İSTANBUL (AA) - AYŞE BÜŞRA ERKEÇ - Medipol Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Prof. Dr. Halil İnalcık'ın vefatının ikinci senesinde İnalcık'a duyduğu özlemi dile getirerek, "Peygamber Efendimizin 'Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir' ifadesinde olduğu gibi onun vefatıyla tarihimiz öksüz kaldı ve büyük bir değerini kaybetti. İnalcık, gerçekten bizim yüz akımızdı." dedi.

AA muhabirine konuşan Prof. Dr. İpşirli, 25 Temmuz 2016'da ebedi aleme göç eden Prof. Dr. Halil İnalcık ile yaşadığı günleri, ilmi derinliğini ve çalışmalarını anlatarak, Türkiye ve dünyanın çok büyük bir alimi kaybettiğini söyledi.

Prof. Dr. İnalcık ile sürekli istişare halinde olduğuna işaret eden İpşirli, "Peygamber Efendimizin 'Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir' ifadesinde olduğu gibi onun vefatıyla tarihimiz öksüz kaldı ve büyük bir değerini kaybetti. İnalcık, gerçekten bizim yüz akımızdı. İnalcık'ı, özel sohbetlerinde de yakından tanımak nasip olduğu için kendimi şanslı görüyorum. Doğrudan talebesi olmadım ama birçok defa bazı konuları öğrenmek ve müzakere etmek nasip oldu." diye konuştu.

İpşirli, İnalcık'ı tanıtırken önemli noktalara temas etmek gerektiğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İnalcık'ın yetişme tarzı ve tarihçiliğe olan katkısı çok sağlam bir altyapıya sahipti. Bilmiş olduğu ve öğrendiği dillerle ve tarihe olan ilgisiyle 3 özellikten beslenilirdi ve o kaynaklara çok iyi vakıftı. Bizim Osmanlı kaynaklarını, kütüphanedeki 'kronik' dediğimiz kaynakları çok iyi biliyordu. Hocanın bir diğer özelliği de bütün bunları çok sağlıklı bir şekilde yorumlayabilmesiydi. Bu durum tarihçi için çok önemli bir husustur. Üçüncü husus ise kendisinin tamamıyla Türkiye'de yetişmiş olmasına rağmen Batı'yı çok iyi tanımasıydı. Batı'daki gelişmeleri, ekolleri ve Batı metodolojisinden oluşan bu 3 özellik bir araya gelince gerçekten mükemmel bir tarihçi profili ortaya çıkıyordu. Biz bunu sadece hocanın konuşmalarında değil, özellikle eserlerinde, yazmış olduğu makalele ve kitaplarında da görüyoruz. Osmanlı tarihi üzerine yazılmış yerli-yabancı bir eser gösterilemez ki İnalcık'ın en az 8-10 kaynağını alıp, kullanmamış olsun."

Halil İnalcık'ın tarihe en önemli katkısının, Osmanlı Cihan Devleti'ni dünyaya doğru anlatmak olduğunu ifade eden İpşirli, şunları söyledi:

"Osmanlıyı göz önüne almadan ne sağlıklı bir Avrupa tarihi ele alınabilir, ne de dünya tarihi yazılabilir. İnalcık Hoca bunu dünyaya kabul ettirdi, bu çok büyük bir katkıdır. ABD'nin en önemli üniversitesi olan ve çok tanınmış Fazlur-Rahman gibi tarihçilerin bulunduğu Chicago Üniversitesi'nde, 20 yıldan fazla eğitim vermekle kalmadı, talebeler de yetiştirdi. Bugün Amerika'da, çeşitli üniversitelerde Osmanlı Tarihi dersine giren birçok hoca onun öğrencisidir, eski tabirle hocalar, İnalcık'ın rahle-i tedrisinden geçmiştir."

- "Türk-İslam kültürünü dünyaya tanıttı"

Prof. Dr. İpşirli, "Halil İnalcık Hoca'yı pergele benzetmek gerek, kendisinin bir ayağı Türkiye'de sabitti. Mensup olduğu Türk milletinin değerlerine son derece saygılıydı. Hocanın, ülkesine ve değerlerimize karşı dil uzattığına hiç rastlamadım, yazılarında da bu görülmez. Hazreti Mevlana'nın tasviriyle, pergelin öbür ayağında da İnalcık Hoca, dünyada bilinirdi ve oralarda da büyük bir saygınlığı vardı." değerlendirmesinde bulundu.

Tarih üstadı İnalcık'ın Batı'nın Türklere ve Osmanlı Cihan Devleti'ne ön yargılı olduğunu her fırsatta dile getirdiğini söyleyen İpşirli, şöyle devam etti:

"1991'de Ankara Türk Tarih Kurumu'nda Osmanlı ve Osmanlı öncesi araştırması üzerine yaklaşık 30 yıldır yapılan bir sempozyuma katılan, dünyanın her yerinden gelmiş büyük tarihçiler vardı. Bir ara bana şunu söyledi, 'Ben Batılılar arasında bulunuyorum, çok sıkı münasebetlerim var fakat bunlar bizi çoğu zaman hakir görüyorlar, büyük işler başaramazlar diye bakıyorlar. Fakat şu ansiklopedi (Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi), bizim için yüzakı oldu ve bu bütün ilim aleminin tanınmış alimleri buradayken bu ansiklopediyi anlatmak istiyorum' dedi. Ben de bundan çok büyük mutluluk duydum. Türk-İslam kültürünü 44 cilt halinde yansıtan eserin hemen hemen her cildinde, dünyaya tanıtan maddeleri mevcuttur. Dolayısıyla bu olay, İnalcık Hoca'nın milletine nasıl bağlı ve sadık olduğunu, onların tavrından da ne derece rahatsız olduğunu gösteren, bence en tipik olaydır."

-"İnalcık'ın çalışmaları takdir gördü"

Prof. Dr. İpşirli, merhum Prof. Dr. Halil İnalcık'ın kibir ve gurur içerisinde olan bir tarihçi olmadığını vurgulayarak, "Türk Tarih Kurumu'nun ve çeşitli dünya tarih kuruluşlarının üyesi olarak bizi çok güzel temsil etti, kendisi de çok güzel bir şekilde takdir edildi." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Prof. Dr. Halil İnalcık'a olan sevgi ve ilgisinin önemli olduğunu aktaran İpşirli, şöyle konuştu:

"Başta Cumhurbaşkanımız Erdoğan olmak üzere İnalcık'ın çalışmaları takdir gördü ama ben en büyük takdirin vefatından sonra Fatih Camisi Haziresi'nde toprağa verilmesi olduğunu düşünüyorum. İnalcık, İstanbul ve Fatih Sultan Mehmed'e gönül vermişti ve pek çok makalesi Fatih ve İstanbul üzerineydi. Hocanın Fatih Sultan Mehmed'e ve İstanbul'a olan bağlılığı ve fedakarlığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ön ayak olmasıyla mükafatını gördü. Ayrıca Hoca'ya, 'Kutb'ül Müverrihin Halil İnalcık, bu dünyadan ahirete intikal etmesiyle, tarih ilmini öksüz bıraktı ama onun eserleri her zaman okunacaktır." anlamına gelen güzel bir mezar taşı kitabesi yazıldı. Ayrıca mezar taşı da eski kazaskerlerin, şeyhülislamların mezar taşı gibi silindir şeklinde oldu. Tabii bunda Murat Bardakçı'nın İstanbul Kültür Turizm İl Müdürü Coşkun Yılmaz Bey'in, Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın çok büyük katkısı oldu ve Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın da bu işlerle çok ilgilendi."

- "Hocanın kütüphanesi çok önemlidir"

İpşirli, Halil İnalcık'ın yetiştirdiği talebelerin, yazdığı kitapların ve sahip olduğu kütüphanenin büyük önem arz ettiğini belirterek, "Hoca'nın kütüphanesi çok önemlidir çünkü kütüphanesini ABD'de bırakmayıp Bilkent Üniversitesi'ne getirdi." dedi.

Bilkent Üniversitesi'nde ise İhsan Doğramacı ve oğlu Ali Doğramacı'nın, Halil İnalcık'ın kütüphanesini Türkiyeye taşıma kararını takdir ettiğini belirten İpşirli, şunları anlattı:

"Doğramacı'lar, Hoca'nın kıymetini bildiler ona kürsü ihdas ettiler, merkez kurdular. Halil İnalcık Hoca 'Ben 1972'de Türkiye'den ayrıldım, artık Türkiye'de fazla takip edilemiyorum...' şeklinde üzüntüsünü dile getiriyordu ama 1990'lı yılların başında Türkiye'ye döndü ve 2016'ya kadar konferanslar verdi. Çeşitli toplantılara katıldı ve Türk kamuoyu, tarihçileri ve milleti de kendisini yakinen tanıdı. Çok güzel çalışmalar ortaya koydu ve makaleler yazdı ve bu makaleler hala geçerliliğini korumaya devam ediyor. Hocanın okunması ve en iyi şekilde tanınması gerekiyor."

İpşirli, tarih alimi İnalcık'ın "Şer'iye Sicilleri"ne önem verdiğini aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Şer'iye Sicilleri, Osmanlı coğrafyasında kadıların günü gününe mahkemelerde tutulan kayıtlarıdır. İnalcık bu mahkemeler üzerine özellikle Bursa'da çok çalıştı ve bunun dışında kendisi sosyal ve ekonomik tarihe çok önem verdi, makaleler yazdı ve başkalarının yazdığı makalelerdeki hataları buldu, ortaya koydu. Yazılan çalışmalarda hataları düzeltme konusunda İnalcık çok büyük gayret sarf etti, bu çok zor bir iştir. Siz bir şeyleri yazarsınız, ortaya koyarsınız ama başkalarının yazdığı hataları ortaya koymak çok büyük bir cesaret ve birikim ister. İnalcık, bu konuda da çok önemli hizmetler verdi."