İcra takiplerinde takip yolunun değiştirilmesini daha önce ayrıntılı olarak bahsetmiştik (bknz https://www.hukukihaber.net/icra-takiplerinde-takip-yolunun-degistirilmesi-iik-43-1)

Bu yazımızda da takip yolu değiştirilmeden önce konulmuş olan hacizlerin kaldırılıp kaldırılmayacağı hususu üzerinde durulacaktır.

Bilindiği üzere alacaklılar isterse iflasa tabi şirket veya şahıslar hakkında haciz yolu ile takip yapabilir. İflas veya haciz yollarından  birini seçen alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere o yolu bırakıp yeniden harç ödemeksizin diğerine yeni baştan müracaat edebilir. (İİK 43)

Buna göre takip yolu bir kereye mahsus harç ödenmeksizin değiştirilebilir.  Takip yolu değişikliği sadece iflas ve haciz yolu arasında söz konusu olabilir. Takip yolu değiştirildikten sonra borçluya ödeme emri gönderilmesi gerekir ve takip yolu değiştirilmeden önce takibin kesinleşmiş olması, durması ya da hacizlerin varlığı takip yolunun değiştirilmesine engel teşkil etmez. 

Peki genel haciz yolu ile takibe başlanılıp, takibin kesinleştiği ve borçlunun mal varlıkları üzerinde hacizlerin uygulandığı bir örnekte İİK 43.maddesi gereğince iflas yoluna geçilmek istenildiğinde borçlunun mal varlıkları üzerindeki hacizlerin durumu ne olacaktır?

Kanunda yer alan “yeni baştan müracaat etmek “ kavramından anlaşılması gerekenin  alacaklının takip yolunu değiştirdiğine dair takip talebi sunarak borçluya yeniden ödeme emri gönderilmesi ve böylelikle ilk takip talebinden başka bir takip yoluna yeni baştan müracaat edilmesidir. Keza bunun bir defaya mahsus yapılabilmesi ve iflas yolu seçilmeden önce başlatılmış takipteki hacizler hakkında bir daha takip işlemi yapılamaması da ilk başlatılan takibin ve hacizlerin askıda beklemesinin kanunun ruhuna uygun olmayacağından değişen takip yolu sonucunda takibin hüküm ve sonuçlarının da ortadan kalkacağının değerlendirilmesi son derece olağan bir durum olacaktır.

Takip yolunun değiştirilip iflas yolu seçilmesi ve önceki takipte konulan hacizlerin aynen varlığını koruması da kanunun özüne aykırılık teşkil edecektir.

Zira İİK 43.maddesinde geçen yeni baştan müracaat ve bir defaya mahsus kullanılan bu hakkın bir daha geriye dönülmeyecek şekilde kullanılması gerektiği de açık olduğundan genel haciz yolu ile takip yapılırken borçlunun mal varlıkları üzerine konulmuş olan hacizler; genel haciz yolu ile başlatılan aynı takipte yeni baştan müracaat edilip  iflas yolu ile takibe geçilerek ödeme emri talebinde bunulması ile iflas takip yolu seçildikten sonra daha önce konulmuş olan hacizler hükümsüz olması hatta önceki takibin hükümden dahi düşmesi gerektiği değerlendirilmektedir.  

Bir bakıma alacaklı tarafından genel haciz yolundan vazgeçilerek bu takip yolunda edinilmiş tüm kazanımlardan da vazgeçildiğinin anlaşılması gerekmektedir.

Benzer konuda örnek teşkil edecek şekilde verilen Bölge Adliye Mahkemesi ve  Yargıtay kararı aşağıda verilmiştir.

Ankara 3.İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/548 Esas, 2019/892 Karar, 21/11/2019 tarihli kararında; “Alacaklı vekilinin 19.03.2014 tarihinde ilamsız icra yoluyla yaptığı takibi İİK.nun 43.maddesi uyarınca İflas yoluyla adi takip şekline göre devam etmek istediği, takibin şeklini değiştirdiğini beyan ettiği, borçluya örnek No:11 ödeme emrinin 15.04.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçluya genel haciz yoluyla ilamsız takibe ilişkin gönderilen ödeme emrinin 11.01.2014 tarihinde tebliğ edilmesi nedeniyle 21.01.2014 tarihinde yapılan itirazın süresinde olmadığı ve ilamsız takibin kesinleştiği ve Kuşadası 2.İcra Müdürlüğünün 2013/3349 sayılı takip dosyasındaki alacak üzerine 20.02.2014 tarihinde haciz konulmuş olduğu, Kuşadası İcra Müdürlüğünün dosyasında tahsilatın 12.06.2019 tarihinde yapıldığı, her ne kadar alacak üzerine haciz konulma tarihinden itibaren İİK.nun 106 ve 110. Maddeleri gereği paranın gönderilmesi 1 yıllık süre içinde istenmemiş ise de, Kuşadası İcra Müdürlüğünün dosyasındaki ilk tahsilatın 12.06.2019 tarihinde yapılmış olması nedeniyle alacak üzerine konulan haciz düşmemiş olduğundan, şikayetin reddine karar verilmiş olduğu ve söz konusu yerel mahkeme kararının istinaf edilmiş olduğu,

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19.Hukuk Dairesinin 2020/967 Esas, 2021/1529 Karar, 15/09/2021 tarihli kararı ile; İİK'nın 43. maddesi uyarınca alacaklının takip yolunu değiştirdiği, önceki takibin kesinleşmiş olmasının yeni takibe etkisi bulunmadığı, önceki takip kesinleşmiş olsa dahi borçlunun yeni takipte kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz hakkı bulunduğu, ilamsız olarak başlatılan takipte konulan hacizlerin geçerliliğinin kalmadığı, bu durumda mahkemece  şikayetin kabulüne  karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesinin usul ve yasaya uygun bulunmadığı anlaşıldığından şikayetçi borçlu vekilinin istinaf talebinin esastan kabulüne Ankara 3.İcra Hukuk Mahkemesinin 21/11/2019 tarih ve  2019/548 E.- 2019/892 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Şikayetin KABULÜNE, 

Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2013/19059 E. sayılı dosyasında 13/06/2019 tarihli icra müdürlüğü işleminin İPTALİ ile Kuşadası 2.İcra Müdürlüğünün 2013/3349 E. (2019/8151  E.sayılı) dosyasındaki şikayetçi borçlunun alacakları üzerine konulan HACZİN KALDIRILMASINA karar verilmiş olduğu, söz konusu BAM kararının da temyiz edilmesi sonucunda;

Söz konusu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19.Hukuk Dairesinin 2020/967 Esas, 2021/1529 Karar, 15/09/2021 tarihli kararının Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 2021/11362 Esas, 2022/3945 Karar, 24/03/2022 tarihli kararı ile ONANMASINA karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.

İİK 43.maddesi gereğince öncelikle genel haciz yolunda takip ile başlayıp sonrasında iflas yolu ile takibe geçen ve haciz yolu ile takipte konulmuş olan hacizlerin kaldırılmasına ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay kararı dikkate alındığında;  genel haciz yolu ile takibe başlanılıp, takibin kesinleştirildiği ve borçlunun mal varlıkları üzerinde hacizlerin uygulandığı bir durumda ; borçlunun mal varlıkları üzerindeki hacizlerin; takip yolunun değiştirilmesi hakkının alacaklı tarafından bir defaya mahsus kullanılabilmesi ve bu işlemin geri dönülemez bir işlem olduğu, ilk başlatılan takibin ve hacizlerin askıda beklemesinin kanun ruhuna aykırı olacağından değişen takip yolu sonucunda takibin hüküm ve sonuçlarının da ortadan kalkacağı, bir bakıma alacaklı tarafından genel haciz yolundan vazgeçilerek bu takip yolunda edinilmiş tüm kazanımlardan da vazgeçildiğinin anlaşılması gerekmekte olup, alacaklı tarafından İİK 43.maddesine göre genel haciz yolu ile başlayan bir takipte yeni baştan müracaat ederek iflas yolu ile takibe geçilmesi halinde iflas yolu seçilmeden önce konulmuş olan tüm hacizlerin kaldırılması gerektiği anlaşılmaktadır.

Söz konusu paylaşımlarımız İcra hukukuna dair BAM ve Yargıtay kararları ışığında kendi yorum ve değerlendirmelerimiz olup, ilgili olan herkese yararlı olması dileğiyle.