Önleyici hukuk, özellikle ticari hayatta ortaya çıkabilecek önemli hukuki risklerin önceden analiz edilerek gerekli önlemlerin alınmasını ve bu şekilde sorunlar ortaya çıkmadan önlenmesini amaçlayan bir hukuk metodudur. Özellikle ülkemizde yargılama sürçlerinin çok uzun olması ve genellikle tarafların uzlaşmaya açık olmaması nedeniyle hukuki bir sorun ortaya çıktığında çözümü hem çok fazla zaman almakta hem de idari ve mali birtakım külfetleri beraberinde getirmektedir. Ayrıca; olası bir hukuki ihtilafın sonuçlarını öngörmek de pek mümkün olmamaktadır.

İşte bu nedenle; önleyici hukuk kapsamında gerekli analizler yapılarak bazı önlemlerin alınması ve basit tedbirlerle büyük sorunların önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Peki önleyici hukuk çalışmaları kapsamında neler yapılabilir?

Yönetici Eğitimleri

Malum; şirketlerin aktif günlük faaliyetleri ve şirket yöneticilerinin yoğun gündemleri nedeniyle çoğu zaman pratik hayatta karşılaşılabilecek riskler gözden kaçmakta ve aslında son derece basit bilgilendirmelerle önlenebilecek zararlar hem şirketler hem de yöneticileri açısından mali ve hukuki sorumluluklar doğurmaktadır.

Bu nedenle; özellikle kurumsallaşmayı başarmış ve önleyici hukukun önemini kavramış şirketler, belirli departmanlardaki yöneticilerinin belirli konularda bilgilenmeleri ve hem kendilerini hem de yönettikleri şirketleri muhtemel zarar ve sorumluluklara karşı koruyabilmeleri için, faaliyette bulundukları hukuk sistemine ve buna bağlı pratik uygulamalara ilişkin eğitimler almasını zorunlu kılmaktadır.

Özellikle günlük ticari faaliyetleri kapsamında akdettikleri sözleşmeler, ödeme tahsili amacıyla aldıkları çekler, senetler, ticari ilişkide bulundukları taraflarca yapılan taleplere ilişkin talep yönetim süreçleri, şirketin gizli bilgilerinin ve kişisel verilerin korunması, personel istihdamına dair uygulamalar ve benzeri birçok alan yöneticiler açısından büyük riskler teşkil etmektedir.

Bu doğrultuda; yoğun bir iş temposuna sahip olan üst düzey şirket yöneticileri, güncel iş dünyasına ve ticaret hayatına yönelik olarak filtrelenmiş basit hukuki bilgilendirmelerle hem yönettikleri şirketlerin hem de kendilerinin hukuki, mali ve cezai sorumluluklarını minimize etmiş olacaktır.

Risk Yönetimi Çalışmaları

Şirketler açısından en önemli konulardan biri de risk yönetimidir. Bazı büyük ölçekli şirketlerde bu konu hassasiyetle takip edilmekteyken, iş yoğunluğu ve güncel temposu yüksek olan kimi şirketlerde bu önemli husus çoğu zaman gözden kaçmakta ve bu nedenle öngörülüp önlenebilecek birçok risk şirketler açısından ciddi maliyetlere neden olmaktadır. 

Sözleşmelerin sadece düzgün bir şekilde hazırlanıp akdedilmesi değil, aynı zamanda çok sıkı bir şekilde takip edilmesi de önem arz etmektedir. Benzeri şekilde; şirketlerin ilişkili şirketlerle yaptıkları ticari faaliyetler nedeniyle transfer fiyatlandırması kapsamında taşıdıkları riskler, iş sözleşmelerindeki açıklar nedeniyle maruz kalabilecekleri maliyetler, sunulmuş teminatlarına, verilmiş taahhütlerine ilişkin riskleri de aynı şekilde şirketler açısından önemli zararlara yol açabilmektedir.

Bu doğrultuda; şirketler bünyesinde kapsamlı bir çalışma yaparak; şirket tarafından ticari faaliyetleri kapsamında akdedilen sözleşmelerin incelenmesi ve bu kapsamdaki hukuki risklerin tespit edilmesi, şirketin faaliyetlerinde yeknesaklığı sağlamak amacıyla şirket ihtiyaçları ve olası uyuşmazlıklar dikkate alınarak format sözleşmelerin oluşturulması, iş sözleşmelerinde ihtiyaç duyulan düzeltme ve revizyonların yapılması, şirketler hukukuna ilişkin olası hukuka aykırılıkların tespit edilmesi ve gerekli düzeltici işlemlerin yapılması gibi basit önleyici faaliyetlerle büyük hukuki risklerin önüne geçilmiş olacaktır.

Proje Talep Yönetim Süreçlerinin Takibi

Talep yönetimi süreçleri, özellikle büyük çaplı projeler gerçekleştiren şirketler açısından çok büyük önem arz etmektedir. Zira çoğunlukla projelerin hayata geçirilmesi sürecinde yaşanan sorunlar hukuki açıdan iyi yönetilmediğinden, bu süreçte şirketler önemli hukuki hak kayıplarına ve buna bağlı olarak da mali zararlara uğramaktadır.

Şöyle ki; proje yüklenicisinin ve/veya altyüklenicilerin muhtemel gecikmelerinin önlenmesi için gerekli hukuki tedbirlerin alınmaması, işverenlerin yükümlülüklerinin doğru şekilde tespitinin ve uygulamasının takibinin yapılmaması, yüklenici ve taşeron taleplerinin süresinde ve doğru şekilde cevaplanmaması, yazışmaların hukuka uygun şekilde yapılmaması ve benzeri nedenlerle projelerin tamamlanma tarihlerinin sarkması, yükümlülüklerini ifada temerrüde düşen yüklenicilere/alt yüklenicilere yaptırım uygulanamaması, ilave proje giderlerinin ve maliyetlerin doğması gibi birçok sorun hem projeyi hayata geçiren şirketler hem de projeyi finanse eden finans kuruluşları açısından önemli riskler teşkil etmektedir.

İyi bir talep yönetimi, proje finansmanı için kredi desteği almış olan projeler açısından da önemlidir. Zira bankalarca yürütülen proje finansmanları kapsamında kullandırılan kredilere ilişkin en önemli husus, ilgili kredi tutarlarının risk-teminat dengesi bozulmadan, belirlenen itfa planına uygun olarak geri ödenmesidir. Bu durumda; elbette ki finanse edilen projenin sözleşmelere ve iş programına uygun olarak ifa edilip sonuçlandırılmasına bağlıdır. Bu nedenle; bir kredi sözleşmesi kapsamında finanse edilen projelerin hukuki olarak takip edilmesi hem krediyi kullandıran bankalar hem de ilgili kredi tutarlarının geri ödenmesiyle yükümlü olan şirketler açısından hayati öneme haizdir.

Personel İstihdamı Süreçlerinin Yönetimi

Şüphesiz ki; işverenlerin en büyük sorunlarından biri, mevcut insan kaynaklarını doğru şekilde yönetmek ve işten çıkarmalar nedeniyle şirketlerin uğrayacağı zararları en aza indirmektir. Özellikle ülkemizde iş mahkemelerinin “işçi lehine yorum” prensibini benimsemiş olması, birçok şirket açısından kaçınılmaz zararların ve maliyetlerin doğmasına yol açmaktadır. Kimi zaman bu maliyetler kaçınılmaz olmakla birlikte; çoğu zaman alınabilecek ufak tedbirler alınmadığı ve atılabilecek doğru hukuki adımlar atılmadığı için, şirketlerin zararı büyümekte ve bu durum ayrı bir maliyet kalemi oluşturmaktadır.

Bu nedenle; şirket yöneticilerinin ve şirketlerdeki insan kaynakları sorumlularının sahip oldukları hukuki avantaj ve haklardan, genel uygulamalardan ve basit bir şekilde alınabilecek tedbirlerden haberdar olması, şirket açısından önemli bir menfaat yaratacaktır.

Bu kapsamda; genel olarak insan kaynakları sorumlularının el kitabı niteliği taşıyacak bir rehberler hazırlanarak ilgili kişilerin mevcut iş sözleşmesi türlerinden, sözleşmelerin geçerlilik koşulları ve hazırlanmasında dikkat edilmesi gereken hususlardan, sözleşmelere konulabilecek şirketi koruyucu hükümlerden, sözleşme fesih tür ve usullerinden, sözleşme feshinde dikkat edilmesi gereken hususlardan, alınması gerekli tedbirlerden, ibraname, ikâle gibi iş hukukuna özel düzenlemelerin koşul ve geçerliliklerinden, arabuluculuk sisteminin iş hukukundaki yeri ve koşullarından haberdar edilmesi mümkün olacaktır.

Ayrıca; insan kaynakları biriminin ihtiyaç duyacağı iş sözleşmesi, ibraname, ikâle sözleşmesi, fesih bildirimi ve savunma talep yazısı gibi iş hukukuna dair birçok hukuki metnin matbu olarak hukuka uygun şekilde hazırlanması ve her bir işlemde bu matbu formların kullanılmasının sağlanması da süreç yönetimini kolaylaştıracak hem de olası hukuki risklerin önüne geçecektir.  

Bu şekilde; insan kaynakları birimi çalışan ve yöneticilerinin iş hukukuna dair genel işleyişte herhangi bir avukat desteği almadan hukuka uygun şekilde insan kaynakları süreçlerini yönetmeleri sağlanacaktır. Böylece; hem şirketin iş hukukuna ilişkin hukuki ihtiyaçları azalacak, hem de yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle şirketlerin maruz kalabileceği dava ve buna bağlı maliyetler önemli ölçüde düşecektir.