Yargılama giderlerinin neleri kapsaması gerektiği, kimin tarafından belirleneceği, kime ve nasıl yükletileceği hususları 5271 sayıl Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324 ile 330 maddeleri arasında hüküm altına alınmıştır.

Yargılama giderleri kavramı; soruşturma ve kovuşturma aşamalarında, kamu davasının gerektirdiği yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesi ve taraflarca yapılan ödemeler bütünü olarak tanımlanabilir.

Avukatlara, bilirkişi ve tanıklara verilen gündelik, yolluk ve ücretlerle keşif, muayene, tahlil ve posta giderleri yanında harçlar, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre taraflara ödenmesi gereken avukatlık ücretleri yargılama giderlerine dahil edilmesi gereken giderler olduğunu ifade edebiliriz

Yargılama giderlerinin ve taraflardan birinin diğerine ödemesi gereken paranın miktarını hakim veya mahkeme başkanı tespit edecektir. Bu hususların hükümde ayrıntıları ve dayanakları ile gösterilmesi, kimlere yükletildiğinin de belirtilmesi gerekmektedir.

5271 sayıl Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. Maddesinin birinci fıkrasında; Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleri olarak tanımlanmıştır.

Yasa yolu aşamasında sanığın ölümü halinde vekâlet ücreti ile ilgili inceleme yetkisi

Örneğin suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etme ve 5607 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından sanık hakkında beraat hükümleri kurulduğu ve sanık müdafiince hükümlerin yalnız vekâlet ücretiyle sınırlı olarak temyiz edildiği olayda; sanığın hüküm tarihinden sonra öldüğü anlaşılmış olması durumunda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun sanığın ölümü hallerinde mirasçılarının onun kişisel haklarını takip etmek üzere davaya katılmalarını mümkün kılan bir düzenlemeye yer verilmemesi ve sanık müdafiinin beraat hükümlerinin gerekçesine yönelik bir temyiz başvurusunun bulunmaması, başlı başına hüküm vasfı bulunmayan yargılama giderlerinin hükme bağlı tamamlayıcı bir parça olması ve asıl hükümler niteliğindeki beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleşmesi karşısında, vekâlet ücreti ile sınırlı olarak temyiz incelemesi yapılması isabetli olacaktır.[1]

Yargılama giderleri ile ilgili olarak uyulması gereken kurallar şunlardır:

1. Kimlere yükletilmesi gerektiğinin kesinlikle kararda gösterilmesi zorunluluğu

Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilmek zorundadır. (CMK md. 324/2)

2. Ödenmesi gereken para miktarının Yargıç tarafından belirlenme zorunluluğu

Giderlerin miktarı ile iki taraftan birinin diğerine ödemesi gereken paranın miktarını mahkeme başkanı veya hakim belirler. (CMK md. 324/3)

Yargılama giderleri ile ilgili olarak, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. maddesinin 2. Fıkrasında "Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilir." şeklindeki açık hükmü ile Yargıtay’ın "yargılama giderleri hükmün tamamlayıcı parçası olduğundan ilamlarda açıklanmalı, kime yükletileceği belirtilmelidir" şeklindeki hükmü[2] karşısında bu kurala mutlaka uyulması gerekmektedir.

Yargıtay, tefhim edilmekle hükmün esasını oluşturan kısa kararda yargılama giderinin miktarı ve kime ne miktarda yükletileceği belirtilerek, sanığın yükümlülüğü öğrenmesinin sağlanması ve bu sayede sanığın yargılama giderlerine karşı temyiz, davası açıp açmama hususunda karar verme olanağı tanınması gerektiğini bazı kararlarında ifade etmektedir.[3]

Vekâlet ücretinin yasa yolu başvurusunda dile getirilmemesi

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. Maddesinin 1 ve 2 fıkralarına göre; Vekalet ücreti yargılama giderlerinde sayılmaktadır. Bu husus mahkemesince re’sen gözetilmeli ve re’sen hükmedilmesi gereken bir husustur.

Bu durum avukatlık ücretinin kişisel hak olma niteliğini değiştirememektedir. Bu yüzden kısa kararda vekalet ücreti konusunda bir karar verilmemişse veya noksan tayin edilmiş ise hükmün bozulması ilgilinin keyfiyeti yasa yolu başvurusunda ileri sürmesine bağlıdır. Temyiz edilmeksizin kesinleşen hükümde ek bir kararla değişiklik yapılması söz konusu olmadığı gibi hukuken geçersiz olacak şekilde verilecek böyle bir ek karara karşı herhangi bir kanun yoluna başvurmakta mümkün olmayacaktır.[4]

Hükmün esasını oluşturan kısa kararda, sanığın yükümlülüğünü öğrenmesi ve buna göre yargılama giderleri yönünden temyiz yoluna başvurup başvurmayacağı hususunda karar vermesine imkan tanımak için, yargılama giderlerinin kime yükleneceğinin ve bu yükümlülüğün ne miktar olacağının belirtilmesi gerektiğinden, kesinleşen hükümden sonra ek karar (ek tahsil harcı) ile bu hususların ikmal edilmesi mümkün değildir.[5]

Hükümde yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretine hükmolunmaması

Hükümde yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretine hükmolunmaması, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Bu bağlamda itirazı inceleyen merciin bu eksikliği tespit ederek itirazın kabulüne karar vermesi gerekmektedir.[6]

3. Yerine getirilme şekli

Devlete ait yargılama giderlerine ilişkin kararlar, Harçlar Kanunu hükümlerine göre yerine getirilmelidir. Fakat kişisel haklara ilişkin kararlar ise, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yerine getirilecektir. (CMK md. 324/4)

4. Yargılama giderinin terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması

Şayet devlete ait yargılama giderlerinin 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106 ncı maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerekecektir.[7]

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324/4. maddesinde yer alan, ''Devlete ait yargılama giderlerinin 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir.'' hükmü gereği, örneğin yargılama gideri olan 16 TL'lik yargılama giderlerinin devlet hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerekirken, sanıktan tahsiline hükmedilmesi hukuka aykırı olacaktır,[8]

Yargıtay bir kararında, suça sürüklenen çocuklardan tahsiline karar verilen 24,00 TL yargılama giderinden her birinin sorumlu olduğu miktarın, 5271 sayılı CMK'nın 324/4. maddesine 6352 sayılı Kanun'un 100. maddesiyle eklenen değişiklik doğrultusunda terkin edilecek miktar olan 20,00 TL'nin altında kaldığının anlaşılması karşısında, hazineye yükletilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir.[9]

6352 sayılı Kanunun 100. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324/4. maddesi gereğince terkin tutarı altında kalan yargılama giderinin hazine üzerinde bırakılması gerektiği hususu, karar sonrası giderlerle gözetilerek infaz aşamasında mahkemesince değerlendirilebilmesi mümkündür. Yargıtay bu hususu, infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapmamaktadır.[10]

5. Bazı giderlerin yargılama gideri sayılmaması

Yasa koyucu yargılama sırasında yapılan bazı giderleri yarılama gideri olarak kabul etmemiştir. Nitekim türkçe bilmeyen veya engelli olan şüpheli, sanık, mağdur veya tanık için görevlendirilen tercümanın giderleri, yargılama gideri sayılmamakta ve bu giderlerin Devlet Hazinesince karşılanması öngörülmektedir. (CMK md. 324/5)

5271 sayıl Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. Maddesinin beşinci fıkrasında yargılama giderinin istisnasına yer verilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/3-e maddesi ile konuya ilişkin yüksek yargı kararları[11] dikkate alınarak, Türkçe bilmeyen veya sağır veya dilsiz olan şüpheli veya sanık için görevlendirilen tercümanın giderlerinin yargılama giderleri sayılmayacağı, bu giderlerin Devlet Hazinesince karşılanacağı hükme bağlanmıştır.

5271 sayıl Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. maddesinin 5. bendinde yer alan "Türkçe bilmeyen ya da engelli olan şüpheli, sanık, mağdur veya tanık için görevlendirilen tercümanın giderleri, yargılama gideri sayılmaz ve bu giderler Devlet Hazinesince karşılanır." şeklindeki yasal düzenlemeye rağmen, tercüman ücretinin yargılama giderlerine dâhil edilmemesi gerektiğinin gözetilmemesi halinde Yargıtay, bu durumu karar tarihinden sonra yapılan masraflarla birlikte kararın kesinleştirme aşamasında mahkemesince dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapmamaktadır.[12]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

------------------------------------

[1] YCGK, E: 2018/266, K: 2018/297, T: 19.06.2018.

[2] Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 26/05/1935 gün ve 111/7 sayılı kararı.

[3] Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 02/05/1966 gün ve 4/3 sayılı kararı.

[4] Y.8.CD, E: 2016/12298, K: 2017/11619, T: 19.10.2017.

[5] Y.7.CD, E: 2017/10796, K: 2017/4025, T: 11.05.2017: “…Dosya kapsamına göre; sanık hakkında yapılan yargılama sonunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karardan sonra TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezine ait 17/06/2014 tarih ve ...050478 seri sayılı 1.581,20 Türk lirası analiz hizmetine dair faturanın tahakkuk ettirilmesi üzerine, Cumhuriyet savcısı tarafından 14/07/2014 tarihinde havale edilen sarf kararının mahkum olan sanıktan tahsil edilmesinde zorunluluk olup, mahkemece bu kapsamda 12/09/2014 tarihli ek harç tahsil müzekkeresi düzenlendiği nazara alındığında, mercii Mersin 4. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuştur…”

[6] Y.4.CD, E: 2016/3623, K: 2016/12276, T: 28.06.2016.

[7] (Ek cümle: 02.07.2012 - 6352 S.K/Madde 100)

[8] Y.14.CD, E: 2015/5630, K: 2019/94, T: 09.01.2019, Y.6.CD, E: 2015/3912, K: 2017/4533, T: 13.11.2017: “…5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesi uyarınca Devlete ait yargılama giderlerinin, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan (20.-TL dahil) az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerekirken, 16,00.-TL yargılama giderinin sanık ...'tan tahsiline karar verilmesi,…”

[9] Y.17.CD, E: 2015/29672, K: 2017/12123, T: 19.10.2017.

[10] Y.3.CD, E: 2016/7891, K: 2017/35, T: 16.01.2017

[11] Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 20.11.1995 günlü 11619/12124 sayılı (YKD.96/2-304) ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.3.1996 günlü 2/33 sayılı (YKD. 96/4-621) kararları.

[12] Y.3.CD, E: 2019/2134, K: 2019/9979, T: 09.05.2019.