubat'ta müracaatlar sona erecek. Sınavda başarının sırrı heyecanı iyi ayarlamaktır. Karar öğrencileri bu anlamda sıkıntıya sokacak, öğrencileri çok olumsuz etkileyecek.

28 Şubat hukukuna sahip çıkıyorlar

Kamil Uğur Yaralı (Hukukçular Derneği Başkanı): Öğrenciler mağdur olmuş, motivasyonunu kaybetmiş, onlar için hiçbir önemi yok. Son düzenleme de eşitsizlik getirdiği halde, baro mutlak manada eşitsizlik olsun, en başarılı olanlar bile istediği yere giremesin diyor. Ülkemizde 28 Şubat darbesine karşı olduğunu ileri sürenlerin, hukuki bir dayanağı olmayan katsayı eşitsizliği gibi 28 Şubat hukukunun getirilerine sahip çıkmaları, darbe karşıtlıklarında samimi olmadıklarını gösteriyor. ZAMAN