Adalet Bakanı Gül, Edirne ve Mardin’in ardından üçüncüsü düzenlenen Mağdur Odaklı Adalet Buluşmaları’nın Aydın’da Adnan Menderes Üniversitesi Atatürk Kongre Merkezi'ndeki programına katıldı. Bakan Gül, suçun mağduru olan vatandaşları adli süreçte yalnız bırakmamak adına çok önemli bir sistemi inşa etmeye çalıştıklarını söyledi. Adliyelerde kurulan Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüklerinin mağdurların yanında olduğunu kaydeden Gül, temel görevlerinin, hangi görüş, düşünce veya yaşam tarzına sahip olursa olsun herkesin hakkını ve hukukunu geliştirmek olduğunu vurguladı.

ADLİYENİN KAPISI GÜVEN VERMELİDİR, HUZUR VERMELİDİR

Bir mağdurun hakkının suç işlenir işlenmez doğduğunu, bir derdini, bir meramını anlatmak isteyen vatandaşın devletle muhatap olduğu anda mağdur haklarının başladığını vurgulayan Bakan Gül, “Bu sebeple adliyenin kapısı asla ama asla bir bilinmeze yol açmamalıdır. Hiç kimsenin belirsizliğe tahammülü yoktur. Hele o kişi bir suçun mağduru ise artık belirsizlik onun için yeni ve daha büyük bir mağduriyet anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, adliyenin kapısı güven vermelidir, huzur vermelidir, ‘işte burada adalet var, elimden tutan bir devlet var’ anlayışıyla o mağdura yaklaşılması gerekmektedir.” diye konuştu.

HUKUK DERT OLAN DEĞİL, DERMAN OLANDIR

Bakan Gül, adliyede çalışan mübaşir, zabıt katibi, uzman, hakim, savcı, kolluk gibi görevlilerin, vatandaşlar için devlet demek olduğunu, devletin eli olduğunu belirtti. Devletin elinin samimiyetle ve büyük bir özveriyle uzatmanın temel amaç ve görev olduğunu ifade eden Gül, “Çünkü hukuk dert olan değil, derman olandır. Hukuk yük olan değil, yük alandır. Mağdurun hakkı, yükünün alınmasıdır. Mağdurun hakkı, yeni mağduriyetler yaşanmamasıdır. Hiç şüphesiz, adliyelerin içinden devletin koruyan-gözeten elini çekerseniz, geriye sadece ama sadece soğuk bir bina kalır.” dedi. 

DIŞARIDA RÜZGAR HANGİ YÖNDEN ESERSE ESSİN, HAKİM DOSYASINDAKİ DELİLLERE BAKAR, ONA GÖRE KARAR VERİR

Bir binayı adliye yapan şeyin üzerindeki asılı olan tabela olmadığının vurgulayan Adalet Bakanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir binayı adliye yapan şey, o binanın içinde adalet duygusunun en temiz, en kesin, en hızlı ve adil şekilde karşılık bulmasıdır. Aynı şekilde, bir kişiyi yargı mensubunu yargı mensubu yapan da, o kişinin üzerine giydiği cübbe değildir. Hakim, kararını verirken kimin ne dediği veya kimin ne diyeceğine bakmaz, ilgilenmez. Dışarıda rüzgar hangi yönden eserse essin, hakim dosyasının yönüne bakar, dosyasındaki delillere bakar, ona göre karar verir. Mağdurun sesini duyan, haklıyı-haksızı titizlikle gören, yalnızca anayasa ve kanunlara bakan bir duruş, işte o kişiyi gerçek anlamda hakim ve savcı yapar. İşte o zaman vatandaş bu binaya adliye der, ‘işte benim adliyem’ der, ‘burada adalet dağıtılıyor, burada hakimler var’ der. Bunu dedirtmek, bu konuda yetkili ve görevli olan herkesin Türk milletine karşı, vatandaşlarımıza karşı görevi ve ödevidir.”

ADALETLE HÜKMETMEK HER ŞEYİN ÜZERİNDEDİR

Bakan Gül, hukukun üstünlüğünün, hakkın ve haklı olanın üstünlüğü olduğunu belirtti. Hukukun, sesi daha çok çıkanın değil haklı olanın yanında olduğunu kaydeden Gül, “Yargıya yapılabilecek en büyük iyilik, tribün tezahüratının bir parçası olmaktan özenle sakınmaktır. Bir taraf tutuklansın, diğer taraf tutuklanmasın diye tezahürat yaparken, adaleti gerçekten isteyen birinin yapması gereken, yargı kararı sürecini saygıyla ve sükunetle beklemektir. Hukuk, sesi daha çok çıkanın değil, haklı olanın yanındadır. Öyle olması gerekmektedir. Hukukun üstünlüğü, hakkın ve haklı olanın üstünlüğüdür. Adalet, sessiz kitlelerin sesidir. Nice haklı insanlar var ki hakkına güvenir, davasına inanır, adaleti bekler, adaletin tecelli edeceğine inanır, adaletin konuşacağına inanır. İşte sizlerin görevi o insana el uzatmaktır, o insanın güvenini boşa çıkarmamaktır. Adaletle hükmetmek her şeyin üzerindedir.” diye konuştu.  

ADLİYEYE GİDEMEYEN YAŞLI, YATAĞA BAĞIMLI BİR TEYZEMİZİN YANINA ADELETİ GÖTÜRMEK, EMANETİ SAHİBİNE ULAŞTIRMANIZ DEMEKTİR

Adaletin verdiği hükmün gecikmeksizin ve adil bir şekilde tecellisinin gerektiğinin altını çizen Adalet Bakanı Gül, hükmün gücünün onun saygınlığı olduğunu kaydetti. Adaletin herhangi bir tartışmaya mahal bırakmayacağını ve verdiği kararla o tartışmaya nokta koyacağını ifade eden Gül, şöyle konuştu:

“Adalet asla tereddüt etmez, kararlıdır, özüne ve hükmüne sadıktır. Dolayısıyla esas itibariyle adalet bir skor işi değildir, bir istatistik işi değildir. ‘Şu kadar kişi hakkında şöyle oldu, tutuklandı, şu kadar kişi yakalandı’dan öte adalet kim neyi hak ediyorsa, o kişi hakkında o kararın, o hükmün verilmesidir. Adalet vatandaşlarımızın sizlere emanetidir. Bunun geri dönüşünü bir mağdurun gözlerinden okuyabilirsiniz. Söz gelimi adliyeye gidemeyen bir yaşlı, yatağa bağımlı bir vatandaşımızın, bir teyzemizin yanına adaleti götürmek, emaneti sahibine ulaştırmanız demektir. Geçtiğimiz günlerde bu yönde basında haberleri okudukça gerçekten mutlu olduk. Adliyeye gidememiş, 81 yaşında teyzemiz adliye onun ayağına gitmiş ve o hizmeti götürmüş. Bu uygulamalar işte milletimizin beklediği adaletin gerçek anlamıyla tecelli etmesine katkı sağlayan iyi uygulamalardır. Ben bu vesileyle tüm yargı mensuplarımızı ve bu konuda emeği geçen personelimizi canı gönülden tebrik ediyorum. Bir hedefimizin daha iyi uygulamayla hayata geçtiğini görmek bizleri çok mutlu ediyor. Çünkü kağıt üzerinde kalan güzel sözler, temennilerin bir anlamı yok. İnsana dokunmadıkça, insanın meselesini çözmedikçe bunlar güzel sözlerden, birer temenniden ibaret kalır. Bunlar gerçekten adalet sistemi için, ülkemiz için çok önemli kazanımlardır.” 

HUKUK DEVLETİ BİR GRUBUN, İMTİYAZLI BİR SINIFIN DEĞİL, ÜLKEDEKİ BÜTÜN VATANDAŞLARIN KENDİSİNİ EMİN VE GÜVENDE HİSSETTİĞİ BİR DEVLETTİR

Türkiye'de 90'lı yılların vatandaşlar için mağduriyet dönemi olduğunu dile getiren Bakan Gül, milletin bu dönemde çok ağır bedeller ödediğini kaydetti. O karanlık döneme çok net ve kesin bir şekilde, milletin iradesine dayanarak verdikleri cevabın hukuk devleti, hak ve özgürlükler olduğunun altını çizen Bakan Gül, buradan geriye dönüş mümkün olmadığını, bu noktadan daha ileriye gitmek için çalıştıklarını belirtti.

Adalet Bakanı Gül, hukuk devleti ilkesinin insan hak ve onurunu gözeterek ve bunları geliştirerek güçlendirilebileceğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hukuk devleti bir grubun, imtiyazlı bir sınıfın değil, ülkedeki bütün vatandaşların kendisini emin ve güvende hissettiği bir devlettir ve hukuk devleti bir grup siyasetçinin, ideolojinin, bir grup idarecinin, bir kurumun değil, bizatihi milletin kararı ve tercihidir. Millet işte bu nokta-i nazardan meseleye yaklaşmaktadır. Tarih bu gerçeğin sayısız tekerrürü ile doludur. Elinde çekiç olan herkesi çivi gibi görür. Eski Türkiye'de hukukun eline çekici verdiler ve herkesi çivi gibi gördü. Kimini kılık kıyafetinden dolayı, kimisini yaşam tarzından, kimisini inancından, kimisini düşüncesinden dolayı, kimini siyasi görüşünden dolayı suçlayan ve araçsal şekilde uygulanan bir hukuk vardı. Bugün ise devletin elinde sadece ve sadece bir hukuk var ve hukukun üstünlüğü var. Yeni Türkiye'de başka arayışlara, başka mülahazalara asla yer yoktur. Bu nedenle biz insanımıza baktığımızda hak görüyoruz, özgürlük görüyoruz, bundan sonra da görmeye devam edeceğiz. Sadece insanımızı öncelemeye devam edeceğiz. Bu nedenle reform diyoruz. Yargı reformu diyoruz, insan hakları eylem planı diyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde bu reformları adım adım hayata geçirmekte kararlıyız."

MAĞDURLARIN, HAKLARI KONUSUNDA BİLGİLENDİRİLMELERİ ÇOK ÖNEMLİ

Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı’nda yer alan hedef ve faaliyetleri adım adım hayata geçirmeye devam ettiklerini anımsatan Adalet Bakanı Gül, tüm bunların insan hikayesiyle bütünleşerek iyi uygulamaya dönüşeceğine inandıklarını söyledi. Özellikle tüm suç mağdurlarının sahip oldukları haklar ile kendilerine sunulabilecek yardım ve destekler konusunda bilgilendirilmelerinin çok önemli olduğunun altını çizen Adalet Bakanı Gül, bu yıl 50 bini hukuk mahkemelerinde olmak üzere toplam 850 bin vatandaşa avukat desteği sağlandığını belirtti. Yargılama giderlerinin karşılanması için de son 2 yılda 44 milyon 577 bin lira aktarıldığını açıklayan Gül, yine aynı dönemde adli yardım talep edenlere de 343 milyon 337 bin lira hazineden kaynak ayrıldığını sözlerine ekledi.