Hukukihaber.net olarak Avukat Vedat Oruç ile çok özel bir röportaj yaptık. Vedat Oruç’un çok farklı bir uğraşı alanı olduğunu öğrendik. Vedat Bey, hukuk  tarihi  alanında da hatırı sayılır bir arşive sahip.
 
Avukat Vedat Oruç, mesleğinden gelen bir tazyikle önceleri Osmanlı dönemine ait kadı kararları, hukuk kitapları, vekâletnameler, hisse senetleri, Sened-i Hakani denen padişah tapularını biriktirmeye başlamış. Ardından da Osmanlı’ya ve değişik ülkelere ait haritaları biriktirmiş.
 
Röportajımızın ana konusu, arşivinin en ilginç parçalarından birisi olan “TEŞKİLATINA GÖRE TAKSİMATI ADLİYE HARİTASI” üzerine olacak.
 
ESKİCİDEN SAHAF’A SAHAFTAN KOLEKSİYONA
 
Av. Vedat Oruç’a 1925 yılının Adli Teşkilat Haritasını nereden bulduğunu soruyoruz. Hikayesi ilginç. Kadıköy’de bir sahafın, eskiciden aldığı haritayı, Vedat bey’de sahaftan alıyor ve arşivine koyuyor.
 
Daha sonra bu orijinal haritayı, meslektaşlarının ve hukuk tarihine meraklılarının da istifade etmesi için özel tamburlu tarayıcılarda taratıp dijital ortama ve internet ortamına aktarıyor. Vedat Bey, 70 x 100 cm ebatlarındaki haritanın bastırılabilmesi ve büyütülebilmesi için tamburlu tarayıcılarda tarattığını ifade ediyor.


HARİTANIN TERCÜME SERÜVENİ

 

İnternet  ortamında bu haritayı gören Savcı Ahmet Yılmaz bu haritayı tercüme etmeye karar veriyor. Haritanın tercüme edilmiş halini de Vedat Bey’e hediye gönderiyor.

 

Vedat Bey, bir gün kendisini arayan Savcı Bey’in kendisiyle tanışmak istediğini ve haritayı tercüme etme serüvenini anlatıyor. Vedat Bey, Savcı Ahmet bey’i ziyaret ettiğinde Özcan Ahmet Bey’in dijital arşivinin çok geniş olduğunu, hukuk tarihine ışık tutacak bir çok Osmanlıca belge, harita ve kararlar bulunduğunu görüyor.

 

Haritanın orijinalinde kağıtta dezanformasyon, renk solmaları ve nemlenmeden kaynaklanan izler bulunmaktadır. Ancak, Savcı Ahmet Bey, bizzat kendisi bilgisayar programı ile dekupe ederek renkleri büyük bir titizlikle haritayı dijital ortamda orijinal haline getiriyor. Devamında da, haritada yer alan tüm yazıları birebir tercüme ederek gene bilgisayar programında, ilgili Osmanlıca metnin yanına Türkçe okunuşlarını da yazıyor.

Vedat Bey, Savcı Bey’in harita üzerindeki emeğine ve uğraşısına hayran kaldığını ifade ediyor.

 

ZELLİÇ BİRADERLER MATBAASI’NDA BASTIRILDIĞI BELİRTİLİYOR

 

Bu tarihi harita, dönemin Adalet Bakanlığı tarafından Osmanlı’da ferman gibi devlete ait önemli belgeleri basan Zelliç Biraderler Matbaası’nda bastırılmış. Dönemin Türkiye sınırlarını baz alan (mesela Hatay o günlerde Türkiye sınırları içinde değil) haritada bütün ülkedeki Müstakil Cinayet Mahkemeleri’nden, Ticaret Mahkemelerine, Sulh Hâkimliğinden, Başmüfettişliklere kadar bütün adli makam ve kadroların detayları veriliyor. Haritadaki kadro ayrışmaları farklı renklerle sağlanıyor.

 

Sadece mahkemeler değil, hukuk okulları, barolar ve müfettişlik mektepleri de farklı simgelerle il il yansıtılıyor. Özellikle bugünlerde var olmayan ‘Müstakil Cinayet Mahkemeleri’nin o dönemlerde aşiret sisteminin daha katı işlediği Doğu Anadolu Bölgesi’nde yoğunlaştığı, Ege ve Marmara bölgelerinde de Ticari Mahkemelerin fazlalığı dikkat çekiyor. Hangi ilde kaç hâkim ve adli personelin bulunduğu da net bir şekilde görülüyor.

 

YARGITAY ESKİŞEHİR’DE

 

1925 tarihli Türkiye’nin Adli Teşkilat Haritası incelendiğinde Yargıtayın o dönemde Ankara yerine Eskişehir’de olduğunu görüyoruz.

 

 

İSTANBUL’DA 5 CEZA MAHKEMESİ VAR!

 

Harita incelendiğinde İstanbul’da 5 tane Ceza Mahkemesi olduğu, Ticaret Mahkemesi’nin ise sadece İstanbul’da 3 tane ve İzmir’de 1 tane olduğunu görmekteyiz.

 

Haritadaki bazı mahkemeleri şu şekilde sıralayabiliriz:

 

Sulh Mahkemesi: Ankara’da 2, İzmir’de 2, İstanbul’da 30, Kastamonu’da 2, Konya’da 2, Edirne’de 5, Kırklareli’nde 1, İzmit’te 1, Zonguldak’ta 1, Kastamonu’da 2, Samsun’da 1, Çankırı’da 1, Şebin Karahisar’da 1,Trabzon’da 1, Borçka’da 1, Ardahan’da 3, Ağrı’da 2, Muş’ta 3, Bitlis’te 3, Van’da 4, Hakkari’de 3 Yüksekova’da 1, Şemdinli’de 1, Şırnak’ta 2, Siirt’te 2, Diyarbakır’da 1, Tunceli’de 1, Erzincan’da 1, Malatya’da 1, Sivas’ta 1, Yozgat’ta 2, Niğde’de 1, Karaman’da 1, Afyonkarahisar’da 1, Isparta’da 1

 

Hukuk Mahkemesi: İzmir’de 2, Bursa’da 2, İstanbul’da 8, Trabzon’da 1, Ordu’da 1, Giresun’da 1, Samsun’da 1, Amasya’da 1, Bolu’da 1, Balıkesir’de 1, Aydın’da 1, Denizli’de 1, Adana’da 1, Eskişehir’de 1, Konya’da 1, Kayseri’de 1, Kütahya’da 1, Uşak’ta 1, Kırşehir’de 1

 

Ticaret Mahkemesi:   İstanbul’da 3, İzmir’de 1 Ticaret mahkemesi var.

 

Ceza Mahkemesi İstanbul’da 5, Bursa’da 1, İzmir’de 1, Konya’da 1, Adana’da 1, Kayseri’de 1

 

BAZI MAHKEMELER, MAKAMLAR, TABİRLER ŞİMDİ YOK

 

Av. Vedat Oruç, o dönem olan fakat şu anda olmayan bazı mahkemeler olduğunu söylüyor. Biz bu mahkemeler hangisi diye sorduğumuzda bu mahkemelerin, Müstakil Cinayet Mahkemesi, Mürettep Cinayet Mahkemesi, Merkez kazada Mukim Sulh Hakimi, Hakim-i Münferit olduğunu söylüyor. Bu mahkemelerin anlamlarını ise;

 

“MÜSTAKİL CİNAYET MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi olarak faaliyetini sürdüren mahkemeler olduğunu,

 

MÜRETTEP CİNAYET MAHKEMESİ: Müstakil Cinayet Mahkemesi olmayan bazı yerlerde lüzumu halinde o yerdeki diğer Ceza Mahkemesi hakimlerinin bir araya getirilmesi ile tertip ve teşkil edilerek kurulan Ağır Ceza Mahkemesi olduğunu, teşkil edilmesine sebep olan davalara bakmakla görevlendirildiklerini,

 

MERKEZ KAZADA MUKİM SULH HAKİMİ: Bir ilde merkez kaza denen il merkezinde ikamet edip merkeze yakın bazı ilçelere gidip bu ilçelerdeki davalara bakan, bir nevi gezici hakimleri ifade ettiğini, (Örnek olarak  Adapazarı’nda ikamet eden Sulh Hakiminin Sapanca’da ve Karasu’da davalara gidip bakması)

 

HAKİM-İ MÜNFERİT: Görev yaptığı yerde  adliye de tek hakimin görev yaptığını ifade diyor. Mesala o tarihte Yalova’da Tek Hakim’lik makamı varmış” olarak açıklıyor.

 

ADALET BAKANLIĞI MÜFETTİŞLERİ GÖREV YAPTIKLARI YERDE İKAMET EDİYORLAR

 

Haritadaki ilginç bir detay’da Mukim Müfettişlik ve Başmüfettişlik makamları ile ilgili.

 

MUKİM MÜFETTİŞ VE BAŞMÜFETTİŞLER: Görevlendirildikleri ilde ikamet eden müfettiş ve başmüfettişleri ifade ediyor. Mesela Antalya’da Müfettiş, Adana’da Başmüfettişlik makamı var. Müfettişler günümüzdeki gibi Ankara’da ikamet edip geçici görevlerle şehir şehir teftiş için dolaşmıyorlar, görevlendirildikleri şehirde  ikamet ediyorlar.

 

Günümüzde  Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin şehir şehir dolaştığını, aile ve sosyal hayatının olmadığını düşünürseniz o tarihlerdeki müfettişlik uygulamasının daha pratik, lokal çözüme daha yakın ve insani olduğunu söyleyebiliriz.


3 TAZMİNAT BÖLGESİ AYRIMI VAR

 

TAZMİNAT MAHALLİ: Haritanın detaylarında 1925 tarihinde 3 ayrı tazminat bölgesi olduğu ve çalışan personelin 3., 2., 1. Sınıf tazminat (mahalli) bölgesinde çalıştıkları  görülüyor.

 

SADECE 12 BARO VAR

 

Av. Vedat Oruç’un özellikle altını çizdiği bir diğer husus da o dönemde Türkiye’de her il de baro olmaması. O dönem baro olan şehirler ise şöyle:

 

Mersin

Adana

Konya

İzmir  

Menemen

Edirne

İstanbul

Adapazarı

Bursa

Eskişehir

Ankara

Samsun

 

İl olmamasına rağmen Menemen’de  Baro örgütlenmesi olması ilgi çekiyor.


EGE YERİNE "ADALAR" İSMİ KULLANILIYOR

 

Harita incelendiğinde Ege Bölgesi ibaresi veya Ege Denizi İbaresi yerine ADALAR BÖLGESİ ve ADALAR DENİZİ ibaresinin yer aldığı görülüyor. Vedat Bey, Osmanlı zamanındaki haritalarda ise, Ege Denizi'nin,  "Osmanlı Adalar Denizi" olarak adlandırıldığını söylüyor.

 

HATAY,  ÜLKE SINIRLARI İÇİNDE YER ALMIYOR

 

Harita incelendiğinde dikkatimizi çeken bir diğer nokta, Hatay’ın 1925 yılında Türkiye sınırları içinde olmadığı. Bu durum bize Hatay Meselesi’ni hatırlatıyor.

 

12 Eylül 1938’de kurulan Bağımsız Hatay Cumhuriyeti, 30 Haziran 1939’da Türkiye’ye katılma kararı aldı.

 

Haritayı her görenin ilk olarak 86 yıl önce il ve ilçesinde hangi mahkemelerin bulunduğuna baktığını anlatıyor Avukat Vedat Oruç. En çok da ‘Müstakil Cinayet Mahkemeleri’nin merak edildiğini vurguluyor.

 

Oruç, haritada o günkü şartlara rağmen çok ince ayrıntılara girildiğini, doğru okunabilmesi için de işaret dizini ve harf tanımları verilmesinin çalışmanın değerini arttırdığını söylüyor. Haritanın; oluşturulduğu dönem hakkında, sadece coğrafi ve fiziki açıdan değil, sosyokültürel açıdan da ipuçları verdiklerini hatırlatıyor.

 

 

1925’TE BAZI ŞEHİRLERİN İSİMLERİ ÇOK FARKLI

 

Av. Vedat Oruç, haritayı dikkatli incelediğinizde bazı yerleşim yerlerinin eskiden isimlerinin de farklı olduğunu bunlardan dikkatini çeken isimleri şöyle sıraladı:

 

Datça’nın o dönemdeki adı Reşadiye

 

Alanya’nın o dönemdeki adı Alaiye

 

Osmaniye’nin o dönemdeki adı Cebel-i Bereket

 

Elazığ’ın o dönemdeki adı Ma’muretil Aziz

 

Bingöl’ün o dönemdeki adı Çabakçur

 

Ağrı’nın o dönemdeki adı Karaköse

 

Tunceli’nin o dönemdeki adı Dersim

 

Hakkari’nin o dönemdeki adı Çölemerik

 

Şemdinli’nin o dönemdeki adı Şimdinan

 

Yozgat’ın o dönemdeki adı Bozok

 

Çanakkale’nin o dönemdeki adı Kale-i Sultaniye

 

Manisa Sarıgöl’ün o dönemdeki adı İnegöl

 

Manisa Sarıgöl’ün o dönemdeki adı İnegöl

 

Ankara Çubuk’un o dönemdeki adı Çubuk Abad

 

Ankara Kızılcahamam’ın  o dönemdeki adı Yaban Abad

 

Çorum Alaca’nın o dönemdeki adı Hüseyin Abad

 

Şebin Karahisar’ın o dönemdeki adı Karahisar-ı Şarki

 

Akçakoca’nın o önemdeki adı Akçaşehir

 

Gebze’nin o dönemdeki adı Geçdüze

 

Adli teşkilat haritası dikkatli incelense bir çok farklı yer adı daha çıkacaktır. 



 TERCÜME YAPILMIŞ HARİTA 


1925’TE TÜRKİYE 7 BÖLGE DEĞİL

 

Haritaya baktığımızda dikkatimizi çeken diğer bir husus haritanın bu günkü bölgelerden daha farklı şekilde renklerle ayrılması. Bunu Av. Vedat Oruç’a sorduğumuzda, O dönemde Türkiye’nin bölgelere ayrılmadığını, her bir rengin farklı bir Teftiş Mıntıkasını gösterdiğini söylüyor.

 

Haritada eflatun renkte gösterilen yerler Şarki Anadolu Teftiş mıntıkası

 

Kırmızı renkte gösterilen yerler Orta Anadolu Teftiş mıntıkası

 

Sarı renkte gösterilen yerler Akdeniz Teftiş mıntıkası

 

Yeşil renkte gösterilen yerler Adalar Denizi Teftiş mıntıkası

 

Turuncu renkte gösterilen yerler Karadeniz Teftiş mıntıkasını gösteriyor.

 

1925’TE SADECE İKİ  HUKUK FAKÜLTESİ VAR

 

Harita incelendiğinde sadece iki yerde Hukuk Fakültesi olduğu dikkatimizi çekiyor. Bu fakültelerden ilki İstanbul’da diğeri de Ankara’da.

 

İstanbul Hukuk Fakültesi

 

1877’de Osmanlı Meclis’i Mebusan’ında iyi yargıç yetiştirilmesi için daha iyi bir eğitimin verilmesi ve yeni bir hukuk mektebi kuruluşu tartışıldı. Adı Mekteb-i Hukuk-iSultani olan bu okul 1878’de kapatılarak, bunun yerine yeni bir Hukuk Mektebi düşünüldü. 17 Haziran 1880’de (5 Haziran 1926) Adliye Nezareti bahçesinde faaliyet gösterecek Mekteb-i Hukuk öğretime başladı. Sırasıyla bu iki okul, fakültenin esasını oluşturmuştur. II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. Yılı olan 1 Eylül 1900’de, Darülfünun’u Şahane açıldı. Mekteb-i Hukuk bunun içinde bir şube (Fakülte) haline getirildi.

 

20 Nisan 1912 tarihli Nizamname ile de bu kurum, İstanbul Darülfünun adını aldı. Tüzel kişilik kazanması ve bilimsel özerkliği elde etmesi, 11 Ekim 1919 tarihindedir. 21 Nisan 1924 tarihli Kanunu takiben, 11 Ekim 1919 tarihli nizamname yeniden değiştirilerek tüzel kişiliği tekrar düzenlendi. 7 Ekim 1925 tarihli İstanbul Darülfünun Talimatnamesi ile de bilimsel ve idari özerklik benimsendi.

 

Ankara Hukuk Fakültesi

 

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin temelleri zamanın Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un girişimiyle kurulan 5 Kasım 1925’te Kemal Atatürk tarafından törenle açılmış olan “Ankara Adliye Hukuk Mektebine” kadar uzanır. Atatürk, Hukuk Mektebinin kurulmasını Hukuk Devriminin başlangıcı olarak görmüştür. Ankara Adliye Hukuk Mektebi, aynı zamanda Cumhuriyetin ilk yüksek öğretim kurumudur.

 

1925 YILINDAKİ KADROLAR

 

Bakanlık Personeli, Mahkeme Reis ve Üyeleri Sayısı: 2504

 

Bakanlığa bağlı (Hukkam) Hakim/Savcı Sayısı: 2631

 

Memur ve Müstahdem Sayısı: 1889

 

Kalem ve Yazım Heyeti, Katip ve Mübaşir Sayısı: 1615

 

Hademe Sayısı: 563

 

Bakanlık Dairesi: 55

 

İcra Mahkemeleri: 158

 

Eytam (Yetimler İdareleri): 173

 

Genel Kadro Toplamı: 8533

 

Söyleşimizin sonunda Vedat Bey, ‘haritayı tercüme ederek hukuk camiası için okunur ve bilinir kılan sayın Savcı Ahmet Yılmaz’a kendi adıma ve hukuk tarihine meraklı tüm hukukçular adına şükranlarımı sunarım. Hukukihaber.net sitesine de hukukun hafızası diyebileceğim bu harita hakkında haber yaptığı için teşekkür ederim’ dedi.

www.hukukihaber.net




ORJİNAL HARİTA