TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A. A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/12075)

 

Karar Tarihi: 19/10/2022

R.G. Tarih ve Sayı: 5/1/2023-32064

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Kemal ÖZEREN

Başvurucu

:

A. A.

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanan başvurucuya başka ceza infaz kurumunda bulunan ağabeyinin gönderdiği ve içeriğinde ceza infaz kurumundaki gündelik hayata, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile terörizm kavramına ilişkin birtakım fikirlerin ekinde ise İngilizce bir metin ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvuru formunun yer aldığı mektup, Kurumun Disiplin Kurulunca sakıncalı olduğu gerekçesiyle alıkonulmuştur. Kararın gerekçesinde, Mektup Okuma Komisyonu tarafından düzenlenen tutanağa atıfta bulunularak mektupta örgütsel içerikli ifadelerin yer aldığı, İngilizce metin kısmıyla ilgili olarak da tarafların Türkçe haberleşmelerinin mümkün olduğu vurgulanmıştır.

3. Başvurucu, kendisine gönderilen mektubun soyut gerekçelerle alıkonulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek İnfaz Hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. Hâkimlik; mektubun Türkçe kısmında ve ekinde yer alan İngilizce metin ile ilgili olarak kararın usule ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle şikâyetin reddine, AİHM başvuru formu ile ilgili olarak ise şikâyetin kabulüne karar vermiştir. Şikâyetin reddine ilişkin kısımla ilgili olarak Hâkimlik; alıcı ve gönderici olan muhatapların suçunun türü dikkate alındığında mektup içeriğinin sakıncalı olarak değerlendirildiğini, sakıncalı kısımların çıkarılması düşünülse dahi mektubun anlam bütünlüğünün bozulacağını vurgulamıştır. Hâkimlik kararına yapılan itiraz Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmiş ve hüküm kesinleşmiştir.

4. Başvurucu, nihai hükmü 20/3/2019 tarihinde öğrendikten sonra 9/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

6. Başvurucu, ağabeyinin gönderdiği mektupta bir rüyadan bahsettiğiiçin mektup içeriğinin örgütsel iletişim kapsamında değerlendirildiğini belirterek mektubun alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin, masumiyet karinesinin, özel hayata saygı hakkının, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, başvurucunun haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olduğu ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu cevap dilekçesinde önceki beyanlarını yinelemiştir.

7. Başvuru, haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir.

8. Somut olayda başvurucunun haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kanuni dayanağı olan 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 68. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve müdahalenin kamu düzeninin sağlanması meşru amacıyla gerçekleştirildiği kanaatine varılmıştır. Bu belirlemeden sonra müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı değerlendirilmelidir.

9. Mahpusların mektuplarının denetlenmesi ve alıkonulması suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalelerin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu ve ölçülülüğünün denetiminde gözetilmesi gereken genel ilkelere Anayasa Mahkemesince birçok kararda ayrıntılı olarak yer verilmiştir (Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 37-68; Muhittin Pirinççioğlu (3), B. No: 2017/34566, 10/3/2020, §§ 44-57; Cihat Ayik ve Hacı Ali Baştürk, B. No: 2017/31506, 10/3/2020, §§ 44-57). Bu bağlamda kamu makamları ile derece mahkemelerinin haberleşme hürriyetine yönelik müdahalenin zorunlu bir ihtiyaca karşılık geldiğini ve orantılı olduğunu ilgili ve yeterli gerekçelerle ortaya koyma yükümlülükleri bulunmaktadır.

10. Bu ilkeler ışığında başvuru değerlendirildiğinde başvurucunun başka bir ceza infaz kurumunda bulunan ağabeyi tarafından kendisine gönderilen mektupta tarihin en karanlık ve şaibeli darbe girişimi olarak ifade edilen 15 Temmuz darbe girişimine, FETÖ yapılanmasına ve devletin teröristi kendisinin ürettiğine yönelik birtakım beyanlara ve muhatabını motive edici nitelikte ifadelere yer verildiği anlaşılmıştır. Bununla birlikte mektup içeriğinde başvurucunun iddia ettiği gibi bir rüya anlatımı bulunmamaktadır. Öte yandan başvurucunun ve mektubu gönderen ağabeyinin silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu oldukları da dikkate alınarak mektupta kullanılan üslup ve içerik değerlendirildiğinde mektubun yazılma amacının örgütsel dayanışma ve haberleşmeyi sağlamak olduğu söylenebilir. Bununla birlikte mektubun ekinde yer alan İngilizce metnin sakıncalı görülerek başvurucuya teslim edilmemesi hususunda da tarafların Türkçe haberleşmelerinin mümkün olduğu gözönüne alındığında bahse konu metnin Türkçeye çevrilmesi yönünde bir külfetin idareye yüklenemeyeceği sonucuna varılmıştır (bu hususta daha önce yapılmış bir değerlendirme için bkz. Ertuğrul Akın, B. No: 2017/38027,9/7/2020, § 38).

11. Buna göre söz konusu müdahalenin Anayasa'nın 22. maddesi anlamında kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda Hâkimlik kararının da ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği görülmektedir. Sonuç olarak somut olayda haberleşme hürriyetine yönelik açık ve görünür bir ihlal bulunmamaktadır.

12. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 19/10/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.