ABD VE İNGİLTERE ÖRNEĞİ

“Kuvvetler ayrılığı prensibi demokrasinin ve Cumhuriyet’in temelidir. ABD’de seçimle gelen başkan yardımcısı aynı zamanda kongrenin de başkanıdır. ABD’de bu durum kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı bir durum olarak anlaşılmamakta. Bu çerçevede en son ve çarpıcı örneklerden biri de şu an İngiltere’de yaşanıyor. Kraliçe halkın iradesi olan halkoylamasını sağlamak üzere, Başbakan’ın teklifi üzerine parlamentoyu bir ay süre askıya aldı. İngiliz demokrasisi kendi içinde kuvvetler ayrılığı ilkesini bu şekilde yorumlayarak tıkanan sitemi açma yoluna gitti. Türkiye, darbelerden vesayete kadar pek çok sıkıntılı süreç yaşamış olsa da halkın iradesi üzerine inşa ettiği demokrasi anlayışına hep bağlı kalmıştır.

CUMHURBAŞKANI TEHDİT DEĞİLDİR

Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin birliğini, beraberliğini, tüm kurumlarıyla etkin şekilde işlemesini temin, Cumhurbaşkanı’nın en öncelikli görevidir. Anayasamızın lafzında ve ruhunda açıkça yer alan bu yaklaşımı, kuvvetler ayrılığı için bir tehdit değil tam tersine birleştirici bir güç olarak görüyoruz. Anayasa’nın hükümleri gereğince Cumhurbaşkanı sadece yürütmenin değil devletin de başıdır. Cumhurbaşkanı’na verilen devletin başı misyonu kuvvetler ayrılığı için tehdit değil birleştirici güçtür. Anayasa’da Cumhurbaşkanı’na verilen ‘devletin başı’ misyonu etrafında birlikte hareket etmelerine mani değildir. Kuvvetler ayrılığı prensibinin denge yerine çatışma anlayışıyla yorumlanması ülkeye ve millete fayda değil zarar getirir.

İLK ÇÖZMEMİZ GEREKEN MESELE

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, bu gazi mekân konferans salonu, kütüphanesi ve müzesiyle milletimizin dolayısıyla da tüm kurumlarımızın evidir. Önümüzdeki dönemde ilk çözmemiz gereken meselelerden birinin, barolar başta olmak üzere tüm meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin, temsili demokrasiye uygun hale getirilmesi olduğuna inanıyorum.

YARGITAY VE TBB BAŞKANI’NA TEŞEKKÜR

Yargıtay ve TBB başkanlarımızı bu bağnaz ve provokatif dayatmalara karşı gösterdikleri dirayetli ve demokratik duruş sebebiyle tebrik ediyorum. Yargı kurumunun nefasetine zarar veren, ülkemizdeki avukatların kahir ekseriyetinin hissiyatını ve tercihini de temsil etmediğine inandığım bu tür yanlışların ileride tekrarlanmayacağını umuyorum.

MERDİVENLERİN ALTINDAN ÇIKARDIK

Her alanda adalet sistemini geliştirecek tarihi reformlara imza attık. Merdivenlerin altından adliye kurumlarını çıkardık. Hepsinden öte dedik ki ‘Adalet saraylarıyla, biz adliye mekanizmalarına ayrı bir güç kazandıracağız’, bunu yaptık. Bugün de demokrasiyi güçlendirmek için yeni reform hazırlıkları içindeyiz. Kapsamlı bir insan hakları eylem planı hazırlıyoruz. Hukuk yargılamalarında sade ve etkin bir işleyişi temin etmekte kararlıyız.”

BU MEKÂN ŞAHSIMA AİT DEĞİL

Kuvvetler ayrımındaki yerinin ötesinde tamamen ideolojik ve bağnaz bir tahayyülle yargı bağımsızlığı sözünü gündemde tutanlar, en çok demokrasiye, Cumhuriyet’e, milli iradeye zarar veriyor. Son Anayasa değişikliğiyle yargı bağımsızlığı kavramı yargının tarafsızlığı ilkesi ile tahkim edilmiştir. Buna rağmen demokrasiyi ve onunu kurucu unsuru olan siyaseti mesnetsiz saldırılarla yaralamaya çalışmak, en başta yargı kurumuna saygısızlıktır.

Bunun en güncel örneği de idare içerisinde kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekkülleri olan birtakım baroların adli yıl açılışını sırf mekânından dolayı provoke etmeleridir. Bu mekân şahsıma ait değil, bu mekân her zaman söylediğim gibi milletin evi. Devletin tüm kurumları bu mekânı rahatlıkla kullanma hakkına sahiptir. Üstelik bu meslek teşekküllerinin çoğulcu demokrasi ile bağdaşmadığı kabul edilen bir gerçek olmasına rağmen böyle bir tartışma yaşanıyor. Birtakım barolar adli yıl açılışını sırf mekânından dolayı provoke ediyor.

‘CUMHURBAŞKANI’NA İTHAMLAR TEMELSİZDİR’

Cumhurbaşkanı’na kuvvetler ayrılığı konusunda yöneltilen ithamlar temelsizdir. Ülkemizdeki demokratik sistemde Cumhurbaşkanı’na açılan alan üstünlük bağlamında değil tüm kurumların ahenk içinde çalışmasını gözetme noktasındadır. Yargı üzerinden, milletten ve hukuktan aldığı yetkiyle görevini yapan yürütme erki ile onun temsilcisi olan Cumhurbaşkanı’na saldırmak aslında doğrudan siyasal alanı hedef almaktır.

ÖN SIRADAKİLER AYAKTA KARŞILADI

Adli Yıl Açılışı programında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan salona girdiğinde ön sıralarda bulunan yüksek yargı organları başkan ve üyeleri ayağa kalktı. Arka sıralarda oturan bazı hâkim ve savcılar ise Erdoğan salona girerken oturmaya devam etti. 

NOTLAR

2019-2020 Adli Yıl Açılışı töreni dün Cumhurbaşkanlığı’nda üçüncü kez yapıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, açılış doolayısıyla kürsüsünden ikinci kez konuşma yaptı. Törende gelmeyen baro başkanlarının yerini avukatlar doldurdu.

Törene davetli yüksek yargı organı üyeleri Kongre ve Kültür Merkezi’ne kimlik kontrolleri yapılarak alındı.

Erdoğan, törene katılan ve beş yıl sonra ilk kez konuşan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nu kutladı.

Törene muhalefet tepki göstererek katılmadı.

Eski Meclis başkanları Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin ve Cemil Çiçek salonda yer aldı.

Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelerin yabancı misyon şefleri de protokolde oturdu.

Konuşmalar öncesinde Ankara Türk Dünyası Müzik Topluluğu Kırım, Karaçay, Kerkük ve Rumeli ezgileri seslendirdi.

Tören öncesinde sinevizyondan Yargıtay kurumsal tanıtım filmi izlendi.

Yaş haddinden 2020 yılı şubat ayında emekliye ayrılacak olan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit son kez adli yıl açılış kürsüsünden konuştu.

Haber: Gizem Karakış / Hürriyet