I. Giriş

Daha önceki yazılarımızda  Trabzonspor-Fenerbahçe takımlarımız arasındaki mücadelede meydana gelen olayların hukuki değerlendirmesini yapmıştık. Akabinde futbolcuların ve teknik heyetin 6222 sayılı Kanun karşısındaki hukuki durumunu irdeledik. Bu çalışmada, futbolcular, teknik heyet üyeleri ve yöneticilere yönelik yapılan disiplin süreçleri, disiplin hukuku bağlamında incelenmesi amaçlanmaktadır. Türkiye Futbol Federasyonu'nun Futbol Disiplin Talimatı, sportmenliği ve disiplini korumak için kurallar ve yaptırımlar içermekte olup, futbolun evrensel dilinde ahlak ve fair play'in temel taşlarını oluşturmaktadır.

II. Disiplin Kurulunun Oluşumu ve Karar Süreci

Disiplin Kurulları, 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanun'un tanımlar ve kısaltmalar başlığı altında düzenlenen 2. maddesi uyarınca kulüpler ve kişiler tarafından işlenen her türlü disiplin ihlalini veya sportmenlik dışı davranışı, Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan Futbol Disiplin Talimatı çerçevesinde inceleyerek karara bağlayan kurulları ifade etmektedir. Türkiye Futbol Federasyonu bünyesindeki Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, futbol disiplin hukukunun uygulanmasında hayati bir vazifeye haizdir. Federasyon'un disiplin yargılaması süreci, futbolun iç düzenini korumak ve sportmenliğe aykırı davranışları incelemek için ayrıntılı çerçeveye sahiptir. Bu süreç, disiplin ihlallerinin araştırılması, değerlendirilmesi ve uygun görülen durumlarda yaptırım uygulanmasını kapsar. Özellikle, bir müsabakada meydana gelen olaylar sonrasında başlatılan disiplin yargılamasında takip edilen adımlar, hem ilgililere adil bir savunma hakkı sunar hem de futbolun değerlerinin korunmasına yönelik kararların alınmasını sağlar. Disiplin süreci, TFF Futbol Disiplin Talimatı'nın 85. maddesi uyarınca, TFF Hukuk Müşavirliği'nin bir sevk yazısı ile başlar. Bu yazı, soruşturulacak olayın ve ilgili kişilerin bilgilerini içerir. İlgili disiplin kurulu, idari tedbirleri ve ilgililerin savunmalarını değerlendirir, eksik bilgileri tamamlar ve gerekli gördüğünde rapor düzenleyenlerden ya da tanıklardan ek bilgi ve beyanlar alabilir. Tanıkların, belirlenen kısa bir süre içinde yazılı beyanda bulunmaları gerekir ki bu da sürecin hızlı ve etkin işlemesine olanak tanır. Karar verme aşamasında, disiplin kurulu, resmi raporlar ve varsa video gibi görsel veya işitsel kayıtlar dahil olmak üzere, eldeki tüm delilleri değerlendirir. Ancak bu deliller, yalnızca disiplin yönüyle ilgili olarak kabul edilir. Kurul, ayrıca, olayla sınırlı kalmaksızın diğer potansiyel ihlalleri de inceleme yetkisine sahiptir. Yargılama sırasında başka bir ihlal tespit edilirse, bu durum federasyon başkanlığına bildirilir. Disiplin kurulunun kararı, değerlendirme sürecinin ardından, hazır bulunan üyelerin salt çoğunluğu ile alınır ve her üye oy kullanır. Eğer oylar eşit çıkar ise başkanın oyu belirleyici olur. Alınan kararlar, tıpkı bir mahkeme kararı formatıyla ve gerekçeleriyle birlikte açıklanır ve ilgililere itiraz yolları ve süresi hakkında kararda bilgi verilir.

Disiplin Kurulu, soruşturmanın tamamlandığı günden itibaren üç gün içinde karar verir. Kurul, müsabaka esnasında meydana gelen olaylarla ilgili hakem kararlarının hiçbirini değiştirmez veya bozamaz. Hakemin saha içerisindeki futbolculara ilişkin disiplin (sarı ve/veya kırmızı kart gibi) uygulamaları ve sonuçlarını, ancak şahısta hata hallerinde ortadan kaldırabilir. İtiraz süreci, kararların mevzuata uygun ve adil olmasını sağlamak için önemli bir mekanizmadır. Bazı kararlara doğrudan itiraz edilemezken, daha ağır cezalar için itiraz hakkı bulunur. İtirazlar, belirlenen süreler içinde yapılmalı ve genellikle TFF Tahkim Kurulu'na yöneltilmelidir.

III. Disiplin Kurulu'nun Verebileceği Karar Türleri

Türkiye Futbol Federasyonu'na bağlı Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, disiplin ihlallerinin araştırılması ve gerekli cezai işlemlerin uygulanması yetkisine sahiptir; bu süreç, futbolcuları ve kulüpleri kapsayan geniş bir yelpazede değerlendirilir.

Öncelikle, PFDK' nın verebileceği cezalar arasında her ne kadar talimatta belirtilmemiş olsa da yargılamaya ilişkin diğer mevzuatta mevcut "ceza verilmesine/tayinine yer olmadığı" kararı bulunur. Bu, disiplin talimatında açıkça yer almasa da, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda belirtilen bir karar türüdür. CMK 224/4 maddesine göre, etkin pişmanlık, şahsî cezasızlık sebebinin varlığı, karşılıklı hakaret veya işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı gibi durumlarda, faile ceza verilmemesi mümkündür. Bu, futbol disiplin hukukunda da benzer şekilde uygulanabilir bir yaklaşımı ifade eder.

TFF Tahkim Kurulu Talimatı kapsamında belirlenen cezalar, ihlalin niteliğine göre çeşitlilik gösterir. İhtar, ihlal edilen disiplin kuralının esasının yazılı olarak hatırlatılmasıdır ve genellikle ilk adımda uygulanan bir yöntemdir. Kınama ise, sorumluların eylemlerinin tasvip edilmediğinin yazılı olarak bildirilmesi anlamına gelir ve daha ciddi bir uyarı niteliğindedir.

Para cezası, kişi veya kulüplerin belirli bir meblağı TFF'ye ödemeye mahkum edilmesi şeklinde uygulanır. Bu tür cezalar, profesyonel futbol, bölgesel amatör lig ve gelişim ligleri müsabakaları ile sınırlıdır. Özellikle kulüpler, futbolcularına, yöneticilerine veya görevlilerine uygulanan para cezasından müteselsilen sorumludur ve bu sorumluluk, ilişkinin sona ermesiyle ortadan kalkmaz.

Diğer ceza türleri arasında ödüllerin iadesi, ihraç, müsabakadan men, soyunma odası ve yedek kulübesine giriş yasağı, stadyuma giriş yasağı, hak mahrumiyeti, lisansın askıya alınması veya iptali, transfer yasağı, saha kapatma, müsabakaya girişin engellenmesi, seyircisiz oynama, hükmen mağlubiyet, puan indirme, bir alt lige düşürme gibi müeyyideler bulunur. Bunlar, ihlalin ciddiyetine ve etkisine göre belirlenir. Ayrıca, disiplin ihlalinin özelliklerine göre, öngörülen cezaya ilaveten ödüllerin iadesi veya para cezası gibi ikame ve ilave cezalar da verilebilir. Bu, PFDK' nın ihlalin ciddiyetine ve sonuçlarına göre esnek bir yaklaşım sergileyebilmesini sağlar.

IV. Eylemlerin Niteliği ve İndirim Sebepleri

Saldırı, bir futbolcunun, yöneticinin, görevlinin veya saha dışındaki bir bireyin, başka bir kişiye yönelik kasıtlı ve şiddet içeren eylemi olarak tanımlanır. Bu, fiziksel şiddetin yanı sıra şiddetle birlikte sözlü saldırıları da kapsayabilir. Saldırının şiddeti ve mağdurun kimliği, uygulanacak cezanın derecesini belirler. Örneğin, saldırının, futbolculara, taraftarlara yönelik olması halinde 5 ile 10 maç arası ceza verilirken müsabaka görevlilerine yönelik saldırılar daha ağır cezaları gerektirir. Çünkü bu görevlilerin sahadaki nötral ve korunması gereken bir pozisyonları vardır. Maç sırasında, Futbolcu (B), rakip takımın teknik direktörüyle tartışır ve fiziksel bir müdahalede bulunur. Bu eylem, teknik heyete yönelik saldırı olarak kabul edilir ve futbolcu için minimum 5 müsabakadan men cezasına yol açar. Ya da bir futbolcu, maçın ardından tribünde kendisine yönelik eleştiri yapan bir taraftara tribüne çıkıp fiziksel saldırıda bulunursa, futbolcunun en az 5 müsabakadan men edilmesi gerektiğini gösterir.

Kavga ise, genellikle oyunun doğal akışı içinde ortaya çıkan, iki veya daha fazla kişinin karşılıklı fiziksel müdahalesiyle karakterize edilen bir çatışma durumudur. Kavga, saldırıdan farklı olarak, genellikle anlık duygusal tepkilerin sonucunda gerçekleşir ve katılımcılar arasında daha dengeli bir karşılıklılık söz konusudur. Bu durumda kavgaya karışan ve fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmeyen futbolculara 3 ila 5 müsabakadan men cezası verilir. Maç sırasında ya da bitiş düdüğü ardından stat tamamen terk edilmeden taraftarlar sahaya girip futbolculara saldırır ve futbolcular da karşılık verirse, bu karşılıklı kavga, başka hiçbir etken değerlendirilmemek kaydıyla futbolcular için de disiplin cezasını gerekli kılabilir. Nihayetinde, somut olaydaki şart ve koşullar da dikkate alınarak futbolcuların kendilerini savunma hakkı da göz önünde bulundurulur ve cezaya ilişkin hususlar, bu durumun özgül koşullarına bağlı olarak belirlenir.

Haksız tahrik, bir kişinin başkasının provokatif eylemleri sonucu kontrolünü kaybederek disiplin ihlali yapması durumudur. Futbolun yoğun ve rekabetçi doğası göz önüne alındığında, haksız tahrik altında gerçekleşen eylemler, ceza miktarının (kısmi oranlarla daha az bir sonuçla) belirlenmesinde dikkate alınabilir. Bu, disiplin kurulunun, olayın bağlamını ve tarafların eylemlerinin doğasını göz önünde bulundurarak, cezayı indirme yetkisine sahip olduğu anlamına gelir. FDT’nin 12. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca haksız tahrikin derecesi dikkate alınarak, verilecek cezayı üçte birine kadar indirilebilir. Takdiri indirim ise, disiplin kurulunun, özellikle bireyin geçmiş davranışları, pişmanlık göstermesi ve ihlalin şartlarını dikkate alarak, öngörülen cezayı hafifletme esnekliğine sahiptir. Bu, futbolun adalet ve insani değerlerine dayalı yönünü belirtir ve her olayın kendi özgül koşulları içinde değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizer. Bu durumda mezkur ceza Talimatın 13. maddesinin birinci fıkrasına göre takdiri nedenlerin bulunması halinde, öngörülen ceza yarısına kadar indirilebilir.

V. Tahkim Kurulu'nun Oluşumu ve Süreci

5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanun'un 6.maddesine göre Tahkim Kurulu, TFF’nin bağımsız ve tarafsız bir zorunlu tahkim mercii ve en üst hukuk kuruludur. Bununla birlikte TFF Statüsü ve ilgili talimat hükümleri uyarınca TFF’nin yetkili organlarının ve kurullarının kararlarına karşı yapılan başvurular hakkında nihai karar verme yetkisine sahiptir. TFF Tahkim Kurulu ile ilgili talimat, futbolun idari ve yargısal yönlerini düzelenler. Bu talimat, başvuru süreçlerinden kararların uygulanma şekline kadar bir dizi prosedürü içerir. Öncelikle, Tahkim Kurulu'na yapılacak başvuruların usulü belirlenmiştir. Başvurular, yazılı şekilde veya acil durumlarda faks yoluyla gerçekleştirilebilir. Önemli olan, faks yoluyla yapılan başvuruların asıllarının belirtilen süre içinde Kurul'a sunulması zorunluluğudur. Başvuruların içeriğinde, tarafların temel bilgileri, konu, harç miktarı ve deliller gibi unsurlar yer almalıdır. Ayrıca, karar veya belgelerin asılları veya örneklerinin başvuruya eklenmesi gerekmektedir.

Başvuru süresi, kararın yazılı olarak bildirilmesinden veya duyurusundan itibaren yedi gün içinde belirlenmiştir. Bu süre zarfında gerekli harçların yatırılması ve makbuzun sunulması şarttır. İlk inceleme sürecinde, başvurunun biçimsel yönlerinin yanı sıra, yetki ve ehliyet gibi unsurlar değerlendirilir. Eksikliklerin tamamlanması için başvuru sahibine ek süre tanınabilir. Bu süreçten sonra, eğer başvuru uygun bulunursa, ilgili taraflara ve gerekli görülen kişilere tebliğ edilir.

Yargılama süreci, toplantıların yeter sayısı, müzakereler ve kararların alınması gibi adımları içerir. Kurul, en az beş asıl üyenin katılımıyla toplanır ve müzakereler sonucunda kararlar çoğunluk oyu ile alınır. Kararların yazılı olarak hazırlanması, imzalanması ve gerekçelendirilmesi zorunludur. Tahkim Kurulu'nun kararları, belirli bir süre içinde verilir ve bu kararlar Türkiye Futbol Federasyonu tarafından derhal uygulanır.

Tahkim Kurulunun; futbol faaliyetlerinin yönetimi ve disiplinine ilişkin kararları kesindir. Kararların kesinliği maddesi, Kurulun futbol faaliyetlerine ilişkin kararlarının kesin olduğunu ve idari ya da yargısal mercilere başvurulamayacağını belirtir. Ancak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili hükümleri saklı tutulur.

5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanun'un 6.maddesinn 6.fıkrası göre Tahkim Kurulunun; futbol faaliyetlerinin yönetimi ve disiplinine ilişkin kararları kesindir. Bunun dışındaki kararlarına karşı tebliğden itibaren bir ay içinde 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 439 uncu maddesine göre iptal davası açılabilir

VI. Uygulanacak Usul Kuralları ve Maddi Hukuk

Tahkim Kurulu'nun faaliyetleri, TFF Tahkim Kurulu Talimatı’nın temel maddelerine dayanarak, spor disiplin hukuku alanında Türkiye'deki en önemli mercilerden biri olarak işlev görür. Bu talimat, Kurulun karar alma sürecini yönlendiren, aynı zamanda Türk hukuk sistemi ve uluslararası futbol düzenlemeleriyle olan ilişkisini tanımlayan bir dizi usul ve maddi hukuk kuralları içerir. Talimatın 18. maddesi Tahkim Kurulu'nun işleyişinde uygulanacak usul kurallarını tanımlar. Bu maddeye göre, Kurul, işbu talimatta zikredilen usul kurallarının yanı sıra, yargılamaya ilişkin diğer mevzuatın bu talimata aykırı olmayan hükümlerini de uygular. Bu, Tahkim Kurulu'nun sadece kendi iç prosedürlerine değil, aynı zamanda Türkiye'nin genel hukuk düzenine ve yargısal normlarına da bağlı olduğunu gösterir. Buradaki esas amaç, Kurulun kararlarının hem spesifik futbol hukuku normlarına hem de genel hukuk ilkelerine uygun olmasını sağlamaktır.

Tahkim Kurulu Talimatının 19. maddesi, kurulun maddi hukuk bağlamında nasıl hareket edeceğini açıklar. Bu madde, Tahkim Kurulu'nun, 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun, TFF Statüsü, Federasyon Talimat ve Düzenlemeleri ile FIFA ve UEFA kurallarını temel alarak Türk maddi hukukuna göre karar verme zorunluluğunu belirtir. Bu, Kurulun kararlarının sadece ulusal düzeyde değil, aynı zamanda uluslararası futbol topluluğunun standartları ve beklentileriyle de uyumlu olmasını gerektirir. Devamı hükümlerde ise yapılan başvuruların icra ve infaz işlemlerini otomatik olarak durdurmadığını belirtir. Ancak, başvuru veya itiraz konusu kararın açıkça hukuka aykırı olduğu ve telafisi mümkün olmayan zararlar doğurma ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda, Kurul yargılamanın seyrini dikkate alarak durdurma kararı verebilir. Bu yetki, acil ve özel durumlarda Kurulun müdahale edebilme kapasitesini artırır, adil yargılanma hakkının korunmasına katkıda bulunur. Yukarıda belirtildiği üzere Kurul, gösterilen mevzuatı temel alarak Türk maddi hukukuna göre karar vereceğine ve niteliğine göre bu konuda bir önceki ( https://www.hukukihaber.net/trabzonspor-fenerbahce-macindaki-olaylarin-hukuki-boyutu-2-futbolcular-yonunden-olasi-surec ) yazımızda izah edilen meşru savunmaya dair hükümlerin uygulanmasını engelleyen bir düzenleme yoktur. Hukuki uygulamalarda, engelleyici bir kuralın olup olmaması önem arz eder. Kişinin aleyhine değil ama lehine olarak engelleyici düzenleme olmaması karşısında, bir hukuk normunun uygulanması hukukun gereğidir. Kaldı ki “…Türk maddi hukukuna göre karar verileceği” ne ilişkin açık düzenleme karşısında, şartların oluşması halinde uygulama yapılması, hukukun ve hakkaniyetin gereğidir. Zira meşru müdafaa ve meşru savunmada sınırın aşılması gibi kavramlar, Türk Ceza Kanunu' nun genel hükümlerinde düzenlenmiştir. Her ne kadar Disiplin Talimatında meşru müdafaa düzenlenmemiş ise de şartları oluştuğunda belirtilen mevzuat dayanağıyla dikkate alınabilecektir. Nitekim aşağıda ayrı bir başlıkla değerlendiğimiz futbolcu Joseph De Souza ile ilgili kararda açıkça meşru müdafaa kavramı kullanılmış ve futbolcuya ceza verilmemesine dayanak yapılmıştır. Kırmızı kart cezasının TCK'daki bu kavramlar, bireylerin kendilerini veya başkalarını haksız bir saldırıya karşı koruma haklarını tanımlar. Spor hukuku bağlamında, bu, özellikle sporcuların saha içinde ve dışında karşılaşabilecekleri fiziksel ve hukuki tehditlere karşı haklarını nasıl kullanabilecekleriyle ilgilidir. Kurul, bu tür durumları değerlendirirken, hem sporcuların güvenliğini hem de adil oyun ilkelerini gözetmek zorundadır. Bu şartların olup olmadığı konusu ise somut olayda tüm deliller toplandıktan sonra yapılacak muhakeme ve değerlendirme ile ilgili bir vaziyettir.

VII. Futbolcu Josef De Souza Olayı

Beşiktaş – Ankaragücü takımlarımız arasında,04.09.2022 tarihinde oynanan Spor Toto Süper Lig müsabakasının 100. dakikasında, rakip takım taraftarından biri sahaya girerek hızla bir oyuncuya doğru yönelmiş ve ona saldırmaya kalkışmıştır. Bu duruma müdahale eden, takımının 5 numara formalı oyuncusu Josef de Souza, sahaya giren taraftarı durdurmak için fiziksel güç kullanmış, taraftarı boynundan tutup sırtına vurarak ve ardından çelme takarak yere düşürmüştür. Oyuncu, bu müdahalesinin ardından oyun alanını terk etmek suretiyle soyunma odalarına gitmiştir. Olayın ardından, hakem oyuncunun kırmızı kart gördüğünü ve ihraç edildiği bilgisini ilgili yöneticiye bildirilmiştir.

Tahkim Kurulu'nun, 09/09/2022 tarih ve 2022/352 E.,2022/327 K. Numaralı kararında mezkur olayla ilgili olarak, hakem raporu, savunma, itiraz dilekçeleri ve diğer ilgili belgeler incelendiği belirtilmiştir. İnceleme sonucunda, Disiplin Kurulu, oyuncunun müdahalesinin, takım arkadaşlarına yönelik açık bir saldırıyı durdurma amacı taşıdığını ve bu bağlamda orantılı bir tepki olduğunu belirlemiştir. Bu değerlendirme, oyuncunun eyleminin, kendisini ve takım arkadaşlarını koruma içgüdüsüyle hareket ettiğini ve bu nedenle ek bir ceza uygulanmasına gerek olmadığı sonucuna varılmasını sağlamıştır. Bu kararın hukuki dayanağı, Futbol Disiplin Talimatı'nın ilgili maddeleridir. Bu maddeler, Disiplin Kurulu'nun, hakemin saha içi kararlarını değiştiremeyeceğini ya da iptal edemeyeceğini açıkça belirtir. Ancak, şahısta hata olduğu durumlar hariç, hakemin verdiği kararlar ve bunların sonuçları, müdahale edilemez ve değiştirilemez olarak kabul edilir. Olayda, oyuncunun, meşru savunma kapsamında hareket ettiği ve bu nedenle disiplin cezası almaması gerektiği sonucuna varılmıştır. Ancak, kırmızı kartın doğal sonucu olarak, oyuncunun bir sonraki resmi maçta oynayamayacağı talimatın gereğidir. Buna karşın, hakemin verdiği kırmızı kart kararı nedeniyle, oyuncunun otomatik olarak bir sonraki resmi maçta oynamaması gerektiği belirtilmiştir. Bu, Futbol Disiplin Talimatı'nın bir gereği olup, Disiplin Kurulu bu konuda herhangi bir ceza tayin etmemiş, sadece talimatın gereğini yerine getirmiştir. Sonuç olarak, oyuncunun meşru savunma içerisinde hareket ettiği ve bu sebeple ekstra bir disiplin cezasına tabi tutulmaması gerektiği kararına varılmıştır. Ancak, kırmızı kart sebebiyle oyuncunun bir sonraki maçta oynamamasının zorunlu olduğu, talimatın açık hükümleri gereğidir. Diğer bir ifadeyle Josef De Souza’ ya müsabakanın hakemi tarafından kırmızı kart gösterilmeseydi, Kurul kararındaki nitelendirmeye göre herhangi bir yaptırım uygulanmayacaktı. Kurul, hakemin kırmızı kart kararını şahısta hatanın olmaması nedeniyle değiştiremeyeceği için zorunlu olarak kırmızı kartın bir maçlık men cezası sonucuna neden olmuştur.  Bu durum, futbol disiplin mevzuatının, sporcunun ve genel futbol düzeninin korunmasına yönelik titiz yaklaşımını yansıttığı ifade edilmiştir.

VIII. Sonuç

Çalışmamızda, Türkiye Futbol Federasyonu'nun Disiplin Talimatı ve Tahkim Kurulu süreçlerinin, futbolun hukuki düzenlemeleri çerçevesindeki işlevselliğini inceledik. Futbol, sadece bir spor dalı olmanın ötesinde, kültürel ve toplumsal bir fenomen olarak kabul edilmiştir. Bu bağlamda, disiplin hukuku, sporun bu çok boyutlu yapısında nasıl bir rol oynadığına dair bir analiz sunmuştur. Futbolcular, teknik direktörler, yöneticiler ve diğer ilgili tarafların davranışları, TFF'nin belirlediği disiplin süreçleri ve hukuki yaptırımlar çerçevesinde değerlendirilmiş ve yönlendirilmiştir.

Makalemizde, futbolun disiplin süreçlerinin başlangıcından itiraz aşamalarına kadar olan yolculuğunu, kısaca ve hukukçu olmayan okurlarımız için, mümkün olduğunca teknik hukuki terimler kullanılmadan, açıklayıp yorumladık. Disiplin Kurulu'nun, ihlalleri nasıl ele aldığı, bu süreçlerde ilgili taraflara nasıl adil bir savunma hakkı tanındığı ve sonucunda esas kararların nasıl alındığı, ihlallerin değerlendirilmesinde kullanılan cezaların çeşitliliği ve bu cezaların uygulanma koşulları üzerinde durduk.

Disiplin ihlalleri için öngörülen cezalar arasında ihtarlar, para cezaları ve men cezaları gibi farklı yaptırımlar bulunmuştur. Bu yaptırımların, ihlalin şiddeti ve niteliğine göre değişkenlik gösterdiği anlatılmıştır. Özellikle, futbol disiplin hukukunun, bireysel ve toplumsal düzeyde çatışmaları nasıl çözüme kavuşturduğu üzerinde durulmuştur. Çalışmanın bir bölümü, somut bir olay üzerinden - örneğin, Josef De Souza vakası gibi - disiplin süreçlerinin pratikte nasıl işlediğini örnekleyerek, bu süreçlerin futbolun genel iyiliğine nasıl hizmet ettiğini göstermiştir. Bu örnek, disiplin hukukunun, sporcuların, oyunun ve seyircinin korunmasındaki rolünü vurgulamıştır.

Sonuç olarak, Disiplin süreçleri ve Tahkim Kurulu kararları, futbolun sadece bir oyun olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir yapı olduğunu ve bu yapı içinde disiplin hukukunun merkezi bir rol oynamaktadır. Bu çerçeve, futbolun daha adil ve insancıl bir alan olmasını sağlamak için temel bir işlev görmektedir.

>> Trabzonspor-Fenerbahçe Maçındaki Olayların Hukuki Boyutu: Futbol Sahasından Mahkeme Salonuna

>> Trabzonspor-Fenerbahçe Maçındaki Olayların Hukuki Boyutu-2: Futbolcular Yönünden Olası Süreç