Kıdem tazminatı; Kanun’da belirtilen asgari çalışma süresini dolduran işçinin, iş sözleşmesinin yine Kanun’da öngörülen sebeplerden biriyle sona ermesi hâlinde, işçiye (veya kanuni mirasçılarına) kıdemi ve ücreti dikkate alınarak işverence ödenmesi gereken tazminattır. Kıdem tazminatı, iş hukukunda işçinin çalışma süresinin karşılığı olarak kazandığı en önemli mali haklardan biridir.
Kıdem tazminatı, Türk iş hukukunun en köklü ve en çok tartışılan kurumları arasında yer almaktadır. İşçinin işyerine bağlılığının bir karşılığı olarak düzenlenen bu hak, zaman içerisinde ekonomik koşullar, kamu maliyesi ve işverenlerin mali yükümlülükleri gözetilerek çeşitli sınırlamalara tabi tutulmuştur. Bu sınırlamaların en önemlisi ise kıdem tazminatı tavanı uygulamasıdır. Her yıl güncellenen tavan tutarı nedeniyle uygulama, hem çalışanlar hem de işverenler tarafından yakından takip edilmektedir.
Tarihsel Gelişim ve Hukuki Dayanak
Kıdem tazminatı ilk kez 1936 tarihli 3008 sayılı İş Kanunu ile Türk hukuk sistemine girmiştir. Ancak bu dönemde kıdem tazminatına ilişkin herhangi bir tavan sınırlaması öngörülmemiştir. İşçinin ücreti ne kadar yüksekse, ödenecek kıdem tazminatı da buna paralel olarak artmaktaydı.
Zamanla özellikle;
Yüksek ücretli çalışanlar bakımından ortaya çıkan yüksek tazminat tutarları,
Kamu işverenleri açısından artan mali yük,
Ekonomik istikrarsızlık dönemlerinde bütçe dengelerinin korunması ihtiyacı gibi nedenlerle kıdem tazminatının sınırlandırılması gereği gündeme gelmiştir.
Kıdem tazminatında tavan uygulaması, işçinin bir yıllık hizmeti karşılığında alabileceği azami brüt tazminat tutarını ifade eder. Tavan tutarı, her yıl Ocak ve Temmuz aylarında memur maaş katsayılarına bağlı olarak güncellenmektedir. 2025 yılı için geçerli olan kıdem tazminatı tavanı da ilgili dönemde yürürlüğe giren katsayılar esas alınarak belirlenmiştir.
Bu çerçevede kıdem tazminatı tavanı uygulaması ilk kez 1975 yılında mevzuata dâhil edilmiştir. Kıdem tazminatı tavanının açık ve doğrudan hukuki dayanağı, 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesidir. Her ne kadar 1475 sayılı Kanun büyük ölçüde yürürlükten kaldırılmış olsa da, 14. madde istisnai olarak yürürlükte bırakılmıştır. Bu durum, kıdem tazminatı rejiminin günümüzde de söz konusu madde üzerinden yürütülmesine neden olmaktadır.
1475 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre;
İşçiye her tam çalışma yılı için 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir.
Ancak, bu tazminatın T.C. Emekli Sandığı’na tabi olarak geçen hizmet süresine ait kısmı için ödenecek miktar, yaşlılık veya malullük aylığının başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre öngörülen emeklilik ikramiyesi tutarını aşamaz.
Bu düzenleme, kıdem tazminatı tavanının yasal temelini oluşturmaktadır.
Kıdem tazminatının hesaplanmasında işçinin; Son brüt ücreti, Süreklilik arz eden yol, yemek, prim gibi ek ödemeleri dikkate alınır. Her tam çalışma yılı için 30 günlük brüt ücret üzerinden hesaplama yapılır. Bir yıldan artan süreler ise orantılı olarak kıdem tazminatına eklenir. Kıdem tazminatından yalnızca damga vergisi kesintisi yapılmakta olup, bunun dışında herhangi bir vergi veya prim kesintisi uygulanmaz.
Yargıtay Uygulaması
Yargıtay içtihatlarına göre kıdem tazminatı tavanı emredici niteliktedir ve taraflarca aksi yönde bir anlaşma yapılması mümkün değildir. Kıdem tazminatı hesabında, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte yürürlükte bulunan tavan tutarı esas alınır. Önelli fesih hâllerinde ise kıdem tazminatı hesabında, ihbar süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan tavan tutarı dikkate alınmalıdır. Öte yandan, 5953 sayılı Basın İş Kanunu kapsamında çalışanlar bakımından kıdem tazminatı tavanı öngörülmediğinden, bu Kanun’a tabi işçiler için tavan sınırlaması uygulanmaz.
Uygulamada Dikkat Edilecek Hususlar
Kıdem tazminatı hesabı yapılırken güncel tavan tutarının doğru şekilde tespit edilmesi gerekir.
Düzenli ve süreklilik arz eden yan haklar hesaplamaya dâhil edilmelidir.
Hesaplama, fesih tarihine (önelli fesihte önelin sona erdiği tarihe ) göre geçerli olan tavan üzerinden yapılmalıdır.
Sonuç
Kıdem tazminatı tavanı, işçi ile işveren arasındaki menfaat dengesini gözeten, kamu maliyesi ve ekonomik gerçeklikler doğrultusunda şekillenen zorunlu bir sınırlamadır. Uygulamada doğru tavanın esas alınması ve kıdem tazminatının usulüne uygun hesaplanması, olası uyuşmazlıkların önüne geçilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.