TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET FATİH BULUT VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/48895)

 

Karar Tarihi: 27/11/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Kübra ÇİFTÇİ

Başvurucular

:

1. Mehmet Fatih BULUT

Vekili

:

Av. Mustafa TAV

 

 

2. Hasan SELEK

Vekili

:

Av. İrem ÇİÇEK DOKSANBİR

 

 

3. Kerem Said ERDOĞAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvurular 30/8/2016 tarihi itibarıyla mezun olacak askerî öğrencilerin olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi gereğince nasıplarının yapılmaması üzerine açılan davaların Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonuna gönderilmek yerine incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Olay tarihinde başvurucular 30/08/2016 tarihi itibarıyla astsubaylığa/subaylığa nasbedilmeyi bekleyen eğitimlerini tamamlamış askerî öğrenci statüsündedir.

3. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsünün ardından çıkarılan 31/7/2016 tarihli ve669 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve Millî Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin 104. maddesinde harp akademilerinin, askerî liselerin ve astsubay hazırlama okullarının kapatılacağı düzenlenmiştir. Mezkûr 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 105. maddesinde 30 Ağustos itibarıyla mezun olacak askerî öğrencilerin nasbının yapılmayacağı, bunlara durumlarına uygun fakülte ve yüksek okullarca diploma verileceği kuralına yer verilmiştir. Bu kural uyarınca başvurucuların nasbı yapılmamıştır. Bunun üzerine başvurucular, nasbedilmemelerine ilişkin işlemin iptali istemiyle idare mahkemelerinde dava açmıştır.

4. Mahkemeler başvurucuların nasbının yapılmamasının doğrudan kanun hükmünde kararnameden hükmünden kaynaklandığını, kanun hükmünde kararname hükmünün idareye herhangi bir değerlendirme yapma veya başka yönde işlem tesis etme olanağı tanımadığını, dolayısıyla ortada idari davaya konu olabilecek bir işlemin varlığından söz edilemeyeceğini belirterek davaları incelenmeksizin ret ya da ret kararlarıyla sonuçlandırmıştır. Anılan kararlar istinaf ve temyiz incelemelerinden geçerek kesinleşmiştir.

5. Başvurucular, nihai kararları öğrenmelerinden itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Komisyonca 2022/33650 ve 2022/41207 numaralı başvuruların konu yönünden irtibatı nedeniyle 2021/48895 numaralı başvuru ile birleştirilmesine ve incelemenin 2021/48895 numaralı başvuru üzerinden Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

6. Başvurucular, nasbedilmemelerine ilişkin işleme karşı açtıkları davalarda esasa dair yargılama yapılmadığını belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

7. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; davanın incelenmeksizin reddine ilişkin yargılama mercilerinin kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir durum bulunmadığı, ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının tespitinin Anayasa Mahkemesinin takdirinde olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) İnan/Türkiye (B. No: 35726/20) başvurusunda 30/8/2016 tarihinde atanmayı bekleyen başvuranın 29/10/2016 tarihli ve 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (675 sayılı KHK) ile atamasının iptal edilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetin kabul edilemez olduğuna karar verdiği ifade edilmiştir. AİHM kararında, atamaları iptal edilen adayların bir sonraki yıl tekrar başvurmalarını ve eğitimlerini tamamladıktan sonra atanmamaları hâlinde idare mahkemeleri önünde ilgili tedbirlere itiraz etmelerini engelleyen bir hükmün bulunmadığı, bu nedenle belirli bir alanda ve kısa bir süre için mahkemeye erişime getirilen kısıtlamanın bu koşullar altında orantısız olarak değerlendirilemeyeceği kanaatiyle kabul edilemezlik kararı verildiği belirtilmiştir.

8. Başvurucu Hasan Selek, Bakanlık görüşüne karşı verdiği beyanda ihlal iddialarını yinelemiştir.

9. Başvuruya konu ihlal iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

10. Anayasa Mahkemesi astsubaylığa/subaylığa nasbedilmeme nedeniyle yapılan bireysel başvuruları, başvurucuların bu statülere kabullerindeki farklılıkları dikkate alarak ele almıştır. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesinin Ömer Kılınç ([GK], B. No: 2018/30695, 29/9/2021) kararına konu olayda, Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) uzman erbaş olarak görev yapan başvurucu, girdiği sınavı kazanarak astsubay olmak amacıyla kurs almış ancak astsubaylık statüsüne geçiş işlemlerinin 675 sayılı KHK'nın 6. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile iptal edilmesi üzerine nasbedilmeyerek TSK'daki görevine dönmüştür. Başvurucu, nasbının yapılmamasına ilişkin işlemin iptali talebiyle açtığı davanın incelenmeksizin reddedilmesi üzerine bireysel başvuru yapmıştır (Ömer Kılınç, §§ 17-25). Anayasa Mahkemesi, bahsi geçen kararda Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında mahkemeye erişim hakkı yönünden yaptığı değerlendirmede astsubay statüsüne geçiş işleminin iptalinin -kamu kurumlarından çıkarılmalardan farklı olarak- başvurucuyu bu statüden ilanihaye yoksun bırakacak bir etkisinin olmadığını, nitekim başvurucunun ilgili prosedüre yeniden tabi tutulmak suretiyle astsubaylık statüsünü elde ettiğini belirterek ihlal olmadığı sonucuna ulaşmıştır (Ömer Kılınç, § 127).

11. Anayasa Mahkemesinin Ayhan Orhanlı ([GK], B. No: 2019/7991, 23/2/2023) kararına konu olayda ise başvurucunun subay olmak için kurs aldığı ancak temin faaliyetlerinin 675 sayılı KHK'nın 6. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile iptal edilmesi üzerine başvurucu nasbedilmemiş ve TSK ile ilişiği kesilmiştir. Anılan kararda Anayasa Mahkemesi, 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Kanun'un 2. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca olağanüstü hâl (OHAL) kapsamındaki kanun hükmünde kararnamelerle gerçek kişilerin hukuki statülerine ilişkin olarak doğrudan düzenlenen işlemlerin OHAL Komisyonunun yetkisinde olduğunu belirtmiş (Ayhan Orhanlı, §§77, 78), ayrıcadavayı gören mahkemenin dava konusu işlemin doğrudan kanun hükmünde kararname ile tesis edildiğini tespit ettikten sonra başvuruyu 7075 sayılı Kanun gereğince OHAL Komisyonuna göndermesinin -yargısal denetime imkân sağlayacağından- başvurucuyu keyfîliğe karşı koruyacak usule ilişkin bir güvence oluşturacağını vurgulamıştır. Kararda, yargılama mercilerinin 7075 sayılı Kanun'un 2. maddesi kapsamında bir değerlendirme yapmadan davayı incelenmeksizin reddetmelerinin öngörülemez nitelikte olduğunu değerlendirilmiştir (Ayhan Orhanlı, § 81). Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi Ayhan Orhanlı kararında, başvurucunun temin faaliyetinin OHAL kanun hükmünde kararnamesi ile iptal edilmesi ve nasbının yapılmaması üzerine açtığı davanın keyfîliğe karşı başvurucuya anayasal güvenceler sağlayacak yorumla OHAL Komisyonuna gönderilmek yerine incelenmeksizin reddedilmesi suretiyle yapılan müdahalenin Anayasa'nın 15. maddesinde öngörülen durumun gerektirdiği ölçüde olmadığı gerekçesiyle başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır (Ayhan Orhanlı, § 83).

12. Yine Anayasa Mahkemesinin Ömer Faruk Bayar (B. No: 2019/14214, 20/9/2023) kararında da 30/8/2016 tarihi itibarıyla mezun olacak askerî öğrencilerin OHAL kanun hükmünde kararnamesi gereğince nasıplarının yapılmaması üzerine açılan davanın Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonuna gönderilmek yerine incelenmeksizin reddedilmesi suretiyle gerçekleştirilen müdahalenin Ayhan Orhanlı kararında belirtilen gerekçelerle OHAL döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa'nın 15. maddesinde öngörülen durumun gerektirdiği ölçüde olmadığı belirtilmiş ve başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır (Ömer Faruk Bayar, §§ 77, 78).

13. Somut olayda 30/8/2016 tarihi itibarıyla mezun olacak askerî öğrenci statüsünde olan başvurucuların da OHAL kanun hükmünde kararnamesi gereğince nasbı yapılmamış ve açtıkları davalar OHAL Komisyonuna gönderilmek yerine incelenmeksizin reddedilmiştir. Bu sebeple eldeki başvurular yönünden Ayhan Orhanlı ve Ömer Faruk Bayar kararlarında açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

14. Öte yandan başvurucuların bazılarının açtığı davalarda mahkemeler davanın incelenmeksizin reddine karar vermemekle birlikte dava konusu işlemin 675 sayılı KHK'daki kural uyarınca tesis edildiği ve/veya bu kural uyarınca idarenin takdir yetkisinin bulunmadığı gerekçelerinin (bkz. § 4) esasa ilişkin bir değerlendirme olarak görülemeyeceği ve doğrudan kanun hükmünde kararnamenin ile tesis edilen işlemlere karşı dosyaların OHAL Komisyonuna gönderilmeyerek yargısal denetime imkân sağlanmadığı sonucunu değiştirmediği anlaşılmıştır. Bu sebeple söz konusu başvurulara ilişkin olarak aynı sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır (benzer değerlendirmeler için bkz. Engin Kaplan ve diğerleri, B. No: 2018/26741, 19/12/2023, § 17)

15. Ayrıca OHAL Komisyonunun görev süresi 22/1/2023 tarihinde sona ermişse de 7075 sayılı Kanun'a eklenen geçici 5. Maddede Komisyonun görev süresinin sona ermesinden sonra görevleri kapsamındaki hususlarda mahkemelerce verilecek kararlar üzerine yapılması gerekli iş ve işlemleri yürütecek kurum ve kuruluşlar belirlenmiştir.

16. Bu itibarla başvurucuların nasıblarının yapılmaması üzerine açtıkları davaların keyfîliğe karşı başvuruculara anayasal güvenceler sağlayacak yorumla OHAL Komisyonuna gönderilmek yerine incelenmeksizin reddedilmesi suretiyle gerçekleştirilen müdahalenin OHAL döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını, sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa'nın 15. maddesinde öngörülen durumun gerektirdiği ölçüde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

17. Açıklanan gerekçelerle başvuru Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında değerlendirildiğinde Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

18. Mahkemeye erişim hakkı şikâyeti yönünden ulaşılan sonuç gözetildiğinde başvurucuların diğer bazı haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının ayrıca incelenmesine gerek olmadığına karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

III. GİDERİM

19. Başvurucular; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuşlardır.

20. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

21. Mahkemeye erişim hakkı yönünden ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucuların manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir. Ayrıca başvurucular, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadıklarından maddi tazminat taleplerinin de reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

D. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için 7075 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesi çerçevesinde oluşturulan başvuru yolu dikkate alınarak yeniden yargılama yapılmak üzere ekli tablonun (D) sütununda gösterilen ilgili Mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,

F. Ekli tablonun (F) sütununda isimleri yer alan avukatlar tarafından temsil edilen başvuruculara 30.000 TL vekâlet ücretinin AYRI AYRI ÖDENMESİNE, ekli tablonun (E) sütununda belirtilen yargılama giderinin ilgili satırda gösterilen başvuruculara ÖDENMESİNE,

G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.