Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianameye göre olay şöyle gerçekleşti: 28 Haziran 2016’da Atatürk Havalimanı’nda DEAŞ’lı teröristler tarafından silahlı ve bombalı gerçekleştirilen 46 kişinin yaşamını yitirdiği Atatürk Havalimanı saldırısının yaşandığı saatlerde MEB müfettişi Adnan B., İtalya’ya giden oğlu M. B. ile havalimanına gidiyordu. Olayı öğrenen Adnan B., oğlu M.B. ile Abidin Park Öğretmenevi’ne gitti. Müfettiş, oğluyla burada konaklamak istedi ve kendisine kimlik soran resepsiyon görevlileriyle tartışma çıktı. Görevlilerden Cemalettin Pamuk, Adnan B.’a yumruk attı. Bunun üzerine B., Pamuk’u silahla birden fazla ateş açarak öldürdü. O sırada oğlu M. B. da, Pamuk’un kendisini korumasını ve kaçıp kurtulmasını engelledi. Müfettiş baba ve oğlu hakkında ‘Kasten adam öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası istendi.

"SAVCI YA HUKUKU BİLMİYOR YA DA BAŞKA UNSURLAR VAR"

Hürriyet'ten Ceylan Sever'in haberine göre; Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın Mayıs ayındaki duruşmasında mütalaasını açıklayan savcı, müfettiş Adnan B. hakkında ‘haksız tahrik altında kasten adam öldürme’ suçundan 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası isterken, oğlu M. B.’ın ise beraatini talep etti.

Cemalettin Pamuk’un eşi Zübeyde Pamuk ise savcının Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na mütalaasından dolayı şikayet etti. Zübeyde Pamuk şikayet dilekçesinde eşinin müfettiş ve oğlu tarafından haksız yere hiç uğruna öldürüldüğünü belirterek, “Tartışma anları, sanıkların yaptığı eylemler, vurulma anı, saniye saniye güvenlik kamerası ile kayıt altına alınmıştır. Olayın canlı tanıkları olayın oluş şeklini birebir anlatmışlardır. Yargılama esnasında 5 heyet başkanı, 9 heyet üyesi ve 3 cumhuriyet savcısı değişmiştir. Öyle ki her duruşmaya farklı savcı ve farklı heyet katılmıştır. Adnan B. eşime 5 kurşun sıkıp etkisiz hale getirmiş, oğlu M. B.’ın ise eşimin ayağa kalkmasına engel olmuştur. Bu sırada Adnan B.’ın eşimin başına gelip eğilerek canavarca kafasına iki kez daha kurşun sıkarak öldürür. Savcı tüm bunları görmezden gelip, sanıkları kurtarma girişiminde bulunmuştur. Bu durumda iki şey aklıma gelmektedir. Ya Cumhuriyet Savcısı hukuk bilmiyor, delilleri yanlış değerlendiriyor. Ya da işin içinde başka unsurlar var. Son duruşma günü 18 Temmuz 2018’dir. Gereğinin yapılmasını, eşimin hunharca katledilmesinin faillerinin hak ettikleri cezaya çarptırılmasını, yargılamanın aradan uzun zaman geçmesi ve sürekli heyet değişikliği nedeniyle adil olmayan bir kararla sonuçlanmasının önüne geçilmesini talep ediyorum” dedi.