Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına çokça konu olan ve infaz sistemi içinde hükümlü ve tutuklulara uygulanan en ağır disiplin cezası olarak 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’ un (CGTİHK) 44/1. maddesinde yer alan hücre cezası “hükümlünün açık havaya çıkma hakkı saklı kalmak üzere, geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her türlü temastan yoksun bırakılması” olarak tanımlanmıştır. Ceza infaz kurumunda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması amacıyla idarenin uyulmasını emrettiği kuralların kusurlu olarak ihlali halinde eylemin ağırlığına göre kişi hakkında uygulanacak disiplin cezaları gösterilmiştir. Hücre cezası da İnfaz Kanunu’nda hükümlü hakkında uygulanan bu disiplin cezalarından biridir. Çocuklar haricindeki hükümlüler için uygulanabilecek disiplin cezaları CGTİHK’nin 38. maddesinde; kınama, bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma, ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma, haberleşme ya da iletişim araçlarından yoksun bırakma ya da kısıtlama, ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma ve son olarak da en ağır disiplin cezası olarak hücreye koyma olarak sayılmıştır.

CGTİHK’nin 44. maddesine göre, bir disiplin cezası olarak uygulanan hücreye koyma cezası, hükümlünün eylemlerinin nitelik ve ağırlığına göre bir günden yirmi güne kadar, açık havaya çıkma hakkı saklı kalmak üzere, geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her türlü temastan yoksun bırakılmasıdır. Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları 32/1’e göre, hücre cezası ancak sağlık görevlisinin yazılı olarak hükümlünün fiziki durumunun buna müsait olduğunu belirtmesi halinde uygulanabilmektedir. Sağlık görevlisi hükümlüyü her gün ziyaret ederek ruhsal ve fiziksel sağlığında meydana gelen değişimleri ilgili kurum yöneticisine bildirmekle yükümlü kılınmıştır. [i] Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi(CPT), “hücre hapsi” kavramından mahkumun örneğin bir mahkeme kararı sonrasında veya hapishane sistemi içinde uygulanan bir disiplin yaptırımı veya önleyici bir tedbir olarak ya da ilgili mahkumun korunması amacıyla diğer mahkumlardan ayrı bir bölümde kalmasını anlamaktadır. CPT, 2011 raporunda bir disiplin yaptırımı olarak uygulanan hücre cezasının mahkum üzerinde oldukça zarar verici etkileri göz önüne alındığında “orantılılık” ilkesi uyarınca sadece istisnai durumlarda ve son çare olarak başvurulması ve mümkün olan en kısa süre için uygulanması gerektiği kanaatindedir. Herhangi bir suç için hücre hapsinin azami süresinin 14 günü aşmamasını ve tercihen daha kısa süreli olmasını tavsiye etmektedir. [ii]

Hücreye Koyma Cezasını Gerektiren Eylemler

İnsan haklarına dayalı bir ceza infaz sisteminin amaca uygun olabilmesi için ceza yaptırımları gibi disiplin yaptırımlarının ve tutuklu ya da hükümlünün hangi eyleminin hangi yaptırımla karşılanacağını bilmesi gerekir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi 2013 yılında İnfaz Kanunu’nun m.48/1’deki kıyasa yol açacak hükmü iptal etmiş ve kanunda açıkça düzenlenmeyen eylemlere disiplin yaptırımının uygulanmasını kanunilik ve belirlilik ilkesine aykırı bulmuş ve bu durumun hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmadığını ifade etmiştir.[iii] Bu sebeple kanunda, disiplin cezasını gerektiren eylemler açık şekilde düzenlenmiştir.

Bir günden on güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:

a) Kurum tesislerine, araç ve gereçlerine zarar vermek b) Tünel kazmaya teşebbüs etmek c) Firara teşebbüs etmek d) Hükümlü ve tutukluları idareye karşı kışkırtmak veya isyana kalkışmak e) Hükümlü ve tutukluları daha az cezayı gerektiren şekilde kasten yaralamak f) Hükümlü ve tutuklular üzerinde baskı kurarak çıkar sağlamak, özel işleriyle başka işlerde kullanmak, bunlara kalkışmak veya bu amaçları gerçekleştirmek için oluşturulan gruplara katılmak veya bunlarla dayanışma içinde olmak g) Üçüncü fıkranın (g) bendinde belirtilenler (her türlü ateşli silah, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilaç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokmak, bulundurmak, kullanmak) dışında kalıp da kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak h) Sayım ve aramalar ile 43 üncü maddenin (e) bendinde belirtilen faaliyetlere şiddet kullanarak engel olmak veya buna kalkışmak ı) Kurum görevlileri ile dış güvenlik görevlilerine rüşvet teklif etmek veya vermeye kalkışmak j) Kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmak k) Kuruma, kurum görevlilerine veya hükümlü ve tutuklulara ait şeyleri çalmak veya bunlara kasten zarar vermek l) İzin süresini özürsüz olarak en fazla iki gün geçirmek[iv] m) Hükümlü ve tutukluların beslenmelerini engellemek, açlık grevine ve ölüm orucuna teşvik veya ikna etmek, bu yolda talimat vermek halinde bir günden on güne kadar hücreye koyma cezası yaptırımı ile karşı karşıya kalacaklardır.

Onbir günden yirmi güne kadar hücre cezası gerektiren haller ise 44.maddenin 3.fıkrasında;

1.İsyan çıkartmaları 2. Kuruma ağır zarar vermeleri 3. Kasten yangın çıkarmaları 4.Adam öldürmeleri veya öldürmeye kalkışmaları, 5. Hükümlü ve tutukluları kasten veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış şekilde yaralamaları ile görevlileri her türlü kasten yaralamaları, 6. Cinsel saldırıda veya çocuklara karşı cinsel istismarda bulunmaları, bu suçlara kalkışmaları veya cinsel tacizde bulunmaları,[v] 7. Her türlü ateşli silâh, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilaç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokmaları, bulundurmaları, kullanmaları,[vi] 8. Görevlileri veya hükümlü ve tutukluları rehin almaları, 9. Firar etmeleri veya tünel kazmaları,[vii] 10. Hükümlü ve tutuklular üzerinde baskı kurarak çıkar sağlamaları, özel işleriyle başka işlerde kullanmaları, bunlara kalkışmaları veya bu amaçları gerçekleştirmek için nüfuz kullanarak grup oluşturmaları 11. Suç örgütlerine ait her türlü yayın, bez afiş, pankart, resim, sembol, işaret ve benzeri eşyayı kurumların herhangi bir yerine asmaları veya teşhir etmeleri 12.Suç örgütlerinin eğ itim ve propaganda faaliyetlerini yapmaları veya yaptırmaları, 13. Kurum görevlileri ile dış güvenlik görevlilerine rüşvet vermeleri olarak sayılmıştır.

CGTİHK’nin m. 44/4 hükmüne göre, hücre yaşamsal gereksinimleri karşılayacak biçimde düzenlenir. Hücre standartları ise Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük (İnfaz Tüzüğü)’ te belirlenmiştir. Tüzüğün 150/3. maddesine göre, hücre yaşamsal gereksinimleri karşılayacak şekilde ve özellikle bel hizasında 100*75 cm ebadında penceresi olan ve en az odanın genişliğinde havalandırması bulunan 9 veya 10 m2 büyüklüğünde, duş ve tuvaleti olacak şekilde düzenlenir. Hücreye koyma cezasının infazı sırasında hükümlünün resmi merciler ve avukatı ile görüşmesine engel olunamaz ve günde 1 saat açık havada bulunabilme hakkından mutlaka yararlandırılır, kitap okumasına izin verilir. Söz konusu düzenlemede hükümlünün hücre cezasının infazı boyunca ailesiyle temasına olanak tanınmasına müsaade edilmediği anlaşılmaktadır. CPT, hükümlünün ailesiyle temasının tamamen kaldırılmaması gerektiğini, eğer bir kısıtlama getirilecekse disiplin cezasına konu suç bu tür temaslarla ilgili bir suçsa konması gerektiği kanaatindedir.[viii] Ayrıca hükümlünün Tüzük’te belirtilen şekilde açık havadan 1 saat yararlanmasının da sağlık sorunlarına yol açması kaçınılmazdır. Bu nedenle hücre cezasına tabi tutulan hükümlüye de diğer mahkumlara tanındığı şekilde açık havadan yararlanma imkanının tanınması gerekmektedir. Anayasa’ nın 17. maddesi cezaevinde tutulan hükümlü ya da tutuklunun içinde bulunduğu şartların insan onuruna yakışır bir şekilde olmasını güvence altına almaktadır. Bu nedenle infazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların mahkumların özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntıya sokmaması gerekir. [ix] Anayasa Mahkemesi, 12.09.2014 tarihli E 2013/137, K 2014/94 sayılı kararında, hücreye koyma cezasının Anayasa’ya aykırı olmadığına karar vermiş, hücre cezasının uygulanmasının ifade özgürlüğüne müdahale olduğu gerekçesiyle yapılan diğer bir bireysel başvuruda, temel hakka yapılan müdahalenin hücre cezasıyla cezalandırılmasının suçun önlenmesi, mahkumların ıslahı, infaz kurumlarının güvenliği ve düzeninin sağlanması açısından meşru amaç taşıdığını belirtmiştir.[x]

Hücre Cezası Tutuklu Hakkında Uygulanabilir mi?

İnfaz Kanunu’nun 116.maddesinin 1. fıkrasındaki “ Bu Kanunun; .. , hücreye koyma, ... kütüphane ve kurslardan yararlanma konularında 9, 16, 21, 22, 26 ila 28, 34 ila 53, 55 ila 62, 66 ila 76, ve 78 ila 88 inci maddelerinde düzenlenmiş hükümlerin tutukluluk haliyle uzlaşır nitelikte olanları tutuklular hakkında da uygulanabilir.” açık düzenlemesi gereği hücre cezası tutuklular için de uygulanabilir.

Disiplin Soruşturması

Çocuklar haricindeki hükümlülerin diğer disiplin cezasını gerektiren (Ücret Karşılığı Çalışılan İşten Yoksun Bırakma, Haberleşme veya İletişim Araçlarından Yoksun Bırakma veya Kısıtlama, Ziyaretçi Kabulünden Yoksun Bırakma, Hücreye Koyma) eylemlerinin öğrenilmesi halinde derhal ve en geç 2 gün içinde kurum en üst amirince atanan bir görevli tarafından soruşturmaya başlanır. Başlatılan bu soruşturma en geç 7 gün içinde tamamlanarak en geç 7 gün içinde bir rapor hazırlanır ve disiplin kuruluna sunulur. Soruşturmanın süresi ise soruşturmanın niteliğine göre 7 güne kadar uzatılabilir. Kanunun bu düzenlemesinde yer alan soruşturmanın başlaması ve tamamlanmasına ilişkin sürelere uyulmaması disiplin cezasını geçersiz hale getirip getirmeyeceği hususunda Yargıtay bu sürelere uymamanın disiplin cezasını geçersiz hale getirmeyeceğini, bu düzenlemenin amacının hükümlü hakkındaki disiplin cezasının infazı ve kaldırılmasında gecikme yaşanmasını engelleyerek koşullu salıverme yönünden aleyhe sonuç doğurmasının önüne geçmek içtihatında bulunmuştur.[xi] Anayasa ile de güvence altına alınan savunma hakkı kapsamında disiplin cezası hükümlü hakkında ancak savunması alındıktan sonra verilebilir. Hükümlüye disiplin cezasına konu eyleminin niteliği ve sonuçları bildirilerek üç gün içinde savunmasını vermesi aksi halde savunma yapma hakkından vazgeçmiş sayılacağı bildirilir. Hükümlü savunmasını yazılı yapabileceği gibi tutanağa geçirilerek sözlü de yapabilir. Kanun, Türkçe bilmeyen hükümlüler için ayrıca bir düzenleme getirerek savunmalarını tercüman aracılığı ile yapmalarına olanak tanımıştır. Savunma alındıktan sonra Disiplin Kurulu disiplin cezasını evrak üzerinden görüşerek en geç 3 gün içinde karara bağlar. Vereceği bu karar, disiplin cezasının uygulanması ya da uygulanmasına yer olmadığı şeklinde olabilir. Karar gerekçeli olarak ve karara karşı başvurabileceği şikayetin süresi ve merciini de gösterecek şekilde hükümlüye tebliğ edilir. İnfaz Kanunu’nda belirtilen disiplin suçlarının uygulanabilmesi için yalnızca o eylem için belirlenen özel şartların gerçekleşmesi yeterli olmamakta, disiplin suçları yönünden genel hüküm niteliğinde olan İnfaz K. m. 37’ deki şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu nedenle öncelikle hükümlünün hücre cezası almasına neden olan eyleminin, infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirildiğinin yetkili mercilerce gösterilmiş olması gerekir.[xii]

Disiplin Cezasına Karşı Başvuru Yolu

İnfaz Kanunu m. 52’ye göre disiplin cezalarına ve tedbirlere karşı şikayet ve itiraz durumunda 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu uygulanacaktır. İnfaz Hakimliği Kanunu’nun 5. maddesine göre, hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan ve kanun ve diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle söz konusu işlem ya da faaliyetin öğrenildiği tarihten itibaren 15 gün ve herhalde yapıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde şikayet yoluyla infaz hakimliğine başvurabilir. Şikayet doğrudan infaz hakimliğine dilekçe ile yapılabileceği gibi cumhuriyet başsavcılığı ya da infaz kurumu aracılığıyla da yapılabilir. Bu halde başvuru derhal ve en geç 3 gün için infaz hakimliğine gönderilir. Hükümlü ve tutuklular hakkında verilen disiplin cezalarına karşı kendileri şikayet yoluna başvurabileceği gibi eşi, anası, babası, ayırt etme gücüne sahip çocuğu veya kardeşi, müdafii, kanunî temsilcisi veya ceza infaz kurumu ve tutukevi izleme kurulu da başvurabilir. Şikayet yoluna başvurma, disiplin cezasının yerine getirilmesine engel olmaz. Şikayet başvurusu yapmak için kanun koyucunun düzenlediği sürelere riayet edilmesi oldukça önemlidir. Disiplin cezasına karşı yapılan şikayet başvurusu üzerine infaz hakimi hükümlü ya da tutuklunun savunmasını aldıktan ve talep edilen diğer delilleri topladıktan sonra kararını verir. Hükümlü veya tutuklu, savunmasını, hazır bulunmak ve vekaletnamesini ibraz etmek koşuluyla avukatıyla birlikte veya avukatı aracılığıyla yapabilir. (Ek cümle: 22/7/2010-6008 S.K/5.md.) İnfaz hâkimi gerekli görmesi durumunda hükümlü veya tutuklunun savunmasını ceza infaz kurumunda da alabilir. Bu şekilde, maddeye 2010 yılında eklenen hüküm, AİHM’in 20.05.2008 tarihli Gülmez/Türkiye kararında disiplin cezasına itirazın infaz hakimince dosya üzerinden incelenmesini AİHS’in 6.maddesinin ihlal ettiği yönündeki kararın gereğini yerine getirmiştir.[xiii] İnfaz hâkimi, cezaevi savcısından mütalaa aldıktan sonra yapacağı inceleme sonunda şikâyeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse verilen disiplin cezasının iptaline karar verir. İnfaz hâkiminin bu red veya iptal kararlarına karşı şikayetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren bir hafta içinde itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz, infaz hâkimliğinin kurulduğu yer ağır ceza mahkemesine, ağır ceza mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması halinde (2) numaralı daireye yapılır. Ağır ceza mahkemesi tarafından itiraz üzerine verilen karar kesin nitelikte olduğundan bu karara karşı ancak olağanüstü kanun yolu olan CMK m. 309 uyarınca kanun yararına bozma yoluna gidilebilir. Yargıtay 1. CD, E 2017/1709, K 2017/3081 kararında özetle, hükümlünün Disiplin Kurulu tarafından verilen disiplin cezasına itiraz etmemesi halinde bu kararın infazı için onaya sunulmasının muhakkak olduğu, hükümlü hakkında verilen disiplin cezası şikayet edilmeksizin kesinleştiğinde onay sırasında hükümlünün infaz hakimliğince verilen onama kararına karşı esastan itiraz etme ve mercii tarafından da artık kesinleşmiş bir disiplin kararıyla ilgili esastan inceleme yetkisinin olmadığı içtihatında bulunmuştur. Ancak bu karar, İnfaz Hakimliği Kanunu’ nun 5. maddesine aykırıdır. Madde düzenlemesine göre, infaz hakimliği tarafından verilen tüm kararların herhangi bir istisna tanınmaksızın itiraza tabi olduğu açıktır. Tüm olağan hukuk yolları tüketildikten sonra Anayasa ve AİHS’de güvence altına alınan hak ihlali söz konusuysa Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru da yapılabilir. Ancak bunun için bilindiği üzere olağanüstü kanun yolunun tüketilmesine gerek yoktur. Disiplin suçları açısından da savunma yapmak için yeterli zamana sahip olmak Anayasa’nın 36. maddesi ve AİHS’nin 6. maddesi kapsamında adil yargılanma hakkı çerçevesinde ele alınmaktadır. Hakkaniyete uygun bir yargılama yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında tanık delili de dahil tüm delilleri sunma ve inceletme noktasında uygun imkanlar tanınması gerekir.[xiv] Bu nedenle hükümlü hakkında disiplin cezası uygulanmasına neden olan eyleme doğrudan tanık olan veya başkaca bir delil var ise bu delilin mutlaka yargılamada belirtilmesi ve o tanığın dinlenmesi talep edilmelidir. Hükümlü tarafından dinlenmesi talep edilen ve olaya doğrudan tanık olan tanığın infaz hakimince dinlenmesinin gerekçesiz olarak reddedilmesi, bilirkişi incelemesinin yapılmaması, keşif icrası gibi birtakım delillerin toplanmaması hem Anayasa’nın 36. maddesine hem de AİHS’nin 6.maddesine aykırı olacaktır.[xv]

Hücre Cezasının İnfazı

Disiplin cezasının infazı diğer disiplin cezalarının infazı ve hücre cezasının infazı şeklinde ayrıma tabi tutularak özel bir düzenlemeye gidilmiştir. Hükümlü hakkında verilebilecek kanunda yazılı diğer disiplin cezalarından ayrı ve özel olarak düzenlenmesi hücre cezasının hükümlü üzerindeki ağır etkileri sebebiyle isabetli olmuştur. Öncelikle kanunun düzenlemesinde hücre cezasının infazına ancak infaz hakiminin onayıyla başlanabilir. Bu cezanın hükümlünün tek başına ve dışarıyla temasını engellemesi ve 20 güne varacak şekilde uygulanabilmesi sebebiyle, hükümlü hücre cezasının infazından önce ve infazı sırasında hekim tarafından muayene edilir. Bu anlamda hekim tarafından nuayene edilmenin BM ASK m.32 ile uyumlu olduğunu söyleyebiliriz. Eğer hükümlünün bu cezaya katlanamayacağı kanaati oluşursa hücre cezasının infazı geriye bırakılır ya da hekimin belirleyeceği aralıklarla infaz edilir. Koşullu salıverme tarihine kadar hükümlünün iyileşemeyeceği tam teşekküllü devlet hastanesi ya da üniversite hastanesi raporu ile saptanması halinde bu ceza infaz edilmez. Ancak bu halde hücre cezası yerine ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası iki kat olarak uygulanır.[xvi]

İyi Halin Kazanılması

Hükümlüye verilen ve infaz edilen hücre cezasının kaldırılarak iyi halin yeniden kazanılmasını kanun koyucu birtakım sürelere bağlamıştır. İnfaz Kanunu m. 48’ de diğer disiplin cezaları ve hücre cezasının infazından sonra belirli sürelerin geçmesi halinde hükümlü hakkındaki disiplin cezası kaldırılarak iyi hali yeniden kazanacaktır. Hücre cezasının infazından sonra bu süre, İnfaz Kanunu m.44/2’de yukarıda belirttiğimiz haller için 6 ay, m.44/3’deki haller için ise 1 yıl olarak uygulanır. Hükümlü hakkında eğer hücre cezası yerine ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma disiplin cezası verilmişse bu halde de süre hücre cezası için uygulanan süreler kadar olacaktır. Kanunda belirtilen 6 ay ve 1 yıllık sürelerin sonunda hükümlü hakkındaki, disiplin cezası almamak ve iyi halli olmak koşuluyla kurumun en üst amirinin önerisi ve disiplin kurulu kararıyla ceza kaldırılır. İyi halin kazanılması koşullu salıverilmeden yararlanmak için önem arz etmektedir. Nitekim hükümlü hakkında henüz kaldırılmamış disiplin cezası var ise hükümlü koşullu salıverilme tarihi gelmiş de olsa tahliye edilemeyecektir. Bunun istisnası ise hak ederek tahliye tarihidir. Cezaların infaz edilip kaldırılma süreci hak ederek tahliye tarihini geçecek nicelikte ise, infaz ve kaldırılma süresi beklenilmeksizin mahpusun tahliye edilmesi gerekmektedir.[xvii] İnfaz Kanunu m. 48/3b uyarınca da disiplin cezaları tamamen infaz edilip kaldırılmadıkça kişi iyi halli kabul edilemez, yani şartla salıverilemez. “İyi hal” den ne anlaşılması gerektiği ise, İnfaz Kanunu’nun 89.maddesinde düzenlenmiştir. İyi hal için hükümlünün, infaz kurumunun güven ve düzeni amacıyla konulmuş kurallara uymayı, haklarını iyi niyetle kullanmayı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirme getirmeyi, uygulanan iyileştirme programlarına göre de toplumla bütünleşmeye hazır olduğunun disiplin kurulunun görüşü alınarak idare kurulunca tespiti gerekir. Hücreye koyma disiplin cezasına sonuç bağlanan diğer bir durum da açık cezaevine ayrılmaya ilişkindir. Kanun koyucu açık cezaevine ayrılamayacak olanlar arasında; açık ceza infaz kurumuna ayrılma yönetmeliğinde yapılan son değişiklikle “ haklarında iyi hal kararı verilse bile toplam 5 ve daha fazla hücreye koyma cezası alıp son hücreye koyma cezasının kaldırılması üzerinden 1 yıl geçmemiş olanları” saymaktadır.[xviii] Yine İnfaz Kanunu’nun m.14/4 hükmüne göre, açık infaz kurumunda bulunan hükümlü kınamadan başka bir disiplin cezası alması halinde kurum yönetiminin kararıyla kapalı ceza infaz kurumuna geri gönderilecek ve bu karar infaz hakiminin onayına sunulacaktır.[xix] Dolayısıyla hükümlünün hem açık ceza infaz kurumuna ayrılabilmesi hem de koşullu salıverilmeden yararlanabilmesi için disiplin cezasının infaz edilip kaldırılması gerekir. Şayet koşullu salıvermeden yararlanma tarihinde hükümlü hakkında disiplin cezasını gerektiren eylemi nedeniyle başlatılan disiplin soruşturması henüz sonuçlanmamışsa bu halde koşullu salıverilme için iyi hal kararının verilip verilmemesi İdare ve Gözlem Kurulu’nca takdir edilecektir. (İnfaz Tüzüğü m.134/2)

Hücre Cezası Nedeniyle Nakil

Disiplin cezası nedeniyle hükümlünün nakli sadece hücre cezası için getirilmiş bir düzenlemedir. Hükümlü, hücre cezası almasını gerektiren eylemlerde bulunduğunda kurum yönetimince hakkında disiplin işlemi yapılır ve kurum en üst amirinin istemi üzerine Bakanlıkça başka kurumlara nakledilebilir. Bu halde disiplin ceza yeni infaz kurumunda çektirilir. Bu hükümlüler nakledildikleri kurumda mahkeme kararı, kurum güvenliği, can güvenliği veya hastalık sebepleriyle nakil hariç, altı ay kalmak zorundadırlar.

Sonuç

Hücreye koyma cezasının hükümlü hakkında uygulanmasının insan haklarıyla bağdaşmadığı ve bu uygulamanın hükümlünün ruhsal ve bedensel olarak zarar görmesine yol açtığı ve işkencenin bir çeşidi olduğu çokça dile getirilmiştir. Hükümlünün hücre cezası gereği, tek kişilik odada dış dünya temas olmaksızın kalmasının hükümlü üzerinde fiziksel ve ruhsal sıkıntılara yol açtığı, bu durumun özellikle hükümlünün yalnızlık sebebiyle yaşadığı psikolojik yıpranma nedeniyle intihara yol açtığı bilinmektedir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki infaz hukuku açısından hiç kimseye cezanın infazı sırasında insan onuruyla bağdaşmayan, onur kırıcı ve aşağılayıcı infaz şekli uygulanamaz. Anayasa’nın 17. maddesi “kimseye işkence ve eziyet yapılamaz, kimse insan haysiyeti ile bağdaşmayan bir cezaya ve muameleye tabi tutulamaz.” düzenlemesi ile kişi hakkında verilecek cezanın niteliği hususunda ölçüt belirlenmiştir. Diğer disiplin cezalarıyla karşılaştırıldığında hücre cezasının diğer cezalarla arasında çok büyük bir oransızlık olduğu ortadadır. Kaldı ki çok hafif bir suçtan dolayı cezaevine girmiş bir kişinin bile hücre cezası ile karşı karşıya kalma ihtimali, işlediği suç nedeniyle alacağı cezadan bile zihninde ağır bir travma oluşturacaktır. İnfaz Kanunu’nun 2. maddesinde yerleştirilen ve temel ilke olarak gösterilen, “ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz.” ilkesi özümsendiğinde, hücre cezasının insan onuruyla bağdaşan hiçbir yanının bulunmadığı ortadadır. Hücre cezası bu nedenle hükümlünün ıslahını, topluma yeniden kazandırılmasını amaç edinen çağdaş infaz sistemleriyle bağdaşan bir uygulama değildir. Bu nedenle hücre cezası uygulamasının insan haklarına değer veren hukuk sistemlerinde yeri bulunmamaktadır.

Av. Meryem DUACI /Gaziantep

-------------------------------------------

[i] Timur Demirbaş, İnfaz Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2019.

[ii] Mahkumların Hücre Hapsine Tabi Tutulmaları, https://rm.coe.int/168073428b,s. 5.Erişim Tarihi: 22/02/2020

[iii] AYM, E 2013/28, K 2013/106, KT: 03.10.2013.

[iv] “Hükümlünün 06/02/2019 tarihinde saat 10.28'de Silifke Açık Ceza İnfaz Kurumundan 24 saatlik yol izin süresi ile Ereğli (Konya) T Tipi Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne nakline karar verilmesi üzerine, 07/02/2019 tarihinde saat 10.28'de anılan Ceza İnfaz Kurumuna teslim olması gerekirken 1 saat 18 dakikalık gecikmeyle aynı gün saat 11.46'da kuruma giriş yapması nedeniyle hücreye koyma cezası ile cezalandırılması kararı verilmiş ise de; …1 saat 18 dakikalık gecikmenin makul bir süre olduğunun kabul edilmesi gerektiği, kaldı ki Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 22/12/2014 tarihli ve 2014/32457 esas, 2014/21699 sayılı ilamında da benzer bir gecikmenin makul bir süre olarak kabul edildiğinin anlaşıldığı” 1.CD, E 2019/3617, K 2020/1,KT: 13.01.2020.

[v] “Cinsel saldırıda veya çocuklara karşı cinsel istismarda bulunmak, bu suçlara kalkışmak veya cinsel tacizde bulunmak” şeklindeki eylemin, kurum içerisinde bulunanlara karşı yapılan cinsel eylemleri yaptırıma bağladığı bununla birlikte hükümlünün söz konusu eylemleri kurum içerisinde bulunmayan müştekiye karşı telefon aracılığıyla gerçekleştirdiği, 5275 sayılı Kanunun 148. maddesinin 1. fıkrasında, “37 ilâ 46 ncı maddelerde yer alan eylemlerin tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış olan eylemler, nitelik ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı maddelerdeki disiplin cezaları ile karşılanırlar.” şeklindeki hükmün Anayasa Mahkemesi’nin 03/10/2013 tarihli ve 2013728-106 sayılı kararıyla iptal edildiği, hükümlü hakkında disiplin cezasına esas alınan eylemin, anılan Kanun'un disiplin cezasını gerektiren eylemler arasında

sayılmadığı göz önüne alındığında, disiplin cezasına itirazın bu yönden kabulü yerine” Yargıtay 1.CD, E 2016/2215, K 2016/3086, KT: 14.06.2016.

[vi] Hükümlünün kanında uyuşturucu çıkmışsa, uyuşturucuyu başkası da vermiş olsa İnfaz Kanunu m.44/3g’de belirtilen eylemi gerçekleştirmiş sayılır. 1.CD, E 2016/4700, K 2016/4166, KT: 05.12.2016.

[vii] Hükümlü izin süresini 2 günden fazla bir süre geçirmiş ise bu halde firar suçu oluşur ve CGTİHK m.44/3 gereği disiplin cezasını gerektirir. 1.CD, E 2016/4147, K 2016/4070, KT: 28.11.2016.

[viii] Mahkumların Hücre Hapsine Tabi Tutulmaları, s. 7.

[ix] AYM, Turan Günana, B. No: 2013/3550, KT: 19.11.2014.

[x] AYM, Eşref Aslan, B. No: 2014/14655, KT: 18.07.2018.

[xi] 6. CD, E 2007/18669, K 2009/12712, KT: 01/10/2009; 1. CD, E 2010/4826 , K 2010/6884, KT: 22/10/2010; 2. CD, E 2014/21720 , K 2014/16532, KT: 11.06.2014.

[xii] AYM, E 2013/6, K 2013/111, 10/10/2013; Hakan Olğun (2), B. No: 2014/15588, 25/1/2018.

[xiii] Demirbaş, s. 381.

[xiv] AYM, Cihan Yeşil, B.No: 2013/8635, KT: 06.05.2015.

[xv] AYM, Ahmet Yeter, B.No: 2014/5100, KT: 16.02.2017.

[xvi] 1.CD, E 2016/4702, K 2017/161, KT: 30.01.2017.

[xvii] Çağrı Hançer, 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da Belirtilen Disiplin Cezaları ve Tedbirleri, Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2018.

[xviii] Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği.

[xix] 4. CD, E 2015/27498, K 2016/6831.