Mal rejimi sözleşmesi uygulamadaki adı evlilik sözleşmesi ile taraflar, kanunun çizdiği sınırlar çerçevesinde yine kanunun belirlediği mal rejimlerinden birini seçebilirler. Kanununda düzenlenmiş dört tane mal rejimi vardır. Bu sebeple taraflar sadece bu dört mal rejiminden birini tercih edebilirler. Bunlar; edinilmiş mallara katılma rejimi, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığıdır.

Taraflar bu yönde bir sözleşme yapmamaları durumunda yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaktır. Daha açıklayıcı bir deyişle hangi mal rejimini seçtiğine dair bir sözleşmede bulunmamış olması durumunda taraflar, 4721 sayılı TMK gereği yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır.

Bu sebeple yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olmak istemeyen eşler bir mal rejimi sözleşmesi ile kanunda belirtilen diğer mal rejimlerinden birini seçebilirler.

TMK m. 203'e göre mal rejimi sözleşmesi evlilikten önce ve evlilikten sonra yapılabilir. Diğer bir deyişle taraflar daha evlenmeden önce tabi olacakları mal rejimini belirleyebileceği gibi evlilikten sonra da bir mal rejimi sözleşmesi ile tabi olacakları mal rejimini belirleyebilirler. Evlilikten önce mal rejimi sözleşmesi yapılması durumunda sözleşme evlilik ile yürürlüğe girmiş olacak ve tarafların evlenmesi ile seçmiş oldukları mal rejimi hükümlerine tabi olması mümkün olacaktır. Evlilikten sonra yapılan mal rejimi sözleşmesi ile taraflar evlilik anında herhangi bir mal rejimi seçiminde bulunmamış olduğundan mütevellit evlilik anı ile yasal mal rejimine, mal rejimi sözleşmesi yaptığı tarihten sonra ise seçmiş oldukları mal rejimine tabi olacaktır. Farklı bir anlatım ile evlilik öncesi yapılan mal rejimi sözleşmesi evlilik ile hüküm ve sonuç doğurur ve taraflar evlenme anı ile seçtikleri mal rejimine tabi olurken; evlilikten sonra yapılan mal rejimi sözleşmesi ile taraflar evlilik anında herhangi bir mal rejimi seçiminde bulunmadığı için edinilmiş mallara katılma rejimine, mal rejimi sözleşmesi yaptıkları tarih ile de seçmiş oldukları mal rejimine tabi olacaktır[1].

Taraflar evlilik öncesinde veya sonrasında mal rejimi sözleşmesi yapabilir. Fakat kanun bunun için bazı şartlar öngörmüştür. Zira TMK m. 204 gereğince mal rejimi sözleşmesi için bir ehliyet şartı öngörülmüştür aynı şekilde TMK m. 205'de de bir şekil şartı öngörülmüştür. Bu bağlamda taraflar dilediği gibi mal rejimi sözleşmesi yapamamaktadır. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi taraflar ancak kanunun çizdiği sınırlar çerçevesinde ve yine ancak kanunun öngördüğü mal rejimlerinden birini seçebilirler. Bu kapsamda ilk olarak olarak kanunun mal rejimi sözleşmesi yapabilmek için aradığı ehliyet şartını sonrasında ise şekil şartını inceleyeceğiz.

1) Ehliyet Şartı

Taraflar evlilik öncesinde veya evlilik sonrasında mal rejimi sözleşmesi yapabilirler. Ancak bunu için gerekli olan ilk şart, ehliyet şartıdır. Diğer bir deyişle TMK m.204'de yer alan ehliyet şartı sağlanıyorsa ancak taraflar mal rejimi sözleşmesi yapabilirler.

TMK m. 204/1'e göre mal rejimi sözleşmesi yapabilmek için ayırt etme gücüne[2] sahip olmak gerekir. Bu kapsamda ayırt etme gücüne sahip olmayan kişilerin mal rejimi sözleşmesi yapabilmesi mümkün değildir. Bu noktada mal rejimi sözleşmesi yapabilmenin ilk şartı tarafların ayırt etme gücüne sahip olması gerektiğidir. Pek tabiki her iki tarafın da ayırt etme gücüne sahip olması gerekmektedir. Bir tarafın ayırt etme gücüne sahip, diğer tarafın ayırt etme gücüne sahip olmaması durumunda yine mal rejimi sözleşmesi yapılamayacaktır. Yapılsa dahi ehliyet şartı eksikliğinden sözleşme kesin hükümsüz olacaktır.

TMK m. 204/2'ye göre küçük ve kısıtlı kişilerin yasal temsilcilerinin rızasının alınması zorunludur. Böylece küçük ve kısıtlılar mal rejimi sözleşmesi yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip olmanın yanı sıra yasal temsilcilerinin rızasını da almak zorundadır. Kanun metninde her ne kadar küçük dese de onu ergin olmayan diye anlamamız gerekmektedir[3]. Böylece küçük kişinin yasal temsilcisinin rızasını alması gerektiği sadece evlilik öncesi yapılan mal rejimi sözleşmesi için geçerlidir. Nitekim ergin olmayan kişi evlenme ile ergin olacağı için burada yer alan küçük şartını sağlamayacak ve ayırt etme gücüne sahipse ve kısıtlı da değilse tek başına mal rejimi sözleşmesi yapabilecektir[4]. Ancak evlilik öncesinde mal rejimi sözleşmesi yapmak isteyen çocuk yasal temsilcisinin rızasını almak zorundadır. Rızanın mal rejimi sözleşmesi sırasında bulunmasının zorunlu olup olmadığı doktrinde tartışmalıdır. TMK m. 205/2 gereğince de biz mal rejimi sözleşmesi sırasında yasal temsilcinin izninin gerekli olduğunu düşünmekteyiz[5]. Böylece sözleşme anında rızanın var olması gerekmektedir.

Tarafın kısıtlı olması durumunda da yasal temsilcisinin rızası gerekmektedir. Taraf kısıtlı olduğunda kendisine vasi atanacaktır. Bu durumda mal rejimi sözleşmesi için vasinin rızası gerekecektir. TMK m. 462 gereğince vasinin rızasının yanında vesayet makamının da izni gerekmektedir[6].

2) Şekil Şartı

TMK m. 205/1 göre mal rejimi sözleşmesi evlilikten önce veya sonra noterde yapılabilir[7]. Noterde onaylama veya düzenleme tarzında yapılabilir. Onaylama ve düzenleme tarzı noter senetleri arasındaki en temel fark, onaylama tarzı noter senetlerinde taraflar sözleşmeyi kendi aralarında yaparlar ve sonrasında o sözleşmeyi noter huzurundan imzalarlar. Düzenleme tarzı noter senetlerinde ise taraflar sözleşmeyi noter önünde yapar ve imzayı da noter önünde atar. Böylece onaylama tarzı noter senetlerinde, noter içeriğe hakim değildir ancak düzenleme tarzı noter senetlerinde taraflar sözleşmeyi noter önünde akdettikleri için noter içeriğe hakimdir. Diğer bir fark ise İİK m. 38 gereğince düzenleme tarzı noter senetleri ilam niteliğindedir. Böylece onaylama tarzı noter senetleri ilam hüviyetini haiz değildir.

Kanun noter önünde yapma şartı aradığı için tarafların kendi aralarında yapmış oldukları sözleşme geçerli olmayacaktır. Bu sözleşmenin noter önünde onaylanması halinde, sözleşme geçerli olacaktır.

TMK m. 205/1'nin devamında tarafların evlenme başvurusu yaptıkları sırada yazılı beyanda bulunarak mal rejimi sözleşmesi yapabileceği ifade edilmektedir. Böylece taraflar evlilikten önce noter dışında da mal rejimi sözleşmesi yapabilmektedir. Bu durumda şekil şartı bakımından taraflar evlilik başvurusu sırasında yazılı beyan ile hangi mal rejimini seçtiklerini bildirmesi ile mal rejimi sözleşmesi yapılması olacaktır.

TMK m. 205/2'ye göre mal rejimi sözleşmesinin taraflarca imzalanması zorunludur. Evlilik sonrası yapılan mal rejimi sözleşmesi ancak noterde yapılabildiği için tarafların imzası bulunmuş olacaktır. Buna karşılık taraflar evlilik öncesinde, evlilik başvurusu sırasında yazılı bildirim ile hangi mal rejimini seçtiğini bildirdiğinde bu yazılı bildirimde tarafların imzasının bulunması zorunludur. Devamında gerekiyorsa yasal temsilcilerinin de imzasının bulunması zorunludur denilmektedir. Böylece yukarıda ifade ettiğimiz ehliyet şartı olarak kabul edilen küçük ve kısıtlının yasal temsilcilerinin de rızasının gerekliliği, şekil şartı olarak ancak mal rejimi sözleşmesinde imza varsa geçerli olacaktır. Bu yönüyle yasal temsilcinin rıza şartı, sözleşmeye imza atması şekliyle geçerli olacaktır.

Ahmet ONAR

Hukuk Fakültesi Öğrencisi

Kaynakça

Aydos, Oğuz Sadık. “Eşlerin Geçmişe Etkili Mal Rejimi Sözleşmesi Yapabilmesi (4722 Sayılı Kanun m. 10/3)”. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi 22/3 (Aralık 2016), 383-393.

Demir, Pınar Özlem. Yasal Mal Rejimi Çerçevesinde Eşlerin Aralarında Yapabilecekleri Sözleşmeler. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005.

Dural, Mustafa - Öğüz, Tufan. Kişiler Hukuku. İstanbul: Filiz Kitabevi,2021.

Dural, Mustafa vd. Aile Hukuku. İstanbul: Filiz Kitabevi, 2022.

Kirkit, Ecem. “Mal Rejimi Sözleşmesi”. Terazi Hukuk Dergisi 17/191 (Temmuz 2022), 85-96.

-------------------

[1]  Bu anlattıklarımız 2002 tarihi sonrası evlilikler için geçerlidir. Zira 4721 sayılı TMK'dan önce yürürlükte olan 743 sayılı TMK’da yasal mal rejimi olarak mal ayrılığı rejimi kabul edilmekteydi. 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK ile de yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi öngörülmüştür. Bu sebeple 2002 öncesi yapılan evliliklerde 2002 yılına kadar olan kısım için 743 sayılı TMK gereği eşler mal ayrılığına tabi olacaktır. 2002 sonrası için 4722 sayılı TMK'nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 10. maddesinde taraflara 1 yıllık bir süre verilmiştir. Yani taraflar 4721 sayılı TMK'nın yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren 1 yıl içinde başka bir mal rejimini seçmemeleri halinde 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olmuş olacaktır. Bu haliyle taraflar 1 yıllık süre içerisinde bir başka mal rejimi seçmezlerse 1 Ocak 2002 tarihinden önce mal ayrılığına, sonrasında edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaktır. Bir seçimde bulunmaları halinde 1 Ocak 2002'den önce mal ayrılığına sonrası için de seçtikleri mal rejimine tabi olacaktır. Ancak 4722 sayılı Kanunun 10. maddesinin 3. fıkrasın gereği taraflar 1 yıllık süre içerisinde yapacakları mal rejimi sözleşmesi ile farklı bir mal rejimini seçmeleri halinde sözleşmeye bu seçilen mal rejiminin evlilik tarihinden itibaren geçerli olacağını kararlaştırabilirler. Diğer bir deyişle taraflar belirtilen 1 yıllık süre içerisinde yapacakları mal rejimi sözleşmesinde seçmiş oldukları mal rejiminin evlilik tarihinden itibaren kendilerine uygulanmasını kararlaştırabilirler. Böylece taraflar evlilik anından itibaren seçmiş oldukları mal rejimine tabi olmuş olacaktır. Bu konuda detaylı bilgi için bkz, Oğuz Sadık Aydos, “Eşlerin Geçmişe Etkili Mal rejimi Sözleşmesi Yapabilmesi (4722 Sayılı Kanun m.10/3)”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi 22/3 (Aralık 2016), 383 vd.

[2] Ayırt etme gücü, kişinin kendi iradesi ile bir fiili davranışta bulunabilmeye ve bu fiili davranışın sebep ve sonuçlarını idrak edebilmeye sahip olmasıdır. Bu konuda detaylı açıklamalar için bkz. Mustafa Dural - Tufan Öğüz, Kişiler Hukuku (İstanbul: Filiz Kitabevi, 2021), 57 vd. 

[3] Doktrinde Ecem Kirkit de mal rejimi sözleşmesi yapabilme ehliyeti bakımından ayırt etme gücüne sahip olmak , ergin olmak ve kısıtlı olmamak gerekir diyerek dolaylı olarak burada yer alan küçük ifadesinin ergin olmayan anlamına geldiğini düşünmektedir, bkz. Ecem Kirkit, “Mal Rejimi Sözleşmesi”, Terazi Hukuk Dergisi, 17/191 (Temmuz 2022), 88.

[4] Aynı yönde bkz. Pınar Özlem Demir, Yasal Mal Rejimi Çerçevesinde Eşlerin Aralarında Yapabilecekleri Sözleşmeler (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005), 37.

[5] Aynı yönde bkz. Kirkit, “Mal Rejimi”, 88. Demir, Yasal Mal Rejimi, 37.

[6] Demir, Yasal Mal Rejimi, 37. Mustafa Dural vd. Aile Hukuku (İstanbul: Filiz Kitabevi, 2022), 215.

[7] Demir, Yasal Mal Rejimi, 32.