ÖZET
İcra ve İflas Hukukunda, alacakların iflas masasına kaydı ve kabulü (sıra cetveline kayıt), iflasın açıldığı an itibarıyla mevcut olan hukuki durumu esas alır. Bu çalışmada; iflasın açılmasından sonra düzenlenen faturaların iflas masasına karşı hüküm ifade edip etmeyeceği ve davacı alacaklının kendi ticari defterlerinde "borçlu" görünmesi halinin ispat hukuku açısından sonuçları, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi ve Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin kesinleşmiş kararları ekseninde incelenmiştir.
I. GİRİŞ: İFLAS YARGILAMASINDA "ZAMAN" VE "BELGE" DİSİPLİNİ
İcra ve İflas Hukuku, alacaklılar arasındaki eşitliği (par conditio creditorum) sağlamak adına, borçlunun iflasına karar verildiği anı, tüm hukuki ilişkilerin dondurulduğu bir "milat" olarak kabul eder. Bu andan itibaren müflisin tasarruf yetkisi kısıtlanır ve alacakların varlığı, bu andaki duruma göre belirlenir. Uygulamada sıkça karşılaşılan sorunlardan biri, alacaklıların iflas öncesi dönemde cari hesap mutabakatı yapmamış olmaları ve iflas sonrasında geriye dönük veya yeni tarihli faturalarla alacak iddiasında bulunmalarıdır.
İncelememize konu olan uyuşmazlık; alacaklı olduğunu iddia eden tarafın, iflas tarihinden sonra tek taraflı düzenlediği faturalarla cari hesap bakiyesini lehine çevirme çabası ve bizzat kendi ticari defterlerinin aleyhine delil teşkil etmesi sorunu üzerine kuruludur.
II. DAVA KONUSU OLAY VE YARGILAMA SÜRECİ
İncelemeye esas olayda; Davacı Şirket, iflasına karar verilen Müflis Şirket'ten alacaklı olduğunu iddia ederek iflas masasına başvurmuş, talebinin reddi üzerine İİK m. 235 uyarınca kayıt kabul davası açmıştır.
A. İlk Derece Mahkemesi Aşaması
Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2023/.... E. ve 2025/..... K. sayılı dosyada yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporları çarpıcı bir gerçeği ortaya koymuştur1:
1. Müflisin Defterleri: Usulüne uygun tutulmamıştır (Lehe delil vasfı yoktur).
2. Davacının Defterleri: Usulüne uygun tutulmuştur.
3. Kritik Tespit: Davacının kendi kayıtlarına göre, iflas tarihi (27.04.2022) itibarıyla davacı alacaklı değil, bilakis müflis şirkete 753.788,96 TL borçludur.
4. Sonradan Düzenleme: Davacı, iflas tarihinden sonra (31.12.2022 tarihine kadar) tek taraflı faturalar düzenleyerek kendi kayıtlarında bakiyeyi alacağa dönüştürmüştür.
Mahkeme; ispat yükünün davacıda olduğu, davacının kendi defterlerinde iflas tarihi itibarıyla borçlu göründüğü ve sonradan düzenlenen faturalara itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
B. İstinaf ve Temyiz İncelemesi
Davacı vekili; iflasın açılmasından sonraki dönemde yapılan hizmetlerden kaynaklı alacakların da dikkate alınması gerektiğini savunarak kararı istinaf etmiştir.
● Bölge Adliye Mahkemesi Kararı: Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, 2025/863 E. ve 2025/1551 K. sayılı kararı ile; HMK m. 222 çerçevesinde ticari defterlerin sahibi aleyhine delil olma vasfını vurgulamış, davacının kendi kayıtlarıyla borçlu olduğunun sabit olduğu bir durumda, tek taraflı sonradan üretilen belgelerin hükme esas alınamayacağını belirterek istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.1
● Yargıtay Kararı: Nihayetinde Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2025/3530 E. ve 2025/3976 K. sayılı ilamı ile derece mahkemelerinin tespitlerini yerinde bularak hükmü onamıştır.1 Yüksek Mahkeme, "davacının kendi ticari defterlerinde iflas tarihinden sonra bir kısım faturalar düzenlemek suretiyle alacaklı hale gelmesine itibar edilemeyeceği" görüşünü tescil etmiştir.
III. HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GÖRÜŞÜMÜZ
Bir icra iflas hukuku uygulayıcısı olarak, söz konusu kararlar silsilesini iki temel başlık altında tahlil etmek gerekir.
1. İflasın "Kesici" Etkisi ve Alacağın Doğumu Sorunu
İcra ve İflas Kanunu'nun temel sistematiğinde, iflasın açılması ile birlikte müflisin malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlanır (İİK m. 191) ve borçlar muaccel hale gelir (İİK m. 195). İflas yargılamasında "zaman" kavramı hayati önem taşır.
Somut olayda davacının, iflas kararı verildikten aylar sonra (Nisan 2022'de iflas, Aralık 2022'ye kadar fatura kesimi) tek taraflı irade beyanıyla fatura düzenleyip cari hesabı "borçtan alacağa" dönüştürme çabası, iflas hukukunun **"eşit işlem ilkesi"**ne aykırıdır. Mahkemelerin, iflas anındaki (27.04.2022) bakiyeyi esas alması ve sonradan "rötuşlanan" muhasebe kayıtlarını reddetmesi, doktrindeki "masa borcu" ile "iflas alacağı" ayrımına da uygundur. İflas açıldıktan sonra masanın onayı olmadan (İflas İdaresi'nin kabulü olmaksızın) kesilen faturalar, masayı borç altına sokamaz.
2. HMK m. 222 Çerçevesinde "Sahibi Aleyhine Delil" Kavramı
Bu davanın kaderini belirleyen en önemli usul hukuku kuralı, HMK m. 222'de düzenlenen ticari defterlerle ispattır. Kanun koyucu, tacirin basiretli davranma yükümlülüğüne (TTK m. 18) atıfla, kendi tuttuğu defterlerin öncelikle kendi aleyhine kesin delil teşkil edeceğini kabul eder.
İncelenen kararda; davacının defterleri usulüne uygundur (delil vasfı vardır). Ancak bu defterler, davacının iddiasını (alacaklı olduğunu) değil, tam tersini (borçlu olduğunu) doğrulamaktadır. HMK m. 222/3 uyarınca, usulüne uygun tutulan defterlerdeki kayıtlar sahibi lehine ve aleyhine birbirinden ayrılamaz.
Uygulamacı olarak kanaatimce: Davacının kendi defterlerinde "borçlu" göründüğü bir tabloda, bu kaydın aksini (yani aslında alacaklı olduğunu) ancak senet veya eşdeğer bir kesin delille ispat etmesi gerekirdi. Kendi defterinde borçlu görünen tacirin, sonradan tek taraflı fatura düzenleyerek "ben aslında alacaklıyım" demesi, "kimse kendi muvazaasından/kusurundan yararlanamaz" (nemo auditur propriam turpitudinem allegans) ilkesi gereği dinlenemez. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 2025/3976 K. sayılı onama kararı, ticari güven ilkesi ve ispat yükü kuralları açısından emsal niteliğindedir.
IV. SONUÇ
Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin (2023/......) başlattığı, Konya BAM 3. HD'nin (2025/863 E.) incelediği ve Yargıtay 6. HD'nin (2025/3530 E.) nihayete erdirdiği bu süreç, iflas yargılamasında şu üç temel ilkeyi teyit etmiştir:
1. Miat İflas Tarihidir: Kayıt kabul davalarında alacağın varlığı, iflasın açıldığı gün ve saat itibarıyla değerlendirilir.
2. Tek Taraflı İşlem Yasağı: İflas tarihinden sonra, müflisin (veya masanın) açık onayı olmaksızın tek taraflı düzenlenen faturalar, iflas öncesi doğmuş borç/alacak bakiyesini değiştiremez.
3. Kendi Kaydına Bağlılık: Tacir, usulüne uygun tuttuğu ticari defterlerinde borçlu görünüyorsa, bu "aleyhe delil" niteliğindedir ve aksini ispat yükü kesin delillerle kendisine düşer.
Bu karar, özellikle iflas riski taşıyan şirketlerle ticaret yapan firmaların, cari hesap mutabakatlarını zamanında yapmaları ve alacaklarını iflas öncesi dönemde belgelendirmeleri gerektiği yönünde ciddi bir uyarı niteliği taşımaktadır.
Kaynakça:
● 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu
● 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
● Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2025/3530 E., 2025/3976 K. Sayılı Kararı. 1
● Konya BAM 3. Hukuk Dairesi, 2025/863 E., 2025/1551 K. Sayılı Kararı.
Anahtar Kelimeler: Kayıt Kabul Davası, İflasın Açılması (İİK m. 191), Ticari Defterlerle İspat (HMK m. 222), Aleyhe Delil, Yargıtay 6. HD.