Bu gün yine sizlerle iç kırıklığımı ya da yapamadığımı, diğer bir ifade ile yine bir hatamı paylaşacağım.

O zaman Erzincan’da çalışıyorum, maaşım kıt kanaat yetiyor. Bir kurban bayramı için geldim küçücük memleketime. Babam ve akrabalarım kurbanlarını hazırlamışlar.

Rahmetli halam hayattaydı. Etrafımda benim en sevdiğim akrabam. Küçücük bahçesinde çiçek yetiştirirdi. Her şeyi yerli yerinde bir kadındı, kelimenin anlamıyla tam bir hanımefendiydi.

Ziyaret ettim kendisini, üzgündü, çünkü kurban alamamıştı. O an, ona bir kurban almaya karar vermiştim. Ertesi günü çıkıp alacaktım pazardan. Bu düşüncemi etrafımdaki bir kaç insana neden açtım bilmem? Ama bana zaten sen de zar zor geçiniyorsun dediler ve ben o bayram halama kurban almaktan vazgeçtim, daha doğrusu erteledim.

Gelecek yıl alırım diye düşündüm.

Ne büyük hata etmişim.

Bir yıl geçmeden yani gelecek Kurbanı göremeden halam bir trafik kazasında vefat etti. Ben bütün hayal kırıklıklarımla, cenazesindeydim. Üzülmelerim ve gözyaşlarım nafileydi.

Sonraki yıllar, halam adına kurban kestirdim, dualar okudum, sadakalar verdim...

Aradan yıllar geçti....Ama bugün bile bütün bunları düşündüğümde hala içim sızlar. Onun hayatta iken bir tebessümünü, bir sevincini görseydim, onu bir nebzecik de olsa sevindirebilseydim dünyalara değerdi.

Sevgili öğrencilerim ve dostlarım...

Galiba bizler Alev Alatlı’nın dediği gibi ‘‘ölü sevicileriz’’. Ya da halkça tabirle bizde her nedense ‘‘kel ölür sırma saçlı, kör ölür badem gözlü olur’’ Hayatta iken kimselerin kıymetini bilmiyoruz. Bazen düşünüyorum da bugün herkesin sevdiği Mevlana, yine aynı Mevlana olarak bu dünyada bizlerin arasında yaşasa idi ne düşünürdük?

Eminim, bugün sevenlerin, ondan söz nakledenlerin yarısı, eteklerine teneke bağlayıp mecnun konumuna sokardı.

Kadir Has Üniversitesi’nde duruşma salonuna isim düşünülüyordu. Herkes vefat eden hocalarımızın isimlerini zikretti. Ben yaşayan bir hocamı, benim doktora danışmanımın ismini teklif ettim. Gelsin ve görsün ismini, salonun üstünde. Hocam, bir tebessüm etse yeterdi. Tabii pek kabul görmedi.

Neden ölümünü bekleriz insanların ? Galiba yine insan kusurlarımız sebebi bunların...

Hayatın hızlı geçtiğinin farkında mısınız? Aslında bir gülüşünü ömrünüzce arayacağınız insanlar, dostlar aranızdan gün be gün uzaklaşıyor, ayrılıyor. Ellerimizin arasından kayıp gidiyor. Diyorlar ya ‘‘iyi insanlar iyi atlara binip gittiler’’ diye.

Bugünlerde hep hatalarımı yazıyorum, farkındayım elbet. Çok hata olunca, örnekler de kendimden hep.

Benim yaptığım ve hala içimi sızlatan hatayı yapmayın. Kim var etrafınızda sevilmeyi hak eden? Onları çok sevin ve dünyada iken tebessüm ettirin. Fırsat kollayın sevindirmek için.

Ellerinizden kaymadan...

Ve hepsinden öte, yüreğiniz benim gibi yanmadan...