Karl Marx, tarihsel maddeci yöntemiyle toplumsal yapıları açıklarken hukuku birincil bir inceleme konusu yapmamış, ancak hukuka dair görüşleriyle güçlü bir teorik çerçeve oluşturmuştur. Hukuku toplumsal ilişkilerin temel unsuru değil, ekonomik yapının bir türevi olarak ele alması, onun hukuk eleştirisini sınırlı bir düzeyde bırakmasına yol açmıştır. Marx’a göre hukuk, toplumsal üretim ilişkilerinin bir yansımasıdır ve bu nedenle onun ideolocyasında hukuk bağımsız bir alan olarak ele alınmaktan çok ekonomik temel bağlamında değerlendirilmiştir. Ancak bu, Marx’ın hukuku ihmal ettiği anlamına gelmemektedir; aksine, hukuka dair görüşleri, günümüz hukuk teorileri üzerinde derin etkiler yaratmıştır diyebiliriz.

Hukukun Tarihsel ve Maddi Temelleri

Marx, hukuku anlamanın, onu yaratan ekonomik ve toplumsal bağlamı çözümlemekten geçtiğini savunur. Hukukun kökenini, toplumun üretim biçimlerinde bulur ve hukuku bu üretim ilişkilerinin üstyapısal bir unsuru olarak görür. Bu düşünce, Marx’ın şu tespitiyle netlik kazanır:

Her üretim biçimi, kendine özgü hukuki kurumlarını yaratır. Hukuk, ekonomik temelin bir yansımasıdır ve bu temel değişmeden hukuk da değişemez.” (Marx, 1976: 20)

Bu yaklaşım, hukukun bağımsız bir inceleme konusu olarak ele alınmasını imkânsız kılar. Marx, hukukun sınıfsal yapıyı pekiştiren bir ideolojik araç olduğunu savunur. Örneğin, mülkiyet hakkı, burjuva toplumunda üretim araçlarını kontrol eden sınıfın egemenliğini meşrulaştırırken, sözleşme özgürlüğü bireyler arasındaki eşitsiz ilişkileri gizler.

Hukuk ve Yabancılaşma

Marx’ın hukuk eleştirisi, yabancılaşma kavramıyla da yakından ilişkilidir. Ona göre hukuk, bireylerin toplumsal üretim sürecindeki gerçek ilişkilerini gizler ve bu ilişkileri soyut, evrensel bir düzen olarak sunar. Bu durum, Marx’ın Hegel’in hukuk anlayışına yönelik eleştirilerinde açıkça görülür. Hegel, hukuku evrensel bir aklın tezahürü olarak ele alırken, Marx, hukukun toplumsal yaşamdan kopuk bir soyutlama olduğunu savunur. Şöyle der:

Hukuk, bireyin yaşam koşullarından kopuk bir biçimde, soyut bir düzen olarak sunulamaz. Hukuk, toplumsal ilişkilerin ve sınıf mücadelesinin bir yansımasıdır.” (Marx, 1997: 47)

Bu yaklaşım, hukukun bireyleri bir arada tutan bir bağ değil, mevcut toplumsal ve ekonomik düzenin bir ifadesi olduğunu gösterir. Marx’a göre hukukun bu yabancılaştırıcı işlevi, sınıf mücadelesini gizlemek ve mevcut düzeni korumak için kullanılır.

Marksizm ve Sovyet Hukuk Teorisi

Marx’ın hukuka dair görüşleri, Sovyetler Birliği’nde hukuk teorisi ve uygulamaları üzerinde önemli etkiler yaratmıştır. Özellikle 1920’lerde E.B. Paşukanis’in geliştirdiği “meta mübadelesi teorisi” bu etkinin en somut örneklerinden biridir. Paşukanis, Marx’ın meta analizi üzerinden hukuk kavramını ele almış ve hukukun, meta üretiminin bir ürünü olduğunu savunmuştur. Ona göre hukuk, yalnızca meta mübadelesinin devam ettiği bir toplumda var olabilir ve sosyalist bir toplumda hukukun zamanla sönümlenmesi gerekir.

Paşukanis’in bu yaklaşımı, Marx’ın şu değerlendirmesine dayanır:

Üretici güçlerin gelişimi, toplumsal ilişkilerde köklü değişimler yaratır. Bu değişimler, üretim ilişkileri ile onların hukuki ifadeleri arasındaki çelişkileri ortaya çıkarır.” (Paşukanis, 1977: 45)

Ancak Sovyetler Birliği’nde hukuk, devrim sonrası sosyalist düzenin bir aracı olarak kullanılmış ve Paşukanis gibi düşünürler “hukukun sönümlenmesi” tezini savundukları için tasfiye edilmiştir. Stalin döneminde hukuk, devletin güçlenmesi ve toplumsal düzenin korunması için vazgeçilmez bir araç olarak kabul edilmiştir.

Günümüz Hukuk Teorileri Üzerindeki Etkileri

Marx’ın hukuk anlayışı, günümüz eleştirel hukuk teorileri üzerinde de derin etkiler bırakmıştır. Özellikle Eleştirel Hukuk Çalışmaları (Critical Legal Studies) hareketi, hukukun tarafsız ve objektif bir düzenleyici mekanizma olduğu fikrine karşı çıkarak, hukukun sınıfsal ve ideolojik bir araç olduğunu savunur. Marx’ın hukuku toplumsal eşitsizliği maskeleyen bir yapı olarak görmesi, bu hareketin temel dayanaklarından biridir.

Ayrıca, Antonio Gramsci ve Louis Althusser gibi düşünürler, Marx’ın hukuk anlayışını devlet ve ideoloji analizlerinde genişletmişlerdir. Gramsci, “hegemonya” kavramıyla hukukun, sınıf egemenliğini meşrulaştırmadaki rolünü açıklar. Althusser ise hukuku, “ideolojik devlet aygıtları” arasında değerlendirir ve hukukun, bireyleri mevcut düzene tabi kılmak için kullanılan bir araç olduğunu belirtir.  (Althusser, 2014: 75-85 ; Gramsci, 1997: 123-130)

Hukukun Toplumsal Değişimdeki Sınırlı Rolü

Marx için hukukun toplumsal değişimdeki rolü sınırlıdır. Toplumsal dönüşüm, yalnızca ekonomik temelin dönüşümüyle mümkün olur. Hukuk, bu dönüşümün bir sonucu olarak değişir, ancak tek başına bir dönüşüm aracı olamaz. Bu yaklaşım, Marx’ın şu tespitiyle açıklanabilir:

Hukuk, toplumsal eşitsizliklerin bir nedeni değil, bir sonucudur. Hukukun dönüşümü, ekonomik ilişkilerin dönüşümüne bağlıdır.” (Marx, 1976: 20)

Bu nedenle, Marx’ın hukuku birincil bir inceleme konusu yapmaması, onun teorik çerçevesinin mantıksal bir sonucudur. Hukuk, Marx için toplumsal yapının bir unsuru olarak ekonomik temel bağlamında anlaşılmalıdır.

Sonuç: Hukukun Sınıfsal Doğası ve Marx’ın Mirası

Marx, hukuku toplumsal ilişkilerin temel bir unsuru olarak değil, ekonomik ilişkilerin bir yansıması olarak ele alır. Bu yaklaşım, hukukun toplumsal eşitsizlikleri meşrulaştıran bir ideolojik araç olduğunu ortaya koyar. Marx’ın hukuk eleştirisi, hukukun sınıfsal doğasını anlamak ve toplumsal dönüşüm süreçlerinde hukukun rolünü sorgulamak için güçlü bir çerçeve sunar.

Günümüzde Marx’ın hukuk anlayışı, eleştirel hukuk çalışmalarından post-Marksist analizlere kadar geniş bir yelpazede etkisini sürdürmektedir. Hukukun toplumsal yapılar üzerindeki etkisini anlamak için Marx’ın tarihsel maddecilik anlayışı hâlâ güçlü bir referans noktasıdır. Bu, hukukun yalnızca normatif bir düzenleyici mekanizma değil, aynı zamanda toplumsal eşitsizlikleri pekiştiren bir yapı olduğunu ifade etmektedir.

Kaynakça

1. Marx, Karl. Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı. Sol Yayınları, 1976.

2. Engels, Friedrich ve Kautsky, Karl. "Hukukçular Sosyalizmi". Neu Zeit, 1887. Türkçe Çev.: Sol Yayınları, 1977, s. 170-177.

3. Marx, Karl. Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi. Birikim Yayınları, 1997.

4. Paşukanis, E.B. Hukuk ve Marksizm: Meta Mübadelesi Teorisi. Payel Yayınları, 1977.

5. Karahanoğulları, Onur. “Marksizm ve Hukuk”. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 57, Sayı 2, 2002, s. 61-90.

6. Althusser, Louis. İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları. İthaki Yayınları, 2014.

7. Gramsci, Antonio. Hapishane Defterleri. Belge Yayınları, 1997.