Uzunca bir süreden beri avukatların mesleğe kabul şartlarına sınav eklenmek suretiyle mevcut avukatların kalite ve standartlarının korunması hatta avukatlığın meslek olarak kalitesinin artırılması amacıyla sınav bir çözüm olarak düşünülüyor. Ancak değişik gerekçeler ve mahkemece verilen iptal kararları gibi nedenlerden dolayı bir türlü uygulanamayan avukatların mesleğe kabulünde düşünülen sınav tartışması hukuk camiasının gündeminden bir türlü düşmediği gibi farklı alternatifler de gündeme taşınmaya çalışılmaktadır.

Avukatların bir sınavla mesleğe kabul edilebilmesinin bu soruna bir çözüm olmayacağı kanaatindeyim. Zira sorun her yıl beklenenden fazla hukuk öğrencisinin mezun olup, staj süresinden hemen sonra avukat olması ise, mevcut hukuk fakültelerinin sayısının ve kontenjanlarının azaltılarak finanse ettiği ileri sürülen özel üniversitelerin hukuk fakülteleri açabilme şartlarının daha da kaliteli hale getirilmesinin ve bunlarında kontenjanlarının sınırlı tutulmasının sorunun çözümünde daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Avukatların yerine getirdikleri kamu hizmetine rağmen bir türlü ifa ettikleri hizmetin karşılığını alamamalarına rağmen birde sınav gibi mesleğin kalite ve standartlarına hiçbir katkı sağlamayacağı kanaatinde olduğum prosedüre tabii tutulması hiç kimseye ve hiçbir kuruma fayda getirmeyecektir.   Bilinmelidir ki, zaten avukatlık mesleği içerisinde bulunanlar yaşanan gelişmeler ve değişikliler karşısında otomatik olarak kendilerini yenilemek zorunda kalıyorlar. Aksi halde piyasanın dışında kalma gerçekliğinin her an farkındalar.

Avukatlık mesleğinin kalite ve standartlarını artırma ve koruma adına getirilebilecek bir sınav uygulaması aynen eğitim camiasında olduğu gibi bir hukuk fakültesi mezunu işsizler ordusu meydana getirebilecektir. Söz konusu işsiz hukuk fakültesi ordusunu istihdam edebilmek adına da her yıl kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli veya kadrolu sınav uygulamasına geçme ihtimal devlete ekstra bir külfet haline gelip bu kez hukuk fakültesi mezunlarının dershanelerde ders alma durumuna düşürülecektir. Bu tür bir uzun ve külfetli ve de insanlara yeni bir sınav stresi getirebilecek uygulamalar yerine ihtiyaç olunan diğer meslek alanlarının kontenjanlarının artırılarak hukuk fakültelerinin kontenjanlarının düşürülmesi ve özel üniversitelerin hukuk fakültesi açma talepleri daha sıkı şartlara bağlanması soruna daha kökten ve kalıcı çözüm üretecektir. Bununla da yetinilmeyerek adalet sistemini daha da kaliteli ve yüksek standartlı bir sistem haline dönüştürebilmek adına başta avukatlara olmak üzere her yıl tüm hukuk camiası personeline verilebilecek meslek içi eğitimlerle daha kaliteli bir avukat ve hukuk camiası personeli oluşturulabilecektir.

Sırf bu tür yeniliklerin ve de değişikliklere adapte olma içerikli eğitimlerin muhatabı olmamak adına avukatlığa adım atacak hukuk fakültesi mezunlarına sınav gibi gereksiz ve de hiçbir fayda sağlamayacak prosedüre tabi tutmayı büyük bir adaletsizlik olarak görmekteyim. Zira mesleğe yıllar önce başlayıp aynı eğitim sürecinden geçerek avukatlık yapan biri ile hukuk fakültesinin gereklerini yerine getirerek diplomasını alabilmiş genç bir arkadaşımız arasında teoride bir fark yoktur. Uygulama esnasındaki yaşanabilecek sorunlar da sınavla değil, pratik ve meslek içi eğitimle daha kolay çözülebilir.

Netice itibari ile daha kaliteli ve yüksek standartlı bir adalet sistemi için sırf günü kurtarmak adına gereksiz ve de haksız olabilecek bir uygulama yerine daha kesin çözümlü çareler aramak daha mantıklı olacaktır.