2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 100. Maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı; resen kapatma davası açabileceği gibi Cumhurbaşkanı adına Adalet Bakanının veya TBMM’deki siyasi parti gruplarının istemiyle de kapatma davası açabilir. Ancak, bir siyasi partinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından dava açmasını isteyebilmesi için, bu partinin son milletvekili genel seçimlerine katılmış olması, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması, ilk büyük kongresini yapmış olması, partinin merkez karar ve yönetim kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu ile dava açılmasının istenmesi yolunda karar alınmış bulunması ve istemin parti adına, parti genel başkanı tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak yapılmış olması gerekir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Adalet Bakanının veya partinin yazılı isteminde yeterli delil bulunduğu kanısına varırsa, davayı açar. Yeterli delil bulunmadığı kanısına varırsa, dava açmayacağını istemde bulunan Adalet Bakanına veya siyasi parti genel başkanlığına yazı ile bildirir. Adalet Bakanının veya siyasi partinin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bildirimi üzerine, bu bildirimin tebliği tarihinden başlayarak otuz gün içinde Siyasi Partilerle İlgili Yasakları İnceleme Kuruluna yazı ile itirazda bulunma hakkı vardır. Kurul, itirazı ivedilikle en geç otuz gün içinde inceler; itirazı haklı görmezse dava açılmaz; haklı görürse, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Anayasa Mahkemesine dava açmakla mükelleftir.

Bilindiği üzere, 2001 Anayasa değişikliği ile birlikte Anayasa Mahkemesi temelli kapatma kararı yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilmektedir. (Siyasi Partilere İlişkin Devlet Yardımı: 1971 değişikliği ile ilk defa Anayasaya giren bu hüküm, 1982 Anayasası’nın ilk şeklinde yer almamış, 1995 değişiklikleri ile Anayasaya dahil edilmiştir. Buna göre Devlet; siyasi partilere yeterli düzeyde ve hakça mali yardım yapar. Ancak yardım eşit olarak dağıtılmayıp, milletvekili genel seçimlerinde %3’ün üzerinde oy alan partiler devlet yardımı alacaktır.)

Yine bilindiği üzere, 2010 Anayasa değişikliği ile birlikte siyasi partilere ilişkin dava ve başvurulara Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunca bakılır. Siyasi partilerin kapatılmasına ya da Devlet yardımından yoksun bırakılmasına karar verilebilmesi için toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğuna ihtiyaç bulunmaktadır.

Anayasamıza göre siyasi partilerin temelli kapatılması sebepleri ise şunlardır:

a) Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasi partiler temelli olarak kapatılır. (Anayasa m.69/10)

b) Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.(Anayasa m.68/4) Bir siyasi partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir. (Anayasa m.69/6)

Odak haline gelme 2001 Anayasa değişikliği ile şu şekilde tanımlanmıştır: Bir siyasi parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır. 

Anayasamızın 69. maddesinin sekizinci ve dokuzuncu fıkraları da temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurulamayacağını ve bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyelerinin, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmî Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamayacağını belirtmektedir.

Bunlardan başka, partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebep olan milletvekillerinin üyelik sıfatları sona ermeyecektir. Şöyle ki; ‘Partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebep olduğu Anayasa Mahkemesi’nin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararında belirtilen milletvekilinin milletvekilliği sıfatı, bu kararın Resmi Gazete'de gerekçeli olarak yayımlandığı tarihte sona erer.’ hükmü 2010 Anayasa değişikliği ile kaldırılmıştır. Bu değişiklikle birlikte Anayasa Mahkemesi’nin parti kapatmadan kaynaklı olarak milletvekillerinin üyelik sıfatlarını sona erdirmeleri durumu ortadan kalkmıştır.

Av. SAFA MERT ÇİÇEK - KAYSERİ