Rehin hakkı, kanunda öngörülen özel durumlar dışında alacaklıya yapılacak ödemeyi belirli bir şey üzerinde teminat altına alan bir sözleşme ile yapılmaktadır. Bu doğrultuda uygulamada sıkça karşılaşılan bir diğer teminat müessesesi olan ipotek ile karıştırılmamalıdır. Rehin hakkı taşınır ve taşınmaz mallar için kurulabilmektedir. Taşınmazlar için kurulan rehin hakkına ipotek denmektedir. Taşınmaz rehininin kanunda sayılan durumlarda (ipotek, ipotekli borç senedi veya irat senedi) kurulabilir. Belirttiğimiz üzere asıl olan rehin hakkının sözleşme esaslı olmasıdır. Yani rehin hakkını doğuran sebep taraf iradelerine bağlı olarak kurulmasıdır. Yasaya dayanan rehin ise bunun istisnasıdır. Rehin sözleşmesi tarafların mevcut veya müstakbel bir borcun ödenmesini veya ifa edilmesini güvence altına almak amacıyla taşınır varlık üzerinde teslime gerek olmaksızın sınırlı ayni hak tesis etme yönünde oluşmalıdır. Bu minvalde hazırlanan rehin sözleşmesi güvenli elektronik imza veya noter huzurunda imzalanması gerekmektedir. İmza edilen rehin sözleşmesi noterliklerde Taşınır Rehin Siciline (TARES) tescil edilmekle Kanun çerçevesinde geçerli bir rehin hakkı kurulmuş olur. Netice olarak rehin hakkı alacaklının alacağını güvence altına alınması için öngörülen bir müessesedir. Alacağını belirlenen süre içerisinde tahsil edemeyen alacaklı, teminat olarak aldığı rehini paraya çevirerek tahsil edip alacağına kavuşabilmektedir. Pek tabii bu tahsil icra yoluyla olabilmektedir. Çalışmada taşınır rehinlerinin hem ilamsız hem de ilamlı icra yoluyla paraya çevrilmesini ele alacağız.

İcra ve İflas Kanunu’nun 45.maddesi gereğince; ‘’ Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir.’’  Pek tabii bu kuralın istisnaları mevcuttur. İstisnaları kısaca izah etmek gerekirse;

- Rehinli Malın Satış Bedelinin Alacağı Karşılamaması (İİK 152)

- Alacağın Kambiyo Senetlerinden birine dayanması (İİK45)

- İpotekle Temin Edilmiş Faiz ve Senelik Taksit Alacakları (İİK 45/4)

- Gemi Alacaklıları (TTK 1378)

- Konut Finansmanından Kaynaklanan Rehinli Alacaklar (6362 sayılı Kanun 57)

Ayrıca doktrinde kabul edilen görüşe göre Alacaklı, alacağına teminat olan ipotek hakkından açıkça feragat eder ise alacaklı borçlu hakkında artık haciz veya iflas yollarına başvurabilir.

Taşınır Rehininin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İlamsız İcra Takibi

Alacaklının, alacağına ilişkin rehin hakkının bir ilama ya da İİK ve diğer özel kanunlarda düzenlene ilam niteliğindeki bir belgeye dayanmıyor ise alacaklının başvuracağı genel haciz yolu bir diğer ifadeyle ilamsız icra yoludur. Bu takip yolunda da alacaklının takip talebi üzerine borçluya bir ödeme emri gönderilir. Ancak, takip talebinde ve ödeme emrinde bu takip yolunun ve rehine konu olan taşınırın özellikleri açıkça belirtilir. Ayrıca rehin üçüncü kişi tarafından verildiyse söz konusu kişiye ait bilgilerde takip talebinde açıkça belirtilmelidir. Aksi bir durum olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir. Bunun dışında, süreç tıpkı genel haciz yolu ile takipteki süreç gibidir.

Alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğü borçluya bir ödeme emri (Örnek-8) gönderir. İcra dairesi göndereceği bu ödeme emri ile borçluya, yedi gün içinde rehin hakkına itiraz etmez ve de on beş gün içinde ödeme yapmaz ise rehinin satılacağını, yedi gün içinde rehin hakkına açıkça itiraz etmezse, artık bu takipte rehin hakkını kabul etmiş sayılacağını, sadece rehin hakkına itiraz edilmesi halinde, alacaklının, rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takipten vazgeçerek, takibin genel haciz yolu ile devamını isteyebileceğinin ihtarını yapar. Ödeme emrini alan borçlu, yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edebilir. Borçlu yedi gün içinde itiraz etmez ve on beş gün içinde borcu ödemezse takip kesinleşir. Fakat rehinli haciz yolunda diğer takiplerde olduğu gibi haciz işlemleri safhası yoktur. Alacaklı İİK 150-e gereğince ödeme emrinin tebliğinden itibaren altı ay içerisinde satış talep edebilir. Şayet alacaklı süresi içerisinde talep etmez ise takip kendiliğinden düşer.

Borçlu süresi içerisinde ödeme yapar ise dosya zaten infaz olur. Lakin borçlu süresi içerisinde itiraz eder ise takip durur. Alacaklının, itiraz üzerine duran takibe devam edilebilmesi için bu itirazı bertaraf etmesi gerekmektedir. İtirazın bertaraf edilebilmesi için, genel haciz yolunda başvurulan itirazın kaldırılması ya da itirazın iptali yollarından birine başvurmak zorundadır. İtiraz duruma göre ilgili yargı makamı tarafından bertaraf edilirse takip kesinleşir ve alacaklı satış isteyip alacağına kavuşur. Eğer yargı makamı itirazın muhtevasına göre borçluyu haklı bulur ise takibi iptaline karar verir.

Taşınır Rehininin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İlamlı İcra Takibi

İlamlı icra takibi, bir ilam ya da ilam niteliğinde belgeye dayanan alacaklar için başvurulabilecek cebrî bir icra yoludur. Yasa koyucu ilamların konularının farklılığı sebebiyle para ve teminat alacaklarının ilamların icrası ve para-teminat alacağı dışındaki ilamların icrası için ayrı hükümler koymuştur. İlam yargı mekanizmalarının vermiş olduğu kararlardır. Bunun dışında bir de İİK 38 vd.  ve diğer özel kanunlarda sayılan belgeler ilam niteliğindedir. Bu noktada ehemmiyet arz eden husus ise bir belgenin ilam niteliğine haiz olabilmesi için bunun ancak kanunla düzenlemesi gerekir.

Bu noktada taşınır rehinin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takiplerde uygulamada sıkça karşılaşılan bir hususu izah etmek yerinde olacaktır. Hangi belgelerin ilam niteliğinde sayılacağının kanunla sınırlandığını belirtmiştik. Uygulamada karıştırılan husus İİK 38’de öngörülen ‘’…para borcu ikrarını havi re’sen tanzim edilen noter senetleri…’’ kısmıdır. Nitekim burada alacağa dair söz konusu belgenin ilam niteliğinde olması için hem ikrarın hem de bu ikrarın noterde düzenlenmesi şartı aranmıştır. Yani ikrar belgenin ilam niteliğine haiz olması için tek başına eksik kalmaktadır. Söz konusu ikrarın noter huzurunda tanzim edilmesi şarttır. Yüksek mahkemenin de kararları bu doğrultudadır. Nitekim Yargıtay, 12. Hukuk Dairesi 2014/17151 Esas, 2014/22551 Karar, 25/09/2014 tarihli bir kararında ‘’adi nitelikte rehin sözleşmesine dayalı olarak rehinin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapmasına..’’ yasal olanak olmadığına hükmetmiştir. Ayrıca söz konusu ikrarın taraflar arasındaki bir sözleşme ile düzenlenmesi ve borç muaccel olduğunda borca dair belgeni (rehin sözleşmesi vs.) noterle ihtar edilmesi söz konusu rehin alacağının dayanak oluşturduğu belgeyi ilam niteliğine getirmez. Uygulamada bu noktada sürekli hatalar yapılmaktadır. Bu noktaya dikkat edilmesi elzemdir.

Taşınır bir mal üzerindeki rehin hakkı bir ilama veya kanunda belirtilen ilam niteliğindeki bir belgeye bağlanmışsa, taşınır rehini sahibi alacaklı, rehinin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapabilir. Taşınır rehininin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip kanunda teferruatlı bir şekilde düzenlenmemiştir. Bu kapsamda İİK 150/h maddesi düzenlemesine göre taşınır rehininin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takiplerde “alacağın veya rehin hakkının yahut her ikisinin bir ilamda veya ilam mahiyetini haiz belgelerde tespit edilmiş olması halinde, ilamların icrasına dair hükümler kıyasen uygulanır.”

Alacaklı elindeki ilam bilgilerini de belirten bir takip talebi ile yetkili icra dairesine başvurur. Alacaklının takip talebi üzerine icra müdürü borçluya ve varsa rehinli malın malikine ödeme emri yerine İİK 32 uyarınca yedi gün içinde borç ödenmez veya icranın geri bırakılmasına ilişkin bir karar getirilmezse rehinin satılacağı ihtar edilen bir icra emri (Örnek-44) yollar. Borçlu yedi gün içinde borcu ödemez veya icranın geri bırakıldığına dair bir karar getirmezse, rehinin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip kesinleşir. Rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takipte de haciz işlemleri süreci bulunmamaktadır. Buna göre alacaklı icra emrinin tebliğinden itibaren altı ay içerisinde rehinli malın paraya çevrilmesini yani rehine konu olan taşınırın satışını talep etmek zorundadır. Bu süre içerisinde talepte bulunmazsa takip kendiliğinden düşer.

Netice

Netice olarak görülmektedir ki taşınır rehininin paraya çevrilmesi yoluyla takip büyük oranla genel haciz yolu sürecine benzetmektedir. Fakat birebir aynısı değildir. Söz konusu alacak rehine bağlı olduğu zaman genel haciz yolu ile yapılan takiplerden farklı olarak önce rehine başvurma zorunluluğu, rehinin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takiplerde haciz işlem safhasının olmaması gibi önemli farklar bulunmaktadır. Bu nedenle önümüze gelen bir rehinli bir alacağı direkt olarak icraya vermeden hangi takip yoluna başvurulması gerektiğine dair iyi bir analiz yapmak yerinde olacaktır. Ayrıca çalışmada belirttiğimiz üzere rehini paraya çevirmek için başvurulan ilamlı takip yolunda vekil olarak rehin sözleşmesinin adi nitelikte mi yoksa noter huzurunda mı tanzim edildiğine özellikle dikkat etmek gerekir.

Abdulkadir TOK

Hukuk Fakültesi Öğrencisi

KAYNAKÇA

Pekcanıtez Hakan, Atalay Oğuz, Özkan Meral Sungurtekin, Özekes Muhammet, İcra ve İflas Hukuku, Ankara: Yetkin Yayınları, 2013.

Pekcanıtez Hakan, Özekes Muhammet, İcra ve İflas Hukuku Pratik Çalışmalar, Ankara: Yetkin Yayınevi, 2014.

Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku; Ders Kitabı, İstanbul: Legal Yayıncılık, 2016.

Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku; El Kitabı, Ankara: Adalet Yayınevi, 2013.

Muşul, Timuçin, Teorik ve Uygulamalı İcra ve İflas Hukuku I,  Alfa Yayınları, İstanbul 2001.

Muşul Timuçin, Rehnin Paraya Çevrilmesi, Adalet Yayınevi, 2017-Ankara

Uyar Talih. İcra Hukukunda Rehnin Paraya Çevrilmesi, 2. Bası, 1992-Manisa

Ruhi, Ahmet Cemal-Canan, Rehin ve İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İcra Takibi, Seçkin Yayıncılık, 201-Ankara

Uyar Talih, Haczedilen Malların Paraya Çevrilmesini İsteme Hakkı, Yasa Hukuk, Mevzuat ve İçtihat Dergisi, C. XI, S. 1, Ocak 1988

Duran Osman, İcra Ve İflas Hukukunda Paraya Çevirme, Erciyes Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, 2013-Kayseri

Mete Cansu, Taşınır Rehni, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 19, Özel Sayı-2017, Sf. 1439-1471