Günümüzde hayvanlara karşı yapılan şiddet, eziyet ve tecavüz gibi olayların artmasıyla birlikte gözler Hayvan Hakları Yasasına çevrildi. Hukukçular, hayvanlarla ilgili olarak 2014 yılında yürürlüğe giren 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununun, hayvanlara karşı gerçekleştirilen ve suç teşkil eden herhangi bir eylemi cezai müeyyide ile sonuçlandırmaması sebebiyle, yeni bir koruma yasası çıkması gerektiği yönünde hemfikir...

Geçtiğimiz günlerde sevimli köpek Nero’nun silahla vurularak öldürülmesi ve Ankara’da “Arya” isimli bir köpeğe tecavüz edilip katledilmesi, hayvanların ‘eşya’ kategorisinden çıkıp, ‘canlı’ olarak sayılması talebini gün yüzüne çıkardı. Vahşice öldürülen hayvanların korunması ve bu durumun toplumda infial yaşatmaması için nasıl bir yasal düzenleme yapılacağı hemen herkes için merak konusu. Hukukçulardan Av. Kezban Hatemi, Prof. Dr. Erşan Şen, Av. Ejder Demir, Av. Cesim Parlak ve Av. Özgecan Sırma, HaberTürk’ten Emrah Doğru’nun sorularını cevapladı;

HAYVANDA “EŞYA” VE “CANLI” AYRIMI NEDİR?

TCK bakımından hayvanlar can değil, mal/eşya olarak kabul edilir. Bundan dolayı suç teşkil eden herhangi bir eylem, cana kastetme olarak cezai işlem ve yaptırım görmez. Kanun koyucu tarafından sadece sahipli hayvanlar, kişinin malı ve eşyası olarak gözüktüğü için korunur. Sahipsiz sokak hayvanlarının bedensel bütünlüğüne ilişkin eylemler 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında korunur ve bu durum hukukta bir suç değil, kabahat olarak belirtilir. Sahipli hayvanlarda ise yani hayvanın bir aidiyeti, kimliği varsa bu durumda onun bedensel bütünlüğünün ihlaline yönelik bir eylem söz konusu olduğunda, TCK’nın 151. Maddesindeki “mala zarar verme” suçu kapsamında yargıya taşınır.

AVUKAT KEZBAN HATEMİ: BARINAKLARIN İÇİNE ÖZEL CEZAEVLERİ YAPILMALI

“Caydırıcı olmayan para cezalarının hiçbir yararı yok, en az beş yıl ve yaşanılan örneklerde olduğu gibi canavarca öldürmelerde 10 yıl hapis cezası getirilmeli, bu cezalarda hükmün açıklanması ileriye bırakılmamalı,zabıtanın derhal savcılığa sevki gerektiği tebliğ edilmeli, savcı da derhal tutuklamalı. Bu mahkûmlar hayvan barınakları içinde özel ceza evlerinde tutulmalı, mahkûmiyet süresince barınak hizmetlerinde görevlendirilmelidir. Ancak bu şekilde canavarlıklar önlenir.”

PROF. DR. ERSAN ŞEN: BU CEZA YETERLİ DEĞİLDİR!

“Türk hukukunda ana sorun; hayvan haklarını koruyup gözeten ve hayvanların can güvenliklerini ve vücut bütünlüklerini Ceza Hukuku kapsamına alan bir kanunun henüz çıkarılmamış olmasıdır. Mevcut durumda bir mal olarak kabul edilen sahipli hayvanın, mala zarar verme kapsamında düzenlendiği ve bu konuda Türk Ceza Kanunu’nun 151. maddesinin ikinci fıkrasında bir hükme yer verildiği, cezasının da mağdurun şikayeti üzerine 4 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası olduğu görülmektedir. Bu ceza yeterli değildir. Hayvanların da insanlar gibi hayatta kalma ve yaşama hakları vardır. Hayvanların eşya olarak görülüp, evcil veya sahipli hayvana bu nedenle, yani mülkiyet hakkı kapsamında koruma öngörülmemesi ve sahipsiz hayvanların gözardı edilip hukuki güvenceye kavuşturulmaması veya bu konuda sadece kabahat nev’inden suç ve cezalara yer verilmesi, sahipli ve sahipsiz hayvanların korunması için Ceza Hukukunun fonksiyonlarından yararlanılmaması, bugüne kadar bu alanda yasal düzenlemeye gidilmemesi yanlıştır, eksiklik ve duyarsızlıktır, insani ve vicdani de değildir.”

AVUKAT EJDER DEMİR: ADLİ CEZALAR ÖNGÖRÜLMELİDİR

“2004 yılında yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile sahipli ve sahipsiz bütün hayvanların rahat yaşamalarını ve onlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamak amaçlanmıştır. Kanun kapsamında hayvanların korunmasına ve rahat yaşamalarına ilişkin temel ilkeler belirlenmiş, koruma tedbirleri kapsamında sahiplenilmesi, bakımı ve korunmalarına dair kurallar ile cerrahi ve yasak müdahalelerden hayvan deneylerine hayvan ticaretinden hayvan il koruma kurullarının yapısına kadar bir çok konuda düzenlemeler getirilmiştir. Aynı kanun ile kişilere bir takım yükümlülükler ve yasaklar getirilmiştir. Örneğin Ev ve süs hayvanının dış görünüşünü değiştirmeye yönelik veya diğer tedavi edici olmayan kuyruk ve kulak kesilmesi, ses tellerinin alınması ve tırnak ve dişlerinin sökülmesine yönelik cerrahi müdahale yapılması, Hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak, işkence yapmak, Hayvanları, gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlamak , kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek gibi fiiller yasaklanmıştır. Kanunda yazılı yükümlülüklere ve yasaklara uymayanlara verilecek cezalar ise kanunun 28. Maddesinde düzenlenmiştir. Ceza deyince akıllara hemen adliyeler ve adli cezalar gelebilir fakat Hayvanları Koruma Kanununda düzenlenmiş cezalar sadece idari para cezalarıdır. Yani caydırıcılığı bulunmamaktadır.Günümüzde artık hayvanların da birer canlı olduğu, onlara hak ettikleri değerin verilmesinin aslında insanlığın ve insan olmanın bir gereği olduğu gerçeği; STK’ların ve hayvan hakları teşkilatlarının büyük gayretleri sayesinde genel kabul gören bir anlayış haline gelmiştir. Buna karşılık hala hayvanları bir mal, bir meta, bir eşya olarak gören kişilerin sayısı da oldukça fazladır. Maalesef ki ceza kanunumuz da hayvanları bir mal olarak kabul etmekte ve sahipli bir hayvana karşı işlenen hukuka aykırı fiili mala zarar verme suçu kapsamında değerlendirmektedir. Sahipsiz hayvanlara karşı işlenen hukuka aykırı fiiller ise bu suç kapsamına dahi girmemektedir. Bu sebeple 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun caydırıcılık etkisinin yükseltilmesi ve hayvan haklarının toplum nezdinde daha fazla benimsenmesi için idari para cezalarından ziyade adli cezaların öngörülmesi gerekmektedir."

AVUKAT CESİM PARLAK: 2 YILDAN FAZLA OLMALADIR

“Kanunlarımızda sahipli/sahipsiz hayvan ayrımı kaldırılmalıdır. Kanunlarımızda hayvanların mal olarak değil can olarak düzenlenmesi gerekir. Hayvanlara zarar verme eylemi şikâyete tabi olmaktan çıkarılmalıdır. Hayvanlara zarar verme eylemi Ceza Muhakemesi Kanununca uzlaştırma kapsamında olmaktan çıkarılmalıdır. Türk Ceza Kanunumuzda hayvana karşı suçlar ayrı bir başlık altında düzenlenmeli veya Hayvanları Koruma Kanunu’na ek madde ile hayvanlara zarar vermenin cezai müeyyidesi getirilmelidir. Kanunlarda hayvanlara zarar vermenin cezası düzenlenirken cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olarak belirlenmelidir ki hayvanlara zarar verme düşüncesinde olan kişiler için getirilen düzenlemeler caydırıcı olsun. Bu gerekli düzenlemeler ivedi olarak yapılmadıkça hayvan hakları yalnızca kamu vicdanına dokunacak olaylar yaşandığı zaman konuşulacak daha sonrasında gündemde zamanla etkisini kaybedecektir ve hayvan hakları yalnızca toplumun marjinal kesiminin söylemlerinde olan bir hak olarak kalacaktır."

AVUKAT ÖZGECAN SIRMA: MECLİSİN İLK GÜNDEMİ OLMALIDIR

”Sahipsiz hayvanlara karşı işlenen suçlar, maalesef ceza kanunu değil kabahatler kanunu kapsamında değerlendiriliyor. Yani sadece para cezası öngörülüyor. Sahipli hayvan olması halinde ise TCK uyarınca mala zarar olarak değerlendiriliyor. Sahipli-sahipsiz ayrı olmaksızın hayvanların vücut bütünlüğüne karşı işlenen suçların ceza kanunu uyarınca cezalandırılması ve caydırıcı hapis cezaları düzenlenmesi şart haline geldi. Zira son zamanlarda üzülerek gördüğümüz üzere hayvanlara tecavüz, işkence oldukça fazla ve cezasız kalması failleri cesaretlendiriyor. Meclisin ilk gündemi olmasını umuyor ve hayvan severler olarak acil yasal düzenleme bekliyoruz.”