Bir kere daha çalacak bayram kapımızı.

Kim var kim yok ayırt etmeden. İçimize sokulan kavgalara, düşünce ve kimliğe bakmadan.

Zengin fakir her eve uğrayacak. Biraz sıcaklık bırakacak biraz tebessüm.

Hem de inanır mısınız çoğumuzun nerde o bayramlar deyişlerine inat her gelişindeki tazeliği serpecek başlarımıza.

 

Zor zamanların insanlarının bile yüreğine umuttur bayram. İnanın Somali’de kıtlıktakilere, acımasız savaştaki kadın ve çocuklara bile. Oradaki masumlar bile bir şeyler umar bayramdan... Belki şairin dediği gibi ‘‘bayram deyip eğecekler başını’’. Ama yine de bir müjde fısıltısıdır bayram çaresizlere bile.

 

Ben her bayram olduğu gibi yine baba ocağındayım bu bayramda da. Kapımı çalmasını bekliyorum bayram sevincinin. Bir iki acı tecrübeden sonra, başka bir yerde bayramın bayram olmayacağını anladım. Bir kaçında doktora çalışmalarım için yurtdışındaydım. Almanya’nın Ingolstadt şehrinin ve Fransa’nın Paris’inin ne kadar bunaltıcı olduğunu tam da o zamanlar anladım.

 

İşte o gün bugün, hani iki elim kanda olsa gelmeye çalışırım evime. Kimselere bir şey demem ben. Ama bayram benim için tatil değildir hele hele kapıyı kapatmak hiç değildir. Bayram, dostlarla buluşma vaktidir, sevinçleri paylaşma anıdır, hatırlamak ve hatırlanmaktır.

 

Bayram gelecek de gelmesine...

 

Siz evde misiniz?

 

Sabah erkenden kalkıp da bayram namazı için yola çıktığınızda bayram çalmıştır çoktan kapınızı. Çok sevdiğim birinin, ‘‘kadın kısmı, erkenden kocasını namaza uğurlamalı sonra da kapıda karşılamalı’ deyişindeki inceliği hiç unutmayacağım. İşte bizim evimizde her yıl annem uğurlar bizi Camiye. Geldiğimizde bütün ailenin birlikte ettiği kahvaltıdır bayram.

 

Mahalle camisi ilk mekandır sabah evden annemin uğurlayışından sonra. Orda çoğunu tanımadığım insanlarla, bir daha selamlaşma şansımızın olmadığını bilirim çünkü. Ellerine dokunurken ve gözlerine bakarken herkesin gözlerindeki sevinci paylaşmaktır muradım.

 

Bayram önce ellere değer sonra gözlerde pervaz eder.

Bayram gönüllere gelir o an.

Bayram çalar kapınızı.

 

Evde misiniz?

 

Belki de ben hatıralara çok sığınıyorum. Bu küçük şehir, bu küçük mahalle, bu küçük bahçe ve insanlar beni alıp çocukluğuma ve gençliğime götürüyorlar. Her yıl tekrar be tekrar kendime yolculuktur bayramlar bana.

 

Ya sizin yolculuklarınız nereye bu bayram?

 

Her yıl geldiğimde bayramlaşmalarda birilerinin eksikliğini görürüm. Geçen yıl aramızda olan ve elini öptüğüm birileri bu bayramda yok aramızda. Mahzun bir andır bu eksiklik vakitleri. Ama bayram bütün bu eksikliklere aldırmaz devam eder. Bayram gelir bütün mekanlara, eksikliklere, sere serpe bütün cıvıltısıyla.

 

Bayram çalar kapısını herkesin, evde misiniz?

 

Ben evde durmaya çalışıyorum her bayram. Gelen çocuklara hazırlık olsun diye bozuk paralar topladım. Sadece onlar için çikolatalar aldım, hatta bir değişiklik yapıp çiklet aldım bu bayram. İnanın kulağım kapıda...

 

Elimden geldiği kadar gidemediklerime uğrayacağım. Bir kez daha çalacağım kapılarını eş ve dostların. Bayramı fısıldayacağım kulaklarına insanların.

 

Sonra gece yarılarına kadar sevincimi paylaşacağım insanlarla.

 

Ben hala bayramlıklar alıyorum kendime ve etrafıma. Belki de bir bayram bana alınmayan bir bayramlıktır nedeni. O üzgünlüğüm ve çocukluğumda kendime sakladığım bayram gözyaşlarımdır.

 

Uzanamadıklarım var bayram müjdesini vermek için biliyorum. Onlara da buradan heceliyorum. Bayram geldi, çaldı kapınızı.

 

Evde misiniz?

 

Sevgili öğrencilerim ve dostlarım...

 

Bayramlarınızı bayram edin, içinizde bir ömür yetecek bayramlar biriktirin bu bayram ve matemlere bile bayram üfleyin dudaklarınızdan. Ayırt etmeden bayram hediye edin karşınızdakilere.

 

Savaşlara inat, kırgınlıklara inat, karşımızdakileri iğnelemelere inat bayram verin ellerine. Şeker olmasın sadece tuttuğunuz, tatlı olmasın ikramlarınız. Bayram verin ellere ve gönüllere.

 

Hadi giydiniz mi bayramlıklarınızı, hazırlandınız mı kapı çalmaya ya da kapınızın çalınmasına?

 

Gelen bayramdır her kapıya, bayramdır çalan kapınızı.

 

Sahi siz evde misiniz?