Anayasa Mahkemesi 06.10.2022 tarih ve 2019/ 9692 bireysel Başvuru nolu kararında; (https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/11/20221104-6.pdf)

“Başvurucunun indirim talebinin kabul edilmemesinin …. TL katma değer vergisinin nihai olarak başvurucunun yüklenmesi neticesini ortaya çıkardığı inkâr edilemez bir gerçektir. Ancak bu vergiye nihai olarak katlanmasına başvurucunun kendi fiili sebep olmuştur. Başvurucu, emtianın gümrük kıymetim düşük göstermek suretiyle eksik tutarın sonraki aşamalara yansıtılmasını önlemiştir. Başvurucunun kendi kusurlu fiilinin sonucu olarak ….. TL katma değer vergisine nihai olarak katlanması makul karşılanmalıdır. Özellikle 3605 sayılı Kanunun 29. ve 34. maddelerindeki düzenlemelerin net ve açık olduğu gözetildiğinde başvurucunun hukuka aykırı fiilinin sonuçlarını öngörebilecek durumda olduğu anlaşılmıştır.

Bu durumda başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin içerdiği kamu yararı amacı ile karşılaştırıldığında ve Özellikle somut olayda ithal edilen emtianın gümrük kıymetinin düşük gösterildiğine ilişkin bir ihtilafın da bulunmadığı dikkate alındığında başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklenmediği”

Açıklamaları ile resen tarh edilen KDV ‘ye ilişkin 3605 sayılı Kanunun 29. ve 34. Maddeleri kapsamında indirim hakkının söz konusu olamayacağına karar vermiştir.

Bu karar gerekçesi nazarı dikkate alındığında bilerek gümrük kıymetini düşük gösterme eylemi aynı zamanda kaçakçılık suçuna vücut verecektir. Kararda kasten işlenen bir suça vücut veren eylem, dolayısıyla mükellefin kusur derecesi dikkate alınarak indirim hakkından mahrum kılındığı açıktır. Buradan yola çıkıldığında kaçakçılık suçuna vücut vermeyecek yani bir şekilde hukuki ihtilaf nedeniyle KDV beyan edilmemiş ancak daha sonra re’sen tarh yoluna gidilmiş ise, artık Anayasa mahkemesinin karar gerekçesinde dile getirilen mükellefin kusurlu fiilinden söz edilemeyeceği ya da yine kararda ifade edilen hukuka aykırı fiilin sonuçlarını öngörmesi mümkün olmayacağı durumlarda re’sen tarh edilen KDV tutarının mükellef üzerinde bırakılması hakkaniyetli olmayacaktır.

Örneğin mükellef olaya ilişkin özelge dahi almış olabilir. Bu özelge kapsamında KDV beyan etmemiş olabilir. Bu durum Vergi Usul Kanunu 413. Maddesi kapsamında vergi zıyaı cezası ve gecikme faizi uygulanmasına engel olmakla beraber tarhiyata engel olmayacaktır. Özelgeye göre hareket ettikten sonra yapılan tarhiyat nedeniyle yüklenilen KDV için mükellefin kusurundan söz edilemeyeceği dikkate alındığında indirim hakkının kullanılması gerekeceği açıktır.

Nihayetinde re’sen tarh edilen KDV için mükellefe atfedilen kusurun derecesine göre ki bu kusur bizce kaçakçılık suçuna vücut verip vermediği kapsamda ele alınarak Kaçakçılık suçuna vücut vermeyen KDV tarhiyatlarında ödenmek zorunda kalınan KDV ‘ye ilişkin 3605 sayılı Kanunun 29. ve 34. Maddeleri kapsamında indirim hakkının kullanılması gerektiği kabul edilmelidir.

Halil İbrahim BODUR

Hukukçu