5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.17’de, hükümlünün istemiyle infazın ertelenmesi müessesesi ve şartları düzenlenmiştir. Hükümlünün infaz ertelemeden faydalanabilmesi için, infaza konu cezasının kasıtlı suçlarda azami 3 yıl ve taksirli suçlarda azami 5 yıl olması gereklidir. Terör ve örgütlü suçlar, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulananlar, disiplin veya tazyik hapsi alanlar bu usulden faydalanamaz.
Hükümlünün talebiyle infazın ertelenebilmesi için öngörülen kasıtlı suçlarda 3 yıl, taksirli suçlarda 5 yıl veya daha az süreli hapis cezası şartının, hükümlünün birden fazla cezası varsa nasıl yorumlanması gerektiği ile ilgili tereddüt oluşabilmektedir. Böyle bir durumda hükümlünün mahkum olduğu her bir hapis cezasının süresi mi, yoksa infaza konu tüm cezalarının toplamı mı esas alınacaktır? Esasen bu yeni bir tartışma değildir; uzun yıllardır hükümlü aleyhine uygulama yapılan ve bizim de yazılarımızda karşı görüş belirttiğimiz bu meselede, yerleşik uygulama hükümlünün toplam cezasının esas alınması yönündedir.
Bu konuda daha önce Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 24.08.2015 tarihli ve 19120602-045-02-0507-2015-E.1297/54967 sayılı görüşünde; “…Diğer taraftan, Kanunun 17 nci maddesinde, infazın ertelenmesinde mahkum olunan hapis cezasının süresine bağlı olarak bir sınır getiren kanun koyucunun, bu sürenin üstündeki cezalarda bir kaçma şüphesini kanuni karine haline getirdiği gözetildiğinde, toplamı bu süreyi aşan cezaların infazı bakımından da aynı sakıncaların var olduğu, bu nedenle Kanunun 17 nci maddesi kapsamındaki taleplerde, infazı gereken toplam ceza süresinin esas alınması gerekeceği değerlendirilmektedir.” açıklamalarına yer verilmiştir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 13.03.2025 tarihli, 2024/5581 E. ve 2025/2052 K. sayılı kararında; “5275 sayılı Kanunun 17. maddesine göre erteleme isteminde, maddede öngörülen cezanın süre şartı açısından değerlendirme yapılırken, hükümlünün kesinleşen ve infaza verilen birden fazla cezası varsa, her bir cezasının ayrı ayrı değil cezalarının toplam süresinin dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekmekte olup…” denilerek, hükümlü aleyhine sonuç doğuran uygulamanın devam edeceği ortaya koyulmuştur.
Kanaatimizce bu uygulama hatalıdır; çünkü cezaların toplanacağı veya toplam cezanın esas alınacağı konusunda açık yasal düzenleme olmadığı sürece, toplama usulü, hükümlü lehine olan müesseselerin tatbikini engellememelidir. Her bir hapis cezasının bağımsız varlığını koruyup infaz edildiği durumda, hükümlünün infazının ertelenebilmesi mümkünse, cezalar toplanmamalıdır. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına ilişkin kanunların tatbikinde, aleyhe değil lehe değerlendirme yapılmalıdır. Bir başka ifadeyle; kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı bakımından temel kriter, hükümlü lehine yorum ve uygulama yapılması olup, aleyhe tatbikatın mutlak şekilde yasal dayanağı bulunmalıdır.
5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu’nun “Hükümlünün istemiyle infazın ertelenmesi” başlıklı 17. maddesinde, “toplam ceza” kriterine yer verilmemiştir. Benzer bir durum; daha önce, özel infaz usullerini düzenleyen 5275 sayılı Kanun m.110 yönünden gündeme gelmiş ve Yargıtay madde metninde toplam cezanın esas alınacağına dair açık düzenleme olmadığı sürece hükümlü aleyhine genişletici yorumla uygulama yapılamayacağına dair isabetli kararlar vermiş olup[1], bu durum üzerine hükümlü aleyhine uygulamayı teminen 14.04.2020 tarihli 7242 sayılı Kanun değişikliği ile Kanunun 110. maddesine “toplam” ibaresi eklenmiştir. Benzer şekilde; hükümlünün istemiyle infazın ertelenmesine dair Kanunun 17. maddesinde de “toplam” ibaresine yer verilmediği sürece, hükümlü aleyhine genişletici yorum yapılmaması gerekir.
Tüm bu sebeplerle; birden fazla kesinleşmiş mahkumiyet bulunması halinde, infazın ertelenmesi yönünden de cezaların toplamının esas alınacağına dair görüşün, mevcut yasal düzenlemeler karşısında isabetli olmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle karşı görüşte olduğumuzu tekrarla; uygulamanın hükümlü aleyhine olduğunu, infazın ertelenmesi konusunda da azami sürelerin hesabında toplam cezanın esas alındığını, Yargıtay’ın güncel kararında da bu hususa işaret edildiğini ifade etmek isteriz. Sonuç olarak; uygulamaya göre, infaz erteleme için 3 ve 5 yıllık azami süre şartı aynı anda infaza giren toplam cezalar için geçerlidir, yani hükümlünün infaza konu birden fazla cezası varsa her ceza ayrı ayrı dikkate alınmayacak olup, cezaların toplamının bu azami süreleri geçmemesi gerekmektedir.
Prof. Dr. Ersan Şen
Av. Beyza Başer Berkün
(Bu makale, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi makalenin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan makalenin bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
----------
[1] Y.7.CD, 11.01.2017, 2016/18844 E., 2017/144 K.; Y.12.CD, 03.06.2014, 2014/7592 E., 2014/13644 K.