1. Genel Olarak

Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir. Bu tanım doğrudan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun “Meslek hastalığının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması” başlıklı 14. maddesinde yapılmıştır.

Meslek hastalığı Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Çalışma Örgütü belgeleri ile diğer uluslararası kaynaklarda “zararlı bir etkenle insan vücudu arasında, çalışan işe özgü neden-sonuç, etki-tepki ilişkisinin ortaya konulabildiği hastalıklar grubu” olarak tanımlanmaktadır.[1]

2. Yasal Düzenlemeler

5510 sayılı Kanunun 14. maddesinin devamında sigortalı kişinin çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun; kurum tarafından yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından düzenlenen sağlık kurulu raporunun incelenmesi ve gerekli görüldüğü hallerde, işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbî sonuçları ortaya koyan denetim raporlarının incelenmesi sonucunda “Kurum Sağlık Kurulu” tarafından tespit edilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.

Buna göre, sigortalı kimselerin çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğuna karar verecek merci Kanunda “Kurum Sağlık Kurulu” olarak belirlenmiştir. Kurum Sağlık Kurulu aynı kanunun 3. Maddesinin 20. bendinde; Kurum Sağlık Kurulu: Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca düzenlenecek raporlardaki teşhis ve bu teşhise dayanak teşkil eden belgeleri incelemek suretiyle, çalışma gücü kaybı ve meslekte kazanma gücü kaybı oranlarını, erken yaşlanma halini, vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücü kaybını ve malûllük derecelerini belirlemeye yetkili hekimlerden ve/veya diş hekimlerinden oluşan kurulları olarak ifade edilmiştir.

5510 sayılı Kanun’un 14. maddesinde 4. fıkrasında meslek hastalığının, durumun öğrenildiği günden başlayarak üç iş günü içinde Kuruma bildirilmesi zorunlu tutulmuştur. Maddede bu yükümlülüğü aykırı hareket edilmesinin cezası olarak Kurum tarafından bu durum için yapılmış bulunan masraflar ile ödenmişse geçici iş göremezlik ödeneklerinin rücû edilmesi olarak belirlenmiştir.

Yazının konusuna ilişkin temel düzenlemelerden biri 5510 sayılı Kanun’un 14. maddesinin son fıkrasında yapılmıştır; Hangi hallerin meslek hastalığı sayılacağı, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usûlü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir. Yönetmelikte belirlenmiş hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması hususunda çıkabilecek uyuşmazlıklar, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.” denilerek meslek hastalıkları listesinin yönetmelikle düzenleneceği, yönetmelikte belirlenmeyen hastalıkların dışındaki hastalıklar ile ilgili uyuşmazlıkların ise Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı belirtilmiştir.

Kanunun atfı ile hazırlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile meslek hastalığına ilişkin tüm hususlar düzenlenmiştir. 4-a ve 4-b’liler ile 4-c’li sigortalıların çalışma gücü kaybının nasıl tespit edileceği ve malül sayılmaya ilişkin hususlar Yönetmeliğin 12 ve 13. maddelerinde yer almaktadır.

Yönetmeliğin 17. maddesi ve devamı hükümlerinde meslek hastalığı, meslek hastalıkları listesi ve mesleki bulaşıcı hastalıklara ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.

17. maddede hangi hastalıkların meslek hastalığı sayılacağının Yönetmeliğin ekinde yer alan Meslek Hastalıkları Listesine göre tespit edileceği belirtilmiştir.

18. maddede Meslek Hastalıkları Listesinde beşli bir ayrıma gidildiği ve bu ayrımların; A Grubu: Kimyasal maddelerle olan meslek hastalıkları, B Grubu: Meslekî cilt hastalıkları, C Grubu: Pnömokonyozlar ve diğer meslekî solunum sistemi hastalıkları, D Grubu: Meslek bulaşıcı hastalıklar, E Grubu: Fizik etkenlerle olan meslek hastalıkları olduğu belirtilmiştir.

Yazının konusuna ilişkin olarak, Yönetmeliğin “Meslekî bulaşıcı hastalıklar” başlıklı 19. maddesine bakılacak olursa; Meslekî bulaşıcı hastalıklar Listesinin "D Grubu"nda yer alan bulaşıcı hastalıkların, görülen işin gereği olarak veya işyerinin özel koşullarının etkisiyle oluşması ve enfeksiyonun laboratuar bulguları ile de kanıtlanması gereklidir.

Bu listede yer almayan fakat görülen iş ve görev gereği olarak bulaştığı kesin olarak saptanan diğer bulaşıcı hastalıklar da meslek hastalığı sayılır. Bu husustaki teşhisin laboratuar deneyleriyle kanıtlanması gereklidir. Hastalığın en uzun kuluçka süresi yükümlülük süresi olarak alınır.

Getirilen düzenleme ile hazırlanan listede yer almasa dahi yapılan iş ve görev gereği olarak bulaştığı kesin olarak saptanan diğer bulaşıcı hastalıkların da meslek hastalığı sayılacağı belirtilmiştir.

Yönetmeliğin 2 numaralı ekinde yer alan listenin sol sütununda zararlı ajanın meydana getirdiği başlıca hastalıklar ve belirtileri, orta sütununda yükümlülük süreleri, sağ sütununda hastalık tehlikesi olan başlıca işler yer almaktadır. (D) Grubu Mesleki Bulaşıcı Hastalıklar kısmında bir takım bulaşıcı hastalıklar sayılmış ve karşılarına “bu gibi hastalıkların saptandığı ve tedavi edildiği sağlık örgütlerinde ve kurumlarında veya bu hastalıkların patojen ajanları ile çalışılan laboratuvarlardaki sağlık görevlerinde ve araştırmalarında çalışanlar” yazılmak suretiyle bu hastalıkların sağlık çalışanlarında görülebileceği belirlenmiştir.

3. Sağlanan Haklar ve Diğer Hususlar

Konu ile ilgili önemli hususlardan biri de meslek hastalığına tutulan kişilere sağlanan hakların neler olduğudur. Öncelikle belirtmek gerekir ki meslek hastalığı sigortasından doğan haklardan yararlanabilmek için herhangi bir prim günü sınırı bulunmamaktadır. Sigortalı kimselere meslek hastalığı sigortasından sağlanan haklar geçici iş göremezlik ödeneği, sürekli iş göremezlik geliri, ölüm geliri, evlenme ödeneği ve cenaze ödeneği olarak sıralanabilir.

Meslek hastalığı nedeniyle sigortalılık niteliğinin sona erme hallerine de bakılacak olursa;

- 4-a’lılar için hizmet akdinin sona erdiği tarihten,

- 4-b’liler için (kanunda sayılı haller dışında) terk tarihinden itibaren,

- 4-c’liler için ölüm veya aylık bağlanmasını gerektiren hallerde görev aylıklarının kesildiği tarihten, … yaş hadleri ile sıhhi izin sürelerinin doldurulması halinde ise bu süre ve hadlerin doldurulduğu tarihleri takip eden aybaşından, diğer hallerde ise görevden ayrıldıkları tarihten itibaren sona erecektir.

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında Meslek Hastalığı

… Meslek hastalığı sigortasından yararlanabilmenin ilk şartı hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halinin ortaya çıktığı kişinin 5510 Sayılı Kanun ile düzenlenen İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sigortası kapsamında sigortalı olmasıdır.

Meslek hastalığının varlığı için aranacak diğer bir şart, hastalığın ya da bedensel veya ruhsal engellilik hâlinin yürütülen işin sonucu olarak ortaya çıkması, diğer bir ifadeyle uygun illiyet bağının bulunmasıdır. Eğer işçinin çalıştığı işte çalışmaması hâlinde hastalığa yakalanmayacağı söylenebiliyorsa bu durumda meslek hastalığı ile yürütülen iş arasında uygun illiyet bağının bulunduğu kabul edilmelidir (M. Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara 1985, s. 125 ).

Aranacak bir başka şart ise meslek hastalığının belirli bir zaman dilimi içerisinde oluşmasıdır. 5510 Sayılı Kanun'un meslek hastalığı tanımında da belirtildiği üzere meslek hastalığı tekrarlanan bir sebeple ortaya çıkmalıdır. Gerçekten de meslek hastalığı işin nitelik ve yürütüm şartları sonucu ya da işyerinin durumu dolayısıyla yavaş yavaş ortaya çıkan bir sağlık sorunudur (C. Tuncay/Ö. Ekmekçi s. 401). Esasen meslek hastalığını iş kazasından ayıran en büyük özellik, iş kazasında kazayı meydana getiren harici sebebin bir defada cereyanı iken, meslek hastalığında bu sebebin devamlı olarak tekrarlanmasıdır (F. Eren, s. 26). Bu sebeple meslek hastalığı iş kazası gibi aniden ve çok kısa bir zaman aralığında meydana gelmemekte zamana yayılmaktadır.

Hastalığın meslek hastalığı olarak kabulü için sadece listede yer alması yeterli olmayıp aynı zamanda hastalığın işçinin hastalığa neden olan işte çalışmaya başlamasından itibaren belirli bir zaman geçmesinden sonra ortaya çıkması da gereklidir. Örneğin … Yönetmeliği'nin 20. maddesinin birinci fıkrasına göre “Pnömokonyozun meslek hastalığı sayılabilmesi için, sigortalının, havasında pnömokonyoz yapacak yoğunluk ve nitelikte toz bulunan yeraltı veya yerüstü işyerlerinde toplam olarak en az üç yıl çalışmış olması şarttır” (C. Tuncay/Ö. Ekmekçi s. 401).

Öte yandan 5510 Sayılı Kanun'un 14. maddesi ve Sosyal Sigortalar İşlemleri Yönetmeliği 36/1. maddesinde belirtildiği üzere sigortalının meslek hastalığına tutulduğunun Kurum sağlık raporu ile saptanması gerekmektedir. … Nihayet hastalığın ya da bedensel veya ruhsal engellilik hâlinin meslek hastalığı olarak nitelendirilebilmesi için aranan diğer bir şart sigortalının beden veya ruhça bir zarara uğramasıdır.

(Yargıtay HGK 13.06.2018 tarih ve 2015/10-1100 E. - 2018/1185 K.)[2]

Yer verilen Hukuk Genel Kurulu kararında meslek hastalığının şartlarından bahsedilmiş ve bu şartlara ilişkin öğretideki önemli görüşlerden bahsedilmiştir.

Bu doğrultuda meslek hastalığının şartları:

- Sigortalılık

- Hastalığın yürütülen işin bir sonucu olarak ortaya çıkması (Uygun İlliyet Bağı)

- Hastalığının belirli bir zaman dilimi içerisinde oluşması (Yasal düzenlemelerde sayılan hallerde süre şartının sağlanması)

- Kurum Sağlık Raporu ile durumun tespit edilmesi

- Sigortalının beden veya ruhen bir zarara uğraması

Ayrıca kararda şartlara ilişkin doktrin görüşleri açıklanırken belirtilen “…meslek hastalığı işin nitelik ve yürütüm şartları sonucu ya da işyerinin durumu dolayısıyla yavaş yavaş ortaya çıkan bir sağlık sorunudur (C. Tuncay/Ö. Ekmekçi s. 401). Esasen meslek hastalığını iş kazasından ayıran en büyük özellik, iş kazasında kazayı meydana getiren harici sebebin bir defada cereyanı iken, meslek hastalığında bu sebebin devamlı olarak tekrarlanmasıdır (F. Eren, s. 26). Bu sebeple meslek hastalığı iş kazası gibi aniden ve çok kısa bir zaman aralığında meydana gelmemekte zamana yayılmaktadır.” şeklinde belirtilen görüş, yazının konusu ile de ilgili olduğundan önem atfetmeye değer niteliktedir.

5. Sonuç ve Şahsi Kanaat

Yukarıdaki 4 başlıkta genel olarak meslek hastalığının ne olduğu, yasal düzenlemelerinin ve Yüksek Mahkeme içtihatlarının ne yönde olduğu ve meslek hastalığına yakalananlara sağlanan haklardan bahsedildi.

Herkesin de bildiği gibi günümüzde olağanüstü şartlar yaşıyoruz. Koronavirüs herkesi tehdit ettiği gibi bu tehlikeye en çok maruz kalan kişiler sağlık sektöründe çalışmakta olanlar. Koronavirüsün sağlık çalışanları için meslek hastalığı sayılıp sayılmaması gerektiği tartışmaları ışığında meslek hastalığının şartları ve Yüksek Mahkeme içtihadında yer verilen doktrin görüşleri de gözetilerek öncelikle koronavirüs bir bulaşıcı hastalık olarak kabul edilecektir. Yukarıda da belirtildiği üzere meslek hastalığının 5 adet şartı bulunmaktadır. Bu şartlar değerlendirildiğinde sigortalılık şartı, sigortalı kişinin beden veya ruhen bir zarara uğraması ve uygun illiyet bağı şartlarının doğrudan sağlandığı söylenebilecektir.

Diğer iki şarttan biri olan Kurum Sağlık Raporu ile durumun tespit edilmesi de yapılan başvurulardan birinin Kurum Sağlık Kurulu tarafından görüşülerek tespit edilmesi halinde sağlanmış olacaktır.

Bu noktada tartışılması gereken asıl şart hastalığın belirli bir zaman dilimi içerisinde oluşması şartıdır. Konuyla ilgili doktrinde yer alan görüşler meslek hastalığı ile iş kazasını ayıran en büyük ayrımın meslek hastalığının zamana yayılarak gerçekleşmesi olduğu yönündedir. Nitekim Hukuk Genel Kurulu kararında da meslek hastalığı ile iş kazasının ayrımı; meslek hastalığının aniden ve çok kısa bir zaman aralığında meydana gelmeyip zamana yayılması olarak açıklanmıştır. Koronavirüsün bu niteliği taşıdığı pek söylenemeyecektir. Zira koronavirüs bir bulaşıcı hastalık olup zaman içinde oluşmasından ziyade bir anda hasta bir kimseden kapılmaktadır.

Ancak diğer yandan meslek hastalıklarının sayıldığı listede bulaşıcı hastalıklar kısmının bulunması, hatta bu kısımda bu gibi hastalıkların saptandığı ve tedavi edildiği sağlık örgütlerinde ve kurumlarında veya bu hastalıkların patojen ajanları ile çalışılan laboratuvarlardaki sağlık görevlerinde ve araştırmalarında çalışanlar yazılarak listede sayılı bulaşıcı hastalıkların sağlık çalışanlarında görülebileceğinin belirtilmesi uygulamada daha önce de bulaşıcı hastalıkların sağlık çalışanları için meslek hastalığı kabul edildiğini göstermektedir.

Meslek hastalığını düzenleyen Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin “Mesleki Bulaşıcı Hastalıklar” başlıklı 19. maddesinde de;Bu listede yer almayan fakat görülen iş ve görev gereği olarak bulaştığı kesin olarak saptanan diğer bulaşıcı hastalıklar da meslek hastalığı sayılır. denilmek suretiyle koronavirüs gibi listede yer almayan bulaşıcı hastalıkların da meslek hastalığı sayılabileceği belirtilmiştir.

Gelinen noktada koronavirüsün sağlık çalışanları için meslek hastalığı sayılmasının bir yandan da sosyal sigorta politikası olduğu belirtilerek; şahsi kanaatimce önceki uygulamalar, yönetmelik hükmü ve içinden geçilen olağanüstü şartlar da gözetilerek koronavirüsün sağlıkçı personeller için meslek hastalığı olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Av. Mehmet Berke ERYILMAZ

-------------------------------------------

[1] C. Tuncay/Ö. Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 19. Bası, İstanbul 2017, s. 398

[2] Yargıtay Kararları Dergisi Cilt 44 Sayı 10 Ekim 2018