25.12.2025 tarihli ve 33118 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 27 nci maddesi ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un Geçici 10 uncu maddesinde yapılan değişiklik sonrasında uygulamada tereddütler oluşmuş ve farklı uygulamaların hak kaybına neden olabileceği haklı olarak ileri sürülmüştür.

Bilindiği üzere; yapılan değişikliğe göre istisna suçlardan hükümlü bulunanlar, 5275 sayılı Kanun'un Geçici 10 uncu maddesinin altıncı fıkrası kapsamında düzenlenen üç yıl erken açık ceza infaz kurumuna ayrılabilme ve cezaların denetimli serbestlik tedbiri altında infazı uygulamasından üç yıl erken yararlanabilme hükümlerinden faydalanamayacaklardır.

Ancak; 5275 sayılı Kanun'un Geçici 10 uncu maddesinin altıncı fıkrasının 7571 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki halinde denetimli serbestlik tedbiri altında cezanın infazı uygulamasından üç yıl erken yararlanabilme hakkı kazanan hükümlüler, fıkranın 7571 sayılı Kanunla değişik halindeki istisna suçlardan hükümlü olsalar dahi bu hükümlüler için lehe olan değişiklik öncesi hükmün uygulanması suretiyle cezaların denetimli serbestlik tedbiri altında infazı uygulamasından üç yıl erken yararlanabileceklerdir.

Örnek vermek gerekirse Geçici 10 uncu maddenin altıncı fıkrasında yapılan değişiklikle istisna suçlar kapsamına alınan “eşe karşı kasten öldürme” suçundan dolayı 31.07.2023 tarihi itibariyle hükümlü olarak kapalı ceza infaz kurumunda bulunmakta iken hakkında üç yıl erken açık ceza infaz kurumuna ayrılmasına karar verilen hükümlüler ile 31.07.2023 tarihinden sonra açık kuruma ayrılma koşulları gerçekleşecek veya gerçekleşmiş olan hükümlülerden cezasının denetimli serbestlik tedbiri altında infazı uygulamasından üç yıl erken yararlanabilmek için denetimli serbestliğe ayrılma tarihinin gelmesini bekleyen hükümlüler yeni yapılan değişiklikten etkilenmeyecek ve cezalarının denetimli serbestlik tedbiri altında infazı uygulamasından üç yıl erken yararlanabileceklerdir.

Yeni düzenlemeyi somut bir örnek üzerinden ele alacak olursak;

Suç tarihi: 30/11/2022

Suç: Eşe karşı kasten öldürme (82/1 (d) bendi)

Ceza miktarı: 15 yıl

Bu suçun kesinleşme ve infaza başlama tarihi 31.07.2023 tarihi veya öncesi ise 5275 sayılı Kanun’un Geçici 10 uncu maddesinin altıncı fıkrasının 7571 sayılı Kanunla getirilen değişiklikten önceki haline göre kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna 3 yıl daha erken ayrılabilecek ve denetimli serbestliğe de normal denetim hakkı olan 1 yıl (365 gün) süreye 3 yıl (1095 gün) ilave edilmek suretiyle yararlanmasına imkân verilecektir. Bir başka anlatımla, hükümlü koşullu salıverilmesine 4 yıl (1460 gün) kala denetimli serbestliğe ayrılabilecektir.

Bu suçun kesinleşme tarihi yahut infaza başlama tarihlerinden birisi, 31.07.2023 tarihinden sonra ise 5275 sayılı Kanun’un Geçici 10 uncu maddesinin altıncı fıkrasında 7571 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten dolayı eşe karşı kasten öldürme suçu istisnalar kapsamına alındığı için Geçici 10 uncu maddeden yararlanma imkânı bulunmayacak olup, hükümlü denetimli serbestlikten ancak koşullu salıverilmesine 1 yıl kaldığında yararlanabilecektir.

Dolayısıyla istisna suç 31.07.2023 tarihinden önce işlenmiş olsa dahi cezanın infazına 31.07.2023 tarihinden sonra başlanmış veya yeni başlanacak ise Geçici 10 uncu maddenin altıncı fıkrası kapsamında düzenlenen üç yıl erken açık ceza infaz kurumuna ayrılabilme ve cezalarının denetimli serbestlik tedbiri altında infazı uygulamasından üç yıl erken yararlanabilme hükümlerinden faydalanamayacaklar ve açık infaz kurumuna ayrılmaları ancak Meri “Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği” madde 5 ve 6 hükümlerine göre açık kurumu hak ettikleri tarihte mümkün olacaktır.

Konu ile ilgili olarak T.C. ADALET BAKANLIĞI Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün 29.12.2025 tarih ve E-70817034-622.02-4521/261763 sayılı görüş yazısı ile 5275 sayılı Kanun'un Geçici 10 uncu maddesinin altıncı fıkrasının 7571 sayılı Kanunla değiştirilmeden önceki halinde denetimli serbestlik tedbiri altında cezanın infazı uygulamasından üç yıl erken yararlanabilme hakkı kazanarak açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin, suçları yapılan değişiklik ile istisna suçlar kapsamına alınması sebebiyle bu haklarını kaybettiklerine ve hatta tekrar kapalı ceza infaz kurumuna iade edilmeleri gerektiğine dair görüşler çürütülmüş bulunmaktadır.

Özetle; son yapılan değişiklik öncesi Geçici 10 uncu maddenin altıncı fıkrası uygulanarak açık ceza infaz kurumuna ayrılmış bulunan hükümlülerden, değişiklik sonrası suçu istisna kapsamına alındığı için denetimli serbestlik talebi kabul edilmeyen hükümlülerin, bu karara karşı itiraz yoluna başvurmaları halinde lehe olan değişiklik öncesi hükmün uygulanması suretiyle cezaların denetimli serbestlik tedbiri altında infazı uygulamasından üç yıl erken yararlanabileceklerdir. Yalın bir ifadeyle; 31.07.2023 tarihinden önce işlense bile bu tarihten sonra kesinleşen istisna suçlardan hükümlüler yararlanamaz, 31.07.2023 tarihinden önce kesinleşen istisna suçlardan dolayı bu tarihten önce hükümlü olarak bulunanlar ise bu hakları geri alınmaksızın günü geldiğinde hem açığa erken ayrılma hem de ilave denetimli serbestlik hakkından yararlanabilirler.

Yapılan düzenlemeyle aynı tür suçun daha ağırını kanun kapsamına alıp, hafif olanını bu olanaktan yararlandırmamak adil değildir. Oysa ki infaz hukuku alanında yapılan değişikliklerde suçun türü değil, suçlu ve öngörülen ceza ölçü ve esas alınmalıdır.

Değişiklik öncesi Geçici 10 uncu maddenin ikinci fıkrası kapsamında 5 yıl denetimli serbestlik hakkından yararlandığı halde 31.07.2023 tarihinden sonra istisnalar kapsamında olmayan başka bir suçundan dolayı kesinleşip gelen yeni bir cezası sebebiyle açık cezaevine iadesine karar verilen hükümlüler yeni değişiklikle 5 yıl yerine 3 yıl denetimli serbestlik hakkından yararlanabilecektir. Hatta değişiklikle getirilen istisna bir suçun cezasının kesinleşmesi halinde ise tümü ile kapsam dışında kalacaklardır. Bu iki örnek yapılan değişikliğin eşitsizlik sorununu gideremediğini açıkça ortaya koymakta olup, cezaların kesinleşme tarihinin eşitsizliğe sebep olduğunu göstermektedir. Kanun koyucunun amacı, 31.07.2023 tarihinden önce işlenen suçlara ilişkin infaz iyileştirmesi yapmak olduğuna göre uygulamanın hükümlüler lehine yapılarak, tümü ile kapsam dışında bırakılmaması ve içtima edilen cezalarda Geçici 10 uncu maddenin altıncı fıkrasının tatbiki yoluna gidilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

İstisna suçların kapsamının hukukun genel ilkeleri ve objektif kriterlere uyulmayarak keyfi ve dönemsel hassasiyetlere dayalı olarak genişletilmesi doğru olmamıştır. Kadına, aileye ve çocuğa karşı işlenen kasten öldürme suçları, deprem nedeniyle meydana gelen öldürme suçları kapsam dışında bırakılarak hariç tutulurken, benzer ve/veya daha ağır nitelikli tasarlayarak öldürme, canavarca hisle öldürme veya olası kastla öldürme gibi haksızlık içeriği daha ağır olan suçlar değişiklik kapsamına alınmıştır. Aynı miktarda ceza alan iki hükümlüden birinin sırf suçunun türüne göre daha uzun süre ceza çektikten sonra salınması cezaların farklı olarak çektirilmesi sonucunu doğurur ve eşitsizliğe yol açar. Yapılan düzenlemede; istisna kapsamına alınan bu suçlar ve denetim süresinin 5 yıl yerine 3 yıl olarak uygulanacak olması yönünden Anayasanın 10 uncu maddesinde güvence altına alınan “eşitlik” ilkesine açıkça aykırılık bulunmaktadır.

Eşitlik ilkesine aykırı olduğuna şüphe duymadığımız bu düzenlemeye karşı AYM’nin gelecekteki değerlendirmesinde; 07.03.2024 tarih ve E.2023/148 – K.2024/70 sayılı kararına iştirak etmeyen sayın üyeler Engin YILDIRIM, Selahaddin MENTEŞ ile Basri BAĞCI’nın karşı oy gerekçelerini de dikkate alarak kanun koyucunun takdir hakkına bir kısıtlama getirmesini umut ediyoruz.

Av. Egemen Gürses

Av. İsmail Gürses