Sahtecilik suçları, kamu güvenine karşı suçlar arasında düzenlenmiştir. Para ve belirli ekonomik değerlerin günlük yaşamda rolü çok büyüktür. Bu nedenle tedavülü, yani piyasada dolaşımı da bir o kadar kolay olmalıdır. Bu kolaylık, paranın sahte üretilerek haksız kazanç edilmesi ve toplum düzenini bozmasını da kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle, tedavülü kolay olan para ve değerlerin sahte olarak üretilmesi veya kullanımı, cezaya değer görülmüştür.

Suçun maddi unsuru; memlekette veya yabancı ülkelerde yasal olarak tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üretmek, ülkeye sokmak, nakletmek, muhafaza etmek veya tedavüle koymaktır. Tıpkı uyuşturucu madde ticaretinde olduğu gibi burada da “veya” bağlacı kullanılmasa dahi mantık gereği suçun, seçimlik hareketli olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Suçun konusu, memlekette veya yabancı ülkelerde yasal olarak tedavülde bulunan paranın sahte halidir. Tedavül, dolanım[1] anlamına gelmekte olup paranın piyasaya sürülmesi, ekonomik açıdan kullanılmasıdır.  Memlekette yasal olarak tedavülde bulunan para birimi, Türk Lirasıdır. Türk Lirası dışında, ödeme aracı olarak kullanılabilecek ve yabancı ülkelerde yasal olarak tedavülde bulunan paralar da suçun konusunu oluşturabilir. Dünyada en çok kullanılan para birimleri; Amerikan Doları, Avro, Japon Yeni, İngiliz Sterlini, Çin Yuanı, İsviçre Frangı gibi para birimleridir[2].

Madde gerekçesinde de belirtildiği gibi paranın yasal olarak tedavülde bulunmaması halinde bu suç oluşmaz. Verilen örneğe göre, tedavülden kalkmış antika paranın sahte olarak üretilmesi, koşulları varsa dolandırıcılık suçunu oluşturabilir.

Belirtelim ki paranın miktarı veya kâğıt ya da madeni para olması önemli değildir. Herhangi bir miktar suçun konusunu oluşturabilir. Bu husus, temel cezanın belirlenmesinde göz önüne alınmalıdır.

Madde gerekçesinde, paranın sahte olduğunun beş duyu organıyla anlaşılabilir olmaması gerektiği ifade edilmiştir. Burada kastedilen, paranın aldatma kabiliyetidir.

Yasanın 198. maddesinde, paraya eşit sayılan değerler düzenlenmiştir. Buna göre, yasa koyucu aşağıdaki şeyleri para hükmünde kabul etmiş ve suçun konusunu oluşturabileceğini düzenlemiştir:

- Devlet tarafından ihraç edilip de hamiline yazılı bonolar.

- Hisse senetleri.

- Tahviller ve kuponlar.

- Yetkili kurumlar tarafından çıkarılmış olup da kanunen tedavül eden senetler, tahviller ve evrak ile milli ziynet altınları.

Bunların ortak noktası, para kadar olmasa da ekonomik düzende dolanımının kolay olmasıdır. Gerekçede de bu husus belirtilmiştir.

Yine gerekçede altının da para sayıldığı, bu nedenle ayrıca maddede düzenlenmediği, ancak ziynet altınlarının normalde para olmamasına rağmen ülkemizde tedavülünün güçlü olması nedeniyle buna ayrıca yer verildiği belirtilmiştir.

Bu sayılanların sahte olması, suçun konusunu oluşturması için yeterlidir. Sahte; bir şeyin aslına benzetilerek yapılan, çakma demektir[3]. Suçun konusunu oluşturan bu değerlerin üretimi ve tedavülü yasal düzenlemelere bağlıdır. Örneğin ülkemizde, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yasasının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası’nı ancak Merkez Bankası basabilir. Bunun dışında paranın üretimi, sahte olarak üretilmiş paradır. Üretilen bu paranın, Merkez Bankası’nın bastığı paraya çok benzemesi ve hatta aynı olması, sahteliğini değiştirmez. Madeni paralarda ise yetkili yer Darphane Müdürlüğüdür.

Suçun konusu üzerinde aşağıdaki seçimlik hareketlerden birinin gerçekleştirilmesi, suçun oluşması için yeterlidir:

- Üretmek: Para basmak veya diğer değerleri oluşturmak, yaratmaktır.

- Ülkeye sokmak: Suçun konusunun ülke sınırları içerisine sokulması, ithal edilmesidir.

- Nakletmek: Suçun konusunun, bir yerden bir yere götürülmesi, taşınması anlamına gelir.

- Muhafaza Etmek: Suçun konusunu saklamak, depolamak, bulundurmaktır.

- Tedavüle koymak: Suçun konusunun piyasaya sürülmesi, ekonomik anlamda kullanılmasıdır.

Buna göre bir kişi, parayı sahte olarak üretir veya bunu üzerinde bulundurur ya da piyasaya sürer, yani harcar veya kullanırsa, seçimlik hareketi icra etmiş olur. Paranın üretilmesinden kullanılıp elden çıkarılmasına kadar her aşama, cezalandırılabilir bir hareket olarak öngörülmüştür[4]. Paranın sahte olduğunu bilerek bunu üreten, taşıyan, bulunduran veya kullanan kişi cezalandırılır.

Maddenin ikinci fıkrasında sahte parayı bilerek kabul eden kişinin eylemi de cezaya değer görülmüştür. Kabul etmek, kendisine verilmesine razı olmaktır. Yasa metninde “bilerek” ifadesi vurgulandığı için, gerekçede de belirtildiği üzere, suç ancak doğrudan kasıtla işlenebilir.

Üçüncü fıkrada ise sahte olduğunu bilmeden parayı kabul eden kimsenin bu niteliğini öğrenmesinden sonra bu parayı kullanması cezalandırılmıştır.

Suçun manevi unsuru, genel kasıttır. Fail, suçun konusu olan paranın sahte olduğu bilgisine sahip olmalı ve bu bilgisine rağmen maddede yer alan seçimlik hareketleri gerçekleştirmelidir.

Suçun herhangi bir nitelikli hali öngörülmemiştir.

201/1. maddede suça özel etkin pişmanlık haline yer verilmiştir. Madde kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesinin koşulları aşağıdaki gibidir:

- Suçun konusu olan para veya değer, henüz tedavüle koyulmamış olmalıdır.

- Resmi makamların suçu henüz haber almamış olması gerekir.

- Fail, diğer suç ortaklarını ve suçun konusunun üretildiği veya saklandığı yeri yetkili mercilere haber vermelidir.

- Verilen bu bilgi, suç ortaklarının yakalanmasını ve suçun konusunun ele geçirilmiş olmasını sağlamalıdır.

Suçun cezası, 2 yıldan 12 yıla kadar hapis ve 10.000 güne kadar adli para cezasıdır. İkinci fıkradaki suçun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezası; üçüncü fıkradaki suçun cezası ise 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır.

İlk fıkradaki suçta görevli mahkeme ağır ceza mahkemesi olup dava zamanaşımı süresi 15 yıldır (uzamış 22 yıl 6 ay). İkinci ve üçüncü fıkralarda ise görevli mahkeme asliye ceza mahkemesi olup dava zamanaşımı süresi 8 yıldır (uzamış 12).

İkinci ve üçüncü fıkradaki suçlar seri muhakeme usulüne tabidir (CMK m. 250). Suçun takibi resen yapılır.

Ceza yargılama yasamızda bu suça ilişkin özel bir hüküm öngörülmüştür. Yasanın “sahte para ve değerler üzerinde yapılacak incelemeler” başlıklı 73. maddesine göre; “para ve devlet tarafından çıkarılan tahvil ve hazine bonosu gibi değerler üzerinde işlenen sahtecilik suçlarında, el konulan para ve değerlerin hepsi, bunların asıllarını tedavüle çıkaran kurumların merkez veya taşra birimlerine incelettirilir. Yabancı devletlerin paraları ve değerleri hakkında da, yetkili Türk makamlarının görüşlerinin alınmasına karar verilir.”

Görüleceği gibi emredici bir hükümle zorunlu bilirkişilik incelemesi yapılması öngörülmüştür. Daha önce bahsedildiği gibi yetkili kurum Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’dır. Dolayısıyla ele geçirilen para veya değerler hakkında Merkez Bankası inceleme yapacak ve para veya değerin sahteliğini değerlendirecektir. Madeni paralarda ise yetki Darphane Müdürlüğündedir.

-----------

[1] https://sozluk.gov.tr/.

[2] https://en.wikipedia.org/wiki/Template:Most_traded_currencies.

[3] https://sozluk.gov.tr/.

[4] Ruhşen Tüzün Yülek, Belgede Sahtecilik Suçları, 3. Baskı, Ankara, Türkiye Adalet Akademisi, 2024, s. 217.