Evlilik akdinin gerçekleşmesinden sonra, evlilik birliği nasıl yönetilir, hangi kurallar geçerlidir. Eşlerin hak ve yükümlülükleri nelerdir? Bu gibi soruların cevabını Türk Medeni kanunu, tek tek düzenlemiştir.

Türk Medeni Kanunu Madde 185’e göre, Evlilik ile evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.

Bu maddeye dikkat edilir ise, eşlere ortak yükümlülük yüklenmiştir. Evlilik birliğinde eşit hak, eşit sorumluluk ve eşit paylaşım, esastır. Evliliğin temeli olarak, birlikte yaşam, sadakat ve yardım ön planda tutulmuştur. Evlilikte sadakat yükümlülüğü aynı zamanda ahlaki bir yükümlülüktür. Sadakat evliliğe saygı demektir.

ORTAK KONUTU KİM SEÇER?  (Türk Medeni Kanunu Madde 186 )

Eşler, oturacakları konutu, birlikte seçerler. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar. Türkiye`nin de taraf olduğu Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi`nde, kadının oturacağı evi, (yani, yasal yerleşim yerini) seçme konusunda erkekle eşit hakları sahip olduğu kabul edilmiştir. Hangi semtte, hangi kalitede evde oturacaklarına birlikte karar verecekler.

EVLİLİK BİRLİĞİNİ KİM YÖNETİR?

Eski medeni kanunumuzda, ailenin reisi koca idi. Koca emirleri veren, kadın ise emirleri uygulayan durumundaydı. Koca birincil, kadın ikincil kişiler olarak kabul ediliyordu. Güç ve yetki kocada idi. O ne isterse, neye karar verirse aile birliğinde o yapılırdı.

Şimdiki Türk Medeni Kanunumuzda Birliği eşler beraberce yönetirler. Erkeğin aile reisi olması hükmü kaldırıldığı için ailede eşler eşit durumda oluyorlar. Bunun sonucu olarak da birliğin yönetiminde eşlere eşit söz hakkı tanınmıştır.

EVİN GİDERLERİNİ KİM KARŞILAR?

Medeni kanuna göre; Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar. Eşlerin, birliğin giderlerine, güçleri oranında emek ve malvarlıkları oranında katılmasına en güzel örnek; Kadının dışarıda çalışmayıp evde ev işleri, çocuk bakımı, ile birliğin giderlerine katkıda bulunması, Erkeğin de dışarıda çalışıp para ile birliğin giderlerine katılması örnek gösterilebilir. Türkiye’ de çoğunlukla bu evlilik modeli mevcuttur. Bu sebepledir ki , evlilik birliğinin kurulmasından itibaren edinilen malvarlığı ortaktır.

Eski Medeni Kanunumuzu hatırlar isek kadının evde yaptığı ev işi eve katkı olarak varsayılmazdı. Bu kadının görevi olarak görülürdü. Bu emeğin Parasal hiçbir değeri yoktu. Bu durum Boşanma davalarında kadınlar aleyhine sonuç doğurmaktaydı.

KADIN HANGİ SOYADINI KULLANABİLİR ? 
(Türk Medeni Kanunu Madde 187)

Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.

Madde çok açık ve nettir kadın evlilik ile kocanın soyadını alır, fakat dilerse ilgili prosedürü yerine getirmek şartıyla kocasının soyadıyla birlikte önceki soyadını da kullanabilir. Boşanma durumunda, ikinci evlilik yapılır ise eski eşin soyadının yerini yeni eşin soyadı alır.

AİLE BİRLİĞİNİ KİM TEMSİL EDER? 
( Türk Medeni Kanunu Madde 188 -191)

Ailenin sürekli ihtiyaçları için, her iki eş de ayrı ayrı aileyi temsil edeceklerdir. Peki, aile birliğinin sürekli ihtiyaçları nelerdir? Sürekli İhtiyaçtan kasıt, zaruri ihtiyaçlardır. Evin yiyecek, giyecek, elektrik, su, doğalgaz gibi ihtiyaçları zaruri, sürekli ihtiyaçlardır. Her iki eş de bu ihtiyaçları karşılarken aileyi ayrı ayrı temsil edeceklerdir. Birbirlerinden izin almak durumunda değillerdir. Ve bu giderlerden birlikte sorumludurlar. Yapılan ayrı ayrı harcamalardan aile olarak birlikte sorumludurlar.

Eşlerden biri 8 bin TL değerinde lüks bir buzdolabı satın alır ise . Bu alışverişte Satın alan eşin aile birliğini temsil yetkisi yoktur. Sadece kendisini temsil yetkisi vardır. Bu borcu Satın alan eş ödemek zorundadır. Temsil yetkisi neden önemlidir? Sorumluluk yönünden önemlidir. Aile birliğinin günlük gereksinimlerini karşılamak için, her bir eşin yaptığı alışverişte, diğer eş de müteselsilen (birlikte) sorumlu olur.

Ailenin sürekli olmayan ihtiyaçlarında, eşlerin tek başlarına evlilik birliğini temsil yetkileri yoktur. Ailenin evlilik sürecinde uzun fasılalarla alınan, önemli ve ekonomik değeri büyük ihtiyaçların giderilmesinde eşler birbirlerini yani aile birliğini temsil edemezler. Bu gibi hallerde, bir eşin aile birliğini temsil edebilmesi için diğer eşin izin vermesi veya hakimden izin alınması gerekir.

İstisnai hallerde bir eşin tek başına aileyi temsil edebilmesi mümkündür. Bunun için aile birliğinin yararı bakımından gecikmede sakınca bulunması ve diğer eş hasta veya başka bir yerde olduğu için rızasının alınamıyor olması gerekir. Aksi taktirde eşlerden biri tek başına aileyi temsil edemez.

Eşlerden biri aile birliğini iyi temsil etmeyebilir. Yine eşlerden biri kanunun kendisine verdiği temsil yetkisini aşabilir veya bu yetkiyi kötü ya da yanlış kullanabilir. Bu durumda temsilden zarara uğramak istemeyen eş, diğer eşin temsil yetkisini kaldırması veya sınırlaması için hakime başvurabilir. Hakim bu istem üzerine olayı inceler. Haklı bulması halinde diğer eşin aile birliğini temsil yetkisini kısıtlar veya tamamen kaldırabilir.

Verilen Bu hakim kararının iyi niyetli üçüncü kişilere karşı sonuç doğurabilmesi için, hakimden alınan temsil yetkisini sınırlayan veya kaldıran kararın, yine hakim kararıyla ilan edilmesi gerekir.

Temsil yetkisinin kaldırılmasına veya sınırlanmasına ilişkin karar, koşullar değiştiğinde, eşlerden birinin istemi üzerine hakim tarafından değiştirilebilir. İlk karar ilan edilmiş ise değişiklik karanının da ilan edilmesi gerekir.

EŞLERİN MESLEK VE İŞİ; (Türk Medeni Kanunu Madde 192 )

Eşlerden her biri, meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir. Eşler aldıkları eğitim ve becerileri doğrultusunda istediği işi yapabilir.

Ancak, Kanun eşlerin işte çalışma konusunda, bir sınır getiriyor:
Meslek ve iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde, evlilik birliğinin huzur ve yararı göz önünde tutulur. Yani Evlilik birliğinin huzur ve yararı bozulmayacaktır. Huzur ve yarar kavramı her aile için farklı olabilir. Bir aile için gece mesaisi huzuru bozabilir, diğer aile için normal sayılabilir. Mesleği, Uzun yol Şoförü olan ve 3 ay gibi uzun sefere çıkan bir eşin işi, bazı aileler için huzur bozan bir meslek olabilir, diğer aile için olmayabilir. Eşler evlenirken veya evlenmeden sonra böyle bir fiili durumda ya uzlaşacaklar ya da bu çalışmadan vazgeçeceklerdir.

EŞLERİN HUKUKİ İŞLEMLERİ  (Türk Medeni Kanunu Madde 193)

Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşlerden her biri diğeri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlemi yapabilir.Medeni Kanunumuzun hemen hemen bütün maddelerinde eşler arasında eşitlik ilkesi kabul edilmiştir. Bu maddede de eşler arasında eşitlik kabul edildiği için

* Bundan sonra kadın, hukuki işlemler için sulh hakiminden izin almayacaktır.
* Karı-koca arasındaki cebri icra yasağı kaldırılmıştır.

Eşler de birbirlerine karşı borçlarını ödeyeceklerdir. Evlilik birliğinde eşler birbirlerinden borç para almışlarsa, bu borcu belirlenen sürede ödeyeceklerdir. Aksi taktirde alacaklı olan eş, borçlu eş aleyhine dava açabilir, icra takibi yapabilir.

Fakat bunun bir istisnası vardır. Türk Medeni Kanununun 184/5 maddesine göre, Eşler arasında boşanma ve boşanmanın ferileri hakkında düzenlenen sözleşmeler yargıç tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz. Boşanmanın ferileri, boşanmaya bağlı olarak ortaya çıkan hak ve yükümlülüklerdir.

Maddi ve manevi tazminat, yoksulluk ve iştirak nafakası, boşanma ve ayrılık halinde malların tasfiyesi ve idaresi, çocukların velayeti ve velayet verilmeyen taraf ile çocuklar arasındaki ilişkinin düzenlenmesi boşanmanın ferileridir. Boşanmaya bağlı olarak ortaya çıkan bu hak ve yükümlülük içeren hukuki işlemlerin geçerli olabilmesi için;

*Görülmekte olan bir boşanma davasının olması,
*Sözleşmenin boşanmanın ferilerine ilişkin olması,
*Sözleşmenin boşanma davası sürerken yapılmış olması,
*Davanın boşanma ile sonuçlanması,
*Sözleşmenin yargıç tarafından uygun bulunması ve onaylanması gerekir.

Bu istisna dışında eşler arasında yapılan hukuki işlemler geçerlidir.

AİLE KONUTU (Türk Medeni Kanunu Madde 194)

Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Aile konutu Türk Medeni Kanunumuza son değişiklikler ile girmiştir. Türk Medeni kanunumuzda yeni bir kavramdır. 

Aile konutu, ailenin oturduğu evdir. Eşler, aile konutunda birlikte yaşamışlardır. Bu sebeple ortak aile konutunun eşler için maddi ve manevi olarak önemi, anlamı ve değeri oluşmuştur. Bunun için Medeni kanunumuz ailenin oturduğu konuta özel sınırlamalar getirmiştir.

*Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemez.
*Aile konutunun maliki bile olsa, bu kontu satamaz veya üzerindeki hakları sınırlayamaz.   
*Aile konutu olarak kabul edilen gayrı menkulün maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutun aile konutu olduğuna dair kayıt (şerh) koydurabilir.

MALİK OLMAYAN EŞ TAPU KAYDINA ŞERHİ NASIL KOYDURACAK

*Malik olmayan eş önce kayıtlı bulundukları muhtarlıktan oturdukları evin aile konutu olduğuna dair bir belge alacak,
*Evlenme cüzdanıyla birlikte Tapu Sicil Müdürlüğü`ne müracaat edecektir. ‘Bu gayrımenkul aile konutudur. Tapuya şerh verilmesini istiyorum’ diyecektir.
*Tapu sicil müdürü gerekli işlemi yapacak ve şerhler hanesine ‘Aile konutudur’ diye kayıt yazacaktır.

Bu kayıt olduğu müddetçe, Malik, bu evi eşinin haberi olmadan satamaz, üzerine mülkiyeti sınırlayan işlemler yapamaz. Örneğin, borcuna karşı ipotek işlemi yapamaz.

AİLE KONUTU SATILIRSA NE OLUR ?

Aile konutu, tapuda aile konutu şerhi olduğu halde satılırsa, bu satış geçersiz olur.
* Rızası olmayan eşin Medeni Kanunun 194. maddesine göre açacağı tapu iptal ve tescil davası sonucunda, üçüncü şahıs üzerinde kayıtlı olan aile konutuyla ilgili tapu kaydı iptal edilecek.
* Yeni malik rızası olmayan eşten sonradan onay alarak geçersiz olan aile konutu satışını geçerli hale getirebilecektir.

Aile konutu hakkında tapuda şerh konulmamış ve aile konutu üçüncü şahıslara satılmış ise bu durumda ne yapılabilir;

1. Üçüncü şahıs satın aldığı meskenin aile konutu olduğunu bilerek almış ise, iyi niyetli olmadığından bu satış da geçersizdir. Diğer eş sonradan onay vermezse ve tapu iptal davası açarsa, üçüncü şahıs üzerinde bulunan tapu kaydı iptal edilecek ve aile konutu aileye geri dönecektir.

2. Üçüncü şahıs aile konutunu, aile konutu olduğunu bilmeden tapu kaydına güvenerek, iyi niyetle satın almış ise, bu satış geçerlidir. Diğer eşin önceden veya daha sonra onay vermesi önemli değildir. Bu sebeple aile konutlarının tapu kayıtlarında şerh olarak belirtilmesi çok önemlidir.

Eğer aile konutu eşlerden biri tarafından kiralama suretiyle sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle kendisini sözleşmenin tarafı haline getirebilir. Bundan sonra bildirimde bulunan eş de kira sözleşmesinde taraf olur. Kira sözleşmesinden (müteselsilen) birlikte sorumlu olur.

Eşlerden biri, haklı bir sebebe dayanmadan aile konutuyla ilgili gerekli rızayı vermezse, diğer eş hakime başvurarak gerekli rızayı hakimden isteyebilir. Hakim ileri sürülen sebebi haklı bulursa gerekli izni vererek aile konutu kira ise kira sözleşmesinin feshine, mülkiyet ise meskenin satışı için izin verebilir.