Türk aile hukukunda nafaka, boşanma veya ayrılık sonrasında taraflar arasındaki ekonomik dengeyi korumayı amaçlayan bir kurumdur. Toplumda çoğu zaman tartışma konusu olmakla birlikte nafaka, herhangi bir "ceza" niteliği taşımayan; aksine sosyal adalet ve eşitlik ilkelerine hizmet eden hukuki bir düzenlemedir. Özellikle kadınların ekonomik hayata katılımı, gelir eşitsizliği, çocukların korunması gibi sosyal gerçeklikler, nafaka hukukunun sadece bireysel değil kamusal bir yönü olduğunu göstermektedir.

Türk Medeni Kanunu'nda (TMK) yer alan nafaka türleri; tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve yardım nafakası şeklinde sınıflandırılır. Her biri farklı hukuki amaçlara hizmet etmekte olup, uygulamadaki güncel gelişmeler, içtihatlar ve ekonomik şartlar nafaka kurumunu dinamik bir alan hâline getirmektedir.

Tedbir Nafakası: Boşanma Sürecinde Geçici Koruma

Boşanma davasının açılmasıyla birlikte hâkim, TMK m. 169 uyarınca tarafların barınma, geçim, çocukların bakım ve korunmasına yönelik geçici önlemleri re'sen almakla yükümlüdür. Bu kapsamda tedbir nafakası, dava süresi boyunca tarafların ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla belirlenir.

Tedbir nafakası belirlenirken hâkim;

- Tarafların gelir ve gider durumunu,

- Sosyal yaşam düzeylerini,

- Ekonomik kırılganlıkları,

- Çocuğun yüksek yararını esas alır.

Güncel uygulamada mahkemeler, artan ekonomik koşulları ve hayat pahalılığını dikkate alarak daha gerçekçi ve sürdürülebilir tedbir nafakası miktarları belirlemektedir. Ayrıca son yıllarda Yargıtay, gelirini bilerek düşük gösteren veya kayıt dışı çalışan taraflar bakımından fiili yaşam standardının esas alınması gerektiğini vurgulamaktadır.

Yoksulluk Nafakası: Boşanma Nedeniyle Yoksulluğa Düşen Eşin Korunması

Yoksulluğa Düşme Şartı

Yoksulluk nafakası, TMK m. 175 kapsamında, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olan eş lehine hükmedilir. Yargıtay'ın istikrar kazanmış kararları uyarınca "yoksulluk", kişinin asgari geçim koşullarını sürdüremeyecek oranda gelir kaybı yaşaması anlamına gelir. Mutlak yoksulluk aranmaz; ekonomik standartlardaki gerileme yeterlidir.

Kusur İlkesi

Yoksulluk nafakası alacak kişi, boşanmada ağır kusurlu olmamalıdır. Kusur değerlendirmesi somut olayın özelliklerine göre yapılır ve güncel içtihatlarda kusurun ekonomik şiddet, psikolojik şiddet veya sosyal baskı şeklinde dolaylı tezahürleri de dikkate alınmaktadır.

Nafakanın Süresi: Süresiz Nafaka Tartışmaları

Toplumda "süresiz nafaka" kavramı tartışmalı olsa da uygulamada her dosyada otomatik olarak süresiz nafaka verilmez. Yargıtay'ın son yıllardaki kararlarında; kısa süreli evliliklerde, genç yaşta ve gelir elde etme kapasitesi olan kişilerde nafakanın süreli belirlenmesi yönünde bir eğilim güçlenmiştir. Buna karşılık, uzun süreli evliliklerde, eşin çalışma olanağını evlilik boyunca kaybettiği durumlarda süresiz nafaka talebi kabul edilmektedir.

Mevzuatta henüz süresiz nafakayı sınırlayan bir değişiklik yapılmamış olsa da mahkemelerin takdir yetkisini daha somut olgular üzerinden kullandığı görülmektedir.

İştirak Nafakası: Çocuğun Bakım, Eğitim ve Giderleri

İştirak nafakası, TMK m. 182 uyarınca çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve korunmasına ilişkin giderlere katılmak amacıyla diğer ebeveynden talep edilir. Bu nafaka türünde esas alınan tek ilke çocuğun üstün yararıdır.

İştirak nafakası belirlenirken;

- Çocuğun yaşı,

- Sağlık ihtiyaçları,

- Eğitim düzeyi ve okul giderleri,

- Özel bakım gereksinimleri,

- Tarafların ekonomik gücü ve sosyal statüsü belirleyici kriterlerdir.

Güncel içtihatlarda özellikle vurgulanan husus, çocuğun yaşam standartlarının boşanma sonrası ani ve ağır şekilde düşürülmemesi gerekliliğidir. Ayrıca mahkemeler, hayat pahalılığını dikkate alarak daha gerçekçi nafaka miktarları belirlemektedir.

Nafakanın Artırılması, Azaltılması ve Kaldırılması

Nafaka kesinleşmiş bir karar olmakla birlikte değiştirilemez değildir. TMK m. 176 gereği tarafların ekonomik koşullarındaki değişiklikler nafaka artırım, azaltım veya kaldırma davasına konu olabilir.

Nafaka Artırımı

Ekonomik koşulların ağırlaşması, enflasyon, gelir kaybı, çocuğun büyümesi ve artan eğitim giderleri nafaka artırım sebeplerindendir. Güncel içtihatlarda, ekonomik gerçekliğe uygun olarak asgari ücret oranındaki artışlar, TÜFE verileri ve tarafların güncel gelir belgeleri dikkate alınmaktadır.

Nafakanın Azaltılması

Nafaka yükümlüsünün gelir kaybı, sağlık sorunları, işsizlik gibi durumlarda azaltma talep edilebilir. Yargıtay, kötü niyetli gelir gizlemeyi kabul etmez; life style (yaşam standardı) araştırmasını önemser.

Nafakanın Kaldırılması

Nafaka alacaklısının yoksulluktan çıkması, yeni bir gelir elde etmesi, evlenmesi veya fiili olarak evlilik benzeri ilişki yaşaması hâlinde nafakanın kaldırılması istenir. Bu tür dosyalarda delillendirme özellikle önem taşımaktadır.

Süresiz Nafaka Hakkında Güncel Tartışmalar ve Mevzuat Durumu

Süresiz nafaka, kamuoyunda en çok tartışılan aile hukuku konularından biri olmayı sürdürmektedir. Özellikle son yıllarda çeşitli komisyon ve çalışma gruplarında nafaka sürelerinin yeniden düzenlenmesine yönelik taslak çalışmalar gündeme gelmiş olsa da 2025 itibarıyla yürürlüğe girmiş bir kanun değişikliği bulunmamaktadır.

Dolayısıyla güncel hukuk düzeninde TMK m. 175 uyarınca yoksulluk nafakası kural olarak süreyle sınırlı olmayıp, mahkeme tarafından aksi kararlaştırılmadıkça devam eder.

Bununla birlikte Yargıtay’ın son içtihatları, süresiz nafakanın her olayda uygulanmasını zorunlu gören yaklaşımı yumuşatmış ve somut olayın özelliklerine göre süre belirlenmesinin uygun olabileceği yönünde eğilim ortaya çıkmıştır. Özellikle;

- Kısa süreli evlilikler,

- Tarafların genç ve çalışma kapasitesinin yüksek olduğu durumlar,

- Nafaka alacaklısının istihdam potansiyeli,

- Evlilik boyunca ekonomik bağımsızlığını kaybetmemesi gibi kriterler, nafakanın süreli belirlenmesinde etkili olmaktadır.

Ancak bu eğilim bir kanun değişikliği değil, yalnızca içtihat gelişmesidir. Dolayısıyla hâkimler takdir yetkilerini daha somut ve ölçülü şekilde kullanmakta; tarafların ekonomik güçlerini, yaşam standartlarını ve sosyal koşullarını dikkate alarak nafakanın süresine ilişkin değerlendirme yapmaktadır.

Nafakanın İcra Takibi ve Yaptırımlar

Nafaka alacağının ödenmemesi hâlinde alacaklı, icra takibi başlatabilir. Nafaka borçları, "aylık düzenli edim" niteliğinde olduğundan imtiyazlı alacak sayılır ve haczedilebilirlik bakımından önceliklidir.

Ayrıca nafakanın ödenmemesi hâlinde İcra ve İflas Kanunu m. 344 uyarınca nafaka yükümlüsü hakkında tazyik hapsi uygulanabilir. Bu hapis cezası bir yaptırım değil, ödeme yapmaya zorlama amacı taşır. Nafaka borcu ödendiğinde infaz durur.

Nafaka, Sosyal Adalet ve Aile Hukukunun Denge Noktası

Nafaka, boşanma sonrasında tarafların yaşamlarını sürdürebilmeleri ve özellikle çocukların zarar görmemesi için hukuk sisteminin tanıdığı önemli bir güvencedir. Toplumdaki yanlış algıların aksine nafaka, cezalandırıcı değil dengeleyici ve koruyucu bir mekanizmadır.

Her boşanma davası kendi içinde özgün olduğundan, nafaka miktarı ve süresi somut olayın özelliklerine göre belirlenmelidir. Ekonomik koşulların hızla değiştiği günümüzde, nafaka hukukunun dinamik yapısı hem mevzuat hem içtihat hem de sosyal değişkenlerle sürekli güncellenmektedir.