KONU

TBMM’ye sunulan ve 5651 sayılı Kanun’da da değişiklik öngören 27.11.2025 tarihli, kişilik haklarını ihlal ettiği iddia edilen internet yayınlarına yönelik kanun teklifinin içeriği ile mevcut uygulamaya olası yansımaları.

AMAÇ

Gerek ifade (basın yayın özgürlüğü) gerekse de kişilik hakkının korunması ile bu iki “olmazsa olmaz” hak arasında bulunması gereken dengenin sağlanması açısından önemli olan düzenlemeye dair içeriğin ele alınması, mevcut uygulamaya olası etkileri, daha hızlı ve etkin uygulama açılarından değerlendirilmesi ve olası tartışılmalara katkı arz etmektir.

ÖZET

Mevcut (Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen) düzenleme kısaca belirtilmiştir. Kanun teklifinin içeriği ele alınmıştır. Teklifin yasalaşması halinde mevcut uygulamaya olası yansıması belirtilmiştir. İfade özgürlüğü ile kişilik hakları arasındaki denge ile uygulamanın hızlı ve etkili olmasının temini bakımından olası sorun ve öneriler gösterilmiştir.

AÇIKLAMA

A) Ne Olmuştu? (Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararı):

Anayasa Mahkemesi (AYM), 11 Ekim 2023 tarihinde internet hukuku ile ilgili son derece önemli bir iptal kararı vermiştir.[1] Karar, 10 Ekim 2024 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kararın hayata yansıması olarak toplumu, başka bir deyişle kişi veya özel-resmi kurumları, internet-sosyal medyayı, internet gazeteciliğini ve sulh ceza hakimlikleri başta olmak üzere yargı makamlarını etkilemiştir. Kararla;

1- Önemli bazı suçlara dair yeterli şüphe sebebi olan hallerde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı’nın idari koruma tedbiri olarak verebildiği internet içeriğinin çıkarılması ve erişimin engellenmesi yetkisine ilişkin madde kısmen,

2- Kişilik haklarını ihlal ettiği iddia edilen hallerde ilgililerin talebi üzerine sulh ceza hâkimliklerinin adli koruma tedbiri olarak verebildikleri içeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi yetkisine dair maddenin tamamı,

iptal edilmiştir.

Daha çok kanun yolu mercilerinin hukuki denetim kapsamında yapabilecekleri gerekçelerin gösterildiği, başka bir deyişle yerindelik denetiminin de ön plana çıktığını ifade ettiğimiz AYM iptal kararının içeriği, gerekçesi, olası sonuçları ile ilgili ayrıntılı açıklama ve değerlendirme, ilgili kitabımız ve makalemizde yer aldığı için ayrıca tekrar etmemek adına burada yazılmamıştır.[2]

B) Teklif Kanunlaşıncaya Kadar Ne Yapılabilir?

İptal kararı sonrasında yasal düzenleme yapılmaması üzerine oluşan yasal boşluk karşısında internet yoluyla kişilik hakları ihlal edilen kişi ya da kurumların, TBMM tarafından yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar nasıl bir hukuki yol izleyebilecekleriyle ilgili hukuki değerlendirme yayınlanan makalemizde yer aldığı için ayrıca tekrar etmemek adına burada yazılmamıştır.[3] Mevcut kanun teklifi yasalaşıncaya kadar hali hazırdaki yasal düzenlemeler dikkate alınarak başvuru yapılabileceği ve kararlar verilebileceğini söylemek mümkündür.

C) Meclise Sunulan Kanun Teklifi İçeriği:

Sunulan kanun teklifiyle 5651 sayılı Kanun’un üç maddesinde değişiklik öngörülmektedir.

a) 5651 sayılı Kanun’un tanımları düzenleyen 2. maddesinde yer alan iki tanım yeniden düzenlenmiştir. Buna göre;

1-İçeriğin çıkarılması: İçeriğin internet ortamından çıkarılmasını ifade eder. Madde gerekçesinde bu tedbir uygulandığında söz konusu içeriklerin, gerektiği durumda geri döndürülebilir şekilde internet ortamından çıkarılmasının sağlanacağı belirtilmiştir.

2-Uyarı yöntemi: İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle Kurum veya haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişiler tarafından yapılan bildirimi ifade eder. Madde gerekçesinde uyarı yönteminin kapsamının netleştirildiği, buna göre uyan yönteminin, ilk bakışta ihlalin anlaşıldığı durumlar bakımından BTK veya haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişiler tarafından doğrudan ilgili içerik ve/veya yer sağlayıcıyı haberdar etmeye yönelik olarak yapılan bildirim olduğu belirtilmiştir.

b) 5651 sayılı Kanun’un içeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi kararları ile yerine getirilmesine dair 8. maddesinin üç ayrı fıkrasında bir kısım ibareler getirilerek yeni bir cümle eklenmiştir. Buna göre;

1-Maddenin 4. fıkrası: İçeriği birinci fıkrada belirtilen suçları oluşturan yayınlara ilişkin olarak içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı re’sen Başkan tarafından verilir. Bu karar, erişim sağlayıcılar ile ilgili içerik ve yer sağlayıcılara bildirilerek gereğinin yerine getirilmesi istenir. (Teklifle altı çizili ibareler eklenmiştir.) Bu durum iptal edilen fıkranın neredeyse aynı halidir. Sadece “erişim sağlayıcısına” ibareleri “erişim sağlayıcılar” ibarelerine dönüşmüştür.

2-Maddenin 9. fıkrası: Konusu birinci fıkrada sayılan suçları oluşturan içeriğin yayından çıkarılması halinde; erişimin engellenmesi kararı, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından kaldırılır. (Teklifle sadece altı çizili ibare çıkarılmıştır.)

3-Maddenin 11. fıkrası: İdarî tedbir olarak verilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının yerine getirilmemesi halinde, Başkan tarafından erişim sağlayıcılar ile ilgili içerik ve yer sağlayıcılara idarî para cezası verilir. İdarî para cezasının verildiği andan itibaren yirmi dört saat içinde erişim sağlayıcı tarafından kararın yerine getirilmemesi halinde Kurum tarafından yetkilendirmenin iptaline karar verilebilir. ((Teklifle altı çizili ibareler eklenmiştir.) Bu durum iptal edilen fıkranın neredeyse aynı halidir. Sadece “ilgili içerik, yer ve erişim sağlayıcısına” ibaresi “erişim sağlayıcılar ile ilgili içerik ve yer sağlayıcılara” ibaresine dönüşmüştür.

c) İnternet yayınları yönünden kanun teklifinin en önemli ve temel değişikliği, tamamıyla iptal edilen 5651 sayılı Kanun’un içeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi hakkındaki 9. maddesinin başlığı de dahil yeni hali olduğu söylenebilir. Buna göre;

1-Maddenin “içeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi” şeklindeki başlığı "Kişilik haklarının ihlal edilmesi” olarak değiştirilmiştir.

2-Her iki halde de madde onbir fıkradan oluşmaktadır.

3-Maddenin ilk fıkrasında kimin, hangi nedenle ve nereye başvuracağı düzenlenmiştir: Yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişiler tarafından içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi amacıyla sulh ceza hâkimliğine başvurulabilir. Maddede görevin sulh ceza hakimliğinde olduğu belirtilmiş ancak yetkili yer hakimliğine yer verilmemiştir. (İptal edilen fıkrada, “kişiler” yerine “gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar” ibaresi yer alıyordu. İlgililerin içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceğine yer verilmemiştir. Bu hususlara, Kanunun Ek-4/3. maddesinde yer verildiği için burada tekrar edilmemiştir.)

4-Maddenin ikinci fıkrasında başvurunun hangi halde ve ne zaman kabul edileceği düzenlenmiştir: Hakimlikçe, ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde yirmi dört saat içinde içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı verilir. (Maddede yeni bir kavram olarak “ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği hâller” getirilmiştir. İptal edilen maddede bu kavram olmamakla birlikte Yargıtay kararları itibariyle bu yöndeki uygulama yerleşmişti.

5-Maddenin üçüncü fıkrasında başvuranın adının ihlale konu internet adresleriyle ilişkilendirilmemesi kararı düzenlenmiştir: Yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin talep etmesi durumunda hakimlikçe, ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde başvuranın adının ihlale konu internet adresleriyle ilişkilendirilmemesine karar verilir. Kararda bildirim yapılacak arama motorlarına yer verilir.

6-Maddenin dördüncü fıkrasında başvurunun hangi halde ret edileceği düzenlenmiştir: Ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılamadığı hâllerde başvuru reddedilir. (Başvurunun kabul halinde kararın yirmi dört saat içinde verileceği belirtilmesine rağmen burada bir süre belirlenmemiştir. Bu durumda ret kararı yirmi dört saat sonrasında da verilebileceği gibi bir anlam çıkarılabilir)

7-Maddenin beşinci fıkrasında kararın kapsamı ve sınırları düzenlenmiştir: Hâkim, bu madde kapsamında yalnızca ihlalin gerçekleştiği yayın ile sınırlı olarak karar verir. İnternet sitesinde yapılan yayın tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilemez. Ancak, URL adresi belirtilerek içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine dair kanaat oluşması veya içeriğin çıkarılması kararının gereğinin yerine getirilmemiş olması hâlinde, gerekçesi açıkça belirtilmek kaydıyla internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilebilir.

8-Maddenin altıncı fıkrasında kararın infazı ve yöntemi düzenlenmiştir: Hâkim tarafından verilen karar, erişim sağlayıcılar ile ilgili içerik ve yer sağlayıcılara bildirilmek üzere doğrudan Birliğe gönderilir. Bu karar. Birlik tarafından erişim sağlayıcılar ile ilgili içerik ve yer sağlayıcılara bildirilir. Bildirim üzerine kararın gereği derhâl ve en geç dört saat içinde yerine getirilir.

9-Maddenin yedinci fıkrasında aynı içeriğin başka internet adreslerinde yayınlanması halinde ne yapılabileceği düzenlenmiştir: Bu madde kapsamında verilen karara konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Birliğe müracaat edilerek, kararın bu adresler için de uygulanması talep edilebilir. Talebin Birlik tarafından kabul edilmesi halinde mevcut karar bu adresler için de uygulanır. Talebin Birlik tarafından kabulüne karşı kararı veren hâkimliğe itiraz edilebilir. İnternet sitesindeki yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesi kararlarında bu fıkra hükmü uygulanmaz.

10-Maddenin sekizinci fıkrasında yayın yapan ilgililerce içeriğin çıkarılmış olmasının verilen karara etkisi düzenlenmiştir: Erişimin engellenmesine konu içeriğin çıkarılmış olması durumunda hâkim kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. İnternet sitesinin tümüne yönelik verilen erişimin engellenmesi kararına konu içeriğin çıkarılmış olması durumunda ise ilgilinin talebi üzerine kararı veren sulh ceza hâkimliği tarafından karar kaldırılır.

11-Maddenin dokuzuncu fıkrasında kararın kanun yolu (itiraz ve süresi) düzenlenmiştir: Bu madde uyarınca verilen kararlara karşı 5271 sayılı Kanun bükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Kararına itiraz edilen hâkim veya itirazı incelemeye yetkili merci gerekli görmesi halinde tarafları dinleyebilir.

12-Maddenin on ve onbirinci fıkralarında ise usulüne uygun hakim kararına ve bu kararın bildirimine rağmen gereğinin yapılmamasının yaptırımı düzenlenmiştir: Onuncu fıkrada yurt içi yaptırım olarak, bu madde uyarınca verilen kararların gereğini yerine getirmeyen erişim sağlayıcılar ile ilgili içerik ve yer sağlayıcının sorumluları bin günden beş bin güne kadar adli para cezası (100.000,00-2.500.000,00 TL) ile cezalandırılır. Onbirinci fıkrada yurt dışı yaptırım olarak aşamalı bir uygulama düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca verilen içeriğin çıkarılması kararının gereğinin Türkiye'den günlük erişimi on milyondan fazla (yani en az on milyon bir kişi) olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı tarafından yerine getirilmemesi durumunda ilgili kişi tarafından yapılan müracaat üzerine Birlik, kararın uygulanmasını sağlamak için sosyal ağ sağlayıcıya yeniden bildirimde bulunur. Bildirime rağmen kararın gereğinin yirmidört saat içinde yerine getirilmemesi durumunda ilgili kişi tarafından sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin yüzde elli oranında daraltılması için kararı veren sulh ceza hâkimliğine başvurulabilir. Başvurunun kabulüne ilişkin

hâkim kararının uygulanmasından itibaren otuz gün içinde içeriğin çıkarılmaması halinde ilgili

kişi tarafından sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin yüzde doksan oranına kadar daraltılması için kararı veren sulh ceza hâkimliğine başvurulabilir. Hâkim ikinci başvuru

üzerine vereceği kararında, yüzde elliden düşük olmamak kaydıyla, sunulan hizmetin niteliğini de dikkate alarak daha düşük bir oran belirleyebilir. Hâkim tarafından verilen kararlar erişim sağlayıcılara bildirilmek üzere Birliğe gönderilir. Kararların gereği, bildirimden itibaren derhâl ve en geç dört saat içinde erişim sağlayıcılar tarafından yerine getirilir. İçeriğin çıkarılması kararının gereğinin yerine getirilmesi halinde ilgilinin talebi üzerine karan veren sulh ceza hâkimliği tarafından internet trafiği bant genişliğinin daraltılmasına ilişkin karar kaldırılır.

SONUÇ ve ÖNERİLER

Kanun teklifinin hukuk uygulamalarımıza, ifade özgürlüğü temelinde basın yayın mensuplarımıza, yayınlara konu edilen kişi veya kurumlara hayırlı olsun. İlgili mevzuat ile özellikle 5651 sayılı Kanun hükümleri, mesleki uygulamada görülen vaziyetler ile bu alanda yaptığımız çalışmaları birlikte dikkate aldığımızda teklife ilişkin aşağıdaki hususların tartışılması yararlı olabilecektir.

1) AYM, daha çok yerindelik denetimini andıran gerekçelerle 9.maddesinin ifade özgürlüğüne getirdiği müdahalenin hukuki güvenlik ve belirlilik ölçütleri bağlamında birtakım tereddütlere yol açtığını ve kapsamı ile sınırlarının belirli olmadığını belirtmişti. Madde, büyük ölçüde önceki düzenlemeye yakın ama daha sade ve anlaşılabilir olarak değiştirilmiştir. Maddede, kimin, hangi nedenle ve hangi makama başvurabileceği, hakimin hangi halde başvuruyu 24 saat içinde kabul edeceği ve hangi halde başvuruyu ret edeceği düzenlenmiştir. Uygulamada önemli ölçüde dikkate alınanayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği hâller” ilkesi maddeye işlenerek kademeli bir inceleme getirilmiştir. Ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılamadığı hâllerde ise başvurunun reddedeceği getirilerek basın yayın özgürlüğü lehine bir düzenleme getirilmiştir. Bu hükümle önceki düzenlemeye göre basın özgürlüğü lehine daha kuvvetlendirici ibareye vurgu yapıldığı söylenebilir. İtiraz aşamasında hem kararına itiraz edilen hakim hem de itiraz makamı hakim tarafından gerek görülmesi halinde tarafları dinlemek suretiyle daha ayrıntılı inceleme yapılması imkanı getirilmiştir. Hakim kararının etkinliğinin sağlanması için başvuranın adının ihlale konu internet adresleriyle ilişkilendirilmemesi kararıyla konu pekiştirilmiştir. Kararın infazının ne şekilde yapılacağı, tarafların karara karşı itiraz hakları düzenlenmiştir. Aynı yayının başka internet adreslerinde yayınlanması halinde her internet sitesi için ayrı ayrı başvurmaya gerek olmadığı, alınan bir kararın tüm siteler için de uygulanabileceği tekrarlanarak birden fazla ve gereksiz başvurular önlenmek istenmiştir. Hakim kararına uyulmaması halinde yurt içi (adli para cezası) ve yurt dışı (ikaz, kademeli olarak internet trafiği bant genişliğinin daraltılması) olmak üzere iki yaptırım getirilmiştir.

2) “Sulh ceza hakimi” ibaresi madde içinde 9 kez tekrarlanmıştır. Maddenin ilk fıkrasında açıkça sulh ceza hakiminin görevli olduğu belirtilmiştir. Sonraki fıkralarda ise belli bir gereklilik olmadığı halde kimi yerde “hakim” tabiri kullanılmış iken kimi yerde de “sulh ceza hakimi” denilmiştir. Anlam daralması ve farklı bir hukuki yoruma neden olmayacağından ilk fıkradan sonrakilerde sadece “hakim” denilmesi yeterlidir.

3) Hakim kararına nasılsa ve çoğunlukla itiraz olacağından itiraz makamlarında dosya birikimine neden olabilecektir. Basın yayın lehine bir takdir hakkı kullanılması isabetli olmakla beraber, bu durum, dosya birikimine ve süreçte ilgililerin mağduriyetine de neden olabilir. Maddenin ikinci fıkrasında başvurunun hangi halde ve ne zaman kabul edileceği düzenlenmiştir: Hakimlikçe, ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde yirmi dört saat içinde içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı verilir. Maddenin dördüncü fıkrasında başvurunun hangi halde ret edileceği düzenlenmiştir: Ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılamadığı hâllerde başvuru reddedilir. Başvurunun kabulü halinde kararın yirmi dört saat içinde verileceği belirtilmesine rağmen burada bir süre belirlenmemiştir. Bu durumda ret kararın yirmi dört saat sonrasında da verilebileceği gibi bir anlam çıkarılabilir. Sadece itiraz aşamasında kararına itiraz edilen hâkim veya itirazı incelemeye yetkili merci gerekli görmesi halinde tarafları dinleyebilir. Şöyle de olabilir: Ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde yirmi dört saat içinde kabul kararının verilmesi, buna karşılık ihlalin ilk bakışta anlaşılamadığı hâllerde ise 3. madde kapsamında sistem üzerinden yayın yapan ilgililere yapılacak bildirimden sonra belli bir süreyle (24-48 saat içinde) cevap vermelerinden sonra yayının gerçeklik, güncellik, kamu yararlığı, şekil ve öz arasında düşünsel bağ olup olmadığı hususları da gözetilerek üç-yedi gün içinde karar verilmesi düzenlenebilir. Bunun itiraz aşamasında değil, konuya ilk başta vakıf olan hakim tarafından yapılması, itiraz makamının ise daha sonra bunları denetlemesi, haklar arasındaki denge adına daha hızlı ve etkili olabilir.

4) Yetkili sulh ceza hakimliğinin belirtilmesi yararlı olabilecektir. Bunun belirsizliği nedeniyle aynı konuda farklı yerlere ve farklı başvurulara, birbiriyle çelişkili kararların verilmesine, yetki tartışmalarına neden olunabiliyor. Bir başvurunun reddinden sonra, zaman zaman aynı başvurunun farklı yer hakimliklerine yapıldığı da görülüyor. Kararlar Değişik iş üzerinden verildiği, yayın yetkilisine karar öncesi bildirim yapılmadığı ve ret kararı BTK’ya veya Birliğe gönderilmediği için önceki başvuruların bilinmesi zor olabiliyor. Bu nedenle aynı yayına karşı birbiriyle çelişkili hakim kararına denk gelmek mümkün olabiliyor. Kanaatimizce bu yönden başvurulabilecek yetkili sulh ceza hakimliğinin gösterilmesi yararlı olabilecektir. Aynı yayına karşı, aynı kişinin aynı nedenlerle peş peşe açılabilecek başvurular sonucunda, örneğin üç başvurunun farklı yer hakimi tarafından reddinden sonra farklı yerdeki bir başka hakim tarafından dördüncüsünün kabulünün gerek ilgilileri gerekse de kamu oyunda izahının zor olacağı açıktır. Aynı eylemin farklı gerekçe ile bir yerde kabulü öbür yerde ise reddi tam zıt iki uygulama sonucunu doğuracaktır. Benzer hukuki yararı koruyan 5187 sayılı Kanun’un 14, 6112 sayılı Kanun’un 18. maddelerindeki düzeltme ve cevap hakkının kullanılmasında yetkili sulh ceza hakimi düzenlenmiştir. Burada da benzer yöntem uygulanabilir. Başka bir deyişle, internet içeriğinin çıkarılmasına ve/veya erişiminin engellenmesine dair taleplerinin yapılabileceği hakim belirlenebilir veya bu yöndeki talep sayıları farklı yere yapılabilse de sınırlandırılabilir. Hatta daha ideali olarak, hem bu tür sonuçların önüne geçebilmek hem de ilgili yayından savunma alabilmek için, başvurunun, 5651 sayılı Kanun’un 3. maddesinin içine eklenecek düzenleme ile en seri ve elektronik ortamda tebliğ edilip saat olarak ifade edilebilecek bir süreyle eğer verilirse alınacak savunmadan sonra karar vereme yöntemi düşünülebilir. Bu durumda mükerrer başvuru olmuşsa ilgili yayın yetkilisi bunu ifade edecektir. Bunun yanında, yapılan başvuru sonucunda verilen kararın her halde BTK veya ESB’ye bildirilmesi halinde de ilgililerce seri başvurular olduğu dile getirilebilir.

5) Mirasçıların ve başka ülke vatandaşların başvurularının da işlenmesi yaralı olabilecektir. Her ne kadar başvuru yapmalarında engel bir durum yok ise de benzer hukuki yararı koruyan diğer mevzuatla paralellik adına maddeye işlenebilir. Tüzel kişilerin temsile yetkili kişi veya organları aracılığıyla başvuru yapmaları genel kabul gören bir husus olduğu için mahsurlu görülmezse de düzenleme olmadığı için mirasçıların talebi, tartışmalı olabileceği gibi ret de olunabilir.

6) Bu madde kapsamda yapılacak tebligatların 3. maddedeki usullerle yapılacağı ve ilgililerin cevap vereceği azami sürenin belirtilmesi yararlı olabilir.

7) Başvuranın adının ihlale konu internet adresleriyle ilişkilendirilmemesi kararının gerektiğinde hakim tarafından re’sen de verilebilmesine imkan tanınabilir. Buradaki temel hukuki meselenin, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğinin o anki hal ve şartlara göre tespit ve koruma tedbiri verilmesi gerektiğine göre, başka bir anlatımla temel meselenin ortamda kişilik hakkının ihlali olduğundan, bunu önlemek için verilen kararın daha etkili sonuç doğurması yönünden bu kararın talep üzerine değil de hakim tarafından yapılan genel nitelikteki başvuruya istinaden resen de verebilmesi daha yararlı olabilecektir. Zaten bir başvuru yapılmıştır. Dolayısıyla başvuru içinde bu özel talep olmadan da başvuru kapsamında ismin internet adresiyle ilişkilendirilmemesine kararı verilebilmesinin koruma tedbiri amacına daha uygun olduğunu düşünüyoruz. Böyle bir durum 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırıya karşı ilkeyi düzenleyen 24. ve davalara dair 25. maddelerine daha uyumlu olabilecektir.

8) Pratikte sıklıkla karşılaşılan aynı içeriğin başka internet adreslerinde yayınlanması halinde olası tartışmaların önüne geçebilmek adına, başvuru dilekçesinde bu hususun belirtilmesine istinaden hakimin kararda “iş bu karara konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne başvurması üzerine mevcut kararın bu adresler için de uygulanmasına” şeklinde yer vermesi kolaylık sağlayabilecektir.

9) Yasa maddesinde konunun yer almaması ile istisnai bir uygulama olması nedeniyle bir yayınla (haberle) birden fazla kişinin haklarının ihlali halinde bu kişilerin ayrı ayrı mı yoksa birlikte mi içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi talebinde bulunmaları veya taleplerinin birlikte mi yoksa ayrı ayrı mı değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği, karara uyulmaması halinde ise karar sayısınca mı yoksa zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mı gerektiği hususunun tartışılması yararlı olabilecektir.

10) Çok sayıdaki internet adresi için ayrı ayrı karar verilmesi gerekebilen hallerde, en geç 24 saatlik zaman sorunu, hakimin gerekçe de göstermesi suretiyle esnetilmesinde yarar olabilir. Örneğin, talep edilen ve ayrı ayrı karar verilmesi gereken internet adresi sayısının fazlalığı, kapsamları ve değerlendirmenin 24 saat içinde bitmeyeceğinin anlaşılması halinde bu süre, her seferinde 24 saati geçmemek üzere, 48 saat daha uzatılabileceğine ilişkin düzenleme çözüm olabilecektir.

11) Yayın yapan ilgililerce içeriğin çıkarılmış olması durumunda talep üzerine veya hakim tarafından res’en ya da bu yönden kararda hüküm olması sağlanarak basın yayın lehine etkisi azaltılabilir.

12) Uygulamamızda ve AİHM’de benimsenen ama yasada yer almayan 5651 sayılı Kanun’un 9 ve/veya 9/A maddelerinden biri kapsamındaki başvurulara konu edilen ve gittikçe uygulaması artan internet haber sitesi-sosyal medya yayınlarına karşı unutulma hakkı dahil edilebilir.

13) 5651 sayılı Kanun’un bazı maddelerinde geçmiştin kalan “sulh ceza mahkemesi” yerine “sulh ceza hakimliği” ile “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu” ibaresi yerine “Hâkimler ve Savcılar Kurulu” olarak değiştirilmesi uyumluluk adına yararlıdır.

Asım EKREN

Cumhuriyet Savcısı

Kaynakça:

1. Hukuka Aykırı Yayınlara Karşı Başvuru Usul ve Esasları, Adalet Yayınevi, 2024

2. Haberlere Karşı Yasal Haklar, 3.Baskı, Aristo Yayınevi, 2020,

3. Türkiye'de İnternet-Sosyal Medya Hukuku, Filiz Kitabevi, 2021

4. Basılı, Görsel, İşitsel ve Sosyal Medyada Düzeltme ve Cevap, Seçkin Yayınevi, 2021

5. Spor Basın Yayın İnternet, Karar-Talep-Yazışma Örnekleri, Filiz Kitabevi, 2021

6. Yalan Haber Dezenformasyon-Sansür Yasası, İfade-Basın Özgürlüğü, Filiz.K, 2023

------------

[1] AYM, 11.10.2023, 2020/76 esas, 2023/172 karar

[2] Ayrıntılı bilgi: İnternet, Gazete, Televizyondaki Hukuka Aykırı Yayınlara Karşı Başvuru Usul ve Esasları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2024, s.341 vd; https://www.hukukihaber.net/ Kişi, Kurum, Yargı ve Gazetecileri Etkileyen İnternet Yayınlarına Yönelik Anayasa Mahkemesi Kararı; https://www.hukukihaber.net/kisilik-hakkini-ihlal-eden-internet-yayinlari

[3] Ayrıntılı bilgi: https://www.hukukihaber.net/ Ne Yapmalı Anayasa Mahkemesi Kararına Karşı; https://www.hukukihaber.net/ne-yapmali-anayasa-mahkemesi-kararina-karsi-asim-ekren