Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri Kanunum. 25/III'e göre “İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz”. Koruma, üyelik güvencesinin başladığı an yani daha sözleşme kurulmadan önceki safhada, işe alınma anında başlar. Bunu örnekleyecek olursak bir işe girmek istediğinizde size sendika üyeliğiniz olup olmadığının sorulması sendikal özgürlüğe müdahaledir. İşveren, bir sendikaya üye olmayan işçilerle sendika üyesi olan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında çalışma şartları veya çalışmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamaz. Ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklıdır. Fakat ayrımcılığın kaynağı toplu iş sözleşmesi ise ayrımcılık yine kabul edilemeyecektir. Yine kanuna göre işçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz.

Peki işveren bu maddeye aykırı davranırsa bir sonucu olacak mı? İşverenin bu maddeye aykırı davranması sonucu işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminat ödemesine hükmedilir. Yani işveren işçinin sendikal haklarına müdahale ederse sendikal tazminat ödeme riski altında kalır. Sadece bu kadar da değil, aynı zamanda sendikal bir nedenle sözleşmenin feshi halinde işçi, işe iade talep hakkına da sahiptir. Burada artık işverenin sendikal nedenle sözleşmenin feshedilmediğini ispatlaması gerekir. İşçide aynı şekilde sendikal üyelik sebebiyle sözleşmesinin feshedildiğini ispatlayacaktır. İspat yükü önce işverene sonra işçiye aittir. İşçiden beklenen aslında bir karine oluşturmasıdır. Sendikal bir sebep varsa bir şekilde ortaya çıkacaktır. Hâkim burada artık sadece sözleşmenin feshinin sebebinin sendikal olup olmadığını denetleyecektir. Sonuç olarak işçi kendisi istiyorsa sözleşmesinin sendikal sebeple feshi halinde işe iade davası açabilecektir. Fakat o işte artık çalışmak istemiyorsa sendikal tazminatı veya ayrımcılık tazminatı için dava açacaktır.

Bu konuda en çok merak edilen sorulardan biri ise beyaz yakalıların durumudur. Öncelikle beyaz yakalı işçilerin sendikalara üye olma hakları yoktur algısı yanlıştır. Ancak toplu iş sözleşmelerinde “kapsam dışı personel” başlığı altında değerlendirilen beyaz yakalılar, sendika üyesi olsalar bile işyerinde imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanma konusunda sıkıntı yaşayacaklardır. Özel sektör işyerlerinde çalışanların bir kısmı, beyaz yakalı işçilerin kapsamına alınmaktadır. İşverenler, kapsam dışı personel oranını yüksek tutmaktadır. Aslında kapsam dışı personel İş Kanunu'na tabi işçi statüsündedir. Bu durumda bütün işçiler eşit haklara sahip olmalıdır şeklinde düşünmekteyim. İşyerinde yönetici konumunda olması sebebiyle kişi yönünden toplu iş sözleşmesinin uygulama alanı dışında kalan işçi, ancak kapsam dışı personel olarak tanımlanmalıdır. Kapsam dışı personel uygulaması Anayasa'ya da aykırılık oluşturmaktadır. Anayasa'nın 51. maddesinde; çalışanların ve işverenlerin, çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatleri ele alınmıştır. Zira kapsam dışı personel sendika üyesi olamadığı için kapsam içi personellerin yararlanabildiği haklardan yararlanamamaktadır. Bu sebeple kesinlikle düzenlenmesi gereken bir konudur.