T.C.

Yargıtay

6. Hukuk Dairesi

2024/762 E., 2025/1271 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1125 E., 2024/42 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2017/765 E., 2022/628 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı idare arasında 14.01.2011 tarihinde “........ Malatya hattı arasındaki heyelanlı bölgenin ıslahı konusunda sözleşme imzalandığı, davalıdan kaynaklı nedenlerle işin süresinde bitirilemediği, zararın karşılanması için 10.10.2011 tarihinde davalıya yapılan başvurudan sonuç alınamayınca zararlarının karşılanması için açılan davada taleplerinin kabul edildiği ve kararın kesinleşmesi sonrasında icra takibi ile tahsil edildiği, ancak oluşan zararının tahsil edilen temerrüt faizinden daha fazla olduğu, nitekim müvekkilinin işten kaynaklı alacaklarını tahsil edememesi nedeniyle borçlarını ödeyemediği, hakkında icra takipleri başlatıldığı, para temin edebilmek için senet karşılığı 3. kişilerden borç alınarak mevcut borçların kapatılmaya çalışıldığı, o tarihte yapmakta olduğu ......... Salonu ve ........ Okul İnşaatı işlerinden doğan alacaklarını borçları için temlik etmek zorunda kaldığı, bu defa da bu işin alacaklılarının borçlarını ödeyemez duruma düştüğü, gecikme cezaları ödemek durumunda kaldığı, taraflar arasındaki işin davalının kusuru ile uzaması nedeniyle şantiye masraf ve işçi ücretleri vb. giderlerinin artması nedeniyle zarara uğradığı, müvekkili hakkındaki takiplerin tamamının davalıya başvuru ve dava tarihinden sonra olduğu, davalının zamanında borçlarını ödemiş olması halinde müvekkilinin bu sıkıntıları yaşamayacağı ileri sürülerek munzam zarara dair belirsiz alacaklarının tespiti ile fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL munzam zararının, avans fazi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; munzam zararın istenmesi şartlarının oluşmadığı, munzam zararın ispat edilmesi gerektiği, soyut iddiaların ispat için yeterli olmadığı, zararların müvekkilinin eylemleri ile illiyet bağının bulunmadığı, davanın geç sonuçlanmasında müvekkilinin kusuru bulunmadığı, müvekkilinin kusurunun ispatı gerektiği, sözleşme bedelinin zamanında ve fazlasıyla davalıya ödendiği, dava yoluyla istenen bedelin sözleşme bedeli haricinde çekişmeli bir alacak olduğu ve mahkeme kararı sonrası davacıya ödendiği, ilgili davadaki iddiaların da gerçeklikten uzak olduğu, ihale için en uygun projenin seçildiği, YİGŞ 9. maddesi gereği davacının sigorta ettirme yükümlülüğünü yerine getirilmesi durumunda heyelan nedeniyle oluşan zararını karşılayabileceği, bu yükümlülüğü yerine getirmemiş olması nedeniyle tam kusurlu olduğu savunularak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının ticari defterlerini usulünce tutmadığı, aynı tarihte başkaca yapım işlerini de üstlendiği, bu nedenle davacının ekonomik sıkıntıya düşmesinin tek nedeninin, davalının bu işten kaynaklanan ve Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ilamı ile tespit edilen zararları karşılığının geç ödenmesi olup olmadığının tespit edilemediği, yine davacının, bu iş ve diğer işler için verdiği çeklerin ödenmemesi ve takibe konu edilmesi nedeniyle, asıl borç yanında ferilerini de ödediği tespit edilmiş ise de, bu durumun tek başına davacının, davalıdan munzam zarar talebi için yeterli olmadığı, davacının temerrüt faizini aşan somut zararının gerçekleştiği ve bunun davalının borcunu ödemede gecikmesinden (temerrütünden) kaynaklandığı, davalı borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olduğu hususlarının ispat edilemediği, ayrıca davacının sözleşme gereğince yaptırması gereken sigortayı yapmadığından zararın oluşmasında kendi kusurunun da bulunduğu ve icra dosyasındaki davalı ödemesinin de, ilamın kesinleşme tarihinden öncesine ait olduğu gözetilerek, geç ödemede kusurundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, davacın koşulları oluşmayan munzam zarar alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dosya kapsamı ile müvekkilinin munzam zararının somut olarak ortaya konduğunu, Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 31.12.2013 tarihli, 2012/327 Esas, 2013/679 Karar sayılı kararı ile davalının kusurunun kabul edildiğini, müvekkilinin davalıdan olan alacağını zamanında alamaması nedeniyle haksız yere icra takibine uğradığını, alacaklarını temlik etmek zorunda kaldığını, tazminat davası sonrası hükmedilen faizin müvekkilinin uğradığı zararları karşılamaktan uzak olduğunu, icra takipleri nedeniyle yaptığı spor salonu ve okul inşaatı işinin de geciktiğini ve ceza ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin kredi çektiğini, senetle borç aldığını, müvekkilinin çalışanlarına ödediği ücret artışı, döviz kurlarında meydana gelen artışlar ve şantiye giderlerinin artması gibi zararlara uğradığını, müvekkili hakkındaki icra takiplerinin tamamının davalının temerrüde düştüğü 10.10.2011 ve dava tarihi olan 31.07.2012'den sonra olduğunu, 17.01.2022 tarihli bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere, davalıdan alacağı tahsil edemeyince, dava konusu inşaat nedeniyle borçlarını temliknameler ve diğer işlerden elde edilen hakedişlerle ödemek zorunda kaldığını, mahkemenin gerekçesinin bilirkişi raporları, icra takipleri, sözleşmeler, temliknameler ve diğer belgeler karşısında hukuka uygun olmadığını beyan etmektedir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/327 Esas, 2013/679 Karar sayılı dosyada davacı lehine hükmedilen, eser sözleşmesi konusu edimin yerine getirileceği alanın geç teslim edilmesinden dolayı oluşan zararın, zeminin kayması sonucu oluşan zarar ve sözleşmenin uzaması nedeniyle fiyatlarda meydana gelen artış farkı alacaklarından oluşan zararlarının zamanında ödenmemesi ve borçlunun temerrüde düşmesi nedeniyle uğranılan aşkın zarar (munzam zarar) alacağının tahsili istemine ilişkindir.

Para borçlarında borçlunun temerrüdünün bir sonucu niteliğindeki munzam (aşkın) zarar TBK'nın m. 122 (...105) hükmünde düzenlenmektedir. Söz konusu hükmün ilk fıkrasına göre, "Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür". Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10.11.1999 tarihli ve 1998/13-353 E. 1999/929K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere munzam zarar, sorumluluğu kusura dayanan borçlu temerrüdünün hukukî bir sonucudur ve alacaklının zararının faizi aşan bölümüdür. Munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla Türk Borçlar Kanunu'nun 120/2. maddesi gereğince temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı bir zarar şeklinde tanımlanabilir.

Alacaklının borçludan munzam zararını isteyebilmesi için; para borcunun ifasında borçlunun temerrüde düşmüş olması, temerrüt faizini aşan bir zararının bulunması, söz konusu zararla borçlunun temerrüdü arasında uygun illiyet bağının bulunması ve borçlunun kusurunun bulunması gerekmektedir. Kusurun derecesi sorumluluğun doğması bakımından önemli olmayıp borçlu her türlü kusurundan sorumludur. TBK'nın 112. hükmüyle uyumlu olarak TBK'nın 122. maddesinde alacaklı yararına bir kusur karinesi kabul edilmiştir. Buna göre, alacaklı borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olduğunu ispatla yükümlü değildir; borçlunun kusurlu olduğu varsayılmaktadır. Borçlunun sorumluluktan kurtulması için kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını ispatlaması gerekir. Uygulamaya göre buradaki kusursuzluk, temerrüde düşmekteki kusursuzluktur. Yoksa, temerrüde düştükten sonraki aşamada gelişen olaylarda (yargılamanın uzaması vs.) aranan bir kusur değildir.

Munzam zararın hesaplanmasında somut zarar yöntemi ve soyut zarar yöntemi olmak üzere iki yöntem bulunmaktadır. Somut zararın yönteminde, davacı alacaklının munzam zararın oluştuğunu somut bir biçimde ispatlaması gerekmekte olup, somut zararın ispatı halinde ispatlanan bu zararın munzam zarar olarak ödenmesi gerekir. Somut zararın ispatlanamaması halinde ise, soyut zarar yöntemine göre temerrüde düşülen para alacağının değişik yatırım araçlarında değerlendirilmesi halinde alacağı ortalama değer ile para alacağının temerrüt faizi arasındaki farkın munzam zarar olarak ödenmesi gerekir. Soyut zararın hesaplanmasında her yıl itibariyle gerçekleşen TEFE- TÜFE oranı, bankaların 3 aylık ortalama vadeli mevduat faiz oranları, devlet tahvillerine verilen faiz oranları, döviz kurlarındaki Amerikan Doları ve Euro değişim oranları, asgari ücret artışı ve altın fiyatlarındaki artış verileri dikkate alınarak sepetteki bu verilerin ortalamasının mahkemece zararın hesaplanmasında dikkate alınması gerekir.

Somut olayımıza gelince; davacı ile davalı arasındaki ........- Malatya Hattı Km.162 + 100-420 arasındaki heyelanlı bölgenin ıslahı işine ilişkin 14.01.2011 tarihli eser sözleşmesi konusu edimin yerine getirileceği alanın geç teslim edilmesinden dolayı oluşan zarar, zeminin kayması sonucu oluşan zarar ve sözleşmenin uzaması nedeniyle fiyatlarda meydana gelen artış farkı alacaklarından oluşan zararlarının zamanında ödenmemesi nedeniyle Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/327 Esas sayılı dosyası ile 31.07.2012 tarihinde dava açılmakla talep edilen alacaklardan dolayı davalının 31.07.2012 tarihinde temerrüde düştüğü, alacağının tamamını Malatya 8. İcra Müdürlüğü'nün 2014/830 Esas sayılı dosyasından 27.01.2015 tarihinde tahsil ettiği, davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacı tarafından alacaklarını tahsil edememesi nedeniyle borçlarını ödeyemediği, hakkında icra takipleri başlatıldığı, para temin edebilmek için senet karşılığı 3. kişilerden borç alarak mevcut borçların kapatılmaya çalışıldığı, o tarihte yapmakta olduğu Yakacık Spor Salonu ve .....İnşaatı işlerinden doğan alacaklarını borçları için temlik etmek zorunda kaldığı, bu defa da bu işin alacaklılarının borçlarını ödeyemez duruma düştüğü, gecikme cezaları ödemek durumunda kaldığı beyan edilerek ve munzam zarar kalemleri açıklanmak suretiyle talepte bulunulduğundan temerrüt tarihi olan 31.07.2012'den 27.01.2015 tarihine kadar olan dönem için davacı alacaklının temerrüt faiz oranı üzerinde aşkın zararı (munzam) oluştuğunun kabulü gerekir.

Bu durumda mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki ilke ve kuralları dikkate alarak öncelikle somut zarar yöntemine göre zararın ispatlanması halinde bu bedelin, aksi halde soyut zararın yöntemine göre zararın ispatlanması halinde bu bedelin, gerekirse bilirkişi raporu da almak suretiyle belirlenerek hüküm altına alınmasından ibaret olup eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile karar verilmesi doğru olmamış kararın bozulması uygun bulunmuştur.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgilisine iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi