Zincirleme suça dâhil olan suçlardan bazılarının teşebbüs aşamasında kalması halinde, zincirleme suç hükümlerinin ne şekilde uygulanacağı noktasında bazı sorunlarla karşılaşılmaktadır.

Bu konuda öğretide farklı görüşler ileri sürülmekte ve uygulamada ise farklı kararlar söz konusu olabilmektedir.

Türk Ceza Hukuku sisteminde, yasal düzenlemede yer alan suç tanımına uygun olarak gerçekleşen her sonuç ilke olarak ayrı bir suç oluşturmaktadır. Bu yüzden fail kaç sonuca neden olmuş ise, o kadar suç işlemiş kabul edilir. Bu durumda da fail her bir eyleminden dolayı ayrı ve bağımsız bir şekilde cezalandırılacaktır.

fakat bazı hallerde birden fazla sonuç meydana gelmiş olsa dahi, faile meydana gelen sonuç kadar ceza verilmeyerek tek bir ceza verilmesi ile yetinilmesi söz konusu olabilir.

Zincirleme suçta, fail birden fazla eylemle bazı sonuçlara neden olmasına rağmen tek bir ceza ile cezalandırılmaktadır. Ancak verilen ceza kanunun öngördüğü oranda artırılmaktadır.

Zincirleme suç, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 43/1. maddesinde; bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi hali olarak tanımlanmıştır. Bu durumda bir cezaya hükmedilecektir. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da aynı uygulama yapılacaktır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 43/1. maddesine göre zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için gerekli olan koşullar şunlardır:

1) Aynı suç değişik zamanlarda birden fazla işlenmeli,

2) İşlenen suçların mağdurları aynı kişi olmalı,

3) Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.

Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı hallerde aslında işlenmiş birden fazla suç olmasına karşın, fail bu suçların her birinden ayrı ayrı cezalandırılmamakta, buna karşın bir suçtan verilen ceza belirli bir miktarda arttırılmaktadır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 43/2. maddesine göre, aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da zincirleme suça ilişkin hükümler uygulanacaktır.

“Aynı suç” kavramı

Aynı suç kavramı, 5237 sayılı TCK'nın 43. Maddesinde, bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri olarak tanımlanmıştır.

Öğreti ise, bu kavramı aynı suçtan anlaşılması gerekenin, aynı suç tipi olduğu şeklinde tanımlamıştır.

Burada şuna dikkat etmek gerekir; yasal düzenlemede tanımlanan suçların ismi aynı ise aynı suç söz konusudur. Şayet suçun ismi farklı ise artık aynı suçtan söz edilemez.

Başka bir söylemle, suçların ismi aynı ise aynı suçtan söz edilir. Buna karşın suçun ismi değiştiğinde artık aynı suçtan söz edilemez.

Örneğin hırsızlık ile nitelikli hırsızlık eylemleri aynı suç kabul edilir. Buna karşın hırsızlık ile güveni kötüye kullanma, hırsızlık ile dolandırıcılık, hırsızlık ile suç eşyasını satın alma ve benzeri hallerde artık, aynı suç kavramı üzerinden değerlendirme yapılamaz.

Belirtmek gerekir ki, aynı suç kavramı kapsamına, suçun teşebbüs aşamasında kalmış hali de dâhil edilmelidir.

Zincirleme suç oluşturan eylemlerden bir kısmı tamamlanmış, bir kısmı da teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile, işlenen suçların isimleri değişmediği sürece, aynı suç kapsamında değerlendirme yapılacaktır.

Zincirleme suç hükümlerinin uygulanması durumunda cezanın belirlenmesi

Bir suçun zincirleme şekilde işlenmesi halinde, faile her bir suç için ayrı ayrı ceza verilmez; tek bir ceza verilir ve bu ceza üzerinden 5237 sayılı TCK'nin 43/1. maddesi gereğince artırım yapılır.

Suçların aynı nitelikte olması

Failin işlediği suçlar aynı nitelikte ise, örneğin her biri suçun basit veya nitelikli hali ise burada ceza bu basit veya nitelikli hal üzerinden tespit edilir.

Basit veya nitelikli halin bir arada bulunması

Failin işlediği suçlardan bir kısmı suçun basit bir kısmı da nitelikli hali ise, nitelikli hal daha fazla ceza verilmesini gerektiren bir nitelikli hal ise ceza bunun üzerinden tespit edilir.

Nitelikli hal suçun basit şekline göre daha az ceza verilmesini gerektiren bir nitelikli hal ise ceza suçun basit şekli üzerinden belirlenmelidir.

Tamamlanmış ve teşebbüs aşamasında kalmış suçların bir arada bulunması

Suçlardan birinin tamamlanmış diğerinin teşebbüs aşamasında kalması durumunda, şayet suçlar aynı nitelikte ise, örneğin ikisi de suçun basit şekli ise tamamlanmış suçtan hüküm kurulmalıdır.[1]

Tamamlanmış olan eylem suçun basit halini, teşebbüs aşamasında kalmış eylem ise suçun nitelikli halini oluşturuyorsa, bu durumda her bir suç için ayrı ayrı uygulama yapılarak sonucuna göre hangi suç daha ağır cezayı gerektiriyor ise o suç üzerinden zincirleme suç hükümleri uygulanmalıdır.[2]

Öğretideki görüşler

Nitekim öğretide de, suçlardan bir kısmı tamamlanmış, bir kısmı teşebbüs aşamasında kalmış olması halinde, kural olarak cezanın tamamlanmış suç üzerinden tespit edilmesi gerektiği, fakat tamamlanmış olan suçun, suçun basit şeklini oluşturması halinde, teşebbüs aşamasında kalmış hal de suçun nitelikli halini oluşturuyorsa, bu durumda ikili bir uygulama yapılarak, hangisi ağır sonuç veriyor ise uygulamanın ona göre tespit edilmesi gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır.[3]

765 sayılı TCK'nın 80. maddesine paralel hükümler içermekle birlikte oldukça farklı hükümlere de yer veren 5237 TCK'nın 43. maddesindeki şartların konumuz açısından değerlendirilmesi ve zincirleme suçu oluşturan bağımsız suçlardan hangisinin üzerinden artırım yapılması gerektiği sorununun irdelenmesi gerekmektedir.

Bu konuda sıklıkla karşılaşılan sorunlar

1) Zincirleme suç kapsamında yer alan aynı suçun basit ve nitelikli halinin işlenmesinde temel cezaya esas alınacak suçun belirlenmesi sorunu

Aynı suçun basit ve nitelikli halinin zincirleme suça konu olacak şekilde birlikte işlenmesi halinde, suçun nitelikli hali temel cezaya esas alınır.[4] Bu konuda öğreti ve uygulamada görüş birliği mevcuttur.

Gerek öğreti, gerekse istikrar kazanmış yargı kararlarında zincirleme suç nedeniyle ceza belirlenirken suçun en ağır cezayı gerektiren hali üzerinden uygulama yapılması gerektiği konusunda birlik bulunmaktadır.[5]

2) Zincirleme suçu oluşturan bağımsız suçlardan basit suçun tamamlanmış olması, nitelikli suçun ise teşebbüs aşamasında kalması halinde temel cezaya esas alınacak suçun niteliği sorunu

Zincirleme suçu oluşturan suçlardan daha nitelikli olan suçun teşebbüs aşamasında kalması, basit suçun ise tamamlanması halinde, temel cezaya hangi suçun esas alınacağı hususunda öğreti ve uygulama da; farklı görüşler bulunmaktadır.

Tamamlanmış suçun temel cezaya esas alınması hakkaniyet kuralına daha uygun olsa dahi, bu şekildeki bir uygulamanın daha farklı sorunların meydana gelmesine neden olacağını ifade edebiliriz.

Çünkü zincirleme suça, bağlanan sonuçlardan en önemlisi olan zaman aşımı süresi hangi suça göre tespit edileceği problemi ortaya çıkabilir.

Tamamlanmış olması nedeniyle daha basit suç temel cezaya esas alınması halinde, 5237 sayılı TCK'nin 43. maddesindeki artırım hükümlerinin tatbikiyle, hüküm fıkrasında hiç gösterilmeyen suçun nitelikli halinin zaman aşımı süresinin belirlenmesinde dikkate alınması da mümkün olmayacak ve suçun nitelikli halinin hiç işlenmemiş gibi kabul edilmesi de söz konusu edilemeyecektir.

Örneğin, aynı işyerinde değişik zamanlarda aynı suçun basit şeklini zincirleme bir şekilde işleyen sanık ile suçun basit ve nitelikli halini zincirleme bir şekilde işleyen sanık arasında herhangi bir farkın bulunmadığı sonucuna ulaşılacaktır.

Bu durumda da ceza hukukunun temel ilkeleri olan kanun önünde eşitlik, hakkaniyet ve adalet ilkeleri zedelenmiş olacaktır.

Tamamlanmış olan eylem suçun basit halini, teşebbüs aşamasında kalmış eylem ise suçun nitelikli halini oluşturuyorsa, bu durumda her bir suç için ayrı ayrı uygulama yapılarak sonucuna göre hangi suç daha ağır cezayı gerektiriyor ise o suç üzerinden zincirleme suç hükümleri uygulanmalıdır.[6]

3) Teşebbüs aşamasında kalan suçta aynı zamanda ağırlatıcı bir nedenin bulunması halinde bu ağırlatıcı neden uygulanıp uygulanmayacağı sorunu

Zincirleme suçu oluşturan bağımsız suçlardan birisi için geçerli olan ağırlaştırıcı nedenin, örneğin hırsızlık suçunun gece vaktine rastlayan zaman dilimi içerisinde işlenmesi halinde uygulanıp uygulanmayacağı konusu da karşımıza bir sorun olarak çıkabilir.

Yargıtay, burada ağırlaştırıcı nedenin uygulanabileceğini düşünmektedir. Örneğin, zincire tabi olan 1. Suçun gündüz diliminde, 2. Suçun da gece diliminde işlenmesi halinde ağırlaştırıcı neden uygulanabilecektir.[7]

4) Zincirleme suçta ceza miktarı sınırlaması sorunu

Zincirleme suç hükümlerinin uygulanması halinde zincirleme suça dâhil olan bağımsız suçların müstakil olarak ayrı ayrı uygulanması sonucu çıkan toplam cezadan daha fazla cezaya hükmedilmesinin mümkün olup olmadığı konusu da soruna neden olmaktadır.

Yargıtay’a göre, zincirleme suç hükümleri uygulanarak verilecek ceza, teselsülü oluşturan her bir suçun müstakil olarak belirlenen cezalarından az, toplamlarından ise fazla olmamalıdır.[8]

YARGITAY UYGULAMASI

Yargıtay, sanığın aynı mağdura karşı aynı suç işleme kararı altında eylemlerini gerçekleştirmesi halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğine hükmetmektedir.

İlk suçun tamamlanmış, ikinci suçun ise teşebbüs aşamasında kalmış olması halinde, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması açısından esas alınacak suçun daha fazla cezayı gerektiren halinin, her bir suç ile ilgili ayrı ayrı uygulama yapılıp ve sonuçlarının karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi gerekmektedir.[9]

Yargıtay, lehe temyiz davası üzerine suçun niteliğinin tespitinde hataya düşüldüğünün belirlenmesi halinde, hükmün eleştiri yapılmak suretiyle onanmasının mümkün olmadığına hükmetmektedir.[10]

Yargıtay, zincirleme suç durumunda, zincirleme suçu oluşturanlardan en ağır sonuç doğuran suçun temel cezanın belirlenmesinde esas alınması gerektiğini ve sonra 5237 sayılı TCK'nin 61. maddesindeki sıra gözetilerek TCK’nin 43. maddesi uyarınca temel cezanın artırılması gerektiğini düşünmektedir. Ancak, zincirleme suç nedeniyle verilecek ceza, zincirleme suçlardan ayrı ayrı hüküm kurulduğunda verilecek toplam cezadan fazla olamayacaktır.[11]

Yargıtay’a göre, zincirleme suçun bulunduğu hallerde, zincirleme suçu oluşturan suçlardan ayrı ayrı hüküm kurulmuş ise, temyizin sanık lehine olup olmamasına bakılmaksızın hükmün bozulması gerekir.[12]

Zincirleme suç koşullarının varlığı, birden çok işlenmesi hallerinde ve somut olayın durumuna göre tartışılmalıdır. Burada zincire bağlı suçların teselsül olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorunu tartışmaya açılmalıdır. Örneğin Yargıtay, 3 ayrı mağazadan gerçekleşen hırsızlık olayında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşmadığına hükmetmiştir.[13]

Örneğin, Hırsızlık eyleminin aynı tarihte gündüz ve geceleyin işlenmesi halinde, suçlardan dolayı ayrı ayrı uygulama yapılarak sonucuna göre daha ağır cezayı gerektiren suç üzerinden zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekir.[14]

Zincirleme suç hükümleri uygulanarak verilecek cezanın da teselsülü oluşturan her bir suçun müstakil olarak belirlenen cezalarından az, toplamlarından ise fazla olmaması gerektiği gözetilerek hüküm kurulmalıdır.[15]

Aynı kişiye yönelik eylemlerin farklı tarihlerde işlenmesi halinde zincirleme suç şartlarının bulunup bulunmadığı inceleme konusu yapılmalı ve zincirleme suçun şartlarının olup olmadığı araştırılmalıdır.

Örneğin, müştekinin evinin önündeki kamyonun kasasından 19.03.2009 günü hırsızlık suçunu işledikleri, 05.04.2009 günü de hırsızlık için kamyonun kasasına çıktıklarında görülerek faillerin yakalandıkları olayda, faillerin eylemlerinin zincirleme tek hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeli ve failler hakkında 5237 sayılı TCK’nin 141/1, 143 ve 43. maddeleri ile uygulama yapılmalıdır.

Yargıtay bu olayda failler hakkında iki ayrı suç kabulüyle iki ayrı ceza verilmesini bozma nedeni yapmıştır.[16]

Aynı mağdura yönelik eylemlerin gerçekleştirme tarihleri zincirleme suçun belirlenmesinde önemlidir.

Örneğin, aynı mağdura aynı gün farklı saatlerde eylemlerin gerçekleştirilmesi halinde eylemler zincirleme suç kapsamında değerlendirilebilecek midir?

Yargıtay, faillerin olay günü saat 19.00 da ATM para makinesinin kapısını levye ile açtıkları sırada alarmın çalması üzerine kaçtıkları, on dakika sonra geldiklerinde polis veya görevli görmeyince gece devam etmek için çevrede dolaştıkları saat 3.30 da tekrar oksijen tüpü ile makineyi açmaya çalışırken yakalandıkları olayda, faillerin iki hareketi tek bir hırsızlık suçunu gerçekleştirmek için yaptıklarını, koşulları oluşmayan 5237 sayılı TCK'nın 43/1. maddesi uyarınca uygulama yapılmasının hatalı olduğunu ifade etmiştir.[17]

Yargıtay, 21.12.2009 tarihinden birkaç gün önce ne şekilde gerçekleştirdikleri belli olmayacak şekilde müştekinin minibüsünün torpido gözünden çaldığı yedek anahtarın uzaktan kumandası ile olay günü gece sayılan zaman diliminde minibüsün kapılarını açıp içinden hırsızlığa teşebbüs eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 142/2-d, 143, 43/1 maddelerine uyan haksız şekilde elde bulundurulan anahtarla kilit açmak suretiyle gece vakti zincirleme hırsızlık suçunu oluşturduğuna hükmetmiştir.[18]

Yargıtay’ın bu olayda teşebbüs hükümlerini uygulamadığı ve ağırlaştırıcı nedeni (gece vakti) tatbik ettiği görülmektedir.

Failin tek bir eylemle birden fazla mağdura yönelik olarak gerçekleştirdiği eylemlerde, failin eyleminin mağdurun aynı kişi veya farklı kişilere karşı gerçekleştirdiğini bilip bilmemesi veya mağdurun farklı kişiler olup olmadığını tespite ilişkin ölçütlerin varlığı halinde nasıl değerlendirme yapılması gerektiği bazen sorun olabilir. Bu durum zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekip gerekmediği noktasında önem kazanmaktadır.

Şayet, fail aynı mağdura yönelik olarak eylemi gerçekleştirdiğini düşünüyor ve bunu haksız kılan ölçüt ve değerlendirme unsurları da bulunmuyorsa tek suç, fakat fail farklı mağdurlara yönelik eylem gerçekleştirdiğini bilebilecek durumdaysa zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekir.

Örneğin, sanığın, on (10) ayrı mağdura ait olup, bodrum katında bir arada bulunan ve toplam 600 Lira kıymetinde olan on (10)adet su sayacını söküp (aynı zamanda) çaldığı olayda, doğal olarak tek olmayan bu fiillerin hukuken tek bir fiil olarak kabul edilmesi ve nitelikli hırsızlık suçundan (TCK m. 142/2-h) bir kez ceza verilmesi, ancak; bu tek fiilin birden fazla kişiye karşı işlenmesi nedeniyle verilecek cezanın TCK'nın 43/2. maddesinin yollamasıyla aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca artırılması gerekir.[19]

Yargıtay bu olayda, mağdur tek olsaydı fiili de tek sayılacağından, bu olayda mağdur sayısınca hırsızlık suçunun oluştuğunu kabul ile gerçek içtima hükümlerinin uygulanmasının doğru olmadığını dile getirmiştir.

Belirtmek gerekir ki, 5237 sayılı TCK’nin 43/2 maddesinde ifade edilen, Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda teşebbüs hükümlerinin uygulanmasında yukarıda ifade edilen sorunlar ile karşılaşılmayacaktır.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

---------------------

[1] Öğretide, teşebbüs aşamasında kalan suçla tamamlanmış suç arasında zincirleme suç ilişkisi varsa, tamamlanmış suç; basit suçla ağırlaştırılmış suç arasında zincirleme suç ilişkisi varsa, ağırlaştırılmış suç için belirlenen ceza üzerinden artırım yapılması gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır. Bu yazarlara göre, teşebbüs aşamasında kalan suç tamamlanmış suça nazaran daha ağır cezayı gerektirdiği durumlarda artırım teşebbüs aşamasında kalan suça verilen ceza üzerinden yapılmalıdır. Bkz.; Türkan Yalçın Sancar, Müteselsil Suç, Ankara, 1995, s. 12.

[2] Nitekim Ceza Genel Kurulunun 20.03.1973 gün ve 388-265 sayılı kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır. Öğretide de; suçun basit şeklinin tamamlanması, ağırlaşmış şeklinin ise teşebbüs derecesinde kalması halinde, 765 sayılı TCK’nin 80. maddesindeki “terettüp edecek ceza” ibaresi, o suç için kanunda gösterilen cezayı değil, fakat hâkimin tayin edeceği somut cezayı ifade ettiği için, bu gibi durumlarda, hakim tarafından tayin edilecek suçun tamamlanmış basit şeklinin cezası ile teşebbüs derecesinde kalmış ağırlaşmış şeklinin cezasını karşılaştırmak ve bu somut cezalardan hangisi daha fazla ise, artırmayı onun üzerinden yapmak gerektiği yönünde görüşler ileri sürülmüştür. Bkz.; Kayıhan İçel, Suçların İçtimai, İstanbul 1972, s. 153.

[3] Osman Yaşar/Hasan Tahsin Gökcan/Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 1. Cilt, Ankara, 2010, s. 1221.

[4] YCGK, E: 2012/13-1543, K: 2013/257, KT: 21.05.2013.

[5] YCGK, E: 2012/13-1543, K: 2013/257, KT: 21.05.2013.

[6] Nitekim YCGK’nun 20.03.1973 gün ve 388-265 sayılı kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır.

[7] Y.2.CD, E. 2016/14454, K. 2018/15875, T. 19.12.2018: “…Kamera kayıtlarına göre zincirleme suç kapsamındaki teşebbüs aşamasında kalan ikinci hırsızlık suçunun 04.11.2013 günü saat 19:39 sıralarında gerçekleştirildiği, UYAP'tan alınan güneşin doğuş ve batış zamanlarını gösteren çizelgeye göre, suç tarihinde güneşin batış saatinin 17:01 olduğu ve TCK'nın 6/1-e maddesine göre gece vaktinin saat 18:01’de başladığı, böylece ikinci hırsızlık suçunun gece vakti işlenmeye teşebbüs edildiği anlaşılmakla; sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde aynı Kanun'un 143. maddesinin uygulanmamış olması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış; gerekçeli karar başlığında suç tarihi olarak 04.11.2013 ve 11.11.2013 tarihleri yerine sadece 04.11.2013 tarihinin yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiş; TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir….”

[8] YCGK, E: 2012/13-1543, K: 2013/257, KT: 21.05.2013.

[9] YCGK, E: 2012/13-1543, K: 2013/257, KT: 21.05.2013.

[10] YCGK, E: 2012/13-1543, K: 2013/257, KT: 21.05.2013. Ayrıca bkz.; YCGK, 19.03.2013 gün ve 29-94 sayılı kararı

[11] YCGK, E: 2012/13-1543, K: 2013/257, KT: 21.05.2013.

[12] YCGK, E: 2012/13-1543, K: 2013/257, KT: 21.05.2013.

[13] Y.2.CD, E. 2018/2274, K. 2018/5522, T. 03.05.2018

[14] Y.2.CD, E. 2014/30048, K. 2017/2840, T. 13.03.2017: “… Sanığın gündüzleyin demiryolundan söktüğü malzemeleri çalması şeklinde gerçekleştirdiği eylemin 5237 sayılı TCK'nın 142/1-a maddesinde; sanığın aynı tarihte gece vakti aynı yerden demiryolu parçası çalarken yakalanmaları şeklinde gerçekleşen ve teşebbüs aşamasında kalan eyleminin ise 5237 sayılı TCK'nın 142/1-a, 143 ve 35. maddelerinde düzenlenen suçu oluşturduğu nazara alınarak…”

[15] Y.2.CD, E. 2014/30048, K. 2017/2840, T. 13.03.2017.

[16] Y.6.CD E. 2010/2473, K. 2011/397, T. 25.01.2011.

[17] Y.13.CD, E. 2018/1054, K. 2018/2551, T. 22.02.2018.

[18] Y.13.CD, E. 2013/1049, K. 2014/479, T. 14.01.2014.

[19]YCGK, E. 2017/566, K. 2017/317, T. 06.06.2017