Alternatif uyuşmazlık çözümü, uyuşmazlıkların mahkeme dışındaki çözüm yollarıyla daha kısa sürede ve daha düşük maliyetle çözüme kavuşturulması amacıyla düzenlenmiştir. Alternatif uyuşmazlık çözümünden maksat, tarafsız ve objektif üçüncü bir kişinin, uyuşmazlık taraflarını ortaklaşa bir çözüme ulaştırmaktır. Adliye koridorlarında cereyan eden yargılamaya nazaran seçimlik bir yol olarak işlerlik kazanan ve tümüyle gönüllülük ve tarafların memnuniyetinin sağlanması esası üzerine bina edilmiş olan uyuşmazlık çözüm yolları bütünüdür. Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, yargının alternatifi olan ve yargısal sistemin yerine ikame edilmeye çalışılan bir yapı olmayıp tam aksine kamu düzenini ilgilendirmeyen uyuşmazlıkların, adli bir soruna dönüşmeden zamandan ve paradan tasarruf ederek çözümünü gerçekleştirmektir.

Uyuşmazlıkları çözüme kavuşturma, esasında devletin yargı erki aracılığı ile yapması gereken bir görevdir. Alternatif uyuşmazlık çözümleri ise; uyuşmazlıkların çözümünde, yargısal yolların yanında yer alan, tarafların talebi halinde gündeme gelen ve temel gayenin her iki tarafın da tatmin edici bir çözümle masadan kalkmasını sağlamaktır. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin işlerlik kazanacağı alanlar, kamu düzeninden sayılmayan ve tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabileceği işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklardır. Dolayısıyla teoride ve uygulamada sıkça gündeme getirilen alternatif uyuşmazlık çözümlerinin, devlete ait yargı yetkisini kısıtladığı iddiası görüldüğü üzere kamu düzenine ilişkin olmadığı için söz konusu alternatif yolların yargı erkinin pozisyonunu olumsuz yönde etkilemediği aksine destekleyici mahiyette olduğu açıktır.

En çok bilinen alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ise şunlardır;

TAHKİM:

Tahkim, tarafların kendi özgür iradeleri ile belirlediği bir ya da üç hakem önünde uyuşmazlığın gizli bir şekilde çözümlendiği ve karara bağlandığı bir alternatif çözüm yoludur. Son yıllarda küreselleşme ile birlikte özellikle büyük şirketler ve holdinglerce daha sık başvurulan bir çözüm yolu haline gelmiştir. Güncel tahkim yapısının amatör boyutta ilk örneklerini Eski Mısır ve Yunan şehir devletlerinde görmemiz mümkündür. Günümüzde tahkim, milli tahkim ve milletlerarası tahkim olarak ikiye ayrılmaktadır. Milli tahkim, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu anlamında yabancılık unsuru içermeyen ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği uyuşmazlıklarda uygulanmaktadır. Milletlerarası tahkime ise ancak yabancılık unsuru içeren uyuşmazlıklarda gidilebilir. Milletlerarası tahkim ile ilgili ülkemizdeki ilk mevzuat, 21.06.2001 tarih ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’dur. Bu kanun UNCITRAL Tahkim Kuralları ile İsviçre Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu’ndan esinlenilerek hazırlanmıştır. Yabancılık unsuru içeren pek çok uyuşmazlıkta taraflar yargılama maliyetlerini azaltmak ve süreci kısaltmak adına milletlerarası tahkim yoluna başvurmaktadır.

ARABULUCULUK:

Arabuluculuk, müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve ortak bir paydada buluşmalarını sağlayan, uzmanlık eğitimi almış tarafsız ve bağımsız bir arabulucunun katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabuluculuğun tarihi, günümüzden 4000 yıl öncesine dayanmakta; kökleri ise Mezopotamya ve Sümer uygarlığına kadar uzanmaktadır. Ülkemizde ise “Arabuluculuk” ilk kez 2000’li yılların başında, akademik çevreler ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarca tartışılmaya başlanmıştır. İlerleyen yıllarda ise konu ile alakalı komisyon kurulmuş ve bu komisyon tarafından hazırlanan kanun tasarısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 07.06.2012 tarihli oturumunda kabul edilerek yasalaşmış ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile arabuluculuk, Ülkemizde bir "alternatif uyuşmazlık çözüm" yolu olarak uygulanmaya başlamıştır.

UZLAŞMA:

“Uzlaşma, tarafsız bir üçüncü kişinin, çeşitli çözüm önerilerini uyuşmazlık taraflarına sunup onların bu çözüm önerileri hakkında müzakere etmesini ve bunlardan biri hakkında anlaşmaya varmalarını amaçlayan bir "Alternatif uyuşmazlık çözüm" yöntemidir. Arabuluculuktan farklı olarak, tarafların menfaatlerinin korunmasını sağlayan ve hedefleyen çözüm seçenekleri üretilip taraflara sunulmaktadır. Yine “Arabuluculuk” un aksine uyuşmazlık çözüm yolunda, hak ve haklılık esastır. Ülkemizde “uzlaşma” yolu ayrı bir mevzuatla düzenlenmemiştir. 04.12.2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun İkinci Kısmının Birinci Bölümünde ve 19.03.1969 tarih ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Uzlaşma Sağlama” başlıklı 35/A maddesinde, “uzlaşma” yöntemine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.”

ALTERNATİF ÇÖZÜM YOLLARININ AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI

I. Avantajları

a. Tarafların, uyuşmazlık çözüm sürecine doğrudan doğruya katılımları ile sonuca hakim olma,

b. Uyuşmazlığın, konunun uzmanlarınca incelenmesine ve değerlendirilmesi ve objektif olarak alternatif çözüm yollarının sunulması,

c. Uyuşmazlık çözüm sürecinin mutlak bir gizlilik içerisinde yürütülmesi ile tarafların ilişki ve iletişimlerinin tahribinin önüne geçilmesi,

d. Daha kısa zaman diliminde ve daha az giderle uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasına olanak vermeleri,

e. Tarafların haklılığından ziyade menfaatlerin bir şekilde dengelenmesi ve kazan-kazan ilkesinin gerçekleştirilmesi üzerine çaba sarf edilmesi,

f. Daha esnek ve daha ılımlı bir yaklaşım ile yaratıcı çözümlere ulaşılmasına olanak veren bir alt yapıya sahip bulunmaları,

g. Uyuşmazlık çözümünde bu yollara müracaat edilmiş olmasının, yargı yollarına başvuruyu önleyici herhangi bir etki doğurmaması.

II. Dezavantajları

a. Taraflardan herhangi birisinde uzlaşma hakkında genel bir isteksizliğin bulunduğu durumlarda, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları kendisinden beklenen hiçbir etkiyi doğuramaz.

b. Uzlaşma kültürünün yeterince oluşmadığı veya gelişmediği toplumlarda, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının etkin ve yaygın bir biçimde kabul görmesi ve işlerlik kazanması pek mümkün değildir.

c. Uyuşmazlık içine düşmüş olan tarafların mali durumlarındaki eşitsizlikler yahut taraflardan birisinin mali yönden diğerine nazaran daha zayıf konumda bulunması, özgür ve rahat bir müzakere ortamının oluşmasını önlemesi sebebiyle, her iki tarafın da tatmin edilmesini hedefleyen çözüme ulaşılmasında zorlayıcı bir etkendir.

d. Uyuşmazlık çözüm süreci içerisinde bulunacak olan üçüncü kişilerin; mesleki uzmanlık, tarafsızlık, bağımsızlık, gizliliğe riayet ve sair nitelikler açısından yetersiz olmaları alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına şüpheyle yaklaşılmasına neden olabilir.

Günün Sözü: “Suçlunun beraat ettiği yerde, hâkim hüküm giyer.”

Av. Mehmet Batıkan BAYKOCA