I. GİRİŞ

İdari Yargılama Usulü Kanununu m 5’ e göre aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller;

“1.Her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılır. Ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabilir.

2. Birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak veya menfaatlerinde iştirak bulunması ve davaya yol açan maddi olay veya hukuki sebeplerin aynı olması gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir. Kanun maddesine bakıldığında birinci fıkra da, birden çok idari işleme karşı aynı dilekçe ile idari dava açılmasına; ikinci fıkra ise, birden fazla kişinin müşterek dilekçe ile dava açabilmelerine ilişkin koşullara yer verilmiştir. Birden çok idari işleme karşı, aynı dilekçe ile dava açılması konusunda ise bazı özellikler bulunmaktadır. Buna göre, “aynı şahsı ilgilendiren birden fazla idari işleme karşı aynı dilekçe ile” dava açılması mümkündür. Dava ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işlem varsa bu durumda bir dilekçe ile dava açılabilmesi mümkündür.

Aynı kişiyi alakadar eden birden fazla idari işlemin, aynı dilekçe ile idari davaya konu edilmesi mümkün bulunmasına karşın, aynı kişiyi ilgilendiriyor olmaları dışında birden çok idari işleme karşı aynı dilekçe ile dava açılabilmesi için maddedeki fıkra hükmüne göre, bu işlemlerin birbiri arasında;

- Maddi yönden bağlılık,

- Hukuki yönden bağlılık,

- Sebep-sonuç ilişkisi bulunması gereklidir. Kısa şekilde bakılacak olursa;

a) Maddi Yönden Bağlılık

Maddi yönden bağlılık denilince, dava konusu işlemlerin aynı maddi olaydan doğması, aynı idari eylemin birden çok işlem tesisine neden olması anlaşılır. Örneğin memurun aynı eylemi nedeniyle hem disiplin soruşturması açılmış, hem de naklen ataması yapılmışsa işlemler arasında maddi yönden bağlılık vardır[1]. Yine örneğin 2981 sayılı Yasanın uygulanmaması, inşaat ve kullanma izni verilmemesi ve yapının belediyenin yorumuna göre imar mevzuatına aykırı kısımların bildirilmemesi konusunda belediyece tesis edilen işlemler arasında; işlemlerin aynı yapıya ilişkin olması, imar mevzuatından kaynaklanması ve sonuçları bakımından birbirlerini etkiler nitelikte bulunması nedeniyle maddi ve hukuki yönden bağlılık vardır[2]. Ancak eylem tek ise ve tek eyleme dayalı birden fazla işlem tesis edilmişse işlemler arasında maddi bakımdan bağlılık vardır[3].

b) Hukuki Yönden Bağlılık

Hukuki yönden bağlılık denilince, davada uygulanması gereken hukuki düzenleme ve işlemlerin aynı olması anlaşılır. Dolayısıyla aynı kurallara tâbi paralel nitelikteki işlemler söz konusudur[4]. İdari işlemlerden biri diğerinin sebebi veya kararlardan biri hakkında hüküm verilebilmesi için diğerinin de incelenmesi gerekiyorsa, kararlar arasında hukuki bağlılık vardır. Aksi halde hukuku bağlılıktan söz edilemez[5]. Örneğin birden fazla ödeme emri ile birden çok ihtiyati haciz işlemine karşı aynı dilekçe dava açılamaz[6] ya da ayrı dönemlere ait tarh ve ceza kesme işlemlerine karşı tek dilekçe ile dava açılamaz[7].

c) Sebep – Sonuç İlişkisi Bulunması

İşlemlerden birisi hakkında verilecek kararın diğerini etkilemesi halinde işlemler arasında sebep-sonuç ilişkisinden söz edilir. Dolayısıyla işlemlerden birisi yapılmasaydı, buna bağlı olarak diğer işlem de yapılmayacak idi ise, işlemler arasında sebep-sonuç ilişkisi ve (uygun) illiyetten (nedensellik bağından) söz edilebilir. Örneğin, olumsuz sicil nedeniyle emekliye sevk işlemi ya da olumsuz sicil nedeni ile terfi ettirilmeme işlemi arasında, yasanın öngördüğü anlamda sebep-sonuç ilişkisi vardır[8]. Yine re’sen yapılan tarh işlemi ile buna dayalı vergi zıyaı cezası kesme işlemi arasında olumsuz sicil işlemi ile olumsuz sicil nedeniyle naklen atama işlemi arasında keza, disiplin cezası ve bu ceza nedeniyle görevden uzaklaştırma işlemi arasında veya imar planı ile bu plana dayalı kamulaştırma işlemi arasında[9] ya da görevden uzaklaştırma işlemi ile bu işleme dayalı naklen atama işlemi arasında sebep-sonuç ilişkisi vardır.

Birden çok idari işleme karşı, aynı dilekçe ile idari dava açılmasının yukarıda verilen üç koşulun bulunması yeterli olmayabilir. Ayrıca, madde de açık olarak belirtilmemesine karşın ilave şu koşulların da aranması gerekecektir;

1- Aynı dilekçe ile idari davaya konu edilen idari işlemlerin ayrı ayrı dava edilmeleri halinde bile, “İdari Yargı Düzeninin” görev sahasına girmesi gerekir.

2- İdari işlemlerin ayrı ayrı dava konusu edilmeleri durumunda, aynı idari yargı yerinin görev alanına giriyor olması gerekir.

3- İdari işlemlere karşı ayrı ayrı açılacak davalar, idare veya vergi mahkemesinin görev alanına giriyor olmakla birlikte, bir kısmının karara bağlanmasının kurul (heyet) halinde, diğerlerinin çözümünün ise, tek hakim tarafından yapılması gerekiyor ise, bu işlemlerin aynı dilekçe ile idari davaya konu edilmeleri, yine mümkün bulunmamaktadır[10].

4- Aynı kişi, mükellef veya vergi sorumluları hakkında tesis edilen birden fazla işlemin, aynı (tek) dilekçe ile idari davaya konu edilebilmesi için, Danıştay İçtihadına göre, ayrıca bu işlemlerin müstakilen davaya konu edilmeleri durumunda, verilecek kararların kanun yollarının ve temyiz mercilerinin de ayrı olmaları gerekmektedir[11].

Aynı kişiyi ilgilendiren birden fazla idari işleme karşı tek dilekçe ile dava açılabilmesi için bu işlemlere karşı açılacak davalara aynı yargı yerinde bakılacak olması gerekir. Örneğin, davalardan birine bakmak, Danıştay’ın görevine girerken diğerine bakmak, vergi mahkemesinin görev içinde ise bu işlemlere karşı tek dilekçe ile dava açmak mümkün olmaz. Buna ek olarak, davaların aynı yargı yerinde görülecek olması da yetmez, aynı zamanda temyiz yerlerinin de aynı olması gerekir. Konuya ilişkin bir Danıştay kararında[12]; “Dava konusu damga vergisi ve noter harcı arasında hukuki bağlılık söz konusu olmadığı gibi, damga vergisi konusunda temyiz mercii, Danıştay 7. Dairesi olduğu halde, noter harcının Danıştay 9. Dairesinin görevine girmesi nedeniyle de her bir konu için ayrı ayrı dava açılması gerekir.” şeklinde karar verilmiştir. Birden çok işleme karşı tek dilekçe ile dava açılabilmesi için, her bir işleme karşı dava açma süresinin geçmemiş olması da gerekir. Başka bir ifade ile, dava açma süresi kaçırılmış bir işlemin bir başka işlemle birleştirilerek tek dilekçe ile dava konusu yapılması olanaklı değildir[13].

II. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

İYUK md.5’de sözü edilen “dilekçe” nin “dava dilekçesi” olduğu anlaşılabilmekle birlikte, yine de tereddütlerin kaldırılması bakımından söz konusu ibarenin “aynı dilekçe ile dava açılması” yerine “aynı dava dilekçesi ile dava açılması” olarak değiştirilmesinin daha doğru olacağı kanısındayız. Dolayısıyla dilekçe hakkının kullanılmasına dair hükümler burada dikkate alınmayacaktır[14].

Davalı taraf bakımından İYUK md.5’de özellikle birleşme işlem niteliğindeki işlemlerde birden çok idarenin olması durumunda bunların yargılama sürecindeki hak ve yetkileri ile dava arkadaşlığı konularının hüküm altına alınmadığı görülmektedir. Kanımızca davalı konumunda birden fazla idare varsa bunlar arasında mecburi dava arkadaşlığı söz konusudur. Çünkü dava konusu işlem veya eylemin yapılmasında ilgili idarelerin yasalarından kaynaklanan ve bunların uygulanması sonucu oluşan bir ortaklık ve birliktelik vardır. Yoksa Özel Hukuktaki gibi hak ortaklığı söz konusu değildir[15].

Anayasa md.125/1, c.1’de yer alan “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” hükmünün “…karşı idari yargı yolu açıktır” olarak değiştirilmesi hukuki sonuçları bakımından önemli ve gereklidir[16]. Ancak bu 130 RG., T. 08.02.2008, S. 26781. 131 Yine bkz. Yayla Yıldızhan, “İdari Yargının İç Barışa ve Demokrasiye Katkısı”, 1. Ulusal İdare Hukuku Kongresi, Birinci Kitap, İdari Yargı, 1-4 Mayıs 1990, Ank sh. 15 vd.; yapılırken idari yargı mevzuatında ciddi değişiklikler de beraberinde yapılmalı ve özellikle idari yargıda duruşma ve delil sistemi de gözden geçirilerek mahkeme sayısı artırılarak uygulamada doğabilecek olası sorunların baştan önlenmesi sağlanmalıdır[17].

------------------------------------

[1] Odyakmaz Zehra/Kaymak Ümit/Ercan İsmail, İdari Yargı, 2.b., İst 2007, sh. 215; Aynı ticari ilişkinin birden fazla vergiyi doğurması halinde de tarh işlemleri arasında maddi yönden bağlılık vardır. Candan, Turgut, Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 2.b., Ank 2007, 265.

[2] D.6D., E. 85/859, K. 86/140, DD., S. 64-65, sh. 226

[3] “…Dava konusu edilen her iki ödeme emri davacı tarafından yapılan tek inşaatın cezasını içermesi nedeniyle aralarında maddi ve hukuki bakımdan bağlılık bulunduğu gözetilmeksizin mahkemece dilekçenin reddinde isabet bulunmamaktadır (D.6D., E. 87/414, K. 87/1052 (http://www.kazanci.com.tr)).

[4] Lerao Michel, Contentieux administratif, 3e. É., Bruxelles 2004, sh. 529.

[5] Hakkında verilen iptal kararı kesinleşen Bakanlar Kurulu kararına dayanılarak evvelce iptal kararı gereğine göre tahakkuktan silinen vergi ve gecikme faizinin ödeme emriyle istenmesinde hukuka uygunluk yoktur. DVDDGK., T.13.03.1998, E.1996/321, K.1998/81 (http://www.danistay.gov.tr); D.5D., E. 85/991, K. 85/2648 (http://www.kazanci. com.tr)

[6] D.3D., E. 86/336, K. 86/1332 (http://www.danistay.gov.tr)

[7] D.3D., E. 86/1186, K. 86/2066 (http://www.kazanci.com.tr).

[8] Önceki düzenlemede bu husus; maddi ve hukuki sebeplerde birlik olarak nitelendirilmekteydi. D.10D., E. 1987/2335, K. 1987/1973 (http://www.danistay.gov.tr)

[9] Taşınmazın yola tahsisi hakkındaki imar planı ile bu plana göre kamulaştırılması işlemi arasında maddi ve hukuki bakımdan bağlılık bulunması nedeniyle her iki işleme karşı tek dilekçe ile dava açılabilir (D. 6D., E. 87/1002, K. 87/835, DD., S. 70-71, sh. 315); imar planı değişikliği talebinin reddi ile birlikte imar planı aleyhine tek dilekçe ile dava açılabilir (D. 6D., E. 2002/6968, K. 2004/944, DD., S. 5, sh. 175). Yine bkz. Sancakdar, 193.

[10] Candan Turgut, İdari Yargılama Usulü Kanunu, Maliye ve Hukuk Yayınları, Ekim 2005, s.267, Ankara

[11] Dnş. K.7.D. 15.2.1985 1984/3374 E.- 1985/490 K. Danıştay Dergisi s.60-61 s.321

[12] Dnş. 7. D.nin, 15.02.1985 tarih ve E:1984/3374-K:1985/490 sayılı kararı (Danıştay Dergisi, Sayı:60-61, 1986, s.321)

[13] Kızılot Şükrü, “Tek Dilekçe İle Dava Açılabilecek Durumlar”, Hürses, 17.12.1998, s.7

[14] http://hukuk.deu.edu.tr/dosyalar/dergiler/dergimiz9-2/osancakdar.pdf sayfa:266

[15] http://hukuk.deu.edu.tr/dosyalar/dergiler/dergimiz9-2/osancakdar.pdf sayfa:266

[16] Yine bkz. Yayla Yıldızhan, İdari Yargının İç Barışa ve Demokrasiye Katkısı”, 1. Ulusal İdare Hukuku Kongresi, Birinci Kitap, İdari Yargı, 1-4 Mayıs 1990, Ank sh. 15 vd.; Ozansoy Cüneyt “Türk İdaresinin Sorumluluğunda Kamu Hukuku Erozyonu”, 1. Ulusal İdare Hukuku Kongresi, Birinci Kitap, İdari Yargı, 1-4 Mayıs 1990, Ank sh. 73 vd

[17] http://hukuk.deu.edu.tr/dosyalar/dergiler/dergimiz9-2/osancakdar.pdf sayfa:266, sayfa 267