MAKALE

BOŞANMA DAVALARINDA HUKUKA AYKIRI ELDE EDİLEN DELİLLER

Hukuka aykırı delil sorunu, gerek ceza davalarında, gerekse boşanma davalarında kişilerin iddia ve savunmalarını ispat etme hakkının bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Abone Ol

- Anayasa m. 38/6‘‘Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez’’ şeklinde düzenlenmiştir.

- HMK m. 189/2“Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz” şeklindeki düzenlemeler ile hukuka aykırı elde edilen delillerin yargılamada esas alınmaması yönünde sınır çizilmek istenmiştir.

“Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” ilkesi öğretide her ne kadar benimsenmiş olsa da, boşanma davalarında Yargıtay’ın somut olayın şartlarına göre daha esnek bir tutum sergilediğini görmekteyiz.

Boşanma davalarında kural olarak eşler, iddia ve savunmalarını ispatlamak için her türlü delile dayanabilmektedirler. Çeşitli teknik aygıt ve araçlarla hukuka aykırı şekilde elde edilen/başkalarına aktarılan/servis edilen ve bu sebeple hukuk devletinde yok hükmünde sayılan yasak delil toplama marifeti şu şekillerde gerçekleşmiş olabilir:

1. Ses ve Kamera Kayıtları ile Fotoğraflar

Boşanma davalarında eşler kusursuz olduklarını veya karşı tarafın kusurunu ispatlamak amacıyla kişinin sesini veya görüntüsünü kaydedebilir, fotoğraflarını izinsiz çekmek isteyebilecektir. Ancak burada en önemli husus söz konusu delillerin, hukuka aykırı yollardan yaratılmamış olmasıdır.

Ortak yaşam alanına eşlerden birinin diğerinin haberi olmadan yerleştirdiği aygıtlarla elde ettiği ses ve görüntüler hukuka aykırı elde edilen delil statüsünde sayılır. Örneğin; Gençcan’a göre eşine ait büroya gizlice ses ve görüntü yerleştirilerek elde edilen cinsel sadakatsizliğine ilişkin hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan kayıtlar aile mahkemesi tarafından boşanma davasında cinsel sadakatsizlik vakıasının ispatında dikkate alınamaz. (Gençcan, Boşanma Usul, s. 730.)

Bir delilin mahkemece kabul edilmesi için, gerek öğretide yer alan ağırlıklı görüş, gerekse de Hukuk Genel Kurulu Kararlarında ortaya konulan ölçüt; o delilin usulsüz olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesidir. Vurgulanmalıdır ki, bir delilin usulsüz olarak elde edilmesi ayrı, usulsüz olarak yaratılması ayrı bir olaydır. Usulsüz olarak elde edilen bir delil somut olayın özelliğine göre değerlendirilebilirse de; usulsüz olarak yaratılan bir delilin hiç bir şekilde delil olarak kabulü olanaklı değildir. (bkz. Yargıtay 3. HD, 2012-23195/698, T. 21.3.2013)

Doktrinde ses kaydı eğer taraflar arasında yapılan bir görüşme neticesinde elde edilmişse, görüşmeyi yapan diğer taraf sesinin kaydedilebileceğini öngördüğünden, bunun delil olarak kullanılmasında hukuka aykırılık olmadığı kabul edilmekte olduğunun da altını çizmek isteriz. (Mesude Altunel, s. 147.)

Ayrıca belirtmek isteriz ki evde, oturdukları sitede veya başka bir yerde güvenlik için kurulan sistemin kaydı sırasında tesadüfen elde edilen kayıtlar hukuka aykırı delillerden sayılmazlar ve boşanma davalarında delil olarak kullanabilirler. Bu doğrultuda otel kamera kayıtlarının boşanma davasında delil olarak kullanılabileceği yönünde bkz. (Yargıtay 2. HD. 23.05.2016 tarih, E. 2015/18075, K. 2016/10062; Yargıtay 2. HD. 28.09.2016 tarih, E. 2015/19062, K. 2016/13240)

2. Mektup, Günlük, Hatıra ve Not Defterleri

Yargıtay’a göre, hukuka aykırı yollardan elde edilmemiş olmak kaydıyla, eşlerin birlikte yaşadıkları mekanlarda ele geçirilen fotoğraf, not defteri, mektup ve benzeri belgeler, boşanma davasında delil değerine sahiptir. Müşterek yaşamlarını sürdürdükleri mekanlar, eşlerden biri için gizli mekan sayılamayacağından, buralarda bir delil bulan eşin, onu hukuka aykırı yollardan ele geçirdiği kabul edilemez.

“... Kocanın yatak odasındaki bir dolabın içinde, ya da yatağın altında kadın tarafından saklanan bir not defterini ele geçirmesi, bu mekanın eşlerin müşterek yaşamlarını sürdürdükleri bir yer olduğundan kadın için gizli mekan kabul edilemez. Hiç kimse evindeki bir mekanda bulduğu bir delili hukuka aykırı yollardan ele geçirmiş sayılamaz. Diğer taraftan özel hayatın gizli alanları, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebilir. Nasıl ki, kadın başka bir erkekle müşterek hanedeki yatak odasında sevişirken koca tarafından kapı kırılarak içeri girilmesinde hukuka aykırılıktan söz edilemezse, ortak yaşanan evde bulundurulan not defterinin elde edilmesi de hukuka aykırı olarak değerlendirilemez. Eşlerin evliliğin devamı süresince birbirlerine sadık kalmaları yasal bir zorunluluktur. Kadının bu konulardaki özel yaşamının, evlilikle bir araya geldiği hayat arkadaşı kocayı da en az kadın kadar ilgilendirmektedir. Bu nedenle de davalıya ait hatıra defterinin (günlüğün) delil olarak değerlendirilmesinde kuşkuya düşmemek gerekir...’’ (YHGK 26.3.2002 Tarihli , 2002/2- 617 esas ve 2002/648)

3. Sosyal Medya Hesaplarından Yapılan Görüntüler ve Yazışmalar

Boşanma davalarında, sosyal medya hesapları olan Facebook, İnstagram, Whatsapp gibi uygulamalarda tarafların elde ettikleri delilleri çoğunlukla delil olarak sunduklarını görmekteyiz. Ancak burada üzerinde durulması gereken husus elde edilen delil hukuka aykırı yaratılıp yaratılmadığıdır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu bir kararında, sahte bir sosyal medya hesabı açarak başka bir kadın ismini kullanarak Twitter hesabı açarak, eşi hakkında aleyhe delil yaratmaya çalıştığı görüşmelerin hukuka aykırı delil olarak kabul etmiştir. (Yargıtay 2. HD.’nin 02.03.2016 tarih, E. 2015/13454, K. 2016/4141)

Ancak eşlerden birisi tarafından sosyal medyada paylaşılan resim, yazı veya görüntüler ya da diğer eşe gönderilen iletiler hukuka aykırı delil kapsamında sayılmayıp boşanma davalarında delil olarak kullanılabilir. Çünkü söz konusu paylaşımları yapan veya iletileri gönderen eşin bunların kaydedileceğini ve delil olarak kullanılabileceğini öngörmesi mümkündür.

Olayda nafaka yükümlüsü olan davacının, nafaka alacaklısı olan davalının evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi birlikte yaşadığını ileri sürerek nafakanın kaldırılmasını istemiştir. Davacı bu iddialarını ise Facebook ve Whatsapp’tan aldığı deliller ile ispat etmektedir. Yargıtay, sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımların, ancak hesap sahibi veya aynı paylaşım ortamında bulunan kişilerce delil olarak kullanımının mümkün olduğu düşünülebilecektir şeklinde ifade etmiştir.  (Yargıtay 3.HD, 07.03.2017, E. 2016/14742, K. 2017/2577)

4. Telefon Kayıtları

Boşanma davalarında kullanılabilen yazılı olmayan delillerden birisi de telefon görüşmeleridir. Akıllı telefonların yaygın bir şekilde kullanılması beraberinde bazı kişilik hakkı ihlallerini de getirmektedir. Bunlardan birisi de eşlerin yaptıkları telefon görüşmelerinin telefonlara yüklenen casus programlar aracılığıyla kayıt altına alınması ve bunların boşanma davalarında delil olarak kullanılmak istenmesidir.’

Örneğin, Yargıtay’ın eşinin telefonuna casus program yüklemek suretiyle diğer eşin ele geçirdiği ses kayıtlarını hukuka aykırı delil olduğunu kabul etmiş ve kusur belirlemesinde dikkate almamıştır. (Yarg. 2.HD, 01.06.2017, E. 2015/26918, K. 2017/668 Aktaran: Gençcan, Boşanma Usul, s. 731)

Burada aklımıza gelecek olan bir diğer husus ise, casus program yüklemek hukuka aykırı delil kabul ediliyor ise, ceza yargılamasında suç teşkil eder mi?

Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2020/974, K. 2021/3641 no’lu kararında; “Aldatıldığından şüphelenen kişinin eşinin telefonuna casus program yüklemesi, konuşmaları dinleyerek kayda alması ve boşanmada delil olarak sunması; suç teşkil etmez” olarak belirtilmiştir. 

Görüleceği üzere, hukuk yargılamasında hukuka aykırı delil olarak kabul edilen bir delil bazı durumlarda ceza yargılamasında suç teşkil etmeyebilecektir. Ancak ne var ki, bazı durumlarda özel hayatın gizliliğini ihlal edebilecek nitelikte deliller ceza yargılamasında da suç teşkil edebilir. Bu nedenle her somut olayın kendi özelinde değerlendirilmesi gerekmekte olduğunu ayrıca belirtmek isteriz.

Sonuç olarak belirtmek isteriz ki; Yargıtay kararlarında da görüldüğü üzere çoğunluk görüş, bir delilin usulsüz olarak elde edilmesinin ayrı, usulsüz olarak yaratılmasının ayrı olduğu yönündedir. Usulsüz olarak elde edilen bir delil somut olayın özelliğine göre mahkemece hükme esas alınabilir ise de; usulsüz olarak yaratılan bir delilin hiç bir şekilde delil olarak kabulü olanaklı değildir. Yani söz konusu delillerin, hukuka aykırı yollardan yaratılmamış olmasıdır. Örneğin, eşin bürosuna gizlice kamera kaydı yerleştirmenin hukuka aykırı delil olarak kabul edileceğinden hükme esas alınamayacağı, ancak eşler arasındaki görüşmenin ses kaydına alınmasının hukuka aykırı olarak yaratılmadığı kabul edildiğinden somut olayın özelliklerine göre mahkemece değerlendirilebilecektir.

Av. Cansu KATMIŞ
 

Kaynakça

Ferhat Çelik, Boşanma Davalarında İspat ve Deliller, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi

Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Usul Hukuku; 3. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 2019.

Yaşar ÖKSÜZ; ‘‘Boşanma Davalarında Ses Kayıtlarının Delil Niteliği’’ https://www.hukukihaber.net/bosanma-davalarinda-ses-kayitlarinin-delil-niteligi-makale,5119.html

Mesude Altunel, “Hukuka Aykırı Yollarla Elde Edilen Delillerin Türk Medeni Usul Hukuku’ndaki Konumu”, YD, C. 36, S. 3, Temmuz 2010,

Pınar ÇİFTÇİ; Boşanma Sisteminin Yargılamada Doğurduğu Temel Hak İhlâlleri ve İspat Sorunu;

Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi; C. 16; Özel Sayı 2014;

www.lexpera.com.tr