Yağma suçu uygulamada sık karşılaşılan suçlardan biridir. Özellikle geçici yararlanma kastıyla eylemin gerçekleştirilmesi halinde yağma suçunun oluşup oluşmayacağı hususu sürekli tartışma konusu olmaktadır.

Yağma suçunun basit hali TCK m. 148’de, Nitelikli hali TCK m. 149’da ve daha az cezayı gerektiren hâli TCK m. 150’de hüküm altına alınmıştır.

TCK m. 148. hükmünde yağma suçu şu şekilde tanımlanmıştır:

Öncelikle fail, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit etmeli veya cebir kullanmalıdır.

Bu eylemi ile fail, cebir ve/veya tehdit ile mağduru bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmalıdır.[1]

Yasal düzenleme içeriği ve gerekçesi dikkate alındığından yağma suçuna ilişkin şu özellikler karşımıza çıkmaktadır:

Yağma hırsızlık suçundan farklı bir özellik taşımaktadır. Yağma suçunun varlığı için mağdurun rızasının cebir veya tehdit kullanılarak ortadan kaldırılması şarttır. Yani cebir ve/veya tehdit yoksa yağma suçu oluşmayacaktır.

Bu nedenle, yağma suçunda, kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya alınmasına karşı koyamamalıdır. Bu durumda suç tamamlanmış olacaktır.

Malın teslim edilmesi veya alınması hali suçun tamamlanması açısından önemlidir.

Yağma suçunu oluşturan eylemlerle, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmektedir. Bu durumda da mağdurun suça konu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanması imkansız hale gelmektedir.

Yağma suçunda malın alınması halinde, zilyedin tasarruf imkanı ortadan kalktığından, bu anda mal alınmış olacaktır. Yağma suçunda bu ana kadar gerçekleştirilen cebir veya tehdit, hırsızlık suçunu yağmaya dönüştürmektedir.

Yasal düzenlemenin gerekçesinde verilen örnek şudur:

Mal alınmadan önce (egemenlik alanına geçmeden önce)

Örneğin; hırsız evin içindeki eşyayı alıp kapıdan çıkarken mal sahibi ile karşılaşır. Bu anda hırsız ev sahibine karşı cebir veya tehdit kullanır. Burada hırsızın ev sahibine karşı kullandığı cebir ve/veya tehdit yağma suçunun oluşmasına neden olur.

Mal alındıktan sonra

Mal alındıktan yani hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra, bunu geri almak isteyen kişiye karşı cebir veya tehditte bulunulması halinde yağma suçu oluşmayacaktır.

Burada hırsızlık suçuna konu malın geri alınmasını önlemek amacına yönelik olarak kullanılan cebir veya tehdit ayrı suçların oluşmasına neden olur. Bu durumda ise gerçek içtima hükümlerinin devreye girmesi söz konusu olacaktır.

TCK m. 149 hükmünde, yağma suçunun nitelikli hali düzenlenmiştir.[2]

Yağma suçunun temel şeklinin hüküm altına alındığı 5237 sayılı TCK m. 148/1 maddesinde; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması halinde yağma suçunun ortaya çıkacağı ifade edilmektedir.

Suç tanımında yer verilen değerlere karşı bir saldırı gerçekleştirilmesi ve tehdit veya cebir kullanılması halinde yağma eylemi söz konusu olacaktır.[3]

Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşmaktadır.[4] Burada cebir[5] veya tehdit[6] araç hareketlerdendir.

Öncelikle fail, suça konu malı almayı sağlamak için araç hareketleri gerçekleştirir. Yani cebir veya tehdit kullanır. Bu eylemler sonrasında ise, mağdurdan cebir ve tehdidin etkisiyle malı alır veya teslimini sağlar. Malın alınması ile suç tamamlanmış olacaktır.

Yağma suçu bileşik bir suçtur.

Yağma suçu, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşur. Yağma suçunun bileşik bir suç olması nedeniyle birden çok hukuki değerin korunduğu söylenebilir.[7]

Korunan Hukuki Değerler

Yağma suçu, kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler ile birlikte şu hukuki değerleri korur:[8]

1) Kişi hürriyeti,
2) Vücut dokunulmazlığı,
3) Zilyetlik ve mülkiyet.

 

Yukarıda belirtilen hususlar yağma suçunun koruduğu hukuki değerler arasında yer almaktadır.

Manevi Unsur

Yağma suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Yani suçun manevi unsuru “kast”tır.

Failin mağdura karşı gerçekleştirdiği cebir veya tehdit, kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya zorlamak amacıyla yapılması gerekir.[9]

Malın geçici yararlanma kastıyla alınması

Burada malın geçici yararlanma kastıyla alınması halinde yağma suçunun oluşup oluşmayacağı tartışma konusu yapılabilir.

Öğretideki görüşler

Öğretide; yağma suçunun varlığı açısından malın mutlaka sahip olmak amacıyla alınmasının şart olmadığı, geçici olarak kullanma kastı ile hareket edilmiş olması halinde bile eylemin yağma suçunu oluşturduğu yönünde görüşler ileri sürülmüştür.[10]

Uyuşmazlık konusu gözetildiğinde yağma suçunda yararlanma kastına ilişkin yargısal içtihatlar ve çeşitli örnekler üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.

Yargıtay görüşü

Yargıtay, geçici olarak kullanmak maksadıyla malın alınmasıyla da yağma suçunun oluştuğunu bazı kararlarında ifade etmektedir.

Örneğin; adam öldürmeye eksik teşebbüs eden sanığın, olay yerinden kaçmak için mağduru silahla tehdit edip aracını ve kontak anahtarını teslime mecbur ettiği olayda, suça konu otomobilin olay yerinden uzaklaşmak için geçici olarak kullanmak amacıyla alınması halinde yağma suçunun oluşacaktır.[11]

Örneğin; suça konu cep telefonlarının içerisindeki fotoğraf ve mesajlara bakmak için alınması, kullanma kastını da içerdiğinden failin eylemi, yağma suçunu oluşturacaktır.[12]

Yağma suçunda yararlanma kastının varlığı her somut olayın özellikleri gözetilerek ayrı ayrı değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır.

Yararlanma kastının oluşmadığına ilişkin örnek olaylar

Boşanma isteğini açığa vurmak için yüzüğün alınması

Örneğin; mülk edinme kastı olmaksızın mağdurun evlilik birliğini temsil eden alyans ve tek taş yüzükten arındırılması nedeniyle sanığın sözle ifade ettiği boşanma isteğini açığa vurmak amacıyla, toplumda da evlilik birliğinin sembolü olarak kabul edilen alyans ve tektaş yüzüğü mağdurenin parmağından çıkarıp alması şeklinde gelişen olayda, sanığın faydalanma amacıyla hareket ettiğinin sabit olmadığı ve yağma suçunun oluşmayacağı söylenebilir.[13]

Babanın evladına tokat vurarak sigara paketini alması

Örneğin; bir babanın sigara içen on beş yaşındaki çocuğunun sağlığını gözetmek amacıyla tokat atarak sigara paketini elinden alması eylemi faydalanma kastı içermediğinden yağma suçu oluşmayacaktır.

Ebeveynin alt soydan sakıncalı video, resim vb. unsurlar içeren eşyayı alması

Örneğin; psikolojik veya sosyal gelişimi yönünden sakıncalı olabilecek video, resim ya da mesaj içeriklerini görmek amacıyla cep telefonu, bilgisayar veya taşınabilir bellek gibi eşyalarını zorla alması şeklindeki eylemlerde, ebeveynin eylemi çocuğunun yararını gözetmekten ibaret olması ve faydalanma kastı içermediğinden yağma suçunun varlığından söz edilemeyecektir.[14]

Yararlanma kavramının bilgi edinmeyi de kapsaması

Yargıtay, yağma suçunun oluşması için suça konu malın sahiplenme kastıyla alınmasının şart olmadığını ifade etmektedir. Yargıtay’a göre; yararlanma sadece ekonomik menfaati değil aynı zamanda bilgi edinmeyi de kapsamaktadır.

Telefonun fotoğrafları silmek amacıyla geçici olarak kullanılma kastıyla alınması

Örneğin; somut olayda söz konusu telefonun fotoğrafları silmek amacıyla geçici olarak kullanılma kastıyla alınması durumunda da faydalanma kastı gerçekleşmiş olacaktır. Bu gibi durumlarda yağma suçu oluşacaktır. Burada sanığa atılı basit veya nitelikli yağma suçunun tüm unsurları itibarıyla oluştuğu kabul edilmelidir.[15]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-----------------

[1] Eylemin cezası altı yıldan on yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmüştür.

[2] TCK’nın 149. maddesinin suç tarihinde yürürlükte bulunan şekline göre yağma suçunun nitelikli hâlleri arasında; gece vakti işlenmesi sayılmış olup 6545 sayılı Kanun’un 64. maddesi ile yağma suçunun konut ve iş yerlerinin eklentilerinde işlenmesi hâli de diğer bir nitelikli hâl olarak Kanun maddesine eklenmiştir.

[3] Yağma suçu da unsurları yönünden içerisinde hırsızlık, cebir ve tehdit suçlarını beraber barındırmaktadır. Maraşlı Dinç, Y. & Ruhi, M. E. (2018). Türk Ceza Kanununda Yağma Suçu, Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , 11 (2) , 86-100, s. 88.

[4] YCGK, E. 2018/125, K. 2020/341, T. 02.07.2020.

[5] “Kelime anlamı olarak Arapça kökenli olan “cebr”den türeyen cebir, zor, zorlayış anlamlarına gelmektedir. Öğretide ise cebir; var olan direnişi kırmak ya da olması muhtemel direnişi engellemek maksadıyla kişiye yöneltilmiş her türlü zorlayıcı etkili davranış olarak ifade edilmektedir.” Bkz.; Maraşlı ve Ruhi, s. 89.

[6] “Arapça kökenli olan tehdit sözcüğü kelime anlamı itibariyle gözdağı anlamına gelmektedir.” Bkz.; Maraşlı ve Ruhi, s. 90.

[7] Bkz.; Maraşlı ve Ruhi, s. 88.

[8] Bkz.; Maraşlı ve Ruhi, s. 88.

[9] Bkz.; Maraşlı ve Ruhi, s. 91.

[10] Sulhi Dönmezer, Kişilere ve Mala Karşı Cürümler, İstanbul 2001, 16. Bası, s. 435; R. Yılmaz Yazıcıoğlu, Hırsızlık Suçunun Malvarlığına Karşı İşlenen Bazı Benzer Suçlardan Ayrımı, https://dergipark.org.tr/en/download/ article-file/811268, ET: 06.11.2021, s. 764.

[11] YCGK, 14.12.1981 tarihli ve 345-424 sayılı kararı.

[12] YCGK, 11.10.2016 tarihli ve 331-352 sayılı kararı ile 07.11.2019 tarihli ve 331-649 sayılı kararı.

[13] YCGK, 11.10.2016 tarihli ve 331-352 sayılı kararı. Olayda yağma suçunun unsurlarının oluşmadığına karar verilmiştir.

[14] YCGK, E. 2018/125, K. 2020/341, T. 02.07.2020.

[15] YCGK, E. 2018/125, K. 2020/341, T. 02.07.2020: “Suç tarihinde evli olup K…’de kuaförlük yapan tanığın sanık ile ilişki yaşadığı, bir düğünde tanışıp telefon numarasını verdiği mağdur ile de mesajlaşmaya başladığı, mağdurun sanıkla çekilmiş fotoğraflarını eşine göstereceğine ilişkin mesajları tanığa gönderip onunla birlikte olmak istediğini söylediği, bu durumu öğrenen sanığın olay günü mağdurla saat 02.30 sıralarında TOKİ konutları önünde buluştuğu, fotoğraf ve mesajlara bakmak için cep telefonunu zorla aldığı mağdurun kafasına anahtarlıkla vurduğu, dokunmatik ekranlı telefonun nasıl kullanıldığını bilmediği için ertesi gün öğle vakti U… Cami önünde telefonunu vereceğini söyleyerek cep telefonunu aldığı mağdurun yanından uzaklaştığı, ağabeyinin evine giden mağdurun 155 Polis İmdat hattını arayarak yardım istediği kolluk görevlileriyle birlikte polis merkezine giderken yolda gördüğü sanığı gösterip telefonunu yağmalayan şahsın olduğunu söylediği anlaşılan olayda; mağdurun aşamalarda değişmeyen anlatımı ile tarafların arasındaki husumete yönelik tanık beyanı, başından beri içerisindeki fotoğraflarla mesajlara bakıp ertesi gün iade etmek üzere söz konusu cep telefonunu zorla aldığını kabul eden sanığın, mağdurun başına anahtarlıkla vurduğuna yönelik ikrarı ve telefonun sanığın gösterdiği aracın altında ele geçirilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde suça konu telefonun sahibinin elinden cebir kullanılmak suretiyle alındığının sabit olduğu, yağma suçunun oluşması için suça konu malın sahiplenme kastıyla alınmasının şart olmadığı, yararlanmanın sadece ekonomik menfaati değil aynı zamanda bilgi edinmeyi de kapsadığı, içinde bulunduğumuz çağda cep telefonlarının birer bilgisayar mahiyetinde olup içerilerindeki bilgiye ulaşma, bilginin değiştirilmesi ya da yok edilmesinin de yararlanma kastını ortaya koyduğu,”