Yeni yasama yılı 1 Ekim itibari ile başladı ve Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah GÜL’ün konuşması aslında tam olarak olmasa da milletin TBMM’den ne tür düzenlemeler ve faaliyetler beklediğini kısmen ortaya koydu gibi. İktidar aynı kanaati paylaşmasa da muhalefet özellikle tutuklu milletvekilleri hakkındaki ifadeleri memnuniyetle karşıladı ve sözde kalmaması adına temennilerde bulunuldu. Yine aynı döneme dek gelen doğalgaz ve elektrik ile petrol ürünlerine yapılan zamların şoku da yeni yasama döneminin hafızalarda kalacak gelişmelerindendi. 


Her şey acayip tarzlarda da olsa bir formül bulan iktidarın tutuklu milletvekilleri konusundaki nemelazımcılığı Cumhurbaşkanını da rahatsız etmiş olacak ki, konuşmasının bir bölümünü bu konuya ayırmış, Sayın Cumhurbaşkanı. Farklı gerekçelerle Sayın Cumhurbaşkanı ile aynı kanaati paylaşıyorum. Tutuklu milletvekillerinin şimdiye kadar çoktan mecliste olması milletin vermiş olduğu emaneti öyle ya da böyle yerine getirme gayretinin özgürlüğü kendilerine verilmeliydi kanaatindeyim. TBMM çeşitli yargı reformları ile kesimleşmiş hükümlülerin cezalarını affederek hatta teröristleri bile herhangi bir eyleme karışmaması veya etkin pişmanlık durumlarının mevcudiyeti halinde hiçbir ceza sistemiyle muhatap etmeyerek milleti suçlularla aynı toplumda yaşama mecburiyetinde bırakmasına karşın milletin seçtiği ancak yargılanan ve hakkında henüz kesinleşmiş bir hüküm bulunmamasına rağmen milletvekilleri ile aynı ortamda bulunmak istemiyor. TBMM’nin aynı ortamı paylaşmak istemediği ve peşinen suçlu olarak gördüğü milletvekillerini aralarına almazken, yapmış olduğu düzenlemeler ile toplumu affettiği suçlularla aynı kamusal alanda yaşama mecburiyetinde bırakmasını büyük bir haksızlık olarak görüyorum. Dilerim yeni yasama döneminde bu tür haksızlıklar doğuracak düzenlemelerden kaçılarak mevcut haksızlıkları telefi edici düzenlemelerin olduğu bir yasama yılı geçiririz. 


Ülkemizde hala tam anlamı ile fonksiyonlarını ifa edemese de sendikaların içerisinde bulunduğu yetki sorunun bu yasama dönemine bırakılmış olması yeni yasama döneminin öncelikli konusu olacaksa da bu zamana bırakılmış olması geçtiğimiz yasama yılının ne kadar verimli ve etkin ve de önceliklere yönelik bir anlayış sergilendiğinin göstergesidir. Bu manada TBMM yapılacak düzenlemelerde lüks ve gereksiz konulardan ziyade toplumun acil sorunlarına yönelik konularda düzenleme yapma anlayışını prensip olarak kabul etmeli ve de önceliği bu alana vermelidir. 


Bu yasama döneminin en önemli faaliyetlerinde birisi de şüphesiz yeni anayasa ile ilgili yazım ve yürürlülüğe konulması yönündeki faaliyetleri olacaktır. Hemen hemen toplumun tüm kesiminden görüş ve düşüncelerini toplayan anayasa komisyonunun yeni anayasayı yazım aşamasına geçecek olması özellikle beklentilerin doğru algılanıp yazıya doğru geçirilip geçilemeyeceği yönünden önem arz etmektedir. Zira görüş ve düşünlerin farklı algılanıp veya bir kesimin anayasa beklentileri diğer kesimlerin beklentilerinden daha baskın, bir kesimin anaysa talepleri tam olarak karşılanabilecek durumda olup da diğer kesinlerin anayasa beklentileri görmezden gelinebilecek bir anayasanın yazımı tüm toplumu hayal kırıklığına uğratabilir. Zor bir iş anayasa yapmak tamam ama madem bu risk alındı ve ortaya çıkıldı o zaman gereği en iyi şekilde yapılıp ülkemize ve de milletimize yakışır, çağdaş beklentileri karşılayabilen bir anayasanın ortaya çıkartılması gerekmektedir.     


Netice itibari ile, yeni yasama yılının başta TBMM nezdinde temsilcisi oldukları Türk Milletine hayırlı olması dileklerimle, acil düzenleme bekleyen toplumsal ihtiyaçlarımıza en doğru, en kolay ve tekrar tekrar değiştirilmeyen yasal düzenlemelerin en kısa süre çıkarılmasını temenni ederim. 


Bu köşe yazısı, sayın Av. Yusuf DALMAZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.