Atatürk Havalimanı'nda 2016 yılındaki bombalı saldırıda başına saplanan şarapnel parçasıyla ağır yaralanan ve doktorların yüzde 1 yaşama şansı verdiği 27 yaşındaki Deniz Aksakal, 6 yıl içinde yaşadıklarını anlattı. 45 kişinin ölümüne neden olan saldırıda, babasıyla beraber Almanya'dan gelen halasını karşılamak için dış hatlar bekleme salonunda bulunan Aksakal, canlı bombayla 2 metre mesafede denk geldi. Babasının, direğin arkasına korunması için sakladığı Deniz, bir anda kafasını canlı bombaya çevirdiğinde bomba patladı. Bir anda babasının üzerine yığılan Deniz Aksakal, 57 gün hastanede, 27 gün de yoğun bakımda tedavi gördü. O zaman hukuk fakültesi birinci sınıf öğrenci olan Deniz Aksakal, okulunu dondurmak zorunda kaldı. Başından yaralanan Aksakal, bir süre yürüyemedi. Okula tekerlekli sandalyeyle gitmek zorunda kalan, sol elinin sadece yüzde 60'ını kullanabilen ve sağ kulağının arkasındaki şarapnel parçasıyla yaşamaya devam eden Aksakal, pes etmedi ve okulunu bitirdi. Şimdi özel bir şirkette avukatlık yapan Aksakal, devlet memuru olabilmek için atanmak istiyor.

'DEVLETİME HİZMET VERMEK İSTİYORUM'

27 yaşındaki Deniz Aksakal, yaşadığı zorlu süreci anlattı.  Saldırının ardından geçen ilk 2 yılın kendisi için çok daha zor olduğunu belirten Aksakal, "6 yılın ilk 2 yılı benim için çok sıkıntılı geçti. 57 gün hastanede kaldım, 27 gün yoğun bakımda yattım. Geri kalan kısmı da fizik tedavi görerek geçirdim. İlk 1 yıl okulu dondurmak zorunda kaldım, gidemedim. Psikolojim çok bozuktu. Ertesi yıl başladım. 2 ay tekerlekli sandalyeyle gitmek zorunda kaldım, yürüyemedim. 3 ve 4'üncü sınıfa normal gittim ama toplu taşıma kullanamadım. Bir şekilde mezun oldum, geçen yıl KPSS'ye girdim, kendi branşımda 143'üncü oldum. Şu anda marka patent alanında çalışıyorum. Özel bir sektör olduğu için çalışmak zor, benim için zor. İlaç da kullanıyorum. Atanmak istiyorum. Devlet kanalında çalışıp, devletime hizmet vermek istiyorum" diye konuştu.

'OKUMAK İSTEMEDİM, ENGELLİ KALDIN DEDİM…'

Aksakal, "Ben kafamdan yaralandım. Şarapnel aldım. Kaşımda, kafamda hala izleri var. Şarapnel sağ kulağımın arkasında. Sol elimi yüzde 60 kullanamıyorum. Bunlar artık engel değil. Tekerlekli sandalyeyle gitmek çok zordu, özel taksilerle gittim. Zor bir süreçti. Bu durumda okuldaki hocalarım da arkadaşlarım da çok destek oldu. Okumak istemedim, hatta okula gitmeyeceğim diye çok tartıştım. Sonra düşündüm, o zamanlar yürüyemiyordum. Deniz engelli kaldın dedim. Okumazsan ne yapacaksın, hiçbir şey yapamayacaksın diye düşündüm. En azından oku, iş bulursun diye düşündüm" dedi.  

'PARANOYAK GİBİ OLMUŞTUM; YEŞİL HIRKA GÖRÜNCE VURMAK İSTİYORDUM'

Aksakal, "Atatürk Havalimanına yaklaşık 1 sene boyunca hiç gitmedim. Yeni havalimanına gidiyorum çünkü aşmak zorundayım. Okula korktuğum için gitmedim. Paranoyak gibi olmuştum. Canlı bomba üzerinde yeşil bir yağmurluk vardı. Çantası yoktu. Yeşil hırka görünce kalkıp dövesim geliyordu, vurmak istiyordum. O anı unutmam, unutamam. Bizi hiçbir zaman yenemezler, bitiremezler ülke olarak. Bu iş böyle gidecek" diye konuştu.  

'YAT, BOMBA PATLADI…'

Saldırıda havalimanında oğluyla birlikte olan baba Tuncay Aksakal ise, "Uçağın inme saati geldi, yolcu çıkış kapısının önündeydik. O ara, Deniz'le halasını beklerken dışarıda bir bomba patladı. Ben Güneydoğu'da askerlik yaptığım için anladım ve Deniz'e yat, bomba patladı dedim. Ben de üzerine koruma için yattım. Eşimi aradım, Deniz'i göndereceğim evden çıkma, ben buradaki insanlara yardım edeceğim dedim. Telefonu cebime koydum, insanlar dışarıya doğru hücum ediyordu" dedi.

'CANLI BOMBAYLA 2 METRE MESAFE KALMIŞTI'

Baba Aksakal, "Silah seslerinden üstümüze doğru gelmeye başladılar. Silah sesleri olduğu için Deniz'e kurşun gelir diye, arkamızda beton bir direk vardı. Deniz'i ona yaslamıştım. Ben de ona siper olmuştum. İnsanlar önümüzde koşuşturuyordu. En son canlı bombayla 2 metre mesafede karşı karşıya geldik. Herkes koşuyordu. Biz durunca, adam bizi görünce yeleğe sarıldı. Üzerinde fünyeleri görünce, Deniz canlı bomba dedim. Deniz betonun arka tarafına geçti ama meraklıydı. Dönüp bombacıya baktı. O arada patladı" diye konuştu.

'YÜZDE 1 YAŞAMA ŞANSI VAR DEDİLER' 

Deniz'in bir anda üzerine yığıldığını anlatan baba Aksakal, "Deniz bir anda üzerime yığıldı. Başka bir yerinde bir şey yoktu, ben de şaşırdım. Sonra başında kanı gördüm. Başka bir şey yoktu. Üzerime yığıldı ben de o anki şeyle, kendimi kaybettim ama erken toparladım. Deniz'i bir polis arkadaşla beraber, kapılar kilitlenmişti, cam çerçeveyi çıkardık, ambulansa bindirdik. Yüzde 1 yaşama şansı var dediler ama bugünlere şükürler olsun" dedi.

'AYLARCA KENDİME GELEMEDİM'

Baba Aksakal, "Oğlum büyük mücadele verdi. Bu bize karşı değil, ülkemize karşı yapılan bir şeydi. Şimdi okulu bitirdi. Biraz hasar bıraktı ama buna şükrediyoruz. Devletimin bu saatten sonra çocuğumun arkasında olduğunu görmek istiyorum. O mücadelesini verdi, emeği boşa gitmesin. Bazı şeyleri kelimeyle tarifi olmuyor. Evlat olunca insan kendini kaybediyor. Normal bir şeyin olmuyor. Aylarca kendimi toparlayamadım. Çocuğum için mücadele ettim. Bütün aklın fikrin, 24 saatte bir doktorların verdiği raporda oluyor. Acaba doktor ne diyecek diye bekliyorsun. Tarifi yok. Allah kimseye böyle bir şey yaşatmasın. Benim çocuğumu bu hale getirdi. Bugünlere de şükürler olsun" ifadelerini kullandı.