Avukat Hakları Grubu İzmir tarafından Türkiye Barolar Birliği’ne başvuru yapılarak işçi (bağlı çalışan) avukatların sorunlarının tespiti ile ilgili birimler nezdinde gerekli çalışmaların yapılabilmesini teminen bir çalıştay yapılması talep edildi. Çalıştayın Eylül ayında yapılacağı bildirildi. Söz konusu çalıştaya esas olmak üzere icra edilen toplantı neticesinde rapor hazırlandı.

Rapora ilişkin Avukat Hakları Grubu İzmir tarafından yapılan açıklamada; "Öncelikle ifade etmek isteriz ki uzun bir süre boyunca ücret karşılığı bir avukat yanında çalışan avukatların durumları somut gerçeklerden uzak bir şekilde, salt bu çalışma şeklinin “sıfatlandırılması” ekseninde tartışılmıştır. “Ücretli avukat”, “sigortalı avukat”, “bağlı çalışan avukat”, “işgören avukat” ya da “işçi avukat” sıfatlarının hangisinin kullanılması gerektiği gibi kısır tartışmalar, sorunu çözmekten uzak bir yaklaşım sergilendiğinin göstergesidir. Bu sebeple konuyu “işçileştirilmiş avukatlık” düzleminde değerlendirmenin daha doğru olacağı değerlendirilmiş, raporun geri kalan kısmında bu çalışma şekli “işçi avukatlık” olarak isimlendirilmiştir." ifadeleri kullanıldı.

TBB'ye sunulan rapor şöyle;

AVUKAT HAKLARI GRUBU İZMİR İŞÇİLEŞTİRİLMİŞ AVUKATLIK RAPORU

Avukat Hakları Grubu İzmir tarafından Türkiye Barolar Birliği’ne başvuru yapılarak işçi (bağlı çalışan) avukatların sorunlarının tespiti ile ilgili birimler nezdinde gerekli çalışmaların yapılabilmesini teminen bir çalıştay yapılması talep edilmiş, çalıştay talebimizin kabul edildiği TBB’nin 04.01.2022 tarih ve 181 sayılı yazısıyla tarafımıza iletilmiş, akabinde ise bu çalıştayın eylül ayında yapılacağı şifahen bildirilmiştir. Söz konusu çalıştaya esas olmak üzere icra ettiğimiz toplantı neticesinde işbu rapor hazırlanmıştır.

Öncelikle ifade etmek isteriz ki uzun bir süre boyunca ücret karşılığı bir avukat yanında çalışan avukatların durumları somut gerçeklerden uzak bir şekilde, salt bu çalışma şeklinin “sıfatlandırılması” ekseninde tartışılmıştır. “Ücretli avukat”, “sigortalı avukat”, “bağlı çalışan avukat”, “işgören avukat” ya da “işçi avukat” sıfatlarının hangisinin kullanılması gerektiği gibi kısır tartışmalar, sorunu çözmekten uzak bir yaklaşım sergilendiğinin göstergesidir. Bu sebeple konuyu “işçileştirilmiş avukatlık” düzleminde değerlendirmenin daha doğru olacağı değerlendirilmiş, raporun geri kalan kısmında bu çalışma şekli “işçi avukatlık” olarak isimlendirilmiştir.

1) İşçi avukatların sorunları daha çok üç büyükşehirde ağırlık kazanmış vaziyette. Diğer illerin barolarına kayıtlı avukat sayısının nispeten daha düşük olması, “işçi avukat” kavramına bu baroları yabancılaştırmış vaziyette. Öyle ki özellikle Doğu ve Güneydoğu barolarına bağlı olarak çalışan avukatların neredeyse tamamı serbest çalışıyor ve bildirildiğine göre bir avukatın yanında ücretli çalışan avukata pek rastlanmıyor. Böyle olunca da Barolar arasında işçi avukatlarla ilgili bir konsensüs sağlanamıyor. Buna bağlı olarak büyükşehirlerdeki Barolar, işçi avukatların sorunları konusunda ayrışmış vaziyette ve etkili politikalar üretilemiyor.

Büyükşehirlerdeki avukat sayılarına bağlı olarak, işçi avukatların maaş ve özlük hakları istenen seviyelerde bulunmamaktadır. Asgari ücret seviyesine yakın rakamlarla ağır şartlarda çalışmaya mecbur bırakılan işçi avukatlarla ilgili olarak, bağlı olunan Barolar tarafından yayınlanan ve fakat tavsiye niteliği taşıyan ücret kriterleri, işveren avukatlar tarafından dikkate alınmamaktadır. İşçi avukat sayısındaki fazlalık, onların vazgeçilmez olmasının ve bir hukuk bürosunda sabit kalmasının da önünü tıkıyor. “Bir Avukat Yanında, Avukatlık Ortaklığında veya Avukatlık Bürosunda Ücret Karşılığı Birlikte Çalışan Avukatların Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmelik” ile geçmişte ücret konusunda zorlayıcı bir düzenleme yapılması yoluna gidilmişse de söz konusu Yönetmeliğin Danıştay tarafından iptali sonrasında, ücret konusundaki yeknesaklık yeniden çözümsüz kalmıştır.

Çözüm Önerisi : İşçi avukatlar için model iş sözleşmelerinin olması, maaş ve özlük haklarının bu sözleşmelerle garanti altına alınması gerekiyor. Böyle olmakla birlikte birçok işçi avukatın iş sözleşmesi bulunmadığı gibi, olanlar da avukatlık mesleğiyle bağdaşır nitelikler taşımıyor. Bu açığı ortadan kaldırmak ve işçi avukatı güvence altına almak adına, Türkiye Barolar Birliği ve Baroların model (tip) sözleşmeler hazırlaması ve bu sözleşmelerin imzalanmasını önermesi ve bu konuda farkındalık çalışmaları yapması gerekiyor.

Öte yandan işçi avukatların sendikal örgütlenmelere gitmeleri artık bir zaruret halini almıştır. Baroların ve TBB’nin işçi avukatlar konusunda uzun yıllardır duyarsız kalması avukatların yalnızlaşmasına yol açmıştır. TBB’nin bu sendikalaşma sürecinde öncü olması da beklentiler arasındadır. Zira şu an işçi avukatların bir sendika çatısı altında olmadan bireysel çağrılarla eylemsel tavır takınması olasılığı yoktur. Oysa sendika güvencesi, mali haklar başta olmak üzere sair hakların tesisi için patron avukatlar üzerinde baskı unsuru yaratabilir ve bu anda işçi avukatların örgütlü mücadele desteğini kavuşmasını sağlar.

Yine büyükşehirlerdeki yığılmanın önüne geçmek adına kota uygulamasının yasal zemine kavuşturulması gerektiğinden bu konunun TBB ve Barolarca Meclis’te gündeme getirilmesi, kanun teklifi olarak meclise sunulmasının sağlanması noktasında çalışmalar yapılması gerekmektedir.

Son olarak ülkemizdeki çok sayıda hukuk fakültesinin niteliksiz olması, buna karşın kontenjanlarının fazla olması da avukat enflasyonu yaratıyor ki hukuk fakültesi açma kriterlerinin yeniden belirlenmesi, zorlayıcı düzenlemeler getirilmesi, kontenjanların düşürülmesi, niteliği tartışmalı fakültelerin kapatılması için TBB ve Barolar tarafından etkili eylemler ortaya konulması ve lobi çalışmaları yapılması gerektiği değerlendirilmektedir.

2) Birçok avukat, staj dönemlerinin bitmesinin akabinde kendi bürosunu açabilecek maddi güce sahip değildir. Kira ücretlerinden Bağ-Kur prim ödemelerine, ofis giderlerinden vergilere dek çok çeşitli külfete katlanılması gerektiği halde, mesleğin ilk yıllarında müvekkil portföyü oluşturmak hayli zordur. Bu durumun farkında olan işveren (patron) avukatlar, ücret belirleme haklarını kötüye kullanarak, angarya yaratacak düzeyde az ücretlerle işçi avukat çalıştırmakta ve avukatların haklarını sömürmektedir. Öyle ki fazla mesai ücreti, ikramiye, prim gibi işçi olmanın doğasından kaynaklanan özlük hakları dahi tesis edilmemektedir. Bu da beraberinde işçi avukatın, ekonomik darboğaz yaşamasına, mesleğinden soğumasına, performansının düşmesine, mesleğe olan aidiyetini yitirmesine sebep olmaktadır.

Çözüm Önerisi : İlgili Baronun bulunduğu ilin ekonomik koşullarının da gözetilmesi suretiyle her Baro tarafından rasyonel kriterlere dayalı olarak asgari avukat ücretinin belirlenmesi, belirlenen bu ücretin de her sene bir Tarife ile ilan edilmesi, ilan edilen tarifedeki rakamın bağlayıcı olması için yasal altyapının oluşturulması, bunun için de Türkiye Barolar Birliği koordinatörlüğünde Baroların ortak hareket ederek yasama üzerinde baskı kuracak faaliyetler icra etmesi ve kanun değişikliğinin sağlanması gerektiği noktasında görüş birliği oluşmuştur. Öte yandan yasal değişiklik beklenmeksizin Tarifelerinde ücret ilan eden barolarca, işveren (patron) avukatların tavsiye ücrete uyması noktasında farkındalık çalışmaları yapılmalıdır.

3) İşçi avukatlara kendi çevrelerinden bir dava ve/veya icra takibi geldiğinde, bu işten kazanılacak vekalet ücretinden işveren avukatlar %50'lere varan pay talep etmektedirler. Bu durum, işçi avukatın ekonomik olarak kazanım sağlayabileceği yan alanları tahrip etmekte, kendi müvekkil portföyünü oluşturmasını dahi engellemektedir. İşveren (patron) avukatlar, işçi avukatların sonsuza dek kendilerine bağlı kalması ve maaş karşılığı çalışmasını arzularcasına hareket etmekte, işçi avukatın ekonomik hürriyetini kazanabileceği imkanları kullanmasına müsaade etmemektedir. Öyle ki bazı bürolarda işçi avukatların zam talepleri kabul edilmediği gibi CMK müdafiliği yapması, adli yardım görevlendirmesi alması, uzlaştırma veya arabuluculuk gibi kazanç getirebilecek diğer hukuk hizmetlerini yapmalarına müsaade edilmemektedir.

Çözüm Önerisi : Hazırlanacak tip sözleşmelerde avukatlık tekel faaliyet alanında işçi avukatın çalışmasının engellenemeyeceği ve bu durumun haklı fesih nedeni yapılamayacağı, işçi avukatın kendi işini aldığı durumlarda işveren avukatın %15’ten fazla pay talep edemeyeceği şeklinde kayıt konulmalı, tip sözleşmeler teşvik edilmelidir.

4) Özellikle üç büyük şehirde (İstanbul, Ankara, İzmir) ciddi bir stajyer avukat enflasyonu var. Hangi fakülteden mezun olunursa olunsun, nereli olduğuna ve hatta ailesinin nerede yaşadığına bakmaksızın her hukukçu, avukatlık stajını bu üç büyük şehirden birinde yapmak noktasında ısrarcı davranıyor. Mezun oldukları şehirler, memleketleri veya ailelerinin bulunduğu yerler hukuk fakültesi mezunu gençlere cazip gelmiyor. Kişisel tercihleri sebebiyle bu şehirleri tercih eden avukat adayları olmakla birlikte çoğunluk, maddi kaygılarla ve daha iyi kazanabileceği umuduyla bu şehirleri tercih ediyor. Buna bağlı olarak da staj dönemi sonrasında da bulundukları şehirde kalıp meslek hayatlarına devam etmeyi arzuluyorlar. Onların tamamen sosyal ve ailevi gerekçelere dayanan bu tercihi, işçi avukat sayılarında da ciddi ve dengesiz bir artış yaşanmasına sebep oluyor.

Çözüm Önerisi : Yukarıda izah edilen kota uygulamasının hayata geçirilmesi, Baronun mevcudunun belli bir yüzdesine kadar stajyer avukat kabul edilmesi, avukat yığılmasının yaşandığı Barolar dışında kalan Baroların, bu anlamda, hukuk fakültesinden mezun olan ve hemşerisi olan hukukçuları, kendi Barolarında meslek hayatlarına devam etmeleri noktasında teşvik edici olması, şehir dışında okuyan ve hemşerileri olan gençlerle fakülte yıllarından itibaren kontak kurması, yaz stajı yapabilecekleri imkanlar yaratarak Baroya aidiyetlerinin sağlanması gerektiği noktasında ağırlık görüş oluşmuştur.

5) Artan avukat sayısıyla beraber avukatlar hukuk bürolarında iş bulmakta zorlanıyor. Artık, daha fazla deneyim veya daha fazla artı değerler aranması yoluna gidiliyor ki, bu da işsiz avukat sayısının artmasına sebep oluyor. Deneyim kazanmak için evvela çalışmak gerektiği göz ardı edilerek yeni avukatlara fırsat tanınmıyor. İşsiz avukat sayısındaki fazlalık, beraberinde yurttaş nezdinde avukata olan itimadı ve güveni zedeliyor. Öyle ki avukatlık cazip bir meslek olmaktan çıkıp bilhassa aileler nezdinde itibarsızlaşıyor ki, hukuk fakültesinden mezun olan her genç, aileleri tarafından hâkim veya savcı olmaya, mümkün olmadığında kurum vekilliği için sınavlara ve kamudaki diğer mesleklere girmeye zorlanıyor. Hayali avukat olmak olan arkadaşlarımız, ekonomik gerekçeler ve aile baskısıyla diğer alanlara istemsizce savruluyor.

Çözüm Önerisi : Bu noktada hukuk fakültesinde okuyan çocuğu bulunan ailelere, hukuk mesleklerinin tanıtılması, avukatlığın görev ve yetkilerinin anlatılması, bu suretle aileler üzerinden toplumun avukatlığa bakış açısının kırılması için Türkiye Barolar Birliği ve Barolar iş birliği ile yurttaşa dönük meslek panelleri icra edilmesi gerektiği noktasında ağırlıklı görüş oluşmuştur.

6) Hukuk hizmetlerinin kalite standartlarının olması ve artık bir sektör olarak görülmesi gerekiyor. Avukatlık Ortaklığının yaygınlaştırılması yoluyla avukatlık kalitesinin artırılmasına ihtiyaç var. Avukatlık ortalıklarında dahi vergilendirmenin Gelir Vergisi Kanunu'na göre yapılması, vergilendirme diliminin %40'lara çıkması, hukuk hizmetlerindeki kalitenin önüne geçerek kurumsallaşmayı öteleyen bir sonuca yol açıyor. Bu da beraberinde işçi avukatların, avukatlık kimlikleri dışındaki her türlü işte bir nevi angarya niteliğinde çalışmalarına yol açıyor. Öyle ki işveren (patron) avukatlar, işçi avukatlara kendi özel işlerini yaptırma yoluna gidiyor, sekreterlik yaptırıyor ve hatta bazı bürolarda çay-kahve servisi bile yaptırılıyor.

Çözüm Önerisi : Avukatlık Ortaklığına teşvikin artırılması, ortaklık kurmak için aranan bürokratik işlemlerin kolaylaştırılması, avukatlık ortaklıkları için daha fazla aidat aranılması yasal şartının kaldırılması için Meclis’te lobi çalışması yapılması gerektiği değerlendirilmektedir.

Öte yandan avukata hak ettiği itibarı göstermeyen avukatlara, Baronun etkili disiplin yaptırımları uygulaması gerektiği, bu konuda meslek kurallarında işveren (patron) avukat ile işveren avukat arasındaki ilişkilerin de düzenlenmesi gerektiği, işçi avukatların şikayet etmekten çekinmeyecekleri, yalnız kaldıklarını hissetmeyecekleri, arkalarında Barolarının olduğunu bilecekleri bir ortamın yaratılması gerektiği değerlendirilmektedir.

7) İsmi bilinen ve işçi avukat hakları konusunda çokça söylemi olan işveren avukatların, kendi ofislerindeki uygulamaları fazlasıyla çelişkili bulunmaktadır. Belli platformlarda işçi avukatları savundukları halde kendi ofislerinde yanlarında çalışan avukatlara söylemleri gibi davranmıyorlar. Bu durumun bilinen bir hal alması sebebiyle diğer işveren (patron) avukatlar nezdinde de kötü intiba yaratıyor.

Çözüm Önerisi : Bu konuda işveren (patron) avukatların kurumsallaşmaya teşvik edilmesi, işçi avukatın da bu kurumsal kimliğin bir parçası olduğunu kabullendirecek meslek içi eğitim seminerleri tertip edilmesi gerektiği, işçi avukatların işveren (patron) avukatlara karşı örgütlü direnişe geçmekten çekinmemeleri için Barolarca teşvik edilmesi gerektiği noktasında ağırlık görüş oluşmuştur.

8) Avukat sayılarındaki yığılmanın önüne geçmek ve buna bağlı olarak işçi avukatlığın kalitesinin artırılmasını sağlamak adına, hukuk fakültesinden mezun olan herkesin avukat olmasına müsaade edilmemelidir.

Çözüm Önerisi : Hâkim veya savcı olmak için nasıl ki sınavın kazanılması şartı aranılıyorsa, aynı şekilde avukatlık sınavının da getirilmesi, ancak bu sınavın Baroların gözetim ve denetimi altında, şeffaf kural ve kaideler ile icra edilmesi gerekmektedir.

9) İşçi avukatlığın zorluklarına katlanmak yerine kendi ofisini açmak isteyen avukatlar, ofis açılışından mükellefiyet açmaya kadar çok çeşitli bürokratik ve zorunlu süreci tamamlamak zorunda. Böyle olmakla birlikte ne hukuk fakültelerinde ne de staj eğitim merkezlerinde avukat adaylarının büro açarken yaşayacakları süreç ve neler yapılması gerektiği öğretiliyor. Hatta mesleğe yeni başlayacak olan avukatlar müvekkilleri ile görüşmelerinde ücret anlaşmasını nasıl yapmaları gerektiğini, bir adım ileri gidildiğinde ücreti nasıl talep etmesi ve müvekkili bu ücrete ikna etmesi gerektiğini bile bilemeyebiliyor.

Çözüm Önerisi : Baroların staj eğitim merkezlerinde büro açma sırasında yapılması gerekenlere ve büro yönetimine dair avukat adaylarına ders verilmesi gerektiği gibi büro açmak isteyen avukatları yönlendirecek kataloglar hazırlanarak, ofis açılışından faaliyete geçileceği döneme dek geçecek süreci kapsayan bir rehber oluşturulmalıdır.

10) İşçi avukatlar iş bulmakta zorlandıkları gibi, istedikleri özelliklerde bir iş arama imkânından da yoksun. Baroların iş ilanları sayfaları etkin ve verimli değil. Neredeyse 50 yıl öncesinin seri ilanlarına benziyor. Öyle ki, avukat çalıştırmak isteyen büroların aradıkları kriterler dahi çoğu zaman belirsiz ve şüpheli. İşçi avukatlar, CV gönderdikleri büroların davetleriyle günler, bazen haftalarca bir bürodan diğerine koşturarak iş görüşmelerine katılmak zorunda kalabiliyorlar.

Çözüm Önerisi : İş şartlarından büronun ilgilendiği hukuki alanlara, düşünülen maaş aralığından avukatta aranan ayırıcı özelliklere kadar, Baroların web sitelerinde yer verilen iş ilanlarının açık ve şeffaf olması gerekiyor. Aksi yöndeki ilanların Barolarca dikkate alınmaması ve siteye konulmaması gerekir. Hatta bu konuda tip iş alanları hazırlanarak, ilan vereceklerin belli bildirimleri yapmaları zorunlu kılınmalıdır. Aynı şekilde işçi avukatlar da iş başvurularında, Barolar tarafından kriterleri belirlenecek model özgeçmişler kullanarak, kendilerini net olarak tanıtabilmelerine olanak tanıyacak başvuru kılavuzları edinmelidir. Ayrıca her Baroda, işçi avukat ile işveren (patron) avukatı, aradıkları kriterleri de göz önünde tutarak eşleştirmeyi ve bir araya getirmeyi sağlayacak istihdam ofislerine ve bu işleve sahip yazılımlara ihtiyaç vardır. Bu konuda Türkiye Barolar Birliği'nce hazırlanacak bir Yönetmelik ve/veya Yönerge ile kriterleri belirlenecek tek tip uygulama ile avukatın iş bulma sürecinde kolaylık sağlanabilir.

11) Liyakate dayanmayan tekelleşme, insanları işçi avukatlığa zorlamaktadır. Ara eleman ihtiyacı işveren (patron) avukatlar tarafından işçi avukatlarla kapatılmaya çalışılıyor. Bu konuda yeterli eğitim alan meslek mensubu avukat yardımcısı, avukat sekreteri bulunamıyor. Bu da işçi avukatlara, ara eleman muamelesi yapılmasına, bu şekilde çalıştırılmalarına, emeklerinin sömürülmesine, ücretlerinin düşmesine yol açıyor.

Çözüm Önerisi : Avukatlık bürolarında yan hukuk hizmetleri bakımından, bu konuda eğitim almış, Adalet Meslek Yüksekokulu gibi bölümlerden mezun olmuş kişilerin çalışmalarına olanak tanıyacak, işveren (patron) avukatların bu bilgi ve tecrübeye sahip, bu alanda yeterlilik gösterecek kişilerle çalışabilmelerine imkân verecek bir istihdam modelinin geliştirilmesi, TBB ile Adalet Meslek Yüksekokulları arasında iş birliğinin sağlanması gerektiği noktasında çoğunluk görüşü oluşmuştur.

12) Mesleğe yeni başlayan genç avukatlar, işçi avukat olarak emek ve mesailerinin sömürülmesine direnip kendi ofislerini kurmak istedikleri halde, mali olarak güçlü olan büroların Avukatlık Kanunu ve bağlı yönetmeliklere aykırı tutumları sebebiyle rekabet etmekte güçlük çekiyor. Reklam yasağına aykırı davranan avukatların aynında, ücret ve masraf almadan iş yapılması yoluna giden, bu suretle müvekkil adaylarının bu avukatları tercihe zorlandığı bir sistemde, genç avukatlar daha da yalnızlaştırılıyor ve buna bağlı olarak işçi avukatlık sömürüleri sona eremiyor.

Çözüm Önerisi : Baroların reklam yasağına mugayir davranışlar sergileyen, dava harç ve masraflarını üstlenmek gibi meslek etik kurallarıyla bağdaşmayan eylemlere girişen avukatlar nezdinde denetimlerini sıklaştırması, Meslek Kurallarında ve Reklam Yasağı Yönetmeliği’nde buna yönelik değişiklikler yapılması, bu konuda Kanundan kaynaklanan yetkilerini kullanarak cezai müeyyide uygulamaktan imtina etmemesi gerekmektedir.

13) İşçi avukatların çalıştıkları birçok hukuk bürosunda kurumsal yapı teşkil edilemediği gibi bir hukuk bürosundan beklenen disiplin de sağlanabilmiş değil. Öyle ki şirket vekilliğini üstlenen avukatlar, sözleşmeli olarak çalıştıkları halde, çalışma koşulları açısından işçi avukatlardan çok daha iyi durumda. Özel firmaların avukatlarına sağladıkları olanakların, işveren (patron) avukatlar ve/veya avukatlık ortaklıkları tarafından sağlanmaması, işçi avukatların işveren (patron) avukatlarına duyduğu saygıyı da azaltıyor ve hatta zamanla ortadan kaldırıyor. Bu da beraberinde avukatlar arasındaki mesleki dayanışma ve mesleki nezaketin sonlanmasına yol açıyor.

Çözüm Önerisi : Bu yöndeki problemlerin çözümü adına, işveren (patron) avukatların, işçi avukatlarla ilişkilerinin nasıl olması gerektiği, işçi avukatların çalışma koşullarının nasıl belirlenmesi gerektiği konularında meslek içi eğitime zorunlu olarak tabi tutulmaları, bunun mümkün olmaması durumunda ilgili Baroların bu konuda yönlendirici kılavuzlar hazırlayarak işveren (patron) avukatların bilgisine sunmaları gerektiği noktasında ağırlık görüş ortaya konulmuştur.

14) Avukatın standart bir mesai kavramının olmaması, gerektiğinde gece geç vakitte de ifadeye, sorguya katılabilmesi, şehir dışı işlerde yolculuk, duruşma bekleme gibi sürelere katlanılması hususları, işçi avukatın maaşının belirlenmesinde değerlendirme konusu yapılmıyor. Bu da beraberinde işçi avukatların 7 gün 24 saat kullanıma elverişli bir iş kölesi olmasına yol açıyor. Öyle ki birçok işveren (patron) avukat, kendisi bir dosyadan binlerce lira aldığı halde gece sorgularında, şehir dışı duruşmalarında işçi avukatların hizmetinden faydalanıyor, ancak bu durumu maaş ve özlük hakları noktasında dikkate almıyor. Hal böyle olmakla birlikte Yargıtay kararlarında, beyaz yakalı çalışanların zaten yüksek ücret aldıkları varsayımından hareketle fazla mesai ücreti isteyemeyeceği yönündeki görüşler, bu hususların dava konusu edilmesinin de önüne geçiyor. Gerçekte karşılığı olmayan bu durumun, avukatların adliye personelinden bile düşük ücretler almasına yol açıyor.

Çözüm Önerisi : Türkiye Barolar Birliği ve Barolar tarafından, işçi avukatların yan ödeme haklarının tesisi için çalışmalar yapması, mesai kavramına açıklık getirilmesi, işçi avukatların ek hizmet bedellerinin tayin ve tesisi ile ilgili olarak yasama organı olan Meclis nezdinde etkili bir kulis çalışması yapması, öte yandan işçi avukatlar için tip iş sözleşmeleri hazırlanması ve işveren (patron) avukatların bu sözleşmelerle avukatı işe alması için teşvik edilmesi, işçi avukatların da bu sözleşmeyi imzalayarak işe girmek noktasında dirayetli olması için yönlendirilmesi gerektiği noktasında görüş birliği oluşmuştur.

15) İşveren avukatlar, bürodaki tüm hukuki sorumluluğu işçi avukatların sırtına yıkmış durumda ve sağlıklı bir yönetim stratejisi uygulanmamaktadır. Birçok işveren (patron) avukat, müvekkil görüşmesi dışında herhangi bir işle ilgilenmediği gibi, yıllar boyu elde ettiği deneyimlerini ve hukuki bilgisini işçi avukatlar ile paylaşmıyor. Bu durum da tecrübe ve bilgisinin çok üzerinde sorumluluklar yüklenmeye zorlanan işçi avukatların psikolojik olarak baskılanmasına yol açıyor. Hatta mesai kavramı tamamen ortadan kalkmış şekilde çalışılan bürolarda işçi avukatların sağlık sorunları yaşadıkları da bilinen bir gerçek. Bununla da yetinilmeyerek ilgili işin çok kısa sürelerde yetiştirilmesiyle ilgili olarak işveren (patron) avukatlar, yanlarında ücret karşılığı çalışan avukatlara mobbing uyguluyor. Birçok işçi avukat, Baroların da bu konuda etkili ve verimli bir adım atmamasından yakınmakta ve kendisini yalnız hissetmektedir.

Çözüm Önerisi : Bu durumun işçi avukat adına motivasyon sorunu oluşturmaması ve işçi avukatın da emeğinin de sömürülmemesi adına, ilgili dosya karşılığı alınan vekalet ücretinden makul bir kısmının veya en azından maktu karşı yan vekalet ücretinin işçi (bağlı çalışan) avukata prim olarak ödenmesi noktasında tip sözleşmede düzenleme yapılması, Türkiye Barolar Birliği ve Baroların tavsiye kararı alarak tüm avukatlarına duyurması gerektiği noktasında görüş birliği oluşmuştur.

Öte yandan Barolar bünyesinde TBB koordinatörlüğünde mobbing merkezleri kurulması ve işçi avukatlara destek olunması, bu merkezlerde sürekli psikolog istihdam edilmesi ve avukatlara ücretsiz terapi verilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.

16) İşveren (patron) avukatların işçi avukatlara bir meslektaşına olması gerekenin çok uzağında davranışlar sergilediği, kaba davrandığı, hatta ileri giderek azarladığı da yoğun olarak dile getirilen sorunlar arasında yer aldı.

Çözüm Önerisi : Avukatlık Meslek Kuralları'nın gözden geçirilmesi gerektiği noktasında ağırlık görüş oluşmuştur. Zira söz konusu Meslek Kurallarında, avukatların, yanlarında ücret karşılığı çalışan avukatlarla münasebetlerinin nasıl olması gerektiğine ilişkin bir düzenleme yer almıyor. Meslek kurallarına aykırı davranışların disiplin sorumluluğu getirecek olması karşısında, işveren (patron) avukatların da tavır ve tutumlarını buna göre belirleyecekleri düşünülmektedir.

17) Bazı işveren (patron) avukatlar, işçi avukatın sigortalılığa esas kazançlarını düşükten gösterip eksik sigorta primi ödüyor. Piyasadaki avukat enflasyonu sebebiyle de bu uygulamaya direnen avukatların iş akitleri sonlandırılıyor. İş bulma kaygısı yaşayan işçi avukatlar, hukuka aykırı bu uygulamaya sessiz kalmaya zorlanıyor.

Çözüm Önerisi : Her ne kadar işçi avukatın da bu duruma direnmesi ve bu şekilde çalıştırılmaya sessiz kalmaması gerektiği düşünülecekse de Baroların da bu tip eylemlerde etkin bir rol oynayarak, bu konudaki ihbar ve şikayetlerde, ihbarcının ve/veya şikayetçinin ismini vermemesi durumunda dahi konuyu araştırması, denetim sistemi kurması, belirtilen hususlara ilişkin ihlal tespit etmesi durumunda Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile müşterek hareket ederek ilgili işveren (patron) avukatın cezai müeyyide almasını sağlaması gerektiği noktasında görüş birliğine varılmıştır.

18) Gelir Vergisi Kanunu ile getirilen “Genç Girişimci Desteği” işveren (patron) avukatlar tarafından kötüye kullanılıyor. Kanun tarafından 29 yaşın altında olup ilk defa gelir vergisi mükellefi olacak serbest meslek erbabı avukatlara tanınan bu haktan yararlanmak için işveren avukatlar, kriterleri sağlayan avukatları işe almakta, onlara mükellefiyet açtırıp 75.000 TL'ye kadar olan kazançlarda sağlanan vergi avantajından ve ilk yıl Bağ-Kur avantajından kendileri yararlanmakta, şartları artık sağlamayan işçi avukatları ise işten çıkarıp, şartları sağlayan başka avukatları kullanmaya devam etmektedirler. İş bulma kaygısı içindeki işçi avukatlar da bu duruma sessiz kalmaktadır. Öte yandan yeni bir model olarak, gerçekte işçi avukat olmasına karşın çalışan avukata mükellefiyet açtırılmakta, kendi işini alabileceği ve CMK ve adli yardım gibi görevleri yapabileceği taahhüt edilmekte, kira ve sair giderleri ödememe taahhüdü verilerek işlerinin bir kısmına destek olunması talep edilmekte ancak bu yapılmayarak günün sonunda kendi işlerine zaman ayıramayan, kazancı da olmayan bir işçi avukatlığa dönülmektedir.

Çözüm Önerisi : Barolar ve TBB tarafından işçi avukatlara dönük olarak bu durumun bir sömürü aracı olduğuna dönük farkındalık çalışmaları yapılması, avukatların bu tip teklifleri kabul etmemeleri için destek olunması, gerektiğinde TBB tarafından bütçesi karşılanarak her ilde avukatların kullanımına uygun sanal ve hazır ofislerin ve çalışma alanlarının yaratılarak cüzi ücretlerle avukatların kullanımına sunulması ve kendi nam ve hesabına çalışmaya teşvik edilmesi, kendi nam ve hesabına çalışmayı teşvik için Genç Girişimci Desteği’ndeki parasal sınırın 75.000 TL’den yukarı çekilmesi ve Bağ-Kur teşvikinin de gelir vergisi teşviki gibi 3 yıla çıkarılması için gerekli olan yasal değişikliğin yapılması adına etkili lobi çalışmaları yapılması gerektiği değerlendirilmektedir.

19) Avukatlık ortaklığı olmayan, ayrı ayrı vergi mükellefi olan ve fakat gerçekte gelir ve gider ortağı olan avukatlar, ortak olduklarını ifade ederek, işçi avukata ayrı ayrı patronluk yapmaktadır. Ancak işçi avukat gerçekte sadece birinin sigortalı çalışanı olarak görüldüğü için yasal sorunlar ortaya çıkmaktadır. Nitekim sigortalısı görünmediği diğer avukatlara karşı, işçilik alacakları ve sair konularla ilgili olarak bir hak kaybı yaşadığı zaman işçi avukatça bu kişiler aleyhine yasal yollara gidilemiyor.

Çözüm Önerisi : Nasıl ki avukatlık ortaklığının baroda sicile kaydedilmesi zorunlu ise, bu tip hak kayıplarını engellemek adına, ayrı mükellefiyete tabi olmakla birlikte gelir ve gider ortağı olan avukatların da Baroda ayrı bir sicile kaydedilmesi, bu suretle ortaklıklarının tescil edilmesi noktasında yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır. Baroların ve TBB’nin bu konuda etkili bir kulis çalışması yapması gerektiği noktasında görüş birliği oluşmuştur.

20) İşveren (patron) avukatlar işçi avukatın kendi portföyünü oluşturmasını engelliyor. Öyle ki işçi avukatların müvekkille görüşmesine dahi müsaade edilmiyor. Yapılan görüşmelerde işçi avukatın hazır bulunmasına imkân tanınmıyor. İşveren (patron) avukatlar, meslektaşları olan işçi avukatın, kendi müvekkilini “çalması” gibi saçma kaygılar taşıyorlar. İşveren (patron) avukat işçi avukatı meslektaşı olarak görmediği için personeli muamelesine tabi tutuyor. Bu durum, özellikle genç yaşlarda olan işçi avukatların müvekkil görüşmesi, insani ilişkiler, hizmet sözleşmesi hazırlanması gibi pratiğe dayalı uygulamaları tecrübe etmelerinin önüne geçiyor.

Çözüm Önerisi : TBB ve Baroların bu noktada işveren (patron) avukatlar için hazırlayacağı bir kılavuzla bu konuyla ilgili olması gerekene teşvik edici bildirimlerde bulunması, işçi avukatların da bu konuda işveren (patron) avukatlarından çözüm üretene dek talepkâr olması gerektiği noktasında ağırlık görüş oluşmuştur.

21) İşçi avukatlar, meslek içi eğitim seminerleri, konferanslar vb. gibi etkinliklerde, kendilerini geliştirebilecekleri mecralarda, dil eğitimlerinde, sosyal aktivitelerde işveren (patron) avukatların engellemeleri yüzünden bulunamıyor.

Çözüm Önerisi : Bu durumun önüne geçmek adına gerekirse mevzuat değişikliğine gidilerek, her avukatın yılda belli sayıda meslek içi eğitime ve/veya kişisel gelişim eğitimlerine katılmalarına olanak tanınmalıdır. Bu suretle işveren (patron) avukatın inisiyatifine kalmayacak olan işçi avukat da kendisini hem mesleki ve hem de insani olarak geliştirme imkânı bulabilir. Buna dönük değişiklikleri hayata geçirmek adına TBB ve Barolarca etkili lobi çalışması yapılmalıdır.

22) Avukatlık Kanunu md. 37 ve 38’e göre avukatın işi reddetme hakkı olmakla birlikte, işçi avukatın işi reddetme hakkı zımnen de olsa kabul görmüyor. İşveren (patron) avukat ne iş alırsa alsın, işçi avukat bu işi yapmaya mecbur kalıyor.

Çözüm Önerisi : Tip sözleşmelerde bu hususta zorlayıcı davranılamayacağına ilişkin hüküm bulundurulması, işçi avukatın da işi reddetme hakkının, yazılı meslek kuralı olarak belirlenmesi ve bu durumun işveren (patron) avukat nezdinde haklı fesih sebebi yapılamaması gerekmektedir.

23) Bilhassa büyük bürolarda “bilgi güvenliği” adı altında işçi avukatlar üzerinde tuhaf gözetim yöntemleri uygulanmaktadır. Kameralı takip sistemi, bilgisayarlarından bazı internet sitelerine erişim engeli getirilmesi, büro telefon görüşmelerinin kayda alınması gibi ceza hukuku mevzuatı bakımından suç da teşkil eden birtakım fiil ve eylemlere girişiliyor ve işçi avukatlar bu suçların mağduru haline getiriliyor. Bu durum aynı zamanda işçi avukatın büroyla bağ kurmasının önüne geçtiği gibi, performansını da olumsuz yönde etkiliyor.

Çözüm Önerisi : Baroların bu noktada etkili bir denetim ağı oluşturarak hukuka aykırı uygulamalar sergileyen bu minvaldeki ofisleri yerinde denetlemesi ve uyarması, uyarılara rağmen aynı hukuka aykırılıkların devam etmesi durumunda ilgili mercilere söz konusu avukatı Baro olarak bildirmesi, bu suretle bu tip uygulamalar bakımından caydırıcılık yaratması gerekmektedir.

24) Barolar tarafından her sene yayınlanan ve tavsiye niteliğindeki tarifelerle ilan edilen işçi avukatın alması gereken en az maaş miktarı, Avukatlık Asgari Ücret Tarife'sinde belirlenen bazı davaların karşılığı asgari vekalet ücreti tutarlarının bile altında kalıyor. Bu da beraberinde Baroların bizatihi kendilerinin, işçi avukatların haklarına halel getirmesine sebebiyet veriyor. Örneğin; 2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca bugün ağır ceza mahkemelerinde takip edilen işler için belirlenen asgari ücret 10.250 TL olmasına karşın hiçbir baro bu miktarda tavsiye ücret belirlemiyor.

Çözüm Önerisi : Tavsiye niteliğinde bile olsa, ilan edilecek ücretler belirlenirken, Baroların Avukatlık Asgari Ücret Tarife'sinde belirtilen rakamları da dikkate almaları, ayrıca bulunulan şehrin ekonomik koşullarının da (kira bedelleri, temel ürün/hizmet satın alma gücü) göz önünde bulundurulması gerektiği, bu konuda TBB’nin de barolar üzerinde etkili bir denetim yöntemi geliştirmesi ve asgari tavsiye ücretleri denetlemesi noktasında tavsiye kararı alınmıştır.

25) Bazı meslek gruplarında, meslek mensubunun, çalıştığı şirkette/yapıda faaliyet icra edebilmesi için belli bir oranda hissedar olması şartı aranıyor. Avukatların da ücret sorununu çözmek adına, benzer bir modelin hayata geçirilmesinin düşünülebileceği değerlendirilmiştir.

Çözüm Önerisi : Bir avukatın, bir başka avukat yerine duruşmaya girebilmesi, onun adına dilekçe yazabilmesi, icra takiplerini yapabilmesi ve sair avukatlık hizmetlerini yapabilmesi, yani yanında sigortalı çalışabilmesi adına hissedar/ortak yapılması şeklinde bir zorlama getiren mevzuat değişikliğine gidilebileceği, bu hususta Türkiye Barolar Birliği ile Baroların konunun altyapısını hazırlama ve yasama organına yol gösterme noktasında işbirliği sağlayabileceği değerlendirilmektedir.

26) İşçi avukatlar uğradıkları sorunları Baro yönetimlerine ilettikleri halde etkili bir çözüm üretilemiyor. Bu durum avukatların meslek örgütüne olan güvenini sarsıyor. Birçok baroda ve Türkiye Barolar Birliği'nde, işlerliği tartışmasız, çözüm üretme noktasında etkili çalışmalar yürüten, işçi avukatların sorunlarına eğilen, onları destekleyen ve yanlarında duran, bu suretle yalnızlaşmasını önleyen komisyonlar yok. Mevcut komisyonlar veya merkezler ise işlevsel değil.

Çözüm Önerisi : İşçi avukatların sorunlarına dair kalıcı çözümler üretecek ve politikalar geliştirecek komisyonların ve merkezlerin kurulması, başta TBB nezdinde bu konuda işlevsel bir merkez oluşturulması, kurulan bu merkezlerin de daha aktif rol alması gerektiği değerlendirilmektedir.

27) Çok sayıda işçi avukat çalıştıran, bu avukatları işten çıkardığı zaman ücret ihtilaflarıyla ilgili olarak davalık olan ve bu davaları kaydeden bürolara Barolar tarafından gerekli denetim yapılmıyor. Bu durum, işveren avukatların pervasızlaşmasına ve işçi avukat sömürüsüne devam etmesine yol açıyor.

Çözüm Önerisi : Bilhassa ücret ve sigorta ihtilaflarında, işçi avukatlara yoğun şekilde dava kaybeden işveren avukatların Baroların denetimine tabi tutulması, mevzuat ve meslek kurallarına mugayir davranışlar sergileyen bu avukatlar nezdinde disiplin soruşturması yapılması, işçi avukatların ücret ve sair haklarına ilişkin davalarda talep halinde baroların müdahil olması veya davalara gözlemci ataması gerektiği noktasında görüş birliğine varılmıştır.

28) Avukatlık Kanunu'nun 95/5 hükmü uyarınca, levhaya yazılı avukatlar arasında, avukatlarla avukatlık ortaklıkları, avukatlık ortaklığının ortakları arasında ve bunlarla iş sahipleri arasında çıkan anlaşmazlıklarda istek üzerine aracılık etmek ve arabulmak, ücret uyuşmazlıklarında sulha davet etmek, Baro yönetim kurullarının öncelikli görevleri arasındadır. Böyle olmakla birlikte ücret ihtilaflarının giderilmesi noktasında bu kanun hükmüne avukatlarca gerek yeterli bilgiye sahip olunmadığı gerekse çözüm olmayacağı düşüncesiyle müracaat edilmiyor.

Çözüm Önerisi : Her ne kadar işçilik alacaklarından kaynaklanan hususlar kanun gereği tahkimin konusuna girmiyorsa da ücret ihtilafları bakımından baro yönetim kurullarının Avukatlık Kanunu m.95/5’ten kaynaklanan arabuluculuk vasfını ortaya koyan farkındalık çalışmaları yaparak işçi avukatların barolarına başvuru yapmalarına dönük çalışmalar yapmaları gerektiği değerlendirilmektedir.

29) İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere Türkiye'de kayıt dışı olarak çalışan avukat sayısı hayli yüksek. Kayıt dışındaki avukatların büyük çoğunluğunu, bir büroda iş bulamadığı için mükellefiyet açtırmadan sadece, başka avukatlardan ücretli tevkil işleri, CMK görevi veya adli yardım görevi alarak çalışan ve bu arada iş aramaya devam eden yahut kamu kurumlarındaki pozisyonlarda görev alabilecekleri sınavlara çalışan genç avukatlar oluşturuyor. Sigortasız olarak çalıştırılan avukat sayısı da son dönemde çok sayıda arttı. Böyle olmakla beraber birçok baronun elinde, ilgili şehirde kaç büro olduğu, kaç aktif avukat olduğu, kaçının işçi avukat olduğu yönünde herhangi bir veri yok.

Çözüm Önerisi : Avukatlık mevzuatında değişiklik yapılmasına dönük çalışmalar yapılarak, işçi avukat çalıştıran büroların çalıştırdıkları işçi avukat sayısı ile ödedikleri ücretleri gösterir maaş bordrolarını ve ödeme dekontlarını her ay Baroya bildirmeleri ve bu suretle işçi avukat sayısı ile ücretlerinin kayıt altına alınmasının sağlanması gerektiği değerlendirilmektedir.

30) Dünyanın her yerinde olduğu halde, Türkiye’de ne TBB'nin, ne de Baroların elinde alt-üst ücret ve ortalama ücret skalası çalışması/araştırması yapılmamıştır. Bu durum, işçi avukatın ücretinin ve özlük haklarının belirlenmesini zora sokuyor. Nitekim emsal ücret araştırması yapılacak olan iş davalarında konunun muhatabı olan meslek birliği olan baroların ve TBB’nin elinde tavsiye ücret kararı dışında bir emsal tespiti de bulunmuyor.

Çözüm Önerisi : Bu noktada Baroların, bulundukları şehirdeki avukatlık büro sayısı, işçi avukat sayısı ile işsiz avukat sayısını tespit eder nitelikte çalışmalar yürütmeleri ve bu suretle sinir merkezlerinin konuya temas etmesini sağlayacak veri ve analiz çalışmaları yapmaları gerektiği, işçi avukatların ücret ihtilafları bakımından emsal ücret tespit komisyonunun TBB nezdinde hayata geçirilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.