İİK 257 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına (önceden) geçici olarak el konulmasıdır. Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun, yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ihtiyati haciz istenmesi belli şartlara bağlıdır. Borçlunun belli bir yerleşim yeri yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya çalışırsa yahut kaçarsa ya da alacaklının haklarını zedeleyecek tutum ve davranışlar içerisine girerse, bu maksatla hileli davranışlarda bulunursa vadesi gelmemiş borç nedeniyle yalnızca bu borçlu ile ilgili olarak ihtiyati haciz kararı alınabilir. 

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmesi ile birlikte görevli mahkeme ile ilgili olarak tartışmalar meydan gelmiş, bazı asliye hukuk mahkemeleri, ihtiyati haciz taleplerinin sulh hukuk mahkemelerinin görev alanına girdiğini belirterek görevsizlik kararı vermiştir. Bu doğrultuda Kozan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin vermiş olduğu 2012/6 Değişik İş sayılı karar, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 07.02.2013 tarih ve 2012/17636 Esas ve 2013/1888 Karar sayılı kararı ile onanmıştır. Yerel mahkeme kararı şu gerekçeler üzerine bina edilmiştir.

“Mahkemelerin görevleri 1-4. Maddeler arasında düzenlenmiş, 4. maddede sulh hukuk mahkemesinin görev alanına giren dava ve işler sayılırken 4/1-Ç maddesinde bu kanun ve diğer kanunların sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davaları şeklinde bir ifadeye yer verilmiştir.”

Yerel mahkeme, “Basit yargılama usulü 6100 sayılı HMK’nın 316-322 maddeleri arasında düzenlenmiş, 316/1-A maddesinde sulh hukuk mahkemesinin görev alanına giren tüm dava ve işlerin basit yargılama usulüne göre görüleceği, yine 316/1-C maddesin de ihtiyati haciz taleplerinin basit yargılama usulüne göre görüleceği ifade edilmiştir. HMK sistematiğine göre; genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup, asliye hukuk mahkemelerinde kural olarak; yazılı yargılama usulü uygulanır. Bunun dışında basit yargılama usulünün uygulandığı dava ve işlerin asliye hukuk mahkemesinde görülebilmesi için buna ilişkin açık bir düzenlemenin bulunması gerekir.” diyerek, örneklerle gerekçesini desteklemiştir. Mahkeme, “İhtiyati Haciz talepleri ise; dava niteliğinde değil, iş niteliğindeki taleplerdir. İhtiyati haciz İİK’nun 257. ve devamı mad. düzenlenmiş, görevli mahkemenin genel hükümlere göre belirleneceği İİK’nun 258. maddede düzenlenmiştir. Bu atıf sebebiyle HMK’nın 316/1-C maddesinde basit yargılama usulüne tabi bir iş olarak düzenlenen ve HMK’daki bu açık hüküm sebebiyle HMK’nın 4/Ç bendi kapsamında nitelendirilmesi gereken bu iş yönünden, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğuna dair açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Böyle bir açık düzenleme bulunmaması sebebiyle basit yargılama usulüne tabi olan dava ve işlerde genel görevli mahkeme olan sulh hukuk mahkemesinin ihtiyati haciz talebine ilişkin işlerde görevli olması gerekir.” demek suretiyle gerekçesinin hukuki dayanağını oluşturmaya çalışmıştır.

Mahkemenin hukuki değerlendirmesinin isabetli olduğunu söylemek mümkün değildir. Hukuki nitelemede hata olduğu gibi, hukuki değerlendirmenin çıkış noktası da yanlıştır.
 
Mahkemenin de işaret ettiği üzere, ihtiyati haciz talebi basit yargılama usulüne tabi işlerdendir. Basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerin hangi mahkemelerin görev alanına girdiğine ilişkin bir değerlendirmeden önce, göreve ilişkin HMK’nın ilgili hükümlerine bakmakta fayda vardır. HMK’nın 1. maddesine göre mahkemelerin görevi, kamu düzenine ilişkin olup, kanunla düzenlenir. Burada ayrıca dikkatimizi çekmesi gereken husus, görevin kanunla düzenlendiğine ilişkin husustur. 

HMK’nın 2. maddesinde asliye hukuk mahkemelerinin görevleri düzenlenmiştir. HMK’nın 2. maddesi, “(1)Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” şeklindedir. Hüküm dikkatlice incelendiğinde, değer ve miktarına bakılmaksızın şahıs ve malvarlığına ilişin her türlü davanın asliye hukuk mahkemesinde görüleceği belirtilmektedir. Maddenin 2. fıkrası okunduğunda, kanun koyucu diğer dava ve işlerin de asliye hukuk mahkemesinde görüleceğini belirtmiştir. Burada kanun koyucu diğer dava ve işler bakımından da asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek her türlü tereddüdü gidermeye çalışmıştır. O halde kuralımız şudur: Genel görevli mahkemeler asliye hukuk mahkemeleridir.

Bir dava ve işin sulh hukuk ya da diğer mahkemelerin görev alanına girebilmesi için HMK’ da ya da diğer kanunlarda buna ilişin özel bir düzenleme olması gerekir. Kanun koyucu “Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” diyerek bu genel kuralın istisnalarının olabileceğine işaret etmiştir.

Sulh hukuk mahkemelerinin görev alanlarını düzenleyen HMK 4. maddesinin (ç) fıkrası da bu kuralı değişik bir şekilde formüle etmiştir. Kanun koyucu, “Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları,” diyerek, sulh hukuk mahkemelerinin görev alanlarına giren dava ve işleri tek tek sayan ilk üç fıkraya ilave bir hüküm eklemiştir. O halde bir dava ve işin sulh hukuk mahkemesinde görülebilmesi için ya HMK’ da ya da diğer kanunlarda düzenlenmiş olması gerekir.

İhtiyati haciz, 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nda düzenlenmiştir. İİK’nun 257 ve devamı maddelerinde bu işler için hangi mahkemelerin görevli olduğunu açıkça belirtmemiştir. İİK.’nun 258. maddesinde, bu işler için yetkili mahkemeden söz edilmiştir. Bu durumda görev konusunda HMK.’nın göreve ilişkin hükümleri uygulanacaktır demektir.

HMK’da sulh hukuk mahkemelerinin görevi iki yerde düzenlenmiştir: HMK 4. ve 383. maddelerinde. HMK’nın 383. maddesinde çekişmesiz yargı işlerinde, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiştir.

HMK 382. maddesinin (f) fıkrasına göre İcra ve iflas hukukundaki çekişmesiz yargı işleri tek tek sayılmıştır Bu maddede sayılan dava ve işler arasında ihtiyati haciz bulunmamaktadır.
İhtiyati haciz talebinin basit yargılama usulüne tabi işlerden olduğunu belirtmiştik. Basit yargılama usulü HMK’nın 316. maddesinde düzenlenmiştir. HMK m.316’da basit yargılama usulünün hangi hallerde uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 316. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, sulh hukuk mahkemelerinin görevine giren dava ve işlerin basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerden olacağı belirtilmiştir.  Basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerin sulh hukuk mahkemelerinin görev alanına gireceğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. HMK’nun basit yargılama usulüne tabi dava ve işleri düzenleyen 316. ve çekişmesiz yargı işlerini düzenleyen 382-388 maddeleri muvacehesinde HMK.’nın genel sistematiği içinde bir bütün olarak yorumlandığında; ihtiyati haciz talebinin sulh hukuk mahkemesinin görevi alanına girdiğinin kabulünü gerektirir hiç bir hükme rastlanmamaktadır. Zira; sulh hukuk, asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemelerinin belirli işlerinde basit yargılama usulü uygulanmaktadır. Nitekim HMK’nın 316. maddesinin 1. fıkrasının diğer bentlerinde düzenlenen bir çok iş ve dava  asliye hukuk mahkemelerinde (iş mahkemesi, ticaret mahkemesi) görülmektedir.

Sonuç olarak, 6100 sayılı HMK ve diğer mevzuat bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 1086 sayılı HUMK.’da ihtiyati haciz işlerine alacağın miktarına göre sulh veya asliye hukuk (asliye ticaret) mahkemelerinde bakılmakta iken; 6100 sayılı HMK.’da değeri para ile ölçülebilen dava ve işler sulh hukuk mahkemesinden alındığından, ihtiyati haciz işlerine asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemeleri bakmaktadır.


(Bu köşe yazısı, sayın Av. Kamuran EMRE tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)