T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2022/3634
K. 2022/5847
T. 15.6.2022

BORCA İTİRAZ BLOKENİN KALDIRILMASI VE HACZEDİLEN TUTARLARIN TAHSİLİ İSTEMİ ( Taraflarca İmzalanan Genel Kredi Sözleşmeleri ve Ek Taahhütnamelerde Davacının Ptt Aracılığıyla Kullandığı Kredi Hizmetlerine İlişkin Ödemelerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan Alacaklarına Yönelik Virman-Takas-Mahsup Yapılarak Tahsil Edilmesine Muvafakat Ettiği - Bu Muvafakatın Haksız Şart Olarak Kabulünün Mümkün Olmadığı/İlk Derece Mahkemesince Davanın Tümden Reddi Yasaya Uygun Olup Bölge Adliye Mahkemesince Yanılgılı Değerlendirme ile Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )

İYİNİYET KURALLARINA AYKIRILIK ( Davacı Taksitlerin Bir Kısmını Maaşından Ödemiş Olup Bu Taksitlerin Ödenmesine İhtirazı Kayıt Koymaksızın Kesintiye Muvafakat Edip Borç Ödendikten Sonra Ödenen Kredi Bedellerinin İadesini Doğuracak Şekilde Bir Hak Kullanılmasının İyiniyet Kurallarıyla Bağdaşmayacağı - İlk Derece Mahkemesince Davanın Tümden Reddi Yasaya Uygun Olup Bölge Adliye Mahkemesince Yanılgılı Değerlendirme ile Karar Verilmesinin İsabetsiz Olduğu )

MAAŞ KESİNTİSİNE MUVAFAKAT ETME ( Davacının Bankadan Aldığı Kredi Borcunu Sözleşme Şartlarına Uygun Olarak Ödememesi Halinde Sözleşme Gereğince Kullandırılan Kredinin Teminatı Olarak Maaşından Kesinti Yapılmasını Kabul Etmesi ve Diğer Teminat Öngören Hükümlerin Sözleşmeye Konulmasına Rıza Göstermesinin Haksız Şart Olarak Kabul Edilemeyeceği - Sözleşmenin Her Sayfasını Ayrı Ayrı İmzalamış Olup Sözleşmenin Müzakere Edilmediğinin Söylenemeyeceği/İlk Derece Mahkemesince Davanın Tümden Reddinin Doğru Olduğu )

5510/m.93

2004/m.83/A

ÖZET : Dava, taraflar arasındaki tüketici kredisi sözleşmesinden doğan borcun davacının maaş hesabından kesilmesi işlemine karşı blokenin kaldırılması ve kesilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.

Taraflarca imzalanan genel kredi sözleşmeleri ve ek taahhütnamelerde davacının, PTT aracılığıyla kullandığı kredi hizmetlerine ilişkin ödemelerinin sosyal güvenlik kurumundan alacaklarına yönelik virman-takas-mahsup yapılarak tahsil edilmesine muvafakat ettiği açıktır. Davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerinin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü mümkün değildir. Zira davacı sözleşmenin her sayfasını ayrı ayrı imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin bankadan aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilmediği söylenemez. Bankanın sözleşme hükümlerine göre yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Kaldı ki, davacı, taksitlerin bir kısmını da maaşından ödemiştir. Bu taksitlerin ödenmesine ihtirazı kayıt koymaksızın kesintiye muvafakat edip, borç ödendikten sonra ödenen kredi bedellerinin iadesini doğuracak şekilde bir hakkın kullanılması iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince davanın tümden reddine yönelik verilen karar usul ve yasaya uygun olup, bir isabetsizlik bulunmadığından, bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen borca itiraz ve blokenin kaldırılması davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle düzeltilerek yeniden esas hakkında verdiği karara yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, malulen TSK bünyesinden emekli olduğunu, emekli maaşını Çerkezköy PTT şubesinden aldığını, kullandığı kredi karşılığında emekli maaşının davalı banka tarafından bloke edildiğini, tek gelir kaynağı olan emekli maaşının haczedilemeyeceğini bu nedenlerle bloke işleminin hukuka aykırı olduğunu, maaşından haksız olarak yapılan kesintilerin iadesinin gerektiğini belirterek, emekli maaşına davalı banka tarafından konulan blokenin kaldırılmasına ve haksız bloke yoluyla tahsil edilen tutarlar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka vekili, davanın reddini dilemiştir.

İlk derece mahkemesince, davanın reddine, emekli maaşına konulan blokenin kaldırılmasına ilişkin 24/11/2016 tarihli tensip zaptının 12 numaralı ara kararı ile verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince; davacının, iş bu davayı açmadan önce davalı bankayı, emekli maaşından doğrudan tahsil yapmaktan menettiğine dair bir belge sunmadığından, dava tarihine kadar gerçekleşen ödemelerin, davacının kendi rızasıyla yaptığı borç ödemeleri olarak kabulünün gerektiği, bu nedenle davacının, dava tarihinden önce emekli maaşından doğrudan tahsilat yöntemiyle yapılan tutarları talep edemeyeceğinden, ilk derece mahkemesince alacak talebinin reddine dair verilen kararın sonucu itibariyle doğru olduğu ancak davacının emekli maaşı hesabından, davalıya olan kredi borçlarının alınmasına dair irade (onay) ortadan kalktıktan sonra, yani davacının emekli maaşından bloke suretiyle kesinti yapılmasına muvafakatinin olmadığını bildirdiği andan itibaren, alacaklının bu bloke işlemini yapmaya hukuken hakkı bulunmadığından ilk derece mahkemesince, davacının emekli maaşına davalı tarafından konulan blokenin kaldırılmasına dair talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairece yeniden hüküm verilmesine; bu doğrultuda; davanın kısmen kabulüyle; davacının emekli maaşına davalı tarafından konulan blokenin kaldırılmasına, davacının alacak talebinin reddine, karar verilmiş; karar, davacı ve katılma yoluyla davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-) Dava, taraflar arasındaki tüketici kredisi sözleşmesinden doğan borcun davacının maaş hesabından kesilmesi işlemine karşı blokenin kaldırılması ve kesilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.

17.4.2008 tarih ve 5754 Sayılı Kanun'un 56.maddesiyle değişik 5510 Sayılı Kanun'un 93. maddesinde; "Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88.maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez." düzenlemesine yer verilmiştir. Yine İİK.83/a bendinde "Borçlunun, hacizden önceki bir dönemde haczi mümkün olmayan bir mal veya hakkın haczedilebileceğine dair alacaklıyla yapmış olduğu anlaşma geçerli değildir." hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanunun 32.maddesiyle değişik 5510 Sayılı SGK.nun 93/1.maddesinde, "bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükmün İİK.nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 Sayılı Kanun'un 93.maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde borçlu haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkan sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.

Somut olayda davacı az yukarıda zikredilen yasal düzenlemeler yürürlükte iken kredi sözleşmelerini imzalamıştır. Taraflarca imzalanan genel kredi sözleşmeleri ve ek taahhütnamelerde davacının, PTT aracılığıyla kullandığı kredi hizmetlerine ilişkin ödemelerinin sosyal güvenlik kurumundan alacaklarına yönelik virman-takas-mahsup yapılarak tahsil edilmesine muvafakat ettiği açıktır. Davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerinin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü mümkün değildir.

Zira davacı sözleşmenin her sayfasını ayrı ayrı imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin bankadan aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilmediği söylenemez. Bankanın sözleşme hükümlerine göre yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi gerekir. Kaldı ki, davacı, taksitlerin bir kısmını da maaşından ödemiştir. Bu taksitlerin ödenmesine ihtirazı kayıt koymaksızın kesintiye muvafakat edip, borç ödendikten sonra ödenen kredi bedellerinin iadesini doğuracak şekilde bir hakkın kullanılması iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz. (TMK m.2) Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimini tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde; kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır.

Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince davanın tümden reddine yönelik verilen karar usul ve yasaya, Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına uygun olup, bir isabetsizlik bulunmadığından, bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2021/808 esas 2021/1621 karar sayılı hükmünün davalı banka yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, HMK 373/2 maddesi gereğince dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 15.06.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır