I.TİCARET ŞİRKETLERİNDE SERMAYE KOYMA BORCUNUN İFA EDİLMEMESİNİN YAPTIRIMLARI
TTK m. 128/8 göre ortaklarca, sermaye olarak konulması taahhüt edilen hakların korunması için, kurucular tarafından ortaklar aleyhine ihtiyati tedbir istenmesi mümkündür. Tedbir üzerine açılacak davalar HMK’nın 397. maddesinde öngörülen iki haftalık süre içinde açılmalıdır. Bu süre şirketin tescil ve ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlar. TTK m. 128- 130’da sermaye borcunun temerrüdü ve yaptırımı düzenlenmektedir. Bunlarla birlikte farklı ortaklık türleri için özel olarak farklı düzenlemeler de vardır.
GENEL YAPTIRIMLAR
Borcun İfasını Talep Etme ve Dava Hakkı
Şirket, tüm ortakların sermaye borcunun ifasını talep edebilir ve talebin yanı sıra dava edebilir. TTKm.128/7 uyarınca şahıs şirketlerinde bu davayı ortakların açtığı yönündedir ama genel düzenleme şirketin açacağı yönündedir[1]. Actio pro socio davası denilen bu davanın karşılığı hukukumuzda ortak davasıdır[2]. Anonim şirket yöneticilerine karşı ortakların, kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal etmelerinden dolayı açacakları sorumluluk davası da bir actio pro socio davasıdır. Bu tür davaların ortak özelliği; tazminatın davayı açan ortağa değil, şirkete ödenmesidir.
Tazminat İsteme Hakkı
Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine getirmedeki gecikmeden dolayı uğradığı zararın tazminini de isteyebilir[3]. Sermaye borcunun ortak tarafından zamanında yerine getirilmemesi halinde ihtarda bulunmak şartıyla şirket ve/veya şahıs şirketlerinde ortaklar gecikme sebebiyle uğranılan zararın tazmini için dava açma hakkına sahiptirler (TTK 128/VII). İhtarda bulunulmaması halinde tazminat söz konusu olmayacaktır.
Temerrüt Faizi İsteme Hakkı
TTK m. 129 uyarınca, para taahhüt eden ortak temerrüde düşerse, tazminat talep hakkına zarar gelmemek koşuluyla şirket sözleşmesinde veya ana sözleşmede aksi bir hüküm yoksa şirketin tescil anından itibaren temerrüt faizi isteyebilecektir. Bu madde eski TTK ile karşılaştırıldığında yanlış yoruma açık bir madde mahiyetindedir çünkü şirketin tescil anından itibaren faiz hesaplanıyor olması, temerrüt anından bile önce başlayan bir faiz işlemesi anlamına çıkmaktadır[4]. Tescil anından sonraki bir tarihin borcun ödeneceği tarih olarak belirlenmesi durumunda şirket sözleşmesi veya ana sözleşmedeki aksine bir düzenleme sayılacağından hükmün lafzı ve uygulama alanının ne olacağı sorunu tartışma yaratacaktır[5]. Şirkete sermaye olarak alacağını getiren ortak da, TTKm.130/2’de öngörülen bir aylık süre içinde alacağın tahsil edilmemesi durumunda temerrüt faizi yükümlülüğü altına girer.
İhtiyati Tedbir İsteme Olanağı
Şirketin hakkının korunması için, temerrüde düşen ortağın aleyhine ihtiyati tedbir istenebilir. Tedbirden sonra açılacak dava süresi, şirketin tescil ve ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlar (TTK. m.128/8)
ŞİRKET TÜRLERİNE GÖRE UYGULANABİLECEK ÖZEL BAZI YAPTIRIMLAR
Şirket türlerine göre, sermaye borcunun ifa edilmemesinden ötürü yaptırımlar şirket türlerine göre değişiklik teşkil edecektir. Yaptırımlar genel hatlarıyla; çıkarma veya ıskat, ortaklığın haklı nedenle feshinin talep edilmesi ve sözleşme cezası talebi olmak üzere üç ana başlık altında uygulanmaktadır.
1. Çıkarma veya Iskat
Iskat, sermaye koyma borcunu tamamen veya öngörülen süre içinde yerine getirmemiş olan pay sahibinin; şirket sözleşmesinden yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakılması, söz konusu payın satılması ve kendisine verilmiş pay senedi varsa bunların iptal edilmesidir. Iskat yöntemi, pay sahibinin bedelini tamamen veya süresi içinde ödemediği paylar için uygulanabilir.
TTK madde 482’de düzenlenmiş olan ıskat pay sahibi ile payın arasındaki bağlantıya son vermek anlamı taşımaktadır.
“…yönetim kurulu, mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etmeye yetkilidir. İptal edilen pay senetleri ele geçirilemiyorsa iptal kararı 35 inci maddede yazılı gazetede ve ayrıca esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan olunur.” Bu ihtarda, mütemerrit pay sahibinin temerrüde konu olan tutarı bir ay içinde ödemesi gerektiği, aksi hâlde ilgili paylarınailişkin olarak yukarıdaki müeyyidelerin uygulanacağı belirtilir.
Mütemerrit ortağın şirketten çıkarılması veya ıskatı her şirket için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken husus çıkarma, üyeliğin düşmesi ve pay sahipliğinin düşmesi(ıskat) kavramları birbirine benzese de tamamen farklı yaptırımlara tabilerdir[6]. Şirketten çıkarılma ve üyeliğin düşmesi durumlarında tüzel kişilik ile bağlantı kopmakta iken, ıskatta her bir payın ayrı bir pay sahipliği statüsü oluşturmasından dolayı, pay sahibinin temerrüde düştüğü payıyla bağı kesilmektedir. Başka payları varsa şirketle bağı devam etmektedir.
Ortaklığın Haklı Nedenle Feshini Talep
TTK m. 245 ve 246 uyarınca kollektif ve TTK m. 328 uyarınca komandit şirketlerde sermaye borcunun ödenmemesi durumunda, ortaklığın feshini mahkemeden talep edebilmek için bir haklı neden var olmalıdır. Anonim ve limited şirketler için somut olaya göre farklı yorumlar gerekecektir.
Sözleşme Cezası Talebi
TTK m. 482/3 uyarınca anonim şirketlerin ana sözleşmesinde, sermaye borcunun ifa edilmemesi sonucunda uygulanacak yaptırım olarak sözleşme cezası (cezai şart) ödenmesi kararlaştırılabilir; “Sermaye koyma borcunu süresi içinde yerine getirmeyen pay sahibi, ihtara gerek olmaksızın, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür.” Bu cezai şart paylı komandit şirket için de gündeme gelecektir. Limited şirketlerde de şirket sözleşmesinde cezai şart düzenleme hakkı şirket ortaklarına tanınmıştır.
Av. Muhammed Furkan CEBECİ
------------------
[1] YONGALIK, Şahıs Şirketlerinde Ortak Davası (Actio Pro Socio), Ankara, 2010.
[2] YONGALIK, 2010.
[3] Yavuz AKBULAK, Ticaret Şirketlerinde “Sermaye Koyma Borcu Hadisesi”, 06.10.2020, www.legal.com (Erişim Tarihi: 29.11.2020).
[4] BAHTİYAR, s. 57.
[5] KENDİGELEN, İlk Tespitler, s. 127-128.
[6] Cenker DEĞİRMENCİ, Anonim Ortaklıkta Iskat, İstanbul 2006, s.12 vd.