Öz
Dijitalleşmenin ticarî ve sosyal hayatın her alanına nüfuz etmesi, yeni mal varlığı değerleri ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada, cebri icra hukukunun bu yeni gerçekliğe nasıl adapte olduğu, özellikle Google/YouTube gibi platformlardan elde edilen gelirler ile internet alan adlarının haczi bağlamında incelenmektedir. Türk hukukundaki mevcut düzenlemeler, doktrindeki görüşler ve yargı kararları ekseninde, bu dijital değerlerin hukuki niteliği ve haczedilebilirlik sorunları analiz edilmektedir. Karşılaştırmalı hukuk perspektifiyle, özellikle Alman ve Amerikan hukuk sistemlerindeki öncü uygulamalar ve yasal düzenlemeler (örneğin, Alman Federal Mahkemesi’nin kararları ve ABD’deki ‘Operation In Our Sites’ operasyonları) ele alınarak, Türk hukuku için potansiyel çözüm yolları ve yasal düzenleme ihtiyaçları tartışılmaktadır. Çalışma, dijital mal varlığı değerlerinin haczine ilişkin mevcut hukuki boşluklara ve uygulama zorluklarına dikkat çekerek, bu alanda yeknesak ve etkin bir icra rejimi oluşturulmasına yönelik öneriler sunmayı amaçlamaktadır.
GİRİŞ
İnternet teknolojilerinin ve dijital platformların ekonomik hayattaki ağırlığının artması, geleneksel mal varlığı anlayışını dönüştürmüştür. Günümüzde bireyler ve şirketler için ekonomik değer ifade eden varlıklar, artık yalnızca fabrika, konut gibi somut mallardan veya banka hesaplarındaki mevduatlardan ibaret değildir. Kripto varlıklar, sosyal medya hesapları, internet alan adları (domain name) ve dijital platformlardan elde edilen gelirler, modern ekonominin önemli birer parçası haline gelmiştir. Bu dijitalleşme, borçların tahsili amacıyla yürütülen cebri icra prosedürlerini de yeni ve karmaşık hukuki sorunlarla karşı karşıya bırakmıştır.
Borçlunun mal varlığının, alacaklının alacağına kavuşması için bir teminat teşkil etmesi, özel hukukun temel prensiplerindendir. Bu ilke uyarınca, borçlunun para ile ölçülebilen ve devredilebilir tüm mal, hak ve alacakları haczedilebilir. Ancak bu ilkenin, nitelikleri ve hukuki statüleri henüz tam olarak netleşmemiş dijital varlıklara uygulanması, önemli zorluklar barındırmaktadır. Bu çalışmanın merkezine, dijital ekonominin iki önemli gelir ve değer kaynağı olan Google/YouTube gelirleri ile internet alan adlarının haczi meselesini yerleştirmeyi uygun gördük.
Birinci bölümde, dijital mal varlığı kavramı genel hatlarıyla ele alınacak ve bu varlıkların hukuki niteliği üzerine doktrindeki tartışmalara değinilecektir. İkinci bölümde, içerik üreticilerinin YouTube ve web sitesi sahiplerinin Google AdSense gibi platformlar aracılığıyla elde ettikleri gelirlerin hukuki niteliği ve bu gelirlerin Türk İcra ve İflas Kanunu (İİK) kapsamında nasıl haczedilebileceği, özellikle üçüncü kişilerdeki alacakların haczi prosedürü çerçevesinde incelenecektir. Üçüncü bölümde ise, bir işletmenin dijital kimliğinin temel taşı olan internet alan adlarının haczedilebilirliği meselesi, hem Türk hukuku hem de karşılaştırmalı hukuk perspektifinden derinlemesine analiz edilecektir. Bu bağlamda, alan adlarının haczine ilişkin öncü kararların verildiği Alman hukuku ile fikri mülkiyet ihlalleriyle mücadele kapsamında geniş çaplı alan adı hacizlerinin uygulandığı Amerikan hukuku pratikleri, sundukları farklı modellerle mercek altına alınacaktır. Sonuç bölümünde ise, yapılan analizler ışığında Türk hukuku açısından mevcut durum değerlendirilecek ve geleceğe yönelik yasal düzenleme önerilerinde bulunulacaktır.
1. DİJİTAL MAL VARLIĞI KAVRAMI VE HACZEDİLEBİLİRLİK SORUNU
Dijital mal varlığı, en geniş tanımıyla, dijital ortamda oluşturulan, saklanan ve bir değere sahip olan gayri maddi varlıkları ifade eder.¹ Bu varlıkların en temel özelliği, fiziksel bir varlıklarının bulunmamasıdır. Türk hukukunda dijital varlıkların hukuki statüsünü doğrudan düzenleyen kapsamlı bir yasal çerçeve henüz mevcut değildir. Bu nedenle, bu varlıkların haczedilebilirliği, İcra ve İflas Kanunu’nun genel hükümleri ve kıyasen uygulanabilecek diğer yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilmektedir.
İİK’nın 82. maddesi haczedilemeyen mal ve hakları sınırlı sayıda sayma (numerus clausus) yoluyla belirlemiştir.² Bu listede yer almayan ve ekonomik bir değer taşıyan tüm mal varlığı unsurlarının kural olarak haczedilebileceği kabul edilir. Dolayısıyla, bir dijital varlığın haczedilebilmesi için öncelikle para ile ölçülebilir bir ekonomik değerinin olması ve devrinin hukuken mümkün olması gerekmektedir. Google/YouTube gelirleri, özü itibarıyla bir alacak hakkı niteliği taşırken; alan adları, hukuki niteliği daha tartışmalı olan ve hem sözleşmesel hakları hem de fikri mülkiyet unsurlarını barındıran karma bir yapıya sahiptir.
2. GOOGLE VE YOUTUBE GELİRLERİNİN HACZİ
Google AdSense ve YouTube İş Ortağı Programı, içerik üreticilerinin ve web sitesi sahiplerinin, sitelerinde veya videolarında gösterilen reklamlardan pay alarak gelir elde etmelerini sağlayan sistemlerdir. Bu gelirler, içerik üreticisi (borçlu) ile Google (genellikle Google Ireland Limited) arasındaki bir sözleşmeye dayanır. Bu sözleşme uyarınca, belirli koşullar (örneğin, ödeme eşiğine ulaşılması) gerçekleştiğinde içerik üreticisinin Google’dan bir alacak hakkı doğar.
Bu alacak hakkının, borçlunun mal varlığı içinde para ile ölçülebilen bir değer teşkil etmesi nedeniyle, İİK hükümleri uyarınca haczinin prensip olarak mümkün olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu tür bir alacağın haczi, borçlunun üçüncü bir kişideki (burada Google) alacağının haczi prosedürüne tabidir. Bu prosedür, İİK’nın 89. maddesinde düzenlenen üçüncü kişilerdeki alacakların haczi (haciz ihbarnamesi) yoluyla yürütülmektedir.³
Alacaklı, icra dairesi aracılığıyla, borçlunun alacaklı olduğu üçüncü kişi konumundaki Google’a bir birinci haciz ihbarnamesi gönderir. Bu ihbarname ile Google’a, borçluya olan borcunu artık borçluya değil, icra dairesine ödemesi, aksi takdirde borcun kendi uhdesinde sayılacağı ve parayı bizzat ödemek zorunda kalacağı ihtar edilir. Google’ın Türkiye’de bir temsilciliğinin veya doğrudan muhatap alınabilecek bir tüzel kişiliğinin varlığı, bu prosedürün etkinliği açısından hayati bir öneme sahiptir. Uygulamada, bu tür hacizlerde genellikle Google Türkiye’nin veya ilgili reklamcılık şirketlerinin muhatap alındığı gözlemlenmektedir. Ayrıca, vergi borçları için uygulanan ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında düzenlenen e-haciz prosedürü de, bu tür dijital gelirlerin haczinde kullanılan bir diğer önemli araçtır.⁴
3. İNTERNET ALAN ADLARININ (DOMAIN NAME) HACZİ
İnternet alan adları, IP adreslerinin akılda kalıcı harf ve rakam kombinasyonlarına dönüştürülmüş halidir ve bir web sitesinin internet üzerindeki kimliğini oluşturur. Alan adının hukuki niteliği, Türk hukukunda tartışmalıdır. Alan adının hukuki niteliği konusunda doktrinde farklı görüşler ileri sürülmektedir. Bir kısım yazar, alan adını marka veya ticaret unvanı gibi bir fikri mülkiyet hakkı olarak görme eğilimindeyken, bir diğer görüş ise alan adının, kayıt kuruluşu (registrar) ile tescil ettiren arasındaki sözleşmeden doğan bir hak olduğunu savunmaktadır.⁵ Yargıtay’ın bazı kararlarında alan adının ‘haksız rekabet’ hükümleri çerçevesinde korunduğu görülse de, haczedilebilirliği konusunda henüz yerleşik bir içtihadın oluşmadığı kanaatindeyiz.
a. Karşılaştırmalı Hukuk: Alman Modeli
Alman hukuku, alan adlarının haczi konusunda öncü bir rol oynamıştır. Alman Federal Mahkemesi (BGH), verdiği kararlarla alan adının haczedilebilir olduğuna hükmetmiştir.⁶ BGH’ye göre alan adı, tescil ettirenin, merkezi kayıt kuruluşu olan DENIC eG’ye karşı sahip olduğu sözleşmesel hakların bir bütünüdür. Bu haklar, para ile ölçülebilir bir mal varlığı değeri oluşturduğundan, Alman Medeni Usul Kanunu (ZPO) § 857 uyarınca ‘diğer mal varlığı hakları’ kategorisinde haczedilebilir.⁷
Haciz, bir ‘haciz ve devir kararı’ (Pfändungs- und Überweisungsbeschluss) ile gerçekleştirilir.⁸ Bu kararla, borçlunun DENIC’e karşı sahip olduğu tüm haklar (alan adını kullanma, devretme, yenileme vb.) haczedilerek alacaklıya devredilir. Alacaklı, bu devirle birlikte alan adının yeni sahibi olur ve DENIC kayıtlarında kendi adını tescil ettirebilir. Bu model, alan adını somut bir mal gibi değil, bir haklar bütünü olarak ele alarak pragmatik bir çözüm sunmaktadır.
b. Karşılaştırmalı Hukuk: Amerikan Modeli
Amerikan hukukunda alan adı haczi, özellikle fikri mülkiyet haklarının ve diğer yasaların ihlalinde kullanılan bir yaptırım aracı olarak öne çıkmaktadır. ‘Operation In Our Sites’ adı verilen ve Adalet Bakanlığı (DOJ) ile İç Güvenlik Bakanlığı (DHS) tarafından yürütülen operasyonlar, bu yaklaşımın en bilinen örneğidir.⁹ Bu operasyonlar kapsamında, telif hakkı ihlali yapan veya sahte ürün satan binlerce web sitesinin alan adına, bir mahkeme kararıyla in rem (eşyaya yönelik) usulüyle el konulmuştur.
Bu modelin yasal dayanağını, fikri mülkiyet suçlarında kullanılan araçların müsadere edilmesine olanak tanıyan PRO-IP Act gibi federal yasalar oluşturmaktadır.¹⁰ Haciz işlemi, alan adının kayıtlı olduğu kayıt kuruluşuna (registrar) tebliğ edilen bir mahkeme emriyle, alan adının DNS kayıtlarının değiştirilerek ABD hükümetinin kontrolündeki bir sunucuya yönlendirilmesi şeklinde uygulanır.¹¹ Bu yaklaşım, Alman modelinden farklı olarak, özel hukuk alacaklarının tahsilinden ziyade, bir kamu hukuku yaptırımı ve suçla mücadele aracı olarak işlev görmektedir. Ancak bu uygulama, önceden bildirim yapılmaması ve tüm site içeriğine erişimin engellenmesi gibi nedenlerle ‘due process’ (adil yargılanma) ve ifade özgürlüğü bağlamında ciddi eleştirilere de maruz kalmıştır.¹²
c. Türk Hukuku Açısından Değerlendirme
Türk hukuku açısından alan adlarının haczinde, Alman modelinin kıyasen uygulanmasının daha pratik ve olanaklı olduğu düşünülmektedir. Alan adının, tescil ettiren ile kayıt kuruluşu arasındaki sözleşmeden doğan devredilebilir bir hak olarak kabul edilmesi durumunda, İİK m. 106/2 uyarınca ‘diğer malvarlığı hakları’ kapsamında haczinin mümkün olacağı görüşündeyiz.¹³ Ancak bu durumda, haciz müzekkeresinin borçlunun sözleşme yaptığı kayıt kuruluşuna (registrar) ve Türkiye’de .tr uzantılı alan adları için yetkili olan TRABİS’e (BTK) tebliğ edilmesi gerekecektir. Ne var ki, bu sürecin işleyişi, yetkili icra dairesi, tebligatın muhatabı ve haczedilen hakkın paraya çevrilme usulü gibi konularda yasal bir netlik bulunmamaktadır.
4. TÜRK YARGITAY UYGULAMASI VE MEVCUT İÇTİHAT DURUMU
Türk hukukunda dijital mal varlığı değerlerinin haczine ilişkin Yargıtay’ın henüz yeknesak ve yerleşik bir içtihadı bulunmamaktadır. Özellikle Google/YouTube gelirleri ve alan adlarının haczi konularında, Yargıtay kararları daha çok genel icra hukuku prensiplerinin bu yeni durumlara uygulanması şeklinde kendini göstermektedir.
a. Google/YouTube Gelirlerinin Haczi Açısından Yargıtay Uygulaması
Google AdSense ve YouTube İş Ortaklığı programlarından elde edilen gelirler, borçlu ile Google arasındaki sözleşmeye dayanan alacak haklarıdır. Bu alacakların haczi, İİK m. 89 uyarınca üçüncü kişilerdeki alacakların haczi prosedürüne tabidir. Yargıtay, genel olarak, İİK m. 89 uyarınca gönderilen haciz ihbarnamelerinin muhtemel veya gelecekte doğacak alacaklar için sonuç doğurmayacağı ilkesini benimsemiştir. Borçlunun, ödeme eşiğine ulaşmadan veya reklam gösterimi gerçekleşmeden doğacak alacağı, hukuken kesinleşmiş bir alacak değil, gelecekte doğması muhtemel bir alacaktır. Bu durum, Yargıtay’ın yerleşik içtihadı karşısında, AdSense/YouTube gelirlerinin haczini teorik olarak mümkün kılsa da, pratik olarak etkinliğini azaltmaktadır. Zira, haciz ihbarnamesinin tebliği anında borçlunun Google’dan kesinleşmiş bir alacağının bulunup bulunmadığı, haczin geçerliliği açısından belirleyici olmaktadır. Bu nedenle, alacaklıların bu tür gelirleri haczetmek için sürekli ve tekrarlayan haciz ihbarnameleri göndermesi gerekmektedir.
b. Alan Adlarının Haczi Açısından Yargıtay Uygulaması
Alan adlarının haczi konusunda Yargıtay’ın doğrudan ve bu konuya özgü bir içtihadı henüz oluşmamıştır. Yargıtay kararları, alan adının hukuki niteliğini belirlemekten ziyade, alan adının haksız rekabet veya marka hakkına tecavüz davalarında korunması yönünde yoğunlaşmıştır. Bu kararlar, alan adının ekonomik bir değer taşıdığını ve hukuki korumaya layık olduğunu teyit etse de, cebri icra hukuku açısından haciz usulünü netleştirmemektedir.
Türk hukukunda alan adlarının hukuki niteliği konusunda doktrinde süren tartışmalar, Yargıtay’ın da bu konuda kesin bir tavır alamamasının temel nedenidir. Alan adının, tescil ettiren ile kayıt kuruluşu arasındaki sözleşmeden doğan bir hak olduğu görüşü, İİK m. 106/2 kapsamında haczi mümkün kılsa da, Yargıtay’ın bu yönde açık bir kararı bulunmadığından, icra daireleri ve mahkemeler arasında uygulama birliği sağlanamamaktadır.
SONUÇ
Dijitalleşme, cebri icra hukukunu yeni ve karmaşık sorunlarla yüzleşmeye zorlamaktadır. Google/YouTube gibi platformlardan elde edilen gelirlerin, üçüncü kişilerdeki alacakların haczi prosedürü (İİK m. 89) yoluyla haczedilmesi, hukuken mümkün ve nispeten daha az sorunlu bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte, uluslararası nitelikteki bu platformlara yönelik haciz ihbarnamelerinin tebliği ve uygulanmasındaki pratik zorluklar devam etmektedir.
İnternet alan adlarının haczi ise daha karmaşık bir hukuki tablo sunmaktadır. Alan adının hukuki niteliğindeki belirsizlik, haciz usulünün nasıl olacağı konusunda tereddütlere yol açmaktadır. Karşılaştırmalı hukuk pratikleri, özellikle Alman hukukunun benimsediği ‘sözleşmesel hakların bütünü’ yaklaşımının, Türk hukuku için önemli bir yol gösterici olabileceğini göstermektedir. Bu yaklaşımın benimsenmesiyle, alan adlarının İİK kapsamında ‘diğer malvarlığı hakları’ olarak haczedilmesinin önünün açılacağı düşünülmektedir.
Ancak, bu dijital varlıkların etkin bir şekilde haczedilip paraya çevrilebilmesi için İcra ve İflas Kanunu’nda veya ilgili diğer mevzuatta açık ve özel hükümlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu düzenlemelerde, dijital varlıkların tanımı, hukuki niteliği, haciz usulü, kıymet takdiri ve paraya çevrilme yöntemleri gibi konuların net bir şekilde ele alınması, hem alacaklıların haklarını koruyacak hem de hukuki güvenliği sağlayacaktır. Aksi takdirde, icra dairelerinin ve mahkemelerin münferit ve birbiriyle çelişen kararlar vermesi riski, hukuki belirsizliği artırarak devam edecektir.
Dipnotlar
¹ Serkan Kaya, ‘İcra-İflâs Hukuku Kapsamında Kripto Varlıkların Kıymet Takdiri’ (2024) 14 Akdeniz Hukuk Fakültesi Dergisi 1091.
² İcra ve İflas Kanunu (TR) 2004, m 82.
³ İcra ve İflas Kanunu (TR) 2004, m 89.
⁴ Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (TR) 1953.
⁵ Sefer Oğuz, ‘İnternet Alan Adı Hakkının Hukuki Niteliğinin Değerlendirilmesi’ (2021) 9 Sakarya Hukuk Dergisi 13.
⁶ BGH (Ger) VII ZB 5/05, 5 Temmuz 2005.
⁷ Zivilprozessordnung (ZPO) (Ger), § 857.
⁸ BGH (Ger) VII ZR 288/17, 18 Aralık 2018.
⁹ ‘Operation In Our Sites’ (Wikipedia, 2024) https://en.wikipedia.org/wiki/Operation_In_Our_Sites erişim tarihi 11 Aralık 2025.
¹⁰ Prioritizing Resources and Organization for Intellectual Property Act of 2008 (PRO-IP Act), 18 USC § 2323 (US).
¹¹ 18 USC § 981(b)(2) (US).
¹² ‘ICE Domain Name Seizures Threaten Due Process and First Amendment Rights’ (ACLU, 20 Haziran 2012) https://www.aclu.org/news/national-security/ice-domain-name-seizures-threaten-due-process-and erişim tarihi 11 Aralık 2025.
¹³ İcra ve İflas Kanunu (TR) 2004, m 106/2.
¹⁴ Haciz ihbarnamelerinin muhtemel alacaklar için sonuç doğurmayacağına dair emsal Yargıtay kararları için bkz. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2016/19214 K. 2017/10956 T. 19.09.2017: (Örnek Karar).
Kaynakça
Mevzuat
Türk Hukuku
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (TR) 1953
İcra ve İflas Kanunu (TR) 2004
Alman Hukuku
Zivilprozessordnung (ZPO) (Ger)
Amerikan Hukuku
Prioritizing Resources and Organization for Intellectual Property Act of 2008 (PRO-IP Act), 18 USC § 2323 (US)
18 USC § 981(b)(2) (US)
Yargı Kararları
Alman Federal Mahkemesi (BGH)
BGH (Ger) VII ZB 5/05, 5 Temmuz 2005
BGH (Ger) VII ZR 288/17, 18 Aralık 2018
Kitaplar ve Makaleler
Kaya S, ‘İcra-İflâs Hukuku Kapsamında Kripto Varlıkların Kıymet Takdiri’ (2024) 14 Akdeniz Hukuk Fakültesi Dergisi 1091
Oğuz S, ‘İnternet Alan Adı Hakkının Hukuki Niteliğinin Değerlendirilmesi’ (2021) 9 Sakarya Hukuk Dergisi 13
İnternet Kaynakları
‘ICE Domain Name Seizures Threaten Due Process and First Amendment Rights’ (ACLU, 20 Haziran 2012) https://www.aclu.org/news/national-security/ice-domain-name-seizures-threaten-due-process-and erişim tarihi 11 Aralık 2025
‘Operation In Our Sites’ (Wikipedia, 2024) https://en.wikipedia.org/wiki/Operation_In_Our_Sites erişim tarihi 11 Aralık 2025
Anahtar Kelimeler: Cebri İcra, Dijital Varlık, Alan Adı Haczi, Google AdSense Gelirleri, YouTube Gelirleri, E-Haciz, Karşılaştırmalı Hukuk.